Erdoğan-Esed uzlaşısı ve Putin’in ‘normalleşme kadehi’

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre önce Soçi’de bir araya geldiler. (AFP)
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre önce Soçi’de bir araya geldiler. (AFP)
TT

Erdoğan-Esed uzlaşısı ve Putin’in ‘normalleşme kadehi’

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre önce Soçi’de bir araya geldiler. (AFP)
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre önce Soçi’de bir araya geldiler. (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin uzun süredir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i ‘normalleşmeye’ teşvik için büyük uğraş veriyor. Uzlaşı kadehini tokuşturmak istiyor. Bu arzu Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasından bu yana mevcut. Ancak yapılan değerlendirmelere göre yeni olan şey, Moskova ve Tahran'daki güvenlik toplantıları aşamasını geçip, Ankara ve Şam’ın normalleşmesini sağlayabilmeleri için şartların elverişli hale gelmiş olması.  
Putin bir süre önce Suriye'nin kuzeyinde yeni bir askeri operasyon başlatmak yerine güvenlik kaygılarını karşılamak için müzakere teklifinde bulundu. Zira Türkiye ve Suriye arasındaki iletişim tamamıyla kopuk değil. Daha önce Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı Ali Memlük ve MİT Başkanı Hakan Fidan arasında Moskova’da 2020’de bir görüşme gerçekleşmişti. Memlük ve Fidan’ın, 1998’deki Adana Mutabakatı’nın yeni bir versiyonunu ele almak üzere başka görüşmeler de yaptığı öne sürülüyor.
Gerçek şu ki PKK ve YPG’ye karşı bir güvenlik iş birliğinin geliştirilmesi ve Adana Mutabakatı’nın uygulanması, Suriye rejimi ile siyasi normalleşmeyi ve diplomatik kanalların açılmasını gerektiriyor. Putin'in çözüm önerisi ise doğrudan bir görüşme gerçekleşmesi yönünde. Bu öneri, İran Dini Lideri Ali Hamaney tarafından da onaylanıyor. Ancak üç başkan da meseleyi farklı açılardan değerlendiriyor. Zira bazı kayıplar ve riskler söz konusu. Putin bu adımın atılmasına hazır çünkü Türkiye ve Suriye yönetimi arasında sağlanacak bir normalleşme, ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin müttefiki olan Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) zayıflatacak. Bu ülkeler Ukrayna’da Rusya’nın karşısında yer alıyorlar. Ayrıca bu normalleşme, Suriye rejiminin ülke genelinde ve Kürt bölgesindeki gücünü pekiştirecek ve bir dönemin kapanması anlamına gelecek. Böylelikle Putin’in ‘yakın dostu’ ve bazı yerlerde ‘düşmancıl ortağı’ olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gelecek yıl yapılacak olan seçimleri kazanma şansının artabileceği değerlendirmesi yapılıyor.
Putin'in bu yaklaşımı, son on yılda Suriye muhalefetine askeri ve siyasi desteğiyle tanınan Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesini istemeyen Esed’in temennilerine uymuyor. Ayrıca siyasi bir normalleşmenin olması, Esed’i kendi kamuoyu ve bazı müttefikleri önünde zor durumda bırakabilir. Şöyle ki Türk Silahlı Kuvvetleri halihazırda, Suriye’nin kuzeyinde Lübnan’ın iki katı kadar büyüklüğünde alanı kontrol ediyor. Ayrıca Suriye medyası geçtiğimiz yıllar boyunca Erdoğan ve AK Parti hükümetine karşı sert bir medya propagandası yürütmüştü.  
Astana sürecinin üçüncü ortağı ve Suriye’de ciddi bir etkisi olan Hamaney’in de elbette karmaşık hesapları var. Tahran Esed’i desteklerken, ABD müttefiklerini zayıflatmak istiyor. Şam ve Ankara ile Kürt tehlikesi konusunda hemfikir. Ancak Türkiye’nin muhtemel operasyonuna karşı çıkıyor. Unutmamalı ki bu üç ülke 1990’lı yıllarda ‘Irak Kürdistan’ına karşı koordine halindeydi. İran’ın Türkiye ve Rusya ile başta Suriye olmak üzere başka bölgelerde de rekabeti var.  
Erdoğan ise Suriyeli mülteciler dosyasını çözmek ve muhalefetin kozu olmaktan çıkarmak istiyor. Ayrıca Suriye’deki SDG’ye darbe indirmek istiyor. SDG’ye karşı Şam ile bir güvenlik ve siyasi koordinasyon sağlanmasını dışlamamakla birlikte, Esed ve Şam yönetimine karşı köklü bir tutum değişikliğine ise gitmiyor. Nitekim tüm bu geçen yıllar boyunca Suriye muhalefetini destekledi ve Esed’le köprüleri attı.   
Putin büyük olasılıkla bu ilişkiyi yeni bir aşamaya taşımaya çalışıyor. İlk aşama, Suriye krizine siyasi bir çözüm aramak için toplantıların yapıldığı 2011 yılının başlarındaki protestolardan sonraydı. İkinci aşama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Esed’in görevini bırakması gerektiği yönündeki sert konuşmasının ardından başlamıştı. Üçüncü aşama da Rusya’nın askeri müdahalesinin ardından, Kürt yönetiminin birleşik bir alanı ele geçirememesi için Erdoğan ile Putin arasında görüşmenin yapılmasıydı. Bu yeni aşama ise Putin’in şemsiyesi altında siyasi normalleşmenin gerçekleşmesi ve iki ismin birbirini muhatap olarak görmesi olasılığı ön plana çıkıyor.  
Bu bazı kesimler için sürpriz olabilir. Ancak, Şam-Ankara-Kürt üçgeninde onlarca yıl boyunca birçok dalgalanma yaşandığını hatırlamakta fayda var. Türkiye, 1998 yılının ortalarında ordusunu sınıra yığdı ve Suriye rejiminden PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın sınır dışı edilmesini talep etti. Bu süreçte PKK’ya karşı Adana Mutabakatı imzalandı. Cumhurbaşkanı Hafız Esed öldüğünde, Cumhurbaşkanı Ahmed Necdet Sezer cenazesine katıldı. Ardından iki ülke arasındaki güvenlik koordinasyonunda artış gözlendi ve PKK lider kadrosundan bazı isimler Türkiye’ye teslim edildi.  
ABD'nin 2003'te Irak'ı işgalinden sonra, iki ülke arasındaki iş birliği giderek daha fazla yoğunlaştı. Esed ile Erdoğan defalarca görüştü ve karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdi. İki ülke ‘stratejik ortaklık’ anlaşmasına imza attı, sınırların kaldırılması tartışıldı. Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin öldürülmesinin ardından ABD Suriye rejimini tecrit etti, Erdoğan buna rağmen Esed ile ilişkilerini korudu. Erdoğan ayrıca Esed ve eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert arasında da arabuluculuk girişiminde bulundu.  Yapılan değerlendirmeler Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile ayaküstü yaptığı konuşmaya değinmesi Putin’in sunduğu ‘normalleşme kadehini’ tokuşturabileceklerine dair ön işaret olduğu yönünde.



Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
TT

Lübnan Başbakanı:  İsrail ile barış görüşmelerine henüz başlamadı

Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf  Selam (NNA)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail ve Lübnan’dan iki sivil temsilcinin katıldığı ateşkesi izleme komitesindeki görüşmelerin henüz “barış müzakeresi” aşamasına gelmediğini belirtti.

Selam, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Ateşkesi İzleme Komitesi, saldırıların durdurulması ilanının uygulanması için bir forumdur. Henüz barış müzakeresi aşamasına gelmedik” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sivil temsilcinin gönderilmesini, “İsrail ve Lübnan arasında ekonomik iş birliğinin temeli için ilk girişim” olarak nitelendirmişti.

Selam, ekonomik görüşmelerin İsrail ile normalleşme sürecinin bir parçası olacağını ve bunun ancak bir barış anlaşmasını takip etmesi durumunda mümkün olacağını vurguladı. Ayrıca, iki ülke 2002 Arap Barış Planı’na uyarsa “normalleşmenin ardından barış geleceğini” söyledi, ancak bunun şu an için uzak bir hedef olduğunu kaydetti.

Lübnan Başbakanı, ülkesinin Ateşkesi İzleme Komitesi’nin güney Lübnan’daki Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını denetlemesine açık olduğunu da ifade etti. Selam, “Komiteye, herhangi bir endişe veya şüphe durumunda sahada doğrulama yapmaya hazır olduğumuzu ilettik. Denetlemeye açığız” dedi.


Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Refah’ta tünel çatışması: 4 İsrail askeri yaralandı

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

İsrail ordusu, bugün  (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Gazze’nin güney  doğusundaki Refah’ta bir tünelden çıkan militanlarla yaşanan çatışmada dört İsrail askerinin yaralandığını duyurdu. Ordudan yapılan açıklamada, yaralılardan birinin durumunun ciddi, üçünün ise orta derecede olduğu belirtildi. Olay sırasında Golani Tugayı’na bağlı bir keşif birimine militanlar tarafından tünelden ateş açıldığı bildirildi. Yaralı askerler tedavi için tahliye edilirken, ailelerine bilgi verildi.

Yerel medyaya göre en az bir militan öldürüldü ve diğerleri için arama çalışmaları sürüyor. Çatışma, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde Kızılhaç aracılığıyla bir rehinenin kalıntılarını teslim almasının birkaç saat sonrasında gerçekleşti.

Gazze’deki kaynaklar, Refah’ta topçu ateşi ve silahlı çatışmaların devam ettiğini bildirerek, bölgedeki güvenlik durumunun istikrarsız olduğunu ortaya koydu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Hamas’ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, İsrail’in askerlerine yönelik herhangi bir saldırıya uygun şekilde karşılık vereceğini vurguladı. Netanyahu, “Hamas ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor ve ordumuza yönelik terör faaliyetlerine devam ediyor. İsrail, askerlerimize yönelik herhangi bir saldırıya müsamaha göstermeyecek ve buna göre yanıt verecek” dedi.


Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
TT

Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)

Çocukluğumdan beri kışı hep çok sevmişimdir. Kara bulutlar gökyüzünü kapladığında ve yağmur damlaları yere düştüğünde, ailem büyükannem ve büyükbabamın evinde toplanırdı. Dedem ateşi yakarken yanına otururdum, babaannem de çaydanlığı ateşe koyardı. Bizim için kış, bir rahatlık mevsimiydi. Hiç üşümezdik.

Gündüzleri kuzenlerimle birlikte sokaklara yayılan su birikintilerinde yalınayak koşar, yağmur bizi tepeden tırnağa ıslatırken duvarların ve ağaçların ardında gizlenerek ghommemeh (saklambaç) oynardık. Annemin hastalanmadan önce içeri girmemiz için bize bağırdığını hatırlıyorum. Geceleri büyükbabam bize 1960'lardaki seyahatlerinde geçen hikayeleri anlatırdı.

Yaşım ilerledikçe kışları arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirmeye ve mezun olduktan sonra peşinden gitmeyi umduğumuz hedeflerimiz ve geleceğe dair hayallerimiz hakkında konuşmaya başladım. Bazen Halid, Mahmud ve ben, Muhammed Hamo'nun evinde buluşurduk, artık o bir ölü; huzur içinde yatsın. Bir ateş yakıp en sevdiğimiz içeceği, yani çayı yanan odunların üzerine koyup kağıt oynardık ya da filmler ve TV dizileri izlerdik.

Evdeyken yağmur damlalarının sesi havayı doldurduğunda veya derslerimden bunaldığımda, yağmuru izlemek ve soğuk rüzgarın tadını çıkarmak için yatak odamın balkonuna çıkardım. O balkondan günbatımını izlemek gibi bir alışkanlığım vardı. Kışın manzarayı daha da harika yapan şey, sahil boyunca dönen göçmen kuşların gökyüzünde kısa süreliğine, güzel desenler çizmesiydi.

İsrail'in Gazze'yi istilası, kışla ilgili tüm güzel duygularımı yok etti. Ailem 13 Ekim 2023'te yataklarına örtecek bir şey ya da kışlık kıyafetlerini yanına almaksızın tahliye edildi. Sonrasında birkaç battaniye satın alabildik. Her birinin bize maliyeti yaklaşık 35 dolar oldu. Küçük biraderim ve ben, tek bir battaniyenin altında örtünmek zorundaydık. Birkaç hafta sonra bir okulun arka bahçesinde uyuyorduk. Kışın rüzgarı acımasızca üzerimizden geçti. Soğuktan titreyerek uyanınca sadece hafif yağmurlar yüzünden battaniyemin sırılsıklam olduğunu gördüm. O günden beri kıştan nefret ediyorum.

Binlerce aile bizimkine benzeyen deneyimler yaşadı. Birbirine dikilmiş battaniyelerden oluşan derme çatma küçük bir çadırda 14 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan 19 yaşındaki İsmail Abed, birkaç kez sırılsıklam halde uyandı. Aile, hava koşullarından biraz uzaklaşıp soluk almak için komşularının çadırına giderdi.

Bana "UNRWA'dan çadır alana kadar ne zaman yağmur yağsa boğuluyorduk" diyen İsmail, bu çadırı da barınağı olmayan başka bir aile grubuyla paylaşmış:

Bu yeni çadır bizi yağmurdan korudu ama rüzgarın getirdiği keskin soğuk, üzerimizi örtmeye yetecek kadar battaniyemizin olmamasıyla birleşince durum gerçekten dayanılmazdı.

Kendi çadırımızda o kadar kalabalıktık ki ısınmak için ateş yakacak yerimiz yoktu. Kışın yemek pişirmek bile daha zordu. İsrail işgali, Gazze Şeridi'ne girmesini engellediği için yemek pişirecek gazımız yoktu. Yemek pişirmek için ateş yaktığımız yerin üstü örtülü değildi, bu yüzden ne zaman yağmur yağsa ateş sönerdi.

Bir çadırda yaşamak, yiyecekleri sıçanlardan ve hamamböceklerinden saklayabileceğimiz bir buzdolabına veya başka bir güvenli yere sahip olmadığımız için her gün yiyecek alışverişine çıkmamız gerektiği anlamına geliyordu. Pazardaki un veya pirinç gibi temel yiyecekleri eve getirmek için bazen yağmurda iki saate yakın yürümek zorunda kalıyorduk.

Gazze'nin kuzeyindeki dostlarımdan Muhammed Ebu el-Mehza, kış boyunca defalarca yerinden edildi. Aralık 2023'te Muhammed'in ailesi, Gazze'nin batısındaki eş-Şati kampından zorunlu bir şekilde tahliye edilince yağmurda yürüyerek Şeyh Rıdvan mahallesine gitti.

Bana "Ben de dahil tüm ailem ertesi gün hastaydı" dedi:

İlaç o kadar az ki iyileşmemiz için 10 günden fazla süre geçmesi gerekti.

23 yaşındaki Usame Adas, eylülde ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden güneyine tahliye edildi. Güneyde kimseyi tanımıyorlardı, bu yüzden denizden yaklaşık 20 metre uzakta bir çadır kurdular. Sahilden gelen rüzgarlar geceleri iliklere işleyen bir soğuktu, bu yüzden aile kuzeye dönebilecekleri günü bekledi.

Ateşkes ilan edildiğinde Usame evine döndü ve dört katlı binalarının tamamen yıkıldığını gördü. Ailesinin dönüşüne hazırlanmak yerine, hemen güneye yürümek zorunda kaldı ve babasından çadırı kurmak için daha iyi bir yer aramasını istedi. Aile hâlâ güvenli bir sığınağa sahip olamadan, yerinden edilmiş bir halde bekliyor. Deyr el-Balah'ın doğusundaki el-Maşala bölgesindeki yeni çadırları onları yağmurdan daha iyi koruyabilse de rüzgar boşluklardan içeri sızıyor. Usame bana "Bu kış nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum" dedi:

Şiddetli yağmurlar henüz başlamadı ama yine de yağmur şimdiden çadırın içine giriyor.

İlk damlanın düşmesinden beri bu mevsimin bitmesi için dua ediyorum. Kış eskiden sıcaklığın, kahkahanın ve geçici güzelliklerin mevsimiydi ancak artık Gazze'de bir korku, mücadele ve tahammül zamanı haline geldi. Kış artık bir direnç hikayesi anlatıyor: Kökünden koparılan hayatları, her şeye rağmen hayatta kalmayı ve bir gün bu mevsimin eski rahatlığını beraberinde getirip Gazze'nin çocuklarının yağmurda tekrar korkmadan yalınayak koşacağı umudunu...

Independent Türkçe