ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Küresel Halkla İlişkilerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Bill Russo, ABD ve Suudi Arabistan arasındaki bölgesel ve küresel düzeyde ortak çıkarlara dikkat çekerek, ‘derin ve stratejik’ ilişkilere övgüde bulundu.
Russo, Şarku’l Avsat’a Londra’da verdiği röportajda Yemen ateşkesinin Washington ve Riyad arasındaki ortaklığın sağlayabileceklerinin ‘harika bir örneği’ olduğunu söyledi. Bu ortaklığın hayat kurtarmaya katkıda bulunduğunu vurguladı.
Russo, ABD’nin İran’ın nükleer programında şeffaflığın azalması konusundaki endişelerini dile getirdiği açıklamasında ‘İran’ın tam uyuma geri dönmesi halinde’ bir anlaşma yapma şansı bulunduğuna ilişkin iyimser olduğunu belirtti.
ABD ve Suudi Arabistan ilişkileri
Russo, Suudi Arabistan-ABD ilişkilerine ilişkin şunları söyledi:
“ABD ve Suudi Arabistan’ı yaklaşık 80 yıldır derin bir stratejik ilişki ve ortaklık bir araya getiriyor. Bu ilişki sadece bölgede değil tüm dünyada ortak çıkarlarımızı yansıtıyor. Yemen bugün önemli ve aktüel bir örnektir. Zira, bir ateşkese varmak ABD Başkanı Joe Biden ve Suudi Arabistan Kralı Selman’ın öncelikleridir. Ayrıca Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ateşkesin uzatılmasında çok önemli bir rol oynadığını da biliyoruz.”
Russo, Yemen’de insani yardım, mal tedariki ve insanların daha fazla hareket özgürlüğünden yararlanmalarına izin verilmesi gibi sahada somut sonuçlar elde ettiğine dikkat çekerek söz konusu ateşkesin ABD’nin çıkarlarını ve ortak çıkarları olduğuna inandığı ‘bölgesel güvenliği’ artırdığını bildirdi. “Ortaklığımız hayat kurtarıyor. Bunun, ABD-Suudi Arabistan ortaklığının bölgede neler sunabileceğinin harika bir örneğini teşkil ettiğini düşünüyorum” dedi.
Russo, iki ülke arasındaki olası anlaşmazlıklar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Endişeler veya anlaşmazlıklar olduğunda, görüşmelerimizde onlarla dürüst ve açık bir şekilde ele alacağız. Bununla birlikte Yemen’de ortaklığımız için mevcut fırsatları gösteren özel bir örneğimiz (ateşkes) de var.”
Kalıcı barış fırsatı
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, ülkesinin, Yemen’deki ihtilafın taraflarının Birleşmiş Milletler liderliğinde yürütülen çabalarla ‘ciddi görüşmelere’ girmesini ve bunun kalıcı barış ile son bulmasını umduğunu söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Mevcut ateşkesle konusunda gördüklerimiz bizi çok cesaretlendiriyor. Odak noktamızı, Yemen halkının ihtiyaç duyduğu insani yardımı aldığından emin olmak, limanlardan ticareti yeniden sağlamak ve ateşkesin onlar için gerçek somut sonuçlar vermesini sağlamak olarak belirledik.”
Russo, mevcut ateşkes ile elde edilen faydaların, ilgili tüm taraflar tarafından sürdürülebilir bir şekilde güvence altına alınması için bir teşvik olarak görülmesi gerektiğini vurguladı:
“İnsani destek ile baskı uygulayabilir ve teşvik sağlayabiliriz. Ancak nihayetinde taraflar, Yemen’in barışçıl gelişimini destekleyip desteklemedikleri veya daha fazla yıkım isteyip istemedikleri konusunda karar vermek zorunda kalacaklar. Barış görüşmelerinin gidişatını belirleyecek olan da bu. ABD rolünü, barış görüşmeleri ile kalıcı bir ateşkes için baskı yapmaya devam etmek ve tarafları bu ateşkesin faydalarını görmeye çağırmayı sürdürmek olarak görüyor.”
Viyana görüşmeleri
Washington, İran’ın bölgesel politikalarını, Viyana’da büyük güçlerin Tahran ile yaptığı nükleer anlaşma görüşmelerinden ayrı tutuyor. Russo, konuya ilişkin Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bize göre, Viyana görüşmelerinin odak noktası nükleer anlaşmadır. İran’ın bölgede istikrarı bozucu davranışı, füze programı ve bölgesel birçok politikasına yönelik ciddi endişelerimiz var. Bu politikaları Viyana’da ne olduğuna bakılmaksızın ele almamız gerekecek. Bölgedeki, Avrupa’daki ve tüm dünyadaki ortaklarımızla bu konu ile ilgili olarak iletişim kurmaya devam edeceğiz.”
Russo, Viyana görüşmelerinin ilerleyişi hakkında şu açıklamada bulundu:
“Uluslararası topluluğa nükleer silahların yayılmasını önleme ve daha fazla bölgesel istikrara katkıda bulunma konusunda gerçek kazanımlar sağlayacak bir fikir birliğine ulaştığımızı düşünüyoruz. İran’ın tam bağlılığa geri dönmeye hazır olması ulusal güvenliğimizin çıkarına olur. ABD, uluslararası toplum İran’ın nükleer programıyla ilgili daha fazla şeffaflık konusunda güçlü bir şekilde fikir birliğine ulaşmışken Tahran’ın bizi nükleer programda daha az şeffaflığa itmesi sebebiyle Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi ile birlikte, İran’ın son hamlelerine yönelik doğrulama ve izleme değerlendirmelerine katılıyor. Halen tam ve karşılıklı bağlılığa dönüş ve nükleer silahların yayılmasını önlemede gerçek kazanımlar sağlayacak bir anlaşmaya varılması potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bunu teknik uzmanlarımızla düzenli olarak değerlendirmeye devam ediyoruz. Ancak anlaşmaya dönme veya tüm uluslararası toplumdan uzak durmak isteyip istemediğine yönelik karar İran’a ait olacak.”
Gıda güvenliği
Russo, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a Londra öncesinde, New York ziyaretinde eşlik etti. ABD yönetimi New York’ta, Ukrayna savaşının küresel gıda güvenliği üzerindeki etkileri üzerine bir Birleşmiş Milletler toplantısına başkanlık etti.
Russo, Ukrayna savaşına ilişkin şunları söyledi:
“Rusya’nın Ukrayna’daki haksız savaşı, dünyanın birçok bölgesi için önemli bir gıda kaynağı olan Ukrayna limanlarının kapanmasına neden oldu. Rusya’nın saldırganlığını durdurmak ve Ukrayna’nın tahıl ve gıda ürünleri ihracatının limanlardan çıkışına izin verilmesini sağlamak için çalışıyoruz. New York’ta, Birleşmiş Milletler toplantısında Bakan Blinken ile birlikteyken sahada gördüğüm kararlılık yalnızca NATO müttefiklerimiz ve Avrupalı ortaklarımızda değil, bu krizden kaynaklanan şaşırtıcı zorluğu fark eden ve Rusya’yı bu ihracatın yapılmasına izin vermek ve Ukrayna’ya karşı saldırganlığını sona erdirmek için adımlarını değiştirmesi gerektiğini düşünen dünyanın dört bir yanındaki ortaklarda da vardı.”
“Özellikle gıda güvenliği konusunda büyük bir uluslararası kararlılık görüyorum. Daha geniş anlamda; Ukrayna’yı askeri, insani ve ekonomik cephelerde destekleme konusunda kararlılık olduğunu düşünüyorum. Ukrayna’nın egemenliğini savunmak ve Rusya’nın saldırganlığı ile sistematik olarak yıkılan topluluklara insani yardım sağlamak için ihtiyaç duyduğu her şeyi almasını sağlama çabalarına öncülük edecek.”
ABD’nin konumu
Ukrayna’daki savaş ve Çin’in hızlı yükselişi, büyük güçlerin dengesini değiştirdi. Bu durum bazı tarafların ABD’nin uluslararası sahnedeki liderlik konumunda gerilime olduğuna yönelik söylemlerinin artmasına neden oldu.
Russo ise aynı fikirde değil. ABD’nin zorlukların üstesinden gelmek için dünyanın geri kalanını bir araya getirebileceğinden emin:
“ABD, dünyanın geri kalanını karşılaştığımız en büyük zorluklardan bazıları ile mücadele açısından en iyi durumda bulunuyor. Bu, ABD yönetimi için son derece önemli olan benzersiz bir roldür. Başından bu yana diplomasi ve küresel düzeni şekillendirmeye yardımcı olmak için karşılıklı ilişkilere yatırımda bulunan müttefiklerimizle ve ortaklarımızla koordineli bir şekilde liderlik yapmak istediğimizi söyledik.”
ABD’li yetkili, sözlerinin devamında Blinken’ın teorisini hatırlattı:
“ABD liderlik etmezse şu iki şeyden biri olacak; ya bir devlet belki de ortak çıkar ve değerlere uygun olmayacak bir şekilde davranacak ya da kimse liderlik edemeyecek. Bu da kaos tehdidi oluşturacak. Rusya ve Ukrayna’ya yönelik tutumların birliği hakkında gördüklerimiz, gerçekten de müttefikler ve ortaklarla ilişkilere yatırım yapmanın sonucunu gösteriyor. Yemen’de, Suudi ortaklarımızla yakın bir şekilde çalışarak beş yıldan uzun bir süredir devam eden savaşın ardından hayat kurtaran bir ateşkes sağlamayı başardık. Zorluklarla bir kez daha mücadele etmek için dünyanın geri kalanını bir araya getirebileceğimizden eminim. Gerek Yemen’de gerek Rusya ve Ukrayna’da gerekse 550 milyon doz aşı bağışını yaptığımız Kovid-19 ile mücadele gibi zorluklarda böyle oldu.”