Eski milli yüzücü Büyükuncu'nun "Cumhurbaşkanı'na hakaretten" 8 yıl 2 aya kadar hapsi istendi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Eski milli yüzücü Büyükuncu'nun "Cumhurbaşkanı'na hakaretten" 8 yıl 2 aya kadar hapsi istendi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kovid-19 testi pozitif çıktığı dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a sosyal medya hesabından hakaret içerikli paylaşım yapan eski milli yüzücü firari şüpheli Derya Büyükuncu hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rahatsızlığıyla ilgili suç teşkil eden paylaşımlara yönelik resen başlatılan soruşturma kapsamında, sosyal medya hesabından hakaret içerikli paylaşım yaptığı gerekçesiyle yakalama kararı çıkarılan Büyükuncu hakkında iddianame hazırlandı.
İddianamede, @deryabuyukuncu rumuzlu Twitter hesabından, Cumhurbaşkanı'nın Kovid olması sonrasında yapılan paylaşım nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçu kapsamında soruşturmaya başlandığı, hesabın sahibinin şüpheli Derya Büyükuncu olduğu belirtildi.
Şüphelinin, Twitter hesabından yaptığı 4 Şubat'ta 3, 5 Şubat'ta da 2 paylaşımındaki ifadeleri nedeniyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan soruşturma yapılabilmesi için Adalet Bakanlığından izin alındığı kaydedildi.
İddianamede, şüphelinin sosyal medya hesabından farklı tarihlerde yaptığı paylaşımların eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamını aşan, Cumhurbaşkanı'nın onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen nitelikte olduğu, ayrıca paylaşımların sosyal medya hesabından yapılması nedeniyle somut olayda aleniyet unsurunun gerçekleştiği vurgulandı.
Büyükuncu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "zincirleme biçimde alenen hakaret" suçundan 1 yıl 5 ay 15 günden 8 yıl 2 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianame, Başsavcılık tarafından onaylanmasının ardından İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinde gönderildi.
İddianamenin kabul edilmesi halinde şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Hakkında 7 Şubat'ta yakalama kararı çıkarılan Derya Büyükuncu, firari olarak aranıyor.
 



Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Şam’a SDG dosyasının kapatılması için doğrudan destek

Fotoğraf: TCCB
Fotoğraf: TCCB
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Şam’a SDG dosyasının kapatılması için doğrudan destek

Fotoğraf: TCCB
Fotoğraf: TCCB

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dosyası, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın cumartesi günü başlayan Türkiye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü en önemli dosyalardan biri olarak öne çıktı.

Basında yer alan haberlere göre Şara, Suriye'nin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki Arap aşiretlerinin Şam'dan Haseke, Rakka ve Deyrizor gibi vilayetlerin kontrolünü devralmasını talep ederken SDG dosyasını devlet kurumları dışında silahlı bir grup olarak sonlandırmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan doğrudan destek aldı.

Şam hükümetinden bir heyet ile DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Bölgesi (KDSÖY) temsilcileri bir araya geldi. Binlerce DEAŞ’lı tutuklunun kaldığı El Hol Kampı’nın yönetiminin SDG'den Suriye hükümetine devredilmesi amacıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Şam'daki kaynaklar, geçiş hükümeti heyetinin iktidara geldiğinden bu yana ilk kez El Hol Kampı’nı ziyaret etmesini, SDG'nin DMUK’un desteğiyle DEAŞ'la mücadeledeki rolünü azaltmaya yönelik bir adım olarak değerlendirdi.

Kaynaklar, Şam'ın Arap ülkelerinin ve uluslararası toplumun desteğini aldıktan sonra SDG dahil Savunma Bakanlığına katılmayan silahlı gruplara silahlarını teslim edip bakanlık bünyesine katılmaları için on gün süre verdiğini aktardılar. Bu arada Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Kürtlerin haklarının tek devlet çatısı altında garanti altına alındığını vurguladı. Şeybani, SDG ile varılan anlaşma hayata geçirilmesindeki bir gecikmenin kaosu uzatacağını söyledi.

Kaynaklar, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyiyle olan güney sınırındaki ‘güvenlik tehditlerini’ sona erdirme konusunda ‘ısrarcı’ olduğunu, Şam'ın ise bu konuyu ele alma ve SDG'yi Suriye devletine entegre olmaya ve Suriye topraklarının bütünlüğünü korumaya teşvik ederek bir çatışma ve askeri müdahaleden kaçınma konusunda halen isteksiz olduğunu kaydettiler. Cumhurbaşkanı Şara ve SDG lideri Mazlum Abdi arasında geçtiğimiz mart ayında imzalanan anlaşmaya göre SDG'nin askeri ve güvenlik kurumları devlet kurumlarına entegre edilecek, petrol sahaları, sınır kapıları ve DEAŞ üyelerinin tutulduğu gözaltı merkezleri Şam'a devredilecek ve hükümetin Suriye’nin kuzeyindeki ve doğusundaki bölgelerin kontrolünü kademeli olarak geri alması için hazırlık yapılacak.

cdfrgt
Haseke’nin kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı’da sokaklar Şam yönetimi ile SDG arasında geçtiğimiz mart ayında varılan anlaşmayı kutlamak için süslendi (Reuters)

Suriye hükümeti heyetinin El Hol Kampı ile ilgili toplantısında, kampın yerinden edilmiş Suriyelilerden güvenli ve gönüllü bir şekilde tahliye edilmesine yönelik aşamalı bir planın yanı sıra, özellikle ülkelerinin geri dönmelerine izin vermediği yabancı uyruklu DEAŞ üyelerinin ve ailelerinin akıbeti ele alındı.

Suriye Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Şara’nın Ankara'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile bir araya geldiği belirtildi. Açıklamaya göre toplantıya Suriye tarafından Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ve Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra, Türkiye tarafından ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ve Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün katıldı.

Açıklamada ayrıca toplantıda ilişkileri ortak hedeflere hizmet edecek şekilde geliştirme arzusu çerçevesinde, iki ülke arasında çeşitli alanlarda ikili iş birliğini arttırmanın yolları ele alındığı belirtildi.

Beşşar Esed rejiminin düşmesinden bu yana Türkiye'nin Şara'nın liderliği için stratejik bir müttefik rolü oynadığını belirten Şam'daki kaynaklar, Şara'nın Ankara ziyaretini ‘önemli’ olarak nitelendirdi. Kaynaklar ziyaretin geçiş aşamasını geçmesini sağlamak ve Suriye ile bölgede istikrarı pekiştirmek amacıyla ABD'nin Suriye'ye uyguladığı yaptırımların kaldırılması konusunda Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı ülkelerin öncülük ettiği bir dizi hızlandırılmış gelişmenin ardından gerçekleştiğine dikkati çekti.