Rusya, Suriye’nin kuzeyine askeri operasyonların bir Kürt devletinin kurulmasına yol açabileceği konusunda Ankara'yı uyardı

10 Haziran’da çekilmiş Suriye’nin kuzeydoğusunda Haseke iline bağlı Tel Tamer’da SDG, YPG ve YPJ bayrakları fotoğrafı (Reuters)
10 Haziran’da çekilmiş Suriye’nin kuzeydoğusunda Haseke iline bağlı Tel Tamer’da SDG, YPG ve YPJ bayrakları fotoğrafı (Reuters)
TT

Rusya, Suriye’nin kuzeyine askeri operasyonların bir Kürt devletinin kurulmasına yol açabileceği konusunda Ankara'yı uyardı

10 Haziran’da çekilmiş Suriye’nin kuzeydoğusunda Haseke iline bağlı Tel Tamer’da SDG, YPG ve YPJ bayrakları fotoğrafı (Reuters)
10 Haziran’da çekilmiş Suriye’nin kuzeydoğusunda Haseke iline bağlı Tel Tamer’da SDG, YPG ve YPJ bayrakları fotoğrafı (Reuters)

Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında Menbiç ve Tel Rıfat'a yönelik beklenen bir Türk askeri harekatı hakkında açıklamalar gelmeye devam ederken, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türkiye ve muhaliflerin kontrolünde bulunan bölgeler, Suriye Milli Ordusu, Türkiye, Rusya, SDG ve ABD liderliğindeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’dan takviyelere tanık oluyor.
Türk Ordusu dün bölgeye yeni bir takviye birlik gönderdi. Bab es-Selame kapısından giriş yapan askeri takviyeler kapsamında kamyonetlerin tanklar, çeşitli zırhlı araçlar ve asker araçlar taşıdığı ifade edildi.
Türk kuvvetleri perşembeyi cumaya bağlayan gece Halep'in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat kasabasında bir Rus askeri üssünü içeren hedefleri bombaladı. Ancak bombalar hedeflerin çevresine düştü. Bombardıman, Halep'in kuzeyindeki Marea ve Mara'anaz civarında SDG konuşlandırma alanlarını da hedef aldı. Şeyh İsa ekseni, orta ve ağır makineli tüfeklerle karşılıklı olarak hedef alınırken herhangi bir can kaybı yaşanmadı.
İki gün önce, Türk kuvvetleri ve Ankara tarafından desteklenen muhalif gruplar, Halep'in kuzeydoğu kırsalında, Menbiç'in kuzeyindeki el-Muhsinli köyü çevresini ağır topçular ve havan toplarıyla bombaladı. Bombardıman, SDG'nin konuşlandığı bölgelerde, Şerava ilçesindeki köyleri, Kefr Anton köylerinin çevresini, Miniğ Askeri Havaalanını ve Halep'in kuzey kırsalındaki Tel Karah köyünün çevresini hedef aldı.
Aynı zamanda, Rus kuvvetleri Haseke'nin kuzeybatısındaki Tel Tamer kırsalındaki cephe hatlarına yakın el-Mebakir'deki üslerine askeri takviyeler getirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün takviyelerin makineli tüfek ve mühimmat içerdiğini bildirdi. Rus kuvvetleri, 7 Haziran'dan bu yana üsse ikinci kez takviye gönderdi. Önceki takviyede, uçaksavar da dahil olmak üzere radarlar ve ağır ve orta silahlara ek olarak personel taşıyıcılar, zırhlı araçlar ve kapalı askeri araçlar göndermişti.

Rusya’dan operasyon açıklaması
Rusya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz Mayıs ayında, Türkiye'nin güney sınırlarını korumak için Suriye topraklarında 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgelerin kurulmasını tamamlamak için gerçekleştirileceğini açıkladığı olası Türk askeri operasyonunun, ‘akıllıca bir hareket’ olmayacağını ve bölgeyi istikrarsızlaştıracağını söyledi.
Rusya Devlet Başkanı'nın Suriye Özel Elçisi Alexander Lavrentiev, Rusya'nın Türkiye'nin askeri operasyon düzenleme adımının arka planına karşı Suriye'deki güçlerini artırmayacağını söyledi. Beklenen Türk harekâtının herhangi bir sorunu çözmeyeceğine, ancak Türkiye'nin güvenliğine yönelik yeni tehditler oluşturacağına işaret etti. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki operasyonunun ‘Kürtleri bir devlet kurmaya itebileceğini ve bunun komşu ülkeler için geniş kapsamlı sonuçları olacağını’ söyleyen Lavrentiev, dün ‘Novosti haber ajansına’ verdiği röportajda “Türk meslektaşlarımıza bunun Kürtler arasında ayrılıkçı duyguların artmasına yol açabileceğini ve onları bir devlet kurmaya motive edebileceğini, bunun Suriye, Türkiye, İran veya Irak'ın çıkarına olmadığını söyledik” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da sonuçlanan Astana görüşmelerinde Rus heyetinin, bu adımın ters sonuçlarına Türk tarafını ikna etmek için her türlü çabayı gösterdiğine dikkati çeken Alexander Lavrentiev, “Ayrıca Moskova, Kürtleri Şam ile anlaşmaya, Suriye topraklarının birliğini yeniden sağlamaya ve SDG’yi Suriye Ordusu saflarına dahil etmeye ikna etmeye çalışıyor. Bu, Suriye'deki durumun olumsuz gelişmesini önleyecektir. Türkiye, Suriyeli Kürtlerle müzakere etmenin imkansız olduğunu düşünüyor ve bu nedenle onlarla diyaloga girmiyor” dedi. Rus Elçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın operasyonu yürütmekten kaçınmasını umduğunu dile getirerek, ‘Suriye ve Türk orduları arasında doğrudan bir çatışma olabileceği’ konusunda uyarıda bulundu.
Washington'un ‘terör örgütü DEAŞ ve bu operasyona katılan güçleriyle mücadele çabalarına ciddi bir tehdit’ oluşturacağını düşündüğü askeri harekata yönelik uyarıları ışığında SOHR, Irak'ın IKBY bölgesinden gelen Uluslararası Koalisyon’a ait bir askeri konvoyun Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerine girdiğini bildirdi.
Konvoyda lojistik ve askeri malzeme yüklü 76 araç yer aldı. Daha sonra Uluslararası Koalisyon'un Suriye'nin kuzey ve doğusundaki üslerine dağıtılmak üzere Haseke Valiliği'ndeki üslere yöneldiği belirtildi.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.