İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Elektronik kura, hacı seçiminde adaleti sağladı’

İİT Genel Sekreteri Şarku’l Avsat’a, Suudi Arabistan’ın hacıların ibadetlerin gerçekleştirmesi konusunda kolaylık sağlamak için farklı kültürlere sahip olduklarını dikkate aldığını söyledi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha. (Şarku’l Avsat)
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha. (Şarku’l Avsat)
TT

İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Elektronik kura, hacı seçiminde adaleti sağladı’

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha. (Şarku’l Avsat)
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha. (Şarku’l Avsat)

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, Hac sezonunun her yıl başarılı olmasının, Suudi Arabistan’ın Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’ye gelen hacılara ve ziyaretçilere hizmet etmedeki rolünden şüphe duyan herkese net bir cevap olduğunu söyledi.
Hüseyin İbrahim Taha, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Suudi Arabistan’ın geliştirdiği akıllı sistemler paketinin, Hac ibadetini yerine getirmek isteyenlerin ülkelerine ayrılan kontenjanına göre seçilmesinde adaleti sağlayan elektronik kuraya katılmak üzere gerekli vizeleri alabilmeleri için doğrudan kayıt yaptırmalarına olanak sağladığını vurguladı. Ayrıca elektronik takip sisteminin, kutsal alanların içinde ve dışında hacılar için şeffaflık ve kontrol sağlığını belirti. Hüseyin İbrahim Taha, Suudi hükümetinin hacılarla ile ilgilenmek, onları desteklemek ve ibadetlerini tam olarak yerine getirebilmelerini sağlamak için çalıştığını kaydetti.
Taha, ABD ile yaptığı görüşmelerle ilgili olarak; bu diyalogun iki yıl önce belirlendiğini ve gündeminde birçok konu olduğunu bildirdi. Bu konular arasında, Filistin ve Afganistan meseleleri, İslamofobi sorunları, İİT üyesi olmayan ülkelerdeki Müslüman toplulukların ve azınlıkların durumu, aşırılık ve terörle mücadele, sağlık ve iklim değişikliğinin yer aldığını söyledi. Taha, bu diyalogun, heyetin İİT tutumlarını yansıtmasına ve ortak endişe konularındaki kararlarını vurgulamasına izin verdiğini vurguladı.

Hacılara verilen hizmetler
Taha, hacılara ve Umre yapanlara hizmet verilmesinin İİT’nin merkez ülkesi olan Suudi Arabistan’ın iftihar ettiği en önemli başarılardan biri olduğunu söyledi. Hacıların ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra koordinasyonu sağlayan prosedürleri uygulayarak onlara kolaylık sağlanması için her türlü çabayı gösterildiğini belirtti. Hac ibadetlerini yerine getirmek isteyenlerin, ülkelerine ayrılan kontenjanına göre seçiminde adaleti sağlayan elektronik kuraya katılmak için gerekli vizeleri alabilmeleri doğrultusunda doğrudan kayıt yaptırmalarına olanak tanıyan bir elektronik portal başta olmak üzere bir akıllı sistem paketinin bulunduğunu kaydetti. Kutsal alanlar içerisinde ve dışarısında, hacılar için elektronik takip sistemi olduğunu ve bunun Hac ve Umre Bakanlığı’nın gözetimi altında tüm tarafların sorumluluklarını yerine getirme taahhüdünün kapsamını ve uygulanmasını takip etmek için şeffaflık ve takip imkanı sunduğunu belirtti.
Söz konusu akıllı sistemlerde hacıların hakları gözetiliyor. Ayrıca sistem Suudi Arabistan tarafından kapsamlı sağlık hizmeti sunulmasını ve Kovid-19 pandemisinin durumu ile uyumlu sağlık önlemlerinin alınmasını da sağlıyor.

Suudi Arabistan’ın rolü
Taha, kurulduğu günden bu yana ülke liderliğinin her zaman hacılarla ilgilendiğini, onları desteklediğini ve ibadetlerini tam olarak yerine getirmelerini sağladığını, ayrıca iki kutsal yerin inşası ve geliştirilmesi, Allah’ın evi ve Resulü’nün Mescidi’nin misafirlerini sükûnet ve selamet içerisinde ağırlamak için her türlü imkana sahip olduğunu belirtti. Taha, Hac ve Umre ibadetlerine gösterilen ilginin, Kral Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, Krallığın dünyadaki onurlu imajını yansıtan bir şekilde, Hac ibadetlerine gösterdikleri özen ve dikkat çerçevesinde geldiğini söyledi.
Taha, Krallığın Vizyon 2030 kapsamının, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi ve ziyaretçilerine hizmet verme, büyük kalkınma projelerini ve hacılara verilen hizmetlerin seviyesini artırma planlarını içerdiğini de sözlerine ekledi. Kutsal mekanlardaki bu gelişmiş hizmetlerin kalitesinin, hacıların Krallıktan, hükümetten ve halktan gördüğü ilginin boyutunu somutlaştırdığını bildirdi.

Hacın başarısı
Taha, Hac ve Umre ibadetlerini organize etmede benimsenen politikalar ile Suudi Arabistan’ın, hacıların ibadetlerini engelsiz bir şekilde gerçekleştirmelerinin amaçlandığını, bu bağlamda kültür ve dil çeşitliliğini içeren kapsamlı bir yaklaşımın dikkate alındığını belirtti. Örneğin Suudi yetkililer, hacılar Suudi topraklarına ulaştıkları andan itibaren tüm dillerde ibadetleri içeren kitaplar basıp dağıtmak için çalışıyor. Kral Selman adına Kur’an-ı Kerim ve tercümeleri hediye ediliyor. Ayrıca bazı rehber kitaplar da veriliyor. Bunları yanı sıra Hac ve Umre Bakanlığı’nın tüm kitaplarının yazılı ve sesli versiyonlarını içeren, İslam’ı, Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’in sünnetlerini 50 farklı dilde tanıtan İslami elektronik kütüphane de oluşturuldu.
Taha Mescid-i Haram’da mekan, zaman ve kültürel açısından rehberlik için dil sayısını 25’ten fazla dile çıkardıklarını belirtti. Bunun ‘Dünyalara hidayetin yayılması’ sloganı altında geldiğini ayrıca ve Arafat Hutbesi’nin işaret diliyle ve Çince, İngilizce, Fransızca, Urduca, Farsça, Malayca, Türkçe, Rusça, Hausaca, Bengalce olmak üzere 10 ana dildeki tercümesinin, dünyanın her yerinden Müslümanlara, cep telefonlarında ve diğer platformlarda bir uygulama ile sunulduğunu belirtti. Bu çalışmanın, Allah’ın kutsal evine gelen ziyaretçilerin kültürel ve bilişsel çeşitliliği doğrultusunda gerçekleştirildiğini vurguladı.

Hacılara hizmet ve iki kutsal mekanın bakımı 
Taha, Suudi Arabistan’ın tüm ilgili kurumlarıyla birlikte Hac sezonun başarı ile tamamlanması için net bir eylem planı doğrultusunda tüm hızıyla çalıştığını ve hacılara hizmet etmek için gerekli özeni gösterdiğini vurguladı. Bu bağlamda ilk olarak, kutsal mekanlara ulaşımlarının kolaylaştırıldığını, ardından çeşitli ibadetlerini gerçekleştirmelerini kolaylaştırmak için çok çalışıldığını belirtti. Ayrıca Krallığın, hacılara her yıl gelişen bir şekilde en iyi hizmetleri sunarak bunu kanıtladığını vurguladı.
İTT Genel Sektreteri Suudi Arabistan’daki yetkili makamların, kutsal mekanlarda hacıların güvenliğini ve emniyetini korumak için tüm önlemleri aldığını, Kovid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana karşılaştığı birçok zorluğun üstesinden gelmesi ile bu açıkça görüldüğünü belirtti. Taha, Krallığın bu büyük başarı konusunda bir örnek haline gelinceye kadar başarısını, uygulanabilirliğini ve hatta farklılığını kanıtlayan birçok önleyici tedbir uyguladığını söyledi.
Bir önceki Hac sezonunda hacılar arasında herhangi bir Kovid-19 enfeksiyonu veya diğer hastalık vakalarının tespit edilmemesini sağlayan bu önlemler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da övgü aldı.
Taha bu başarının, Krallığın Müslümanları birleştirmek, saflarını sıkılaştırmak, kendilerini hizmete adamak, hacılara kolaylık sunmak ve onların rahatını sağlamak için sunduğu hizmetlerin en büyük kanıtı olduğunu belirtti. Söz konusu çabaların ancak değer bilmez kişiler tarafından reddedilebileceğini, Hac sezonunun her yıl kaydettiği başarının Krallığın kutsal mekanların ziyaretçilerine hizmet etmedeki öncü rolünü sorgulayan herkese açık bir mesaj olduğunu söyledi.

Hac ve İslamofobi
Taha, bu günlerde her milletten, dilden, ırktan ve renkten Müslümanın, inançlarını ve birliklerini, kardeşliklerini, hoşgörülerini ve sevgilerini somutlaştıran büyük topluluklar halinde Hac ibadeti için akın ettiğine dikkat çekti. İİT Genel Sekreteri, hacıların sükunet, barış, güvenlik, merhamet ve saygı ortamı içerisinde, Yüce Allah’ın “Hac’da cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur” ayetinde buyurduğu üzere tartışmadan, dedikodudan ve fitneden kaçınarak ibadetlerini gerçekleştirdiklerini belirtti.
Taha bunların bir Müslümanın sahip olması gereken ahlak ve görgü kurallarına dikkat çektiğini, ayrıca İslam ve Müslümanlar hakkındaki yanlış anlamaları çürüten, İslam’ı ve Müslümanları terörizmle suçlayan İslamofobiyi engelleyen ve İslam’ın her türlü aşırılığı ve terörizmi kınadığı gerçeğini ortaya koyan doğru bir görüntü olduğunu belirtti.

İİT ve Filistin
Genel Sekreter İİT’nin Filistin halkına ekonomik ve insani desteğin verilmesinin yanı sıra uluslararası sahnede meşru hakları için siyasi destek verilmesinin önemini ve gerekliliğini anladığını vurguladı. İİT’nin bu bağlamda, Filistin halkının sebatının güçlendirilmesine yönelik üye devletlerin ortak sorumluluğunu güçlendirmek, halkın İsrail’in vergi fonlarının korsanlık yapması ve toprak ve doğal kaynaklara yasa dışı el koymaya dayalı işgal politikaları ile son zamanlarda şiddetlenen acılarını hafifletmek için çalıştığını söyledi.
Filistin halkı için ekonomik güçlendirme programını genişletmek aynı zamanda İİT 46’ıncı Dışişleri Bakanları Konseyi tarafından yayınlanan karara istinaden Filistinli mültecileri desteklemek için kurulan Kalkınma Bağış Fonu’nu hayata geçirmek amacıyla İİT’nin bağlı kuruluşları, özellikle de İslam Kalkınma Bankası ile koordinasyon ve iş birliğini sürdürdüğünü sözlerine ekledi. İİT Genel Sekreterliği ayrıca üye ülkeleri, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) bütçesine katkılarını arttırmaları için teşvik etmeye devam ediyor.
Genel Sekreterlik, Filistin’deki siyasi gelişmeleri ve sahadaki gelişmeleri takip etmek ve bu konuda üye devletlere periyodik raporlar sunmak için çalışıyor. İİT, İsrail’in ihlallerine karşı koymak ve bunları ifşa etmek, kuruluşun uluslararası forumlarda ortak siyasi hareketlerini ve çabalarını koordine etmek ve birleştirmek için Filistin Devleti’ndeki resmi makamlarla temaslarını ve istişarelerini sürdürüyor.

ABD görüşmeleri
İİT Genel Sekreteri, İİT Genel Sekreterliği ile ABD arasındaki stratejik diyalog kapsamında, mayıs ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir görüşme gerçekleştirdiğini söyledi. Bu görüşmenin, iki taraf arasında yıllardır var olan diyalog düzeyini stratejik bir düzeye çıkarmak amacıyla planlandığını kaydetti.
Taha’nın aktardığına göre İİT açısından bu adım, uluslararası ortaklarla diyalog ve iş birliği doğrultusunda atıldı. İİT bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlara üye olmayan diğer ülkelerle, anlayışın güçlendirilmesine, uluslararası barış ve güvenliğin temellerinin sağlamlaştırılmasına, İİT’nin statüsünün yükseltilmesine ve amaçlarına hizmet edilmesine katkıda bulunmak üzere görüşmeler gerekleştiriyor.
Diyalog, son iki yılda iki taraf arasında hazırlığın yapılmasının ardından başlatıldı. Diyalogun gündeminde Filistin ve Afganistan meseleleri ile sınırlı olmamak üzere siyasi meseleler, İslamofobi ile ilgili sorunlar, İİT üyesi olmayan ülkelerdeki Müslüman toplulukların ve azınlıkların durumu, aşırılık ve terörle mücadele ve insani, sosyal ve kültürel konuların yanı sıra sağlık ve iklim değişikliği konuları var.
Söz konusu stratejik diyalog, Genel Sekreterlik heyetinin İİT’nin pozisyonlarını yansıtması ve ortak çıkar konularındaki kararlılığını vurgulaması için bir fırsat vermiş oldu. Diyalog, ABD tarafının, İİT’nin uluslararası arenadaki önemli rolünü takdir ederek, kuruluş ile diyalog ve iş birliğini güçlendirmeye yönelik ilgilisini artırmasını sağladı. İİT’nin söz konusu rolü, sadece ABD için değil, birçok aktif ülke ve uluslararası kuruluş için önemli bir ortak olma konumunu güçlendirmek ve İslam dünyasının sorunlarını gidermek için bundan faydalanmasını gerektiriyor.



Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
TT

Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)

Abbas Şerife

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportajda Halep Valisi Azzam el-Garib, ‘Kürtlerle ilişkilerin olumlu olduğunu ve bu ilişkilerin köklü bir arada yaşama temeline dayandığını’ söyledi. Vali Garib, 10 Mart'ta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan anlaşmanın Halep'teki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsadığını ve ‘bu mahallelerin tamamen devletin egemenliğine geri dönmesinin ve Halep Şehir Konseyi'nin yönetimi altında hizmetlerin yeniden sağlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Şehrin DEAŞ’a bağlı hücreler de dahil olmak üzere ‘karmaşık güvenlik sorunları’ ile karşı karşıya olduğunu belirten Vali Garib, güvenlik güçlerinin ‘Hayderiya, el-Halk ve es-Safira mahallelerinde terörist faaliyetlere karışan kişileri yakalamak amacıyla özel operasyonlar düzenlediğini’ açıkladı. Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'te silahların kontrol altına alınamamasının büyük bir sorun olduğunu ve gönüllü silah teslim programları aracılığıyla yasadışı silahları topladıklarını ifade eden Vali Garib, yetkililerin güvenliği artırmak için 2 bin güvenlik kamerasının kurulması çalışmasına başladığını belirtti. Vali Garib, istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacağını söyledi.

Türkiye'nin Halep'in istikrarında ‘merkezi’ bir rol oynadığını ve ‘stratejik bir ortak’ olduğunu vurgulayan Vali Garib, “Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu düşünmüyorum” diye devam etti.

İşte Halep Valisi Azzam el-Garib ile gerçekleştirilen röportajın tam metni:

*Bu geçiş döneminde özellikle Halep rejim ordusu tarafından savaş ve yıkımdan çok fazla zarar gördüğünden karşılaştığınız zorluklar neler? Birkaç gün önce başlatılan “Senin için ey Halep” girişimi ne anlama geliyor?

Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen Halep, güvenlik istikrarını güçlendirme, idari performansı iyileştirme, enerji krizlerini çözme ve devlet kurumlarını yeniden kurma ve kamu hayatının düzenini sağlama konusunda ulusal uzlaşıları uygulama çabalarını sürdürüyor.

Birkaç gün önce, ‘Senin için ey Halep’ adlı bir girişim başlattık. Bu girişim altyapıyı iyileştirmek, güvenlik durumunu düzeltmek, parkları ve sokakları güzelleştirmek, sağlık ve eğitim hizmetlerini iyileştirmek ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü hızlandırmak amacıyla valiliğin desteğiyle başlatılan bir sivil girişimdir.

İstikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacak.

*Halep vilayetinin karşı karşıya olduğu en önemli güvenlik sorunları nelerdir? Özellikle güvenlik, kalkınmanın iyileştirilmesi ve yatırımcıların çekilmesi için en önemli faktör olduğu bilindiği üzere, güvenlik istikrarını sağlamak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Halep, Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Ancak, özellikle SDG ile yapılan ve Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini kapsayan anlaşmanın ardından, güvenlik tehditlerinde önemli bir azalma görüldü. Bununla birlikte, başta aşağıdakiler olmak üzere birçok sorun halen devam ediyor:

1- DEAŞ’a bağlı hücreler: Güvenlik güçlerinin Hayderiya, Helek ve Safira mahallelerinde gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda terör faaliyetlerine karışan unsurlar yakalandı.

2- Eski rejimin kalıntıları: Güvenlik operasyonları kapsamında ihlallere karışan kaçak kişilerle sert bir şekilde mücadele edilirken, geçiş dönemi adalet komisyonları da faaliyete geçirildi.

3- Kaçak silahlar: Gönüllü teslim programları aracılığıyla yasadışı silahların toplanması.

4- Daha fazla istikrar sağlamak için, güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılması, birleşik yerel güçlerin eğitilmesi ve toplumsal diyalog ve girişimler yoluyla güvenin güçlendirilmesi.

5- Senin için ey Halep Girişimi kapsamında güvenlik kameraları yerleştirmek üzere ‘Güvenliğimiz Geleceğimiz’ projesi başlatıldı. Fiber optik kabloların döşenmesinin yüzde 80'ini tamamladık ve ikinci aşamada güvenliği artırmak için 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin kamera kurmayı hedefleniyor.

df
Başkent Şam'ın Duveylia bölgesindeki Mar İlyas Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının yol açtığı hasar ve kan, 22 Haziran 2025 (AFP)

*Halep, ulusal üretime büyük katkı sağlayan Suriye'nin ekonomik başkenti olduğu biliniyor. Yerel ekonomiyi canlandırmak ve yatırımı teşvik etmek için ne gibi planlarınız var? Halep yeniden Suriye’nin ekonomik başkenti olacak mı?

Halep muazzam bir ekonomik potansiyele sahip. Ancak önceki rejimin mirası olan kurumsal gevşeklik, idari yolsuzluk, verimsizlik ve dengesiz vergi sistemi gibi sorunlarla boğuşuyor. Planımız şunları içeriyor:

İlk olarak, vergi sistemini reform etmek ve büyümeyi teşvik etmek için hükümetle koordinasyon içinde vergileri yeniden düzenlenmesi.

İkincisi, geleneksel sektörlerin canlandırılması ve Şeyh Neccar gibi sanayi bölgelerinin yeniden yapılandırılması, vergi kolaylıkları ve enerji desteği sağlanması. Ayrıca Halep’teki turizm sektörünü destekleyecek çeşitli atölye çalışmaları düzenledik.

Senin için ey Halep girişimi kapsamında, ‘Işılda ey Halep’ projesi Halep'in doğu ve batı sokaklarını aydınlatmaya devam ediyor. 2,3 milyon dolarlık bir bütçeyle 11 bölgede 3544 aydınlatma ünitesi kurmayı hedefledik. Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ilk aşamayı (45 km için 932 aydınlatma ünitesi) tamamladık ve ikinci ve üçüncü aşamaları Halep kırsalını da kapsayacak şekilde tamamlayarak ticari faaliyetleri güçlendirdik.

Halep'in yeniden ekonomik başkent olmasına gelince istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla, 5-10 yıl içinde eski konumunu geri kazanma adaylığı için uygun olacak.

Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum, özellikle de Türkiye her zaman Suriye topraklarının bütünlüğünü desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiştir.

Kürt sorunu, Suriye genelinde zorlu bir sorun oluşturuyor. Ancak Halep düzeyinde sorarsak, Eşrefiye ve Şeyh Maksud'daki Kürt nüfusla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Kürt bileşenle ilişkiler olumlu ve tarihsel bir arada yaşama üzerine kuruludur. SDG ile yapılan anlaşma, Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsıyor. Dolayısıyla bu mahallelerin kaderi, devletin egemenliğine tamamen geri dönmek ve Halep Belediye Meclisi'nin yönetimi altında hizmetlerin geri gelmesidir.

Yerel temsil konusunda, yerel meclislerde ve yönetim kurumlarında Kürtleri dahil ediyor ve adil temsilini sağlıyoruz.

u7ı
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (sağda) ve SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Şam’da SDG'nin devlet kurumlarına entegrasyonu için anlaşma imzaladı, 10 Mart 2025 (AFP)

*Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin kuzeyinde açık bir nüfuza sahipti, ancak şimdi (Beşşar Esed rejiminden) kurtarılmasından sonra Türkiye'nin Halep'teki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu stratejik bir ortaklık mı yoksa geçici bir iş birliği mi?

Türkiye, altyapı ve hizmetleri destekleyerek Halep'in istikrarında merkezi bir rol oynuyor.

Rolün değerlendirilmesine gelince, şu anda stratejik bir ortaklık var, ancak bu ortaklık bölgesel dengelerle ilgili bazı koşullu yönler içeriyor. İş birliği örnekleri arasında Gaziantep ile imzalanan kardeş şehir anlaşması, mültecilerin geri dönüşünü destekleyen projeler ve Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanındaki projeleri sayılabilir. İş birliğinin Halep’in çıkarlarına uygun olmasını ve Halep'in egemenliğini ve önceliklerini saygı duyulmasını önemsiyoruz.

*Türkiye’nin Halep'te stratejik çıkarları olduğuna şüphe yok. Bazıları bu hedefleri Suriye'nin kuzeyindeki hırslar olarak tanımlamaya çalışsa da sizin bakış açınızdan Halep Türkiye için stratejik olarak ne kadar önemli?

Türkiye'nin Suriye topraklarında özellikle de Suriye'nin toprak bütünlüğünü her zaman desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiş olması nedeniyle herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum. Ancak Halep'in Türkiye için birçok nedenden dolayı büyük önemi olduğu söylenebilir:

1- Coğrafi konumu. Halep, Suriye'nin kuzey kapısıdır ve bu da onu ticari bir merkez ve Türkiye'nin ulusal güvenliğinin destekçisi haline getiriyor.

2- Mülteci akınını sınırlayan ve (DEAŞ, kontrolsüz silahlı gruplar gibi) güvenlik tehditlerini azaltan istikrar.

3- Ekonomik çıkarlar: Halep tarihi bir ticaret merkezidir ve Türkiye ticaret ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor. Halep'in çıkarları, dengeli ortaklıklar aracılığıyla bu ilişkinin bir parçası olacaktır.

Eğitim ve sağlık alanlarında, ‘İzini Bırak’ girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okul ve hastanelerin iyileştirilmesi için çalışıyoruz.

*Halep Valisi olduğunuzda bir vizyonunuz ve çalışma planınız olduğuna şüphe yok. Bu yüzden size şunu sormak istiyorum: Önümüzdeki beş yıl içinde Halep'in Suriye haritasındaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halep, konumu ve geçmişi sayesinde hayati bir merkez olmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep'e yaptığı son ziyaretinde, şehrin en büyük ekonomik fener olacağını vurguladı ve kalenin kalbinden, zorbalarla savaşımızın sona erdiğini ve yoksullukla mücadelemizin başladığını açıkladı.

Ekonomik olarak, sanayi bölgelerinin yeniden inşası ve altyapının iyileştirilmesi ile sanayi ve ticaret merkezi olarak rolünü geri kazanacak. İdari olarak, siyasi gidişata bağlı olarak, ademi merkeziyetçilik kapsamında daha bağımsız bir idari merkez haline gelebilir. Mevcut zorluklar arasında güvenlik ve finansman eksikliği de yer alıyor. Ancak vizyonumuz ve hedeflerimiz Halep'i hızlı toparlanmanın bir örneği haline getiriyor.

cdy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep’teki Hristiyan mezhebinden bir heyeti kabul etti, 28 Mayıs 2025 (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

*Karşılaştığınız zorlukların büyük ve çetin olduğuna şüphe yok. Ancak önümüzdeki dönemde önceliklerinizi belirlediğinizi düşünüyorum. Vali olarak acil ve başlıca öncelikleriniz neler?

Önceliklerimiz; güvenlik, yani kaçak silahların toplanması ve ihlallerin kontrol altına alınması, Güvenliğimiz Geleceğimiz Girişimi kapsamında 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin adet güvenlik kamerasının kurulması gibi birçok alanı kapsıyor.

Altyapı konusunda ise elektrik ve su şebekelerinin onarımına devam ediyoruz. Hükümet, 5 bin megavat kapasiteli elektrik santralleri kurmak üzere Katarlı bir şirketle sözleşme imzaladı. Bu sayede üç yıl içinde elektrik kapsama oranı yüzde 70-85'e çıkacak. Yerel düzeyde Deyr Hafir santralini faaliyete geçiriyor, iç şebekeyi onarıyor, endüstriyel şebekeyi ev şebekesinden ayırıyor ve kablo hırsızlığıyla mücadele ediyoruz.

Eğitim ve sağlık alanında, İzini Bırak Girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okulları ve hastaneleri yenileme çalışmaları yürütüyoruz. Bu planlar arasında okulların onarımı, model okulların kurulması ve üniversite hastanesi için endoskopi gibi gelişmiş cihazlarla hastanelerin geliştirilmesi yer alıyor. Ekonomi alanında ise bürokrasiyi reform ederken, yatırımı teşvik etmek ve fabrikaları çalıştırmak için çalışıyoruz.

*Hiç şüphesiz yükler ağır ve devlet ile valilik tek başına tüm bu yükleri kaldıramaz. Peki, yerel topluma alan açmayı düşünüyor musunuz? Yerel toplum ve yerel konseylerin Halep'in istikrarında rolü nedir?

Yerel toplum ve yerel konseyler temel bir dayanak noktası. Toplumun rolüne gelince biz sivil girişimleri teşvik ediyor, memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Halep, geçtiğimiz aylarda bu türden birçok girişime sahne oldu ve bunların şehrin gerçekliği üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu gördük.

Ayrıca, idari ademi merkeziyetçiliği destekliyoruz. Yerel konseylerin hizmet ve kalkınma kararlarını almalarını sağlarken, tüm bileşenlerin temsil edilmesini garanti ediyoruz.

Şu an karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluk, geçiş dönemi ve geçiş aşaması nedeniyle mevcut merkeziyetçilik, ancak yerel temsilciliği desteklemek için yasal bir çerçeve üzerinde çalışıyoruz.

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.

*Biliyorsunuz, Halep’in doğusu rejim ordusu tarafından büyük bir yıkıma uğradı. Bu durum bir göç ve sığınma dalgasına neden oldu. Halep’in doğu mahallelerini yeniden inşa etmek ve mültecilerin geri dönüşünü hızlandırmak için nasıl bir planınız var?

Halep'in doğu mahalleleri büyük bir yıkıma uğradı. Şu anda yeniden inşa, altyapı (su, elektrik, yollar) ve konutların hedef alınması, enkazın kaldırılması ve okulların ve hastanelerin rehabilite edilmesini içeren bir planımız var. Senin için ey Halep Girişimi kapsamındaki Işılda Ey Halep Projesi, ilk aşamada doğu mahallelerine 45 kilometre karelik bir alana aydınlatma desteği sağlıyor ve şehirdeki kavşakları ve girişleri güzelleştiriyor. 

Karşılaştığımız zorluklar ise finansman eksikliği ve mülkiyet haklarının karmaşıklığıdır. Eski rejimin milisleri, birçok vatandaşın mülklerini yasadışı yollarla ele geçirmiştir. Ancak, daha önce el konulan tüm mülklerin mülkiyet haklarını incelemek ve gözden geçirmek üzere ‘Zorla El Koyma Komitesi’ni kurduk.

yh
Halep’te hasar görmüş bir binanın önünden motosikletle geçenler, 14 Mayıs 2025 (Reuters)

*Halep'in yurtdışındaki evlatlarına, Halep'li tüccarların ve Arap yatırımcıların sermayedarlarına ne söylemek istersiniz?

Mülteci olunan ülkelerde ve mülteci kamplarında yaşayan Halep halkına mesajım şu: “Halep sizi bekliyor, size çok ihtiyacı var ve yaralarını sarmanız ve ona yeniden hayat vermeniz için size sesleniyor. Eskisi gibi ona sadık kalın!” Ayrıca Suriyeli ve Arap yatırımcıları, Suriye'nin kalbi ve ekonomik başkenti olan Halep'e yatırım yapma fırsatını kaçırmamaya davet ediyorum. 

Şu anda, lojistik kolaylıklar ve desteklerle birlikte, endüstri (tekstil, gıda), ticaret ve hizmetler (turizm, lojistik) alanlarında büyük yatırım fırsatları bulunuyor. Altyapı ve güvenlik iyileştiriliyor.

Yatırımcılara mesajım: “Halep'in yeniden canlanmasına yaptığınız yatırım ve katkınız, sadece ekonomik bir kazanç değil, şehrin geleceğini inşa etmek anlamına da geliyor. Bu, kâr elde etme çabasından önce ahlaki ve vatansever bir tutum olacaktır.

*Peki Halep’in geleceği için ne söyleyeceksiniz?

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.