Suriye: Rejim kontrolündeki bölgelerde faili meçhul saldırılar arttı

Dera'da rejim güçlerinden bir subay öldürülürken uzlaşı bölgelerine operasyon yapabilir. Suveyda’da yapılan bir anlaşmanın ardından gerginlik sona erdi

Dera el-Mahatta mahallesinin girişinden bir kare (Şarku’l Avsat)
Dera el-Mahatta mahallesinin girişinden bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye: Rejim kontrolündeki bölgelerde faili meçhul saldırılar arttı

Dera el-Mahatta mahallesinin girişinden bir kare (Şarku’l Avsat)
Dera el-Mahatta mahallesinin girişinden bir kare (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin güneyinde yer alan Dera vilayetinin batısındaki es-Sahafa Mahallesi’nde Esed güçlerinden Beşinci Kolordu'da görevli bir yüzbaşı, kimliği belirsiz kişilerce aracına yerleştirilen patlayıcının infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti. Yerel kaynaklar, olayın Suriye rejiminin kontrol noktalarının da yer aldığı güvenli olarak kabul edilen bir bölgede meydana geldiğini bildirdiler.
Dera'nın doğusundaki Dera el-Beled ile Ummu el-Meyadin beldesi arasındaki Sevami ve Garz Hapishanesi bölgesinde görev yapan güvenlik güçlerine ait bir aracın hedef alınmasının ardından Dera’da geçtiğimiz Perşembe sabahı, Suriye İçişleri Bakanlığı'na bağlı polis güçlerinden iki memur hayatını kaybetti, bir polis memuru yaralandı.
Dera el-Mahatta’da geçtiğimiz hafta Pazar günü Dera’nın batı kırsalındaki Tafas ve el-Yeduda beldelerinin, Dera'nın kuzey kırsalının ve Dera el-Beled’in müzakere komitelerinin üyelerinin ve Casim beldesinin temsilcilerinin bir araya geldiği toplantının ardından yaşanan gelişmede Dera 24 Ağı Genel Yayın Yönetmeni Şadi el-Ali, Şarku’l Avsat’a Suriye rejiminin Dera Güvenlik Komitesi’nin, Dera kırsalındaki ve Dera el-Beled’deki uzlaşı yapılan bölgelere uzlaşıyı reddedenlerin ve komitenin bölgede Suriye ordusuna ait kontrol noktalarını ve rejim güçlerini hedef almakla, bazı bölgelerde saldırılar düzenlemekle suçladığı kişileri kendilerine teslim edilmesi taleplerine cevap verilmesi için süre tanıdığını bildirdi.
Dera 24 Ağı Genel Yayın Yönetmeni Ali, toplantının, 2021 yılında yapılan ikinci uzlaşının ardından güney bölgesi için yetkili olarak atanan Dera Güvenlik Komitesi Başkanı Tümgeneral Eyyub İbrahim Hamad’ın daveti üzerine gerçekleştiğini belirtti. Ali’nin aktardığı bilgilere göre toplantıya, Hamad ve Güvenlik Komitesi’nden subayların yanı sıra Dera Valisi Luay Hüseyin Harita ve Dera Askeri Güvenlik Birimi Komutanı Tuğgeneral Luay el-Ali katılırken her bir müzakere komitesiyle ayrı ayrı görüşüldü.
Güvenlik Komitesi, 2018 yılında yapılan uzlaşı anlaşmasına tabi bölgelere askeri operasyonlar düzenlenebileceği ve Dera'nın batısındaki Tafas ve el-Yeduda beldeleri ile kuzeyindeki Casim beldesinin yanı sıra Dera el-Beled’e müdahale edilebileceği tehdidinde bulundu.
Güvenlik Komitesi, uzlaşıyı reddeden ve Suriye ordusuna ait noktaları ve rejim güçlerini hedef almakla suçlanan kişilerin kendisine teslim edilmesi talebine yanıt verilmemesi halinde gerçekleşecek askeri operasyonun bölgede büyük yansımalarının olacağını vurguladı. Merkezi müzakere komiteleri, bölgeden çıkarılacak kişilerin isimlerinin yer aldığı listeleri gözden geçirirken Güvenlik Komitesi, aranan kişilerin durumları netleşene kadar bu listeleri tartışmayı reddetti.
Dera’nın batısındaki Dera el-Beled ve Tafas beldeleri, Suriye rejim güçlerinin yeni hareketliliğine ve takviyelerine henüz tanık olmaya başlamasa da geçtiğimiz Cuma sabahı Esed güçleri Dera’nın batı kırsalındaki el-Yeduda beldesindeki bir eve baskın düzenlediler. Güvenlik güçlerinin en çok arandığı kişiler arasında yer alan İyad Ceara, Ubeyde ed-Deyri ve diğer aranan kişilerden oluşan bir grup ile rejim güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Çatışmalar sonucunda Ubeyde ed-Deyri öldü, İyad Ceara yaralandı. Suriye rejim güçleri, bu ayın başlarında,  Dera’nın kuzey kırsalındaki askeri bölgelere ve bazı ilçe ve beldelere, içinde askeri araçların ve personelin olduğu askeri takviyeler gönderdi.
Geçtiğimiz günlerde Casim beldesine ve çevresine askeri takviyeler gönderilirken Casim'in doğusundaki Tel Mutavvik Askeri Üssü’ne personel ve ekipman takviyesinde bulunuldu. Tel Mutavvik çevresindeki askeri noktaların sayısı iki katına çıkarıldı ve iki yeni askeri nokta ile güçlendirildi. Takviye güçlerle Casim ve Nemr beldeleri arasındaki kenar mahallelerindeki çeşitli bariyerler ve Casim’in batısındaki el-Muzayri'a kontrol noktası güçlendirilirken, yollar toprak setlerle kapatıldı. Beldenin merkezindeki kültür merkezinde asker konuşlandırıldı. Suriye basını, rejim güçlerinin Pazar sabahı Dera'nın doğu kırsalındaki el-Gariye eş-Şarkiyye beldesine baskın düzenlediğini ve silahların konuştuğu aile için bir anlaşmazlığa karışan beş kişiyi tutukladığını bildirdi. Basında yer alan haberlere göre olayda bir kadın başından vurularak hayatını kaybetti.
Öte yandan Şehba sakinleri, biri albay ve biri üsteğmen olmak üzere Suriye istihbaratı ve ordusuna mensup dört subayı alı koymuş, ‘Raci Felhut’ adlı rejim üyesinin liderliğindeki silahlı grup ise misillime olarak çok sayıda kişiyi kaçırmıştı. Pazar günü, tüm tarafların alıkoydukları kişileri serbest bırakmalarını sağlayan bir anlaşmaya varıldı. İki gün boyunca kapalı kalan Şam - Suveyda otoyolu, anlaşmanın ardından Pazartesi sabahı Şehba Kantonu sakinleri tarafından yeniden trafiğe açıldı.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.