G7 ülkelerinin Rusya kararı sonrası altın ve petrol fiyatlarında son durum!

Arşiv - AFP
Arşiv - AFP
TT

G7 ülkelerinin Rusya kararı sonrası altın ve petrol fiyatlarında son durum!

Arşiv - AFP
Arşiv - AFP

Brent petrolün varili uluslararası piyasalarda 109,07 dolardan işlem görüyor.
Cuma günü 109,94 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 109,10 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı bugün saat 09.55 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,02 azalışla 109,07 dolar oldu. Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 107,45 dolardan alıcı buldu.
Dünyanın en büyük 7 ekonomisini bir araya getiren G7 Liderler Zirvesi kapsamında Rusya'nın petrol ve gaz ihracatının kısıtlanmasına yönelik atılabilecek muhtemel adımlara ilişkin beklentiler, petrol fiyatları üzerinde etkili oluyor. G7 üyeleri, mevcut "enerji krizinden" çıkılması konusunda daha fazla petrol arzının küresel pazara ulaşmasına izin verilmesini istiyor ve Rus petrolüne tavan fiyat uygulanması ve Moskova'nın gelirlerinin kısılması yönelik tedbirleri değerlendiriyor.
Söz konusu beklentiler ise piyasalarda daha fazla arz daralması yaşanacağı endişelerine yol açıyor ve fiyatların yukarı yönlü hareketini destekliyor. Uzmanlar, tavan fiyat uygulamasının uygulanabilirliğine şüpheyle yaklaşıyor ve Rusya'nın bu adım karşısında G7 ekonomilerine petrol ve rafine ürün ihracatını yasaklaması ihtimalinin gündeme gelebileceğini belirtiyor.
Zirvede liderlerin İran nükleer anlaşması konusunda yürütülen müzakereleri ele alması bekleniyor. Piyasalarda, İran'ın yeniden petrol ihracatına başlayacağı beklentileri güçleniyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Viyana nükleer müzakereleri kapsamında geçen hafta Tahran'a gelen Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile gerçekleştirdiği toplantının ardından, gelecek günlerde müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduklarını açıklamıştı.
Öte yandan, piyasalar küresel arz daralmasının yaşandığı bir dönemde, Suudi Arabistan'ın başı çektiği Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun perşembe günü gerçekleştireceği toplantıya odaklandı. OPEC+ grubunun ağustosta da hızlandırılmış üretim artışı kararına bağlı kalması bekleniyor. OPEC+ grubu son toplantısında daha önce planlananın aksine günlük 432 bin varil yerine temmuz ve ağustosta 648 bin varillik üretim artışına gitme kararı almıştı.
Brent petrolde teknik olarak 109,29 ile 109,55 dolar aralığının direnç, 108,73 ile 108,43 dolar aralığının ise destek bölgesi olarak izlenebileceği ifade ediliyor.

Altın fiyatları
Altının gram fiyatı, haftaya düşüşle başlamasının ardından 986,4 lira seviyesinde işlem görüyor.
Cuma günü Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) kredi kullanımına ilişkin kararı sonrası düşüşe geçen dolar kuruna paralel değer kaybeden altının gram fiyatı, günü yüzde 2,5 azalışla 991,3 liradan tamamladı.
Altının gram fiyatı, yeni haftaya da düşüşle başlamasının ardından saat 10.50 itibarıyla önceki kapanışının 0,6 altında 986,4 liradan işlem görüyor. Aynı dakikalarda çeyrek altın 1.615 lira, Cumhuriyet altını da 6.600 liradan satılıyor.
Altının ons fiyatı, su dakikalarda önceki kapanışın yüzde 0,5 üzerinde 1.836,1 dolardan işlem görüyor.
Analistler, resesyon endişelerinin merkez bankalarının sıkılaştırıcı politikalarını yumuşatabileceği beklentisi ve ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya'dan altın ithalatını yasaklayacağını duyurmasının, altının ons fiyatını desteklediğini söyledi.
Yurt içinde ise dolar/TL'deki düşüşün altının gram fiyatında aşağı yönlü hareketi beraberinde getirdiğini aktaran analistler, bu hafta açıklanacak yoğun veri gündemi ve merkez bankası yetkililerinin sözle yönlendirmelerinin emtia fiyatlarının seyrinde etkili olabileceğini kaydetti.
Analistler, bugünün veri gündeminde ABD'de dayanıklı mal siparişleri, bekleyen konut satışları ve Dallas Fed imalat sanayi endeksi verilerinin öne çıktığına işaret ederek, teknik açıdan altının ons fiyatında 1.810 doların destek, 1.870 doların direnç konumunda bulunduğunu bildirdi.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?