Rus devriyesi Dera'da hedef alındı

Dera kent merkezindeki Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi. (Şarku’l Avsat)
Dera kent merkezindeki Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi. (Şarku’l Avsat)
TT

Rus devriyesi Dera'da hedef alındı

Dera kent merkezindeki Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi. (Şarku’l Avsat)
Dera kent merkezindeki Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi. (Şarku’l Avsat)

Rus askeri polisinin devriye aracına Şam-Dera yolunda, perşembe günü bir bombalı saldırı düzenlendi. Rus devriye aracı Dail Köprüsü yakınlarından geçerken uzaktan kumandalı bir bomba infilak ettirildi ancak herhangi bir can kaybı meydana gelmedi. Olayın ardından Suriye rejimi bölgede yoğun güvenlik önlemleri aldı.  
Dera kırsalında yer alan Tafas ilçesindeki kaynaklar, rejim askerlerinin kentin güneyinde oluşturdukları kontrol noktalarını boşalttığını ve geri çekilmeye başladığını aktardı. Rejime bağlı askerlerin, yerel müzakere heyeti ile rejimin güvenlik heyeti arasında varılan anlaşma uyarınca geri çekildiği öğrenildi. Bu gelişme, yerel liderler ile güney bölgesi askeri güvenlik servisi heyeti arasında varılan ateşkes anlaşmasının ardından yaşandı. Söz konusu anlaşma, rejim tarafından arananların şehirden çıkarılması, rejim güçlerinin aranan şahısların barındığından şüphelendiği evlerde arama yapmasını ve rejimin, kentin güneyinde ele geçirdiği kontrol noktalarını boşaltmasını öngörüyordu. 
Geçtiğimiz haftalarda Dera’nın Tafas ilçesinde gerginlikler yaşanmıştı. Esed rejimi güvenlik birimi, DEAŞ ve terörist gruplara mensup bazı kişilerin Tafas’ta saklandığını ve kentten çıkarılmamaları ya da teslim edilmemeleri durumunda geniş çaplı bir operasyon düzenleneceğini bildirmişti. 
Tafas’daki aktivistler, DEAŞ mensubu olmakla suçlanan Muhammed el-Avdat isimli bir kişinin, yaklaşık bir hafta önce Tafas-Dael yolu üzerindeki rejime ait kontrol noktasında durdurulmasının ardından öldürüldüğünü aktardı. Aktivistler Avdat’ın işkence altında öldüğünü, boş bir alana atılan cesedinin üzerinde işkence izleri olduğunu bildirdiler. Bölgenin önde gelen yerel liderlerinden Şeyh Fadi el-Asımi adındaki şahıs da iki gün önce Dael’de kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğrayarak yaşamını yitirdi. Asımi’nin bir yakını, kanaat önderi olan Şeyh Asımi’nin, rejimin kenti kuşattığı dönemde yaralanan bir çiftçiyi bir süre önce hastaneye götürdüğünü, geri dönerken rejime ait kontrol noktasında durdurulduğunu ve beraberindeki yaralı kişinin alıkonularak kendisinin serbest bırakıldığını aktardı. Asımi rejim tarafından DEAŞ’la bağlantılı olmakla suçlanıyor, DEAŞ tarafından ise rejimle ilişkili olduğu iddiasıyla tehdit ediliyordu. Asımi ölmeden iki gün önce sosyal medyada paylaşıma sokulan bir ses kaydında, yaralı sivili rejime teslim etmekle suçlandığını ve tehdit edildiğini söylemişti. Eski muhalif lider ve Rusya ile müzakere eden isim olan Şeyh Fadi el-Asımi için Dera’nın Dael bölgesinde cenaze töreni düzenledi. Şeyh Fadi, geçen salı günü Dael’deki ana yolda kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından üzerine doğrudan ateş açılarak öldürüldü. Aynı saldırıda Şeyh Fadi el-Asımi’nin oğlu Saad el-Asımi de yaralandı. Çarşamba gecesi ise Mahir er-Ruveys isimli bir kişinin cansız bedeni Dera’nın batı kırsalında bulundu. Cesedin üstündeki notta “Hava İstihbaratı casuslarının sonu budur” yazılıydı.  



Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
TT

Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)

Lübnan'da her hafta, DEAŞ örgütüyle bağlantılı bir ağın, ibadethaneleri ve halk toplantılarını hedef alan bombalı saldırılar planladığına dair bir açıklama yapılıyor. Son olarak Lübnan ordusu, ‘askeri kurumu hedef alan terör eylemleri planlayan bir hücreyi durdurduğunu’ duyurdu. Öte yandan Lübnanlı bir yargı kaynağı, Şarku'l Avsat'a, Aley bölgesinde Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampının dağıtıldığını açıkladı.

Hamas ve Cemaat-i İslami

Lübnan Dağı’nda yer alan Aley kentindeki Tebiyat kasabası yakınlarında silahlı bir grubun gözaltına alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, askeri yargı henüz bu kişilere karşı dava açma kararı almadı. Yargı kaynağı, ‘bu olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye’ çağırdı.

Kaynak, Lübnan ordusunun ‘Lübnanlı ve diğer uyruklardan silahlı kişileri eğitmek için özel olarak kurulmuş ve silah ve teçhizatla donatılmış bir kampı dağıtmayı başardığını’ açıkladı. Yargı kaynağı, “Bu eğitim kampında Hamas Hareketi ve Lübnan'daki Cemaat-i İslami’nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nden silahlı kişiler bulunuyor, bu da onların askeri yaklaşımlarında ısrarcı olduklarını ve savaşma yeteneklerini yeniden geliştirmeye devam ettiklerini gösteriyor” dedi. Kaynak, ‘10'dan fazla kişinin tutuklandığını ve bunların çoğunun Beyrutlu olduğunu, ayrıca Ürdün vatandaşı arkadaşlarının da bulunduğunu’ belirtti. Tutuklananları ‘önemli kişiler’ olarak nitelendiren kaynak, özellikle de bazılarının babalarının güney cephesinde savaşırken son savaşta İsrail tarafından öldürüldüğünü ifade etti.

DEAŞ'dan tutuklamalar

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Terör örgütlerinin izlenmesi ve takip edilmesi kapsamında, istihbarat müdürlüğü bir dizi güvenlik operasyonu düzenledi ve sonuç olarak DEAŞ terör örgütünü destekleyen bir hücre kurdukları gerekçesiyle üç vatandaşı tutukladı” denildi. Açıklamada, “İlk soruşturmalarda, hücrenin ülke dışındaki örgüt liderlerinin talimatıyla orduya karşı güvenlik operasyonları planladığı ortaya çıktı. Hücrenin geri kalan üyelerinin tutuklanması için çalışmalar devam ediyor ve tutuklananlar hakkında yetkili yargı makamlarının gözetiminde soruşturma başlatıldı” ifadeleri yer aldı.

Yeni endişeler

Lübnan sokaklarında, özellikle Suriye'de son zamanlarda yaşanan olayların ardından, aşırılıkçı grupların ülkeye sızdığına dair endişeler yeniden güçlendi. Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak bu endişeleri hafifleten açıklamalarda bulundu. Bazı medya kuruluşlarının, Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı'nın, üyelerinden birinin Beyrut'un güney banliyölerinde intihar saldırısı planladığı bir terör şebekesini durdurduğunu sızdırması, Lübnan'ın, 2013 ila 2015 yılları arasında yaşadığı bombalı saldırı kabusunun geri döndüğünü düşündürdü.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, “Lübnan yargı ve güvenlik kurumları, uyuyan ya da aktif olan güvenlik hücreleriyle sürekli bir mücadele içinde. Son gelişmeler, Suriye uyruklu iki gencin (Halid ez-Zubi ve Muhammed el-Acluni) tutuklandığını ortaya çıkardı. Bu iki genç, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından gizlice Lübnan'a girmiş ve Güney Lübnan'ın Sayda kentinde bir akrabalarının yanında kalarak, banliyöde kalabalık bir alanda motosiklet bombalamak gibi operasyonlar hazırlamak için harekete geçmiştir” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Kaynak, ‘tutuklananların çoğunun aşırıcı eğilimleri olduğunu, ancak Lübnan'da güvenlik operasyonu planları olmadığını ve gerekli imkanlara sahip olmadıklarını’ gizlemedi. “Lübnan güvenlik güçlerinin son yıllarda terör hücrelerini takip ederken edindiği deneyim, DEAŞ'ın hedef bankası belirlemediği ve bu görevler için silah ve patlayıcı sağlamadığı sürece kişileri veya grupları örgüte dahil etmediğini gösteriyor” diyen kaynak, ‘son zamanlarda dolaşan bilgilerin, özellikle Suriye'nin Suveyda vilayetinde yaşanan olayların ardından, bu aşamada istismar edilip kullanılmak üzere abartıldığını’ vurguladı.

DEAŞ ile bağlantısı olmayan tutuklular

Güvenlik güçleri, birkaç hafta önce güney banliyösündeki Burc el-Baracna bölgesinde ve Bekaa Vadisi'ndeki Şemstar kasabasında DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen iki grup Suriyeliyi gözaltına aldı. Ancak bir güvenlik kaynağı, ‘bu kişilerin DEAŞ veya herhangi bir terör örgütüyle ilgisi olmadığını’ kesin bir dille ifade etti. Güvenlik kaynağı, Burc el-Baracna'da gözaltına alınanların Suriyelileri iş bulmak için Lübnan'a kaçak olarak sokan bir grup olduğunu ve sözde Şemstar hücresinin herhangi bir faaliyet yürütmediğini, sadece kimlik belgeleri olmadığı için şüpheli görülen işçiler olduğunu belirtti. Güvenlik kaynağı, “Bu aşamada ihtiyatlı olmak anlaşılabilir ve haklıdır; ancak bu, insanları korkutmak için bir araç olarak kullanılmamalıdır” dedi.