İran Meclisi’nde ‘nükleer anlaşmanın’ canlandırılması için hükümete ‘yeşil ışık’ yakılması tartışıldı

Milletvekilleri Washington'u Tahran'ın tekliflerine ‘uygun bir şekilde yanıt vermeye’ davet etti

Şemhani ve Abdullahiyan, Meclis’teki ‘nükleer müzakerelerle ilgili’ kapalı oturuma katıldı.  (Tasnim)
Şemhani ve Abdullahiyan, Meclis’teki ‘nükleer müzakerelerle ilgili’ kapalı oturuma katıldı. (Tasnim)
TT

İran Meclisi’nde ‘nükleer anlaşmanın’ canlandırılması için hükümete ‘yeşil ışık’ yakılması tartışıldı

Şemhani ve Abdullahiyan, Meclis’teki ‘nükleer müzakerelerle ilgili’ kapalı oturuma katıldı.  (Tasnim)
Şemhani ve Abdullahiyan, Meclis’teki ‘nükleer müzakerelerle ilgili’ kapalı oturuma katıldı. (Tasnim)

Tahran’ın Avrupa Birliği (AB) tarafından nükleer anlaşmayla ilgili ‘nihai metne’ yanıtına dair görüşlerini AB ile paylaşmasının üzerinden iki gün geçmesinin ardından, nükleer müzakere ekibi ve üst düzey yetkililer İran Meclis’inde milletvekillerini ‘müzakere süreciyle’ ilgili bilgilendirdi.  
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Dışişleri Hüseyin Emir Abdullahiyan ve ‘nükleer müzakere heyetinin başkanı’ Ali Bakıri Kani, dün İranlı milletvekillerine nükleer müzakerelerle ilgili gelişmelere dair ayrıntılı brifing verdi. Şemhani başkanlığındaki ‘nükleer dosya’ ile ilgili olan yetkililer önceki gün de Meclis’teki Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyeleriyle görüşmüştü.  
Meclis Ulusal Güvenlik Komisyonu Başkan Yardımcısı Abbas Muktedai, IRNA haber ajansına yaptığı açıklamada, milletvekillerinin toplantıda ilgili kişilerin açıklamalarını dinlediklerini ve kendi görüşlerini ifade ettiklerini belirterek, “İran, anlaşmayı uygulamak için siyasi kararını aldı ve şimdi ABD'nin tutumunu netleştirmesi gerekiyor" dedi.  
Tahran, Avrupa Birliği’nin ‘nükleer müzakerelerle’ ilgili nihai anlaşma taslağına pazartesi günü yanıt vermişti. İran medyası, Tahran’ın bu aşamada diğer tarafın yanıtını beklediğini aktardı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, önceki gün yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki günler önemli, eğer teklifimiz kabul edilirse, anlaşmayı gerçekleştirmeye ve dışişleri bakanları toplantısında duyurmaya hazırız” dedi.  
Öte yandan Avrupa Birliği ve ABD, nükleer müzakereler sonucunda hazırlanan nihai anlaşma taslağına Tahran'ın verdiği yanıtı incelediklerini duyurdu.  ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise önceki gün yaptığı açıklamada, metne yanıt vereceklerini belirterek, "Kapsamlı Ortak Eylem Planı ile uyum için karşılıklı bir getiri elde etmenin tek yolu, İran'ın anlaşma kapsamını aşan kabul edilemez taleplerden vazgeçmesidir. Biz bu talepleri uzun zamandır 'konu dışı' olarak nitelendiriyoruz" dedi. Ancak ne ABD ne de Avrupa Birliği, incelemeyi ne zaman tamamlayacaklarıyla ilgili bir zaman cetveli belirlemedi. 
Meclis Ulusal Güvenlik Komisyonu Başkan Yardımcısı Muktedai, “Nisan 2021'den bu yana devam eden müzakere süreci sona erdi, İran yanıtını en kısa sürede verdi, şimdi diğer tarafın ciddiyetini göstermesi gerekiyor. Bu da İran halkının çıkarlarının dikkate alınmasıdır, eğer Avrupalılar bu yönde bir atım atmazsa yakında soğuk mevsim geliyor ve muhtemelen Avrupalılar daha fazla zarar görecektir. Karşı tarafla en üst düzeyde bir anlayışa ve uzlaşıya varmamız gerekiyor, Meclis oturumunda bunu kararlaştırdık’’ diye konuştu.  
ABD’nin tutumunu netleştirmesi gerektiğini belirten Muktedai, “ABD İran halkının haklarının tamamıyla teslim edilmesi gerektiğini kabul etmeli ya da daha önce yaptığı gibi anlaşmayı reddetmeli. Avrupa Birliği aracılığıyla söylenmesi gerekenler söylendi, şimdi ABD’nin bir siyasi karar verme zamanı, eğer karşı taraf verdiği sözleri uygulamazsa tüm sorunluluk onlara ait olacaktır. Meclis toplantısında yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili talepleri inceledik, bunların sağlamasının yapılması gerekir, milletvekilleri olarak takipçisi olacağız” dedi.  
Meclis’teki kapalı toplantıya ilişkin İran resmi haber ajansı IRNA'ya konuşan Milletvekili Veli İsmali ise "Nükleer müzakerelerle ilgili bize sunulan rapor, mevcut müzakere heyetinin önceki müzakere heyetine kıyasla daha güçlü ve mantıklı bir müzakere süreci yürüttüğünü gösteriyor. Şimdi top ABD’nin sahasında, İran’ın tekliflerine doğru bir yanıt vermeleri gerekiyor. Müzakere heyetine tam yetki verilmiş durumda, varılacak muhtemel bir anlaşmanın Mecliste onaylanmasına gerek yok. Meclis’teki bu toplantı son toplantı değildi, önümüzdeki günlerde de gerek Meclis’te gerekse Ulusal Güvenlik Komisyonu’nda, İran halkının çıkarlarının en üst düzeyde sağlanması için değerlendirmeler devam edecek." ifadelerini kullandı. 
Milletvekili Rıza Selimi ise, muhtemel bir nükleer anlaşmanın Meclis tarafından onaylanması gerektiğini iddia etti. Meclis Ulusal Güvenlik Komisyonu Sözcüsü Ebulfadl Amevi, “Anlaşma yolundayız, uzak değiliz ama henüz anlaşmaya varmadık, eğer karşı tarafta ciddi bir irade varsa çok kısa sürede anlaşma olabilir” dedi.  
Geçtiğimiz ay Meclis çevreleri, nükleer müzakerelerde neler yaşandığına dair yeterli bilgi edinememekten şikayetçi olmuştu. İran ve küresel güçler arasında Viyana’da düzenlenen nükleer müzakereler, mart ayında ABD ve İran arasında bazı konularda uzlaşı sağlanamaması nedeniyle duraklatılmıştı. İhtilaf konularının başında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun, ABD’nin ‘yabancı terör örgütleri listesinden’ çıkarılması gelmekteydi.  
İran medyasına göre, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, “Konsey müzakereler hakkında bir karar vermeyecek, Meclis’e göndermeden önce anlaşmayı inceleyerek bir oylamada bulunacak” dedi. Mecliste nükleer müzakerelerin sonuçlarını ve muhtemel bir nükleer anlaşmayı değerlendirmek için basına kapalı özel toplantıdan önce Şemhani üst düzey yetkililerle bir toplantı gerçekleştirmişti. Toplantıda Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başmüzakereci Ali Bakıri gibi üst düzey isimler hazır bulunmuştu. İran Dini Lideri Ali Hamaney’e bağlı olan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, nükleer müzakerelerle ilgili son sözü söyleme yetkisine sahip. Yüksek Konsey, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin görev yıllarının başlarında, dışişleri bakanlığına aktarılmadan önce ‘nükleer müzakereleri’ doğrudan kendisi yürütmekteydi.  
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak adlandırılan bir anlaşma imzalanmıştı. Washington 2018’de Başkan Donald Trump döneminde, anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başladı. Bunun üzerine Tahran anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurdu.  
Anlaşmanın yeniden uygulanmasını sağlama ve ABD'nin anlaşmaya dönüşü için Nisan 2021'den beri Avrupa Birliğinin (AB) koordinatörlüğünde Viyana'da yapılan müzakereler sonucunda ortaya çıkan ‘nihai metin’ geçtiğimiz haftalarda İran, ABD ve diğer katılımcılara gönderildi. Washington, Tahran'ın anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesini, İran ise ABD'nin anlaşmaya dönerek tüm yaptırımları kaldırmasını ve anlaşmadan tekrar ayrılmayacağına dair güvence vermesini talep ediyor. İran ayrıca nihai anlaşma için nükleer programıyla ilgili Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın ‘siyasi’ olarak nitelendirdiği soruşturmalarını sonlandırmasını istiyor.  
Wall Street Journal gazetesi, 11 Ağustos'ta ismi açıklanmayan Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberinde, AB'nin Tahran’a, görüşmelerdeki tıkanıklığı aşmak için İran'ın geçmişteki nükleer faaliyetlerine ilişkin BM soruşturmasını kapatmayı amaçlayan bir öneri sunduğunu yazmıştı. 



Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.


İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
TT

İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)

İsrail askerî ve adli polisinin yürüttüğü soruşturmalar, Batı Şeria’daki Filistinlilerin İsrail’e çalışmak amacıyla girebilmek için askerî kontrol noktalarında görev yapan İsrail askerlerine rüşvet verdiğini ortaya koydu.

Soruşturmaya yakın kaynaklar, “bu tür rüşvetlerin ürkütücü bir boyuta ulaştığını” ileri sürerek, bunun “silahlı unsurların İsrail kentlerine sızmasına ve saldırılar düzenlemesine imkân tanıdığını” savundu.

Üç kontrol noktası belirlendi

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre aralarında subay rütbesi taşıyan askerlerin de bulunduğu kişiler, yaptıklarının İsrail içinde saldırılara yol açabileceğini bilmelerine rağmen, para karşılığında geçiş ve kaçak giriş organize etti.

ergvfre
İsrailli duvarın yanında, El Halil yakınlarında zeytin toplayan bir Filistinli. (Reuters)

Haberde, kaçak geçişlerde kullanılan üç askerî kontrol noktasının tespit edildiği belirtildi. Bunlardan birinin Ofer Kontrol Noktası, diğer ikisinin ise Biddu ve Aksa kasabaları yakınında, üçüncüsünün ise Şuafat çevresinde bulunduğu, söz konusu noktaların tamamının Kudüs’ün kuzeyinde yer aldığı kaydedildi. Soruşturmalara göre, geçen cuma günü Bisan saldırısını düzenleyen ve iki İsraillinin ölümü, dört kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının faili Ahmed Ebu’r-Rab’ın da İsrail’e bu kontrol noktalarından birinden girdiği iddia edildi.

Rüşvetin yöntemi ve tutarları

Habere göre Filistinliler, rüşveti kimlik kartının içine koyarak ya da araç durdurulup yolcular indirildiğinde arka koltuğa bırakılan bir zarfla veriyordu. Zarfı alan subayın, işçileri tekrar araca bindirerek geçişe izin verdiği belirtildi.

İkinci İntifada’nın ardından, 2002 yılından itibaren İsrail, 1967 öncesi sınırlar ile Batı Şeria arasında (Yeşil Hat) Filistinlilerin geçişini engellemek amacıyla bir güvenlik duvarı inşa etti. Toplam uzunluğu 770 kilometreyi bulan duvarın yaklaşık 142 kilometrelik bölümü Doğu Kudüs çevresinde yer alıyor ve yüksekliği sekiz metreyi buluyor. Ancak çevresel gerekçeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle bazı bölümleri hâlâ tamamlanmış değil.

rg
Ramallah yakınlarındaki İsrail’e ait Atara Kontrol Noktası’nda bekleyen araçlar (AFP)

Gazze savaşının başlamasıyla birlikte İsrail’in yaklaşık 150 bin Filistinli işçinin çalışma izinlerini iptal etmesi, ciddi bir ekonomik krize yol açtı. Bunun üzerine on binlerce işçi kontrol noktalarını aşmaya veya yüksek duvarı tırmanarak geçmeye çalıştı.

Hbaere göre bazı durumlarda minibüslerdeki her yolcu için 50 şekel (yaklaşık 16 dolar) rüşvet ödendi. Bazı vakalarda bir binek aracın geçirilmesi karşılığında  bin 500 şekel (yaklaşık 470 dolar) verildi. Bir olayda ise Filistinli bir iş insanının, polis aracıyla İsrail’e sokulması karşılığında 5 bin  şekel (yaklaşık bin 560 dolar) ödediği belirtildi.

Kaçak geçişlerin bir bölümünün Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri içinden yapıldığı, bazı askerlerin sahte resmî çalışma izinleri düzenlediği ve bu tür izinlerin sayısının yaklaşık 300 olduğu tahmin ediliyor.

Telegram kayıtları ve genişleyen soruşturma

İbranice basında yer alan bilgilere göre, rüşvet teklifleri başlangıçta Filistinlilerden gelse de zamanla İsrailli askerlerin de para karşılığı geçiş teklif etmeye başladığı ifade edildi. Sürecin ilerlemesiyle birlikte kaçak geçişlerin askerler ile Filistinli kaçakçılar arasında Telegram üzerinden kurulan ağlar aracılığıyla organize edildiği aktarıldı.

Kayıtlara geçen görüşmelerde, İsrailli bir subayın ödemeyi mutlaka nakit istediği ortaya çıktı. Üst rütbeli bir subayın şüphelenerek gizli soruşturma başlatmasıyla, sadece rüşvet ağının değil, iki askerî birlik arasındaki rekabet nedeniyle bir birliğin diğerini yetersiz göstermek amacıyla kasıtlı olarak Filistinlileri geçirdiği de tespit edildi.

dfrgt
İsrail güvenlik güçleri, Filistin’in Kefr Kaddum köyü yakınlarında Filistinli göstericilerle karşı karşıya. (AFP)

Soruşturma, sadece kaçak geçişlerle sınırlı kalmadı. Sivil idareye bağlı sağlık biriminde görev yapmış eski bir çalışanın, Filistinlilerin sağlık durumlarına dair bilgilerini kullanarak nadir bulunan ilaçları temin edip sattığı, evinde yapılan aramada büyük miktarda ilaç ele geçirildiği bildirildi.

Ordu kaynakları, bu dosyalar kapsamında onlarca asker ve subayın gözaltına alındığını, haklarında yargı süreci başlatılarak cezalandırılacaklarını açıkladı.