Libyalı yetkililer ‘kanserojen ekmek’ ile ilgili gerçeği araştırıyor

Başsavcı, dava hakkındaki gerçeklerin bir an önce ortaya çıkarılması talimatı verdi.

Batı Libya’da Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi tarafından yürütülen fırın teftişlerine hız verildi. (Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi)
Batı Libya’da Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi tarafından yürütülen fırın teftişlerine hız verildi. (Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi)
TT

Libyalı yetkililer ‘kanserojen ekmek’ ile ilgili gerçeği araştırıyor

Batı Libya’da Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi tarafından yürütülen fırın teftişlerine hız verildi. (Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi)
Batı Libya’da Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi tarafından yürütülen fırın teftişlerine hız verildi. (Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi)

Libya’da un ve ekmekte kanserojen ‘potasyum bromat’ maddesinin bulunduğuna ilişkin raporların yayılmasının ardından halkın endişeleri arttı. Ulusal Birlik Hükümeti Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed Ali El-Huveyc, bu maddenin ‘daha önce alınmış bir kararla ülkeye girişinin yasaklanmış olduğunu’ belirtti.
Libya Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi Müdür Naci Kureyş’in bu haftanın başında, un ve ekmek analizlerinde büyük oranda potasyum bromat bulunduğunu duyurmasının ardından Libyalılar arasında ekmek zehirlenmesi ihtimali korkusu artmaya başladı. Libya’daki Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi bu sonuçları sorguladı. Merkez düzenlediği basın toplantısında bunun vatandaşlar arasında panik yaratacak yanlış bir bilgi olduğunu belirtti. Başsavcıya bir komite kurarak, Libya Libya Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi tarafından açıklanan bilgilerle ilgili soruşturma açma çağrısında bulundu.
İki merkez arasındaki bu tartışmanın ardından sosyal medyada ekmek ve unda kanserojen maddelerin bulunduğuna ilişkin söylentilerin artması, vatandaşlarda ekmek alma konusunda çekincelere yol açtı.
Ancak Huveyc dün Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nda yaptığı toplantıda, potasyum bromat ithalatını yasaklayan ve Libya’da kullanımını engelleyen daha önce çıkarılmış bir kararın bulunduğunu dikkat çekti.
Huveyc, piyasa kontrolü ve ekmek üretiminden sorumlu yetkililerin katıldığı toplantıda, ‘un fabrikalarında ve fırınlarda üretim sürecinin güvenliğini sağlamak üzere potasyum bromatsız olup olmadığının kontrol edilmesi için’ unun yeniden analiz edilmesi talimatı verdi.
Toplantıya katılan bakanlık yetkililer, söz konusu maddenin un veya ekmekte bulunduğu yönündeki haberleri yalanladı. Libya Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi’ni ima ederek, bu maddenin kullanıldığını belirten kaynağın ‘devlet tarafından onaylanmadığını’ düşündüklerini belirttiler. Ancak Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi, bu rapor için uluslararası olarak doğrulanmış bir Tunus merkezine de başvurduğunu aktardı.
Huveyc, polis yetkilileri, korucular ve gümrük mensuplarına potasyum bromatın yasaklanmasına yönelik kararının uygulanmasını takip etme ve gerekli önlemleri alma çağrısında bulundu. Söz konusu maddenin varlığını reddeden Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi, kendisine bağlı müfettişler ve Belediye Muhafızları ve Çevre Sanitasyon üyeleriyle birlikte Surman bölgesindeki fırınları hedef alan geniş bir inceleme başlattı. Bu adımın, ‘işletmelerin ekmek için kaliteli üretim uygulamalarına ve onaylanmış Libya standartlarına uygun olarak, kontrol tavsiyelerini uyguladıklarından emin olmak üzere fırınların çalışmalarını denetmek için atıldığı’ kaydedildi. Merkez, ‘Komite, Belediye Muhafızları’nın tüm polis güçlerine ve Cumhuriyet Savcılığı’na ilettiği bir bildiri ile söz konusu standartları ihlal edenlere asla müsamaha gösterilmemesini istediğini’ vurguladı.
Teftişler ayrıca İç Güvenlik Ajansı ile iş birliği içinde Nafusa Dağları’ndaki (Libya’nın kuzeybatısı) el-Kale şehrini de kapsıyor. Libya standartlarına uyumlarını denetlemek için bazı fırınlar incelemeye alındı.
Libya Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan bir kaynak dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Müsteşar Yardımcısı es-Sıddık el-Sur tarafından, un ve ekmek örneklerinin alınması ve analizinin yapılması ve potasyum bromat varlığının doğru olup olmadığını ortaya çıkarılması için kurulan komite ile ilgili olarak “Çalışmaları sürüyor. Henüz bir sonuç çıkarılmadı” dedi. Cumhuriyet Savcısı da dün akşam, un ve ekmekte potasyum bromat varlığına ilişkin makamına sunulan resmi ve bilimsel raporlarla ilgili soruşturma başlatılması talimatı verdi.
Kaynak, Libya Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi’nin genel olarak ekmek ve hamur işleri üretiminde söz konusu maddenin güvenli olmayan oranlarda kullanıldığına işaret eden bulgular ile ilgili soruşturma sürecinin başlatıldığını, ayrıca bilgi ediniminin tamamlanmasının, fırınlara ve un dükkanlarına nakliyat da dahil olmak üzere soruşturma için gerekli adımların atılmasının ve açıklamaların dinlenmesinin gerektiğinin vurgulandığını aktardı.
Kamu güvenliği ve yolsuzlukla mücadele dosyalarında çalışan savcılar da konu ile ilgili inceleme gerçekleştirmek için harekete geçti. Numunelerin toplanması ve güvenliklerinin sağlanması için ekmek ve hamur işletmelerinde, soruşturma usullerini uygulamaya ve adli kontrol memurlarının çalışmalarını denetlemeye başladı.
Libya Gelişmiş Kimyasal Analiz Merkezi, Trablus’un çeşitli bölgelerinden toplanan un ve ekmek numunelerini incelediğini bildirmiş, analizlerin ‘numunelerde, kaydedilen en düşük potasyum bromat oranı olan yüzde 300 ile en yüksek tespit edilen yüzde 1300 aralığında olduğunu’ gösterdiğini belirtmişti.
Endişeler ülke geneline yayılırken Bingazi’deki Gıda ve İlaç Kontrol Merkezi Müdürü Ahmed el-Bargasi ‘şehirdeki ekmek üretimde potasyum bromat kullanımı’ olduğu iddialarını yalanladı. Bargasi, standartlara uygunluğu sağlamak üzere fırınları incelemeye yönelik adımlar atıldığını vurguladı.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz