İran, İsrail’in İstanbul’da ‘terörist komplolar planlandığı’ suçlamalarını reddetti

İsrail, Tahran’ı İstanbul’da komplo planlamakla suçladı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade. (EPA)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade. (EPA)
TT

İran, İsrail’in İstanbul’da ‘terörist komplolar planlandığı’ suçlamalarını reddetti

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade. (EPA)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade. (EPA)

Tahran, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in İran'ın Türkiye'deki İsraillilerin hedef alınmasının planlandığı suçlamalarının ‘saçmalık’ olduğunu, bu şekilde İran ile Türkiye arasındaki ilişkilere zarar verilmesinin amaçlandığını savundu.
Lapid perşembe günü Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, İran'ın İstanbul'da İsraillilere yönelik bir ‘terörist saldırı girişimi’ planının engellenmesine destek olduğu için Türkiye’ye teşekkürlerini sunmuştu. Bu yöndeki çabaların sürdüğünü belirten Lapid, kendi deyimiyle ‘Türk egemenliğinin açıkça ihlal edilmesini’ kınamıştı.
Türk basını aynı gün, İstanbul’da İsraillilere saldırı planladığından şüphelenilen 8 kişinin tutuklandığını, içlerinde İranlıların da olduğunu aktardı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Bu mesnetsiz iddialar saçmalıktır. İki Müslüman ülke arasındaki ilişkileri bozmak için önceden hazırlanmış bir senaryodur” ifadelerini kullandı.
AFP’nin haberine göre Hatipzade ayrıca “Türkiye'nin bu iddialara sessiz kalmamasını umuyoruz” dedi.
Hatipzade bu sözleriyle Türk hükümetinin İsrail'e yönelik operasyonlar yürütülmesi için gönderilen hücreyle ilgili açıklamalarını görmezden gelmiş oldu. Medyada ıkan haberlerde istihbarat ve polisin İstanbul'da İran istihbaratınca gönderilen 10 kişiyi tutukladığı, bunlardan 7’sinin İranlı, 3’ünün ise Türk olduğu, bu kişilerin 17 Haziran'da İsraillileri kaçırarak öldürme planları yaptıklarından şüphelenildiği öne sürüldü.
Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar dün, Ankara'daki siyasi ve askeri liderlerin, İsrail ile gelişmiş ilişkilerin derinliğini güvenlik açısından da göstermek için açıkça çaba sarf ettiklerini belirtti. Söz konusu kaynaklar, MİT Başkanı’nın Lapid'i Ankara'daki makamına götürerek kendisine fotoğraf ve ses kayıtları ile belgeli raporlar gösterdiğini iddia ettiler. Bu raporlarda İstanbul'da bulunan eski bir İsrail Büyükelçisi de dahil olmak üzere İsrailli turistlerin kaçırılıp öldürülmesini planlayan İran hücresinin üyeleri hakkında verilerin yer aldığı belirtildi. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı aynı zamanda bu kişilerin tutuklanmasının, operasyonlarını yürütmeleri için seçtikleri tarihten çok kısa bir süre önce gerçekleştiğini doğruladığı aktarıldı. Bu, Mossad adamlarını birkaç özel uçak kiralayarak turistleri ve İsrail Büyükelçisi’ni ülkeye geri getirmeye sevk etti.
İsrailliler dün söz konusu büyükelçinin kim olduğunu öğrenmeye yönelik çalışmalar yürüttü. Yedioth Ahronoth gazetesine bağlı Ynet internet sitesinde dün, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu diplomatın kim olduğunu henüz öğrenemediği kaydedildi. İsrail güvenlik aygıtı, diplomatın meslektaşlarına konuyla ilgili henüz bilgi vermedi. Sitenin yürüttüğü araştırmaya göre son 10 yıl içerisinde Ankara'da çalışmış herhangi bir İsrail Büyükelçisi son aylarda Türkiye’yi ziyaret etmedi.
Ynet’in haberine göre İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynaklar ise bu kişinin İsrail’in Türkiye büyükelçilerinden olması gerekmediğini, İstanbul’a turist olarak gitmiş olduğunu vurguladı. Şu an Dışişleri Personel Komitesi Başkanlığı’nı yürüten eski Büyükelçi Levi Sfari'nin bir ay önce özel ayarlanmış bir tatil için İstanbul'a gittiği belirtildi. Sfari'nin iki hafta önce Türkiye'ye dönmesinin planlandığı ancak seyahatinin belirsiz bir nedenle iptal edildiği kaydedildi. İsrail Dışişleri Bakanlığı ve Sfari konu hakkında yorum yapmazken Ynet ise İranlıların bu bilgilerden nasıl haberdar olduğunu sorguladı.
İran’ın İsrail vatandaşlarına yönelik saldırıları düzenleyeceği beklentisiyle Türkiye'dekilerin ülkeyi ‘bir an önce’ terk etmeleri çağrısı yapıldığı sırada, 13 Haziran'da Lapid, Türkiye'ye gidilmemesi çağrısında bulunmuştu.
İran ile İsrail yıllardır bir ‘gölge savaşı’ yürütüyor. Tahran'ın İsrail'e atfettiği bir dizi olayın ardından aralarındaki gerilim körüklenmişti. İran Devrim Muhafızları'nın üst düzey komutanlarından Albay Hasan Sayad Hüdayi, Tahran'ın merkezindeki evinin önünde 22 Mayıs'ta vurularak öldürmüştü. Geçtiğimiz ay iki polis memurunun yaşamını yitirdiği, ilkinin kaza olduğu, diğerinin de vurularak öldürüldüğü belirtilmişti.
Devrim Muhafızları perşembe günü, ‘Siyonistleri’ Hüdayi’ye suikast düzenlemekle suçladı. Aynı zamanda 12 yıldır Devrim Muhafızları'nın istihbarat şefliği görevini yürüten Hüseyin Taib’in görevden alındığı belirtildi. Öncesinde ise İsrail medyası, Taib’i Hüdayi için yapılacak misillemede İsraillilerin hedef alınacağı saldırıların planlanmasından sorumlu kişi olarak tanımlamıştı. Hatipzade İran'ın bu suikastlara tepkisinin ‘ağır’ olacağını ancak ‘yurt dışındaki sivillerin güvenliğini tehdit etmeyeceğini’ bildirmişti.
Devrim Muhafızları'na bağlı Fars haber ajansının aktardığına göre İran Başsavcılığı’ndan bir yetkili, İranlı yetkililerin Hüdayi suikastı davasında çok sayıda kişiyi tutukladığını bildirdi. Hüdayi’yi ‘Kudüs Gücü'nün 840. Birliği’nde görevli bir subay’ olarak tanımlayan İsrail medyası kendisinin, İsrailli bir diplomatın, ABD’li bir generalin ve bir Fransız gazetecinin hedef alınması yönündeki bir suikast planıyla bağlantılı olduğunu aktarmıştı. Hüdayi ölümünden önce az bilinen bir isimdi. Ancak İran medyası onun Suriye ve Irak'taki İran güçleri üzerindeki rolüne atıfta bulundu.
Fars haber ajansının aktardığına göre bir yargı yetkilisi güvenlik servislerinin davayı takip edebilmesi yönündeki uyarılar nedeniyle söz konusu tutuklamalar hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi reddetti.



Libya, siyasi ve askeri bölünmüşlüğü sona erdirmek için ‘barışçıl bir çözümden’ bahseden Trump'ın kronik siyasi krizi çözecek ‘planını’ bekliyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
TT

Libya, siyasi ve askeri bölünmüşlüğü sona erdirmek için ‘barışçıl bir çözümden’ bahseden Trump'ın kronik siyasi krizi çözecek ‘planını’ bekliyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) bir heyetle yaptığı toplantıda (UBH Başbakanlık Ofisi)

Libya siyaset sahnesine, on yılı aşkın bir süredir kronik siyasi ve askeri bölünmüşlükten mustarip olan ülkede ‘barışçıl çözüme’ yol açacak bir ABD planının yaklaşmakta olduğuna dair bir beklenti atmosferi hâkim.

ABD Başkanı Donald Trump'ın detaylarına değinmeden bu planı açıklaması, özellikle de Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos'un kısa süre önce ‘herkes için adil, eşitlikçi, şeffaf ve tatmin edici başkanlık seçimleri yapılması’ gerektiğinden bahsetmesinin ardından, Libyalı siyasetçi ve analistlerin beklentilerine geniş bir kapı açtı.

Radikal değişim

Bazı Libyalı siyasetçilerin gözünde ABD'nin krize çözüm yolu ‘radikal değişim’ seçeneğinden geçebilir. Bu bağlamda Libya-ABD Koalisyonu Başkanı Faysal el-Fituri, Trump yönetiminin ‘Libya'ya geniş yetkilere sahip özel bir başkanlık temsilcisi atayarak siyasi sahneyi tamamen yeniden şekillendirmek için Birleşmiş Milletler (BM) sürecine paralel çalışacağını’ öne sürdü.

El-Fituri bu senaryoya ilişkin vizyonunu açıklarken ‘çözümün önünde engel teşkil eden mevcut organların feshedilmesi ya da dondurulması ve daha önce herhangi bir yönetim organında yer almayan tüm Libyalı bileşenleri temsil eden bağımsız bir ulusal komite oluşturulması’ temeline dayandığını söyledi.

tyu7ı8
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos geçtiğimiz nisan ayında Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) Başkanı ile bir görüşme gerçekleştirdi. (UBH)

Libya’da iktidardaki siyasi organlar, Temsilciler Meclisi (TM), Devlet Yüksek Konseyi (DYK), batı ve doğu Libya hükümetleridir.

Daha önce Libyalı uzmanlar BM gözetiminde bir siyasi çözüm planı ortaya koymuş ve bu plan seçim yasaları, yürütme yetkisi ve kalıcı anayasa konularında çözüme ulaşmak üzere bir siyasi diyalog komitesinin oluşturulmasıyla sonuçlanmıştı.

Libya-ABD Koalisyonu Başkanı Faysal el-Fituri Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Lübnan iç savaşını yatıştıran 1989 tarihli Taif Konferansı benzeri bir uluslararası konferans düzenlenmesi’ olasılığını değerlendirdi.

Ancak istikrarı engelleyenlerin yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) ve geçtiğimiz ekim ayında ABD Senatosu tarafından kabul edilen İstikrar Yasası'nın harekete geçirilmesini öneren el-Fituri'ye göre bu yol ‘havuç ve sopa’ yaklaşımından bağımsız olmayacaktır. El-Fituri, bunun karşılığında da ‘sıkı uluslararası şeffaflık koşulları altında yeni hükümeti desteklemek üzere dondurulmuş Libya fonlarının kademeli olarak serbest bırakılmasını’ önerdi.

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff daha önce Libya'da diplomatik başarı elde edileceğine dair güvenini ve iyimserliğini dile getirmiş, mayıs ayında The Atlantic'e verdiği röportajda Washington'un ‘Libya'da başarı elde edeceğini ve bunun yakında duyulacağını’ söylemişti.

Libyalı siyasi analist Eyyub el-Evceli, Amerikan çözümünün ‘tüm siyasi tarafların diyalog masasına oturması’ yoluyla geleceği ihtimalini zayıf görüyor. Şarku’l Avsat'a konuşan el-Evceli, ‘Trump yönetiminin Libya'daki krizin taraflarından birini ortadan kaldırırken, bir tarafı güçlendireceği ve en fazla bir yıl içinde başkanlık veya parlamento seçimlerine gitmek için çözümün anahtarlarını ona vereceği’ beklentisindeydi.

“Washington, Libya'yı güvenlik ve istikrarı bozacak ya da çatışmanın tarafları arasında bir savaşı ateşleyecek her türlü girişimden uzak tutmak istiyor” diyen el-Evceli, ABD'nin ‘krizin tarafları arasındaki farklılıkların derin olduğuna’ inandığına dikkat çekti.

Mevcut organların devrilmesini dışlamak

Buna karşılık TM Milletvekili Rebia Buras mevcut siyasi organların devrilmesi senaryosuna sıcak bakmıyor. “Trump yönetimi siyasi sürecin ayrıntılarından çok dengeleri yönetmeye ve ABD'nin Libya'daki çıkarlarını sağlamaya büyük önem verecektir” diyen Buras, Beyaz Saray'ın planının ‘pragmatik olacağını, demokrasi ve insan hakları konularından çok ekonomik anlaşmalara odaklanacağını’ düşünüyor.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Buras, herhangi bir planın başarısı ve sürdürülebilirliği için temel bir koşula işaret etti: ‘Libya halkının, dışarıdan dayatılan ve Libyalıların hak ve çıkarlarını dikkate almayan her türlü dikte ya da çözümden uzak, birleşik ve egemen bir devlet kurma arzusunu yansıtması.’

Bu arada gözlemciler, Libya'nın uluslararası nüfuz ve çıkar mücadelesinin bir parçası olması nedeniyle ABD'nin olası bir çözümünün Libya dosyasındaki bölgesel ve uluslararası aktörlerden soyutlanamayacağına inanıyor.

rfty6
Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Bingazi'deki bir oturumundan (TM resmi sayfası)

Trablus Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Dr. Ahmed el-Atraş, ‘ABD'nin çözüm yolunun başarı şansının, uluslararası ve bölgesel güçlerin Libya'daki çıkarlarını ve nüfuzlarını paylaşmalarına yönelik düzenlemelerle birlikte bölge için yeni bir siyasi haritanın yeniden çizilmesi konusunda uzlaşmaya bağlı olduğuna’ inanıyor.

El-Atraş, ‘uluslararası sistemde aktif olan ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimî üyesi olan ülkeler arasında ABD dış politikasına taktiksel olarak karşı çıkan bir akımdan’ söz etti.

El-Atraş, ‘bazı ülkelerin Libya'nın içişlerine müdahalesinin derinliğini, bölgedeki yabancı çıkarlar üzerinde ciddi yansımaları olabilecek güvenlik durumunun kırılganlığını ve fiili otoritelerin yabancı baskılara boyun eğme ve iktidara tutunma tehdidini’ örnek gösterdi.

Libyalıların görüşlerinin aksine, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi eski üyesi Ben Fishman Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ABD'nin Libya politikasında bir değişiklik olduğuna dair hiçbir kanıt görmediğini söyledi.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Fishman, Massad Boulos'un 20 Haziran'da Berlin'de düzenlenen Libya konulu uluslararası toplantıya katılmamasına dayanarak Trump'ın Libya siyasi çözüm planıyla ilgili açıklamasının ‘geçici’ olduğunu düşünüyor.

Geçtiğimiz hafta Trump, Libya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeye yüzde 30 gümrük vergisi getirmiş ve bunun Libyalılar üzerinde olumsuz yansımaları olmayacağını savunmuştu.

Libyalı ekonomist Ömer Zermuh, “Libya'nın ABD'ye ham petrol ve küçük bir oranda petrol türevleri dışında hiçbir emtia ihracatı yok. Trump'ın açıklamalarına göre petrol bu kapsamda değil” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Zermuh, “Petrole gümrük vergisi getirilse bile Libya'nın yüksek kaliteli ham petrolü için alternatif pazarlar bulması zor değil” dedi.

Öte yandan Fishman'a göre bu karar, Libyalıların ABD'ye giriş vizelerini kısıtlayan önceki karar da göz önünde bulundurulduğunda, Boulos'un Libya'da ekonomik fırsatlar arama çabalarının önüne engeller koyuyor.