Suudi Arabistan dış politikası müttefiklerin çeşitliliğini sağladı

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
TT

Suudi Arabistan dış politikası müttefiklerin çeşitliliğini sağladı

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)
ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret, Krallığın büyük güçlerle ilişkilerine işaret ediyor (AFP)

İnci Mecdi
ABD Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan ziyareti, büyük güçlerle ilişkilerde Suudi dış politikasına dair pek çok işaret taşıyor. Riyad, son 20 yıl içerisinde ilişkilerdeki denge politikasını ve müttefiklerin çeşitlendirilmesini temel alarak uluslararası ilişkilerinde hem Doğu, hem de Batı’ya doğru genişledi.
11 Eylül 2001 saldırıları, Arap Baharı veya ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi yönünde eski Başkan Barack Obama’nın başlattığı politika döneminde Riyad, iç ve bölgesel çıkarlarına hizmet eden bir dış politika gündemi izledi.

Daha esnek politika
Dünya çapından gözlemciler, son 10 yıl içerisinde Suudi Arabistan’ın dış politikasında dikkate değer değişikliklerin kaydedildiğini gözlemledi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Arap Demokratik Ekonomik ve Politik Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Nisan 2020’de yayınladığı araştırma, Suudi Arabistan'ın uluslararası düzeyde daha fazla esnekliğe gittiğini ve bilhassa Rusya ve Çin gibi bazı bölgesel konularda önemli rol oynayan büyük ülkelere yönelik müttefiklerin çeşitliliği politikasını benimsediğini söylüyor. Aynı zamanda ortak çıkarlara ulaşma yönünde diğer ülkelerle herhangi bir konuda uyumluluğa dayanan işlevsel ittifaklara itimat ettiği belirtiliyor.

Katar’la uzlaşma
El-Ulâ Girişimi, en az üç yıllık bir kopukluğun ardından Katar ile uzlaşma anlaşmasının imzalanmasını sağladı. Irak ile ilişkilerini pekiştirmeye çalışan Riyad, Suriye’yi yeniden Arap dünyasına entegre etme yönünde adımlar da attı. Türkiye ile yeniden yakınlaşmaya başlayan Riyad, hatta asıl rakibi İran ile doğrudan görüşmelere de başladı.
Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü, bu girişimler aracılığıyla Suudi Arabistan'ın çıkarlarına zarar veren bölgesel gerilimleri azaltmayı, Suudi nüfuzunu mümkün olduğunca artırmayı hedeflediğini söylüyor. Bu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan’ı bölgesel sistemdeki doğal konumuna geri getirmek ve yönetimi babasından devralmaya hazırlanmak için Ortadoğu'daki en büyük ekonomi potansiyelinden, Suudi Kralı’nın konumundan faydalanmaya çalıştığına işaret ediyor. Bu bağlamda rakipler ve ortaklar açısından Suudi dış politikasında önemli değişiklikler kaydediliyor.
Biden’ın Riyad ziyareti, Rusya ile petrol üretimi ittifakıyla bağlantılı Suudi petrolü üretiminin artırılması amacı ile sınırlı değildi.
Bunun yanı sıra Washington ile Riyad arasındaki yakın ortaklığı yeniden hayata geçirmek ve iki ülke arasındaki gerilimi onarmak, Suudi Arabistan'ı Rusya ile Çin ekseninden uzaklaştırmak da bu ziyaretin hedefleri arasındaydı. Biden, ziyaret öncesinde Washington Post’a yazdığı yazıda, “En başından beri benim amacım 80 yılık stratejik ortağımız olan bir ülke (Suudi Arabistan) ile ilişkilere yeniden yön vermekti, bu ilişkileri koparmak değildi” vurgusunda bulunmuştu. Uluslararası Kriz Grubu’ndan Dina Esfandiary, bu husustaki açıklamasında “Suudi Arabistan tamamıyla değişti. Güncellendi, birçok yönden biraz biraz açılım gösterdi” ifadelerini kullanıyor.
Suudi Arabistan'ın Rusya ile iş birliği; Rus devlet şirketi Rosatom'un Krallık’ta bir nükleer santral inşa etmesi yönündeki anlaşmanın yanı sıra geçen yıl ‘askeri ve savunma işbirliğinin geliştirilmesi için orduyu geliştirmenin yollarının araştırılması’ üzerine imzalanan anlaşmayı içeriyor. Diğer yandan Çin ise Suudi petrolünün önde gelen ithalatçısı sayılıyor. Riyad ise insansız hava araçları ve savaş uçakları dahil olmak üzere Çin’den teçhizat satın aldı. Geçtiğimiz Kasım ayında CIA, Suudi Arabistan'ın Çin'in yardımıyla kendi balistik füzelerini yaptığını öne sürdü.

Menfaatlerin çeşitlendirilmesi ve öz savunma
Obama yıllar önce bölgeden çekilme politikasını başlattığında, Washington'daki gözlemciler ABD'nin artık Suudi petrolüne bağımlı olmadığını, Amerikalıların bölge jandarması rolüne geri dönmek istemediklerini söyledi. Ancak Suudi Arabistan'ın petrol karşılığında güvenlik anlaşması kapsamında stratejik güvenliği için ABD'ye aşırı bağımlı olduğuna dikkat çekmeye devam ettiler. Ancak Riyad ise Rusya ve Çin ile daha geniş ilişkilere başvurarak birkaç yıl içerisinde bu durumu kırmaya çalıştı.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Cinzia Bianco, Suudi liderliğinin ABD'den onay almadan istediği yönde hareket etmeyi öğrendiğini söylüyor. Aynı zamanda “Özellikle Veliaht Prens Selman, ABD yönetiminin onayı olmadan bölgede ve bir derecede uluslararası arenada çalışmayı, hatta gelişmeyi öğrendi” ifadelerini kullanıyor.
Arap Demokratik Ekonomik ve Politik Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin araştırması, Suudi dış politikasının sessiz niteliğini değiştirerek etkin bir niteliğe ulaştığına, önceden ABD’nin koruyucu şemsiyesine itimat ettiğini, ancak şimdi ise ulusal güvenliği ve stratejik çıkarlarını savunmada kendisine güvendiğine dikkat çekiyor. Zirâ ABD’nin bu sırada bölgesel sorunlara doğrudan müdahale etmekten geri çekilme yönünde adım attığına, 2015 tarihinde İran ile nükleer anlaşmaya vardığına, 2021’de ise Afganistan’dan utanç verici bir şekilde çekildiğine değiniliyor.

Tedbirli ve dengeli siyaset
Tüm bunlar Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ortaklığın bozulduğu, dostluklarının kenara konduğu anlamına gelmiyor. Orta Doğu Enstitüsü Başkan Yardımcısı Gerald Feierstein, Washington ile Riyad arasındaki ilişkideki gerginliğe rağmen, Suudilerin ABD ile yaklaşık 80 yıllık stratejik ortaklığı sürdürmeyi dış politikalarının temel taşı olarak gördüklerine, zirâ bu ilişkinin iki ülkeye de hizmet ettiğine dikkat çekiyor. Ancak Washington'un Moskova ve Pekin ile güç rekabetine dahil olmak istemediklerini de ekliyor. Çinlilerin Suudi Arabistan Krallığı'nın önde gelen ticari ortağı olduğuna, Rusların ise OPEC Plus’ın önde gelen ortağı olduğuna işaret eden Feierstein, Suudi Arabistan'ın üç büyük uluslararası ortağıyla iyi ilişkilerini sürdürmeye kararlı olduğunu vurguluyor.
Suudilerin Pekin'in izlediği siyasete benzer bir şekilde, risk yönetiminin sağlandığı tedbirli ve dengeli bir dış politika izlemeyi şimdiye kadar başardığına değinen Feierstein, Çin ile ‘daha fazla ekonomik’ ilişkiler geliştirmeye, ABD ile stratejik ilişkileri ise sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyor. Suudilerin ABD'ye mutlak bağımlılık durumundan kaçınmak için destek kaynaklarını çeşitlendirmek, rekabetçi güçlerle ilişkilerini geliştirerek ABD ile stratejik ilişkilerini tamamlamak istediğini de ekliyor.



Hindistan Başbakanı, Suudi Arabistan'a resmi ziyarette bulunmak üzere Cidde'ye geldi

Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi kabul etti. (SPA)
Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi kabul etti. (SPA)
TT

Hindistan Başbakanı, Suudi Arabistan'a resmi ziyarette bulunmak üzere Cidde'ye geldi

Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi kabul etti. (SPA)
Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi kabul etti. (SPA)

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve beraberindeki heyet Suudi Arabistan'a resmi bir ziyarette bulunmak üzere bugün Cidde'ye geldi.

Heyet, Kral Abdulaziz Uluslararası Havalimanı'nda Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Ticaret Bakanı Dr. Macid el-Kasabi, Cidde Valisi Salih bin Ali et-Turki, Mekke Polis Müdürü Tümgeneral Salih el-Cabiri, Suudi Arabistan'ın Hindistan Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Ahmed el-Ahmeri, Hindistan'ın Suudi Arabistan Büyükelçisi Dr. Suheyl İcaz Han ve Mekke Bölgesi Kraliyet Protokol Müdürü Ahmed Abdullah bin Zafer tarafından karşılandı.

sxadfrgty
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Suudi Arabistan'a resmi bir ziyarette bulunmak üzere beraberindeki heyetle birlikte Cidde'ye geldi. (SPA)

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, ülkesi ile Ortadoğu ve Avrupa arasında 2023 yılında başlatılan Ekonomik Koridor'un ‘gelecek yüzyıllar boyunca her türlü bağlantının geleceğini şekillendireceğini ve ticaret ve büyüme için ana katalizör olacağını’ söyledi. Koridoru, gelecek nesillere fayda sağlayacak olan 21. yüzyılın yeni İpek Yolu olarak tanımladı.

Modi bugün Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ticaret, yatırım ve enerji ilişkilerini görüşmek üzere Suudi Arabistan'a yapacağı üçüncü ziyaret öncesinde Arab News'e verdiği demeçte, “Suudi Arabistan, Hindistan'ın en önemli ortaklarından biri, güvenilir bir dost ve stratejik bir müttefiktir. Stratejik Ortaklık Konseyi iki ülkenin asırlık ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu ve başlangıcından bu yana iş birlikleri çeşitli alanlarda genişledi. Hindistan, halkının ve tüm dünyanın yararına barış, ilerleme ve refahın temellerini atmak için Suudi Arabistan'la birlikte çalışacaktır” ifadelerini kullandı.

Modi, Krallığı bölgesel istikrar için olumlu bir güç olarak gördüğünü belirterek, ‘Suudi Arabistan’ın bölgesel barış ve istikrarın korunmasına ilgi duyduğunu’ vurguladı.

sadfrgt
Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi kabul etti. (SPA)

Hintli şirketlerin ve Suudi sanayisinin iki ülke arasındaki bağları güçlendirmek için çalıştığını ve bunun da yatırım ortaklıklarının güçlenmesine katkıda bulunduğunu kaydeden Modi, “Özellikle tarım ve gübre alanlarında ticaret kaynaklarını çeşitlendirme çabaları sonuç verdi. Enerji, ekonomik ortaklığımızın önemli bir ayağı oldu. Petrol rafinerileri ve petrokimya alanında ortak projeler uygulanabilir ve gelecekteki enerji ihtiyaçlarını karşılamak için yenilikçi çözümler bulmak için çalışılabilir” şeklinde konuştu.