Putin, Batının uyguladığı yaptırımların ülkesi üzerindeki etkilerini kontrol altına almayı başardı, ancak Ukrayna savaşından bir çıkış yolu bulmak için siyasi faktörleri ve yaptırımları dengelemek şart

Rusya’nın başkenti Moskova, bir turizm merkezi olmaya devam ediyor (Getty)
Rusya’nın başkenti Moskova, bir turizm merkezi olmaya devam ediyor (Getty)
TT

Putin, Batının uyguladığı yaptırımların ülkesi üzerindeki etkilerini kontrol altına almayı başardı, ancak Ukrayna savaşından bir çıkış yolu bulmak için siyasi faktörleri ve yaptırımları dengelemek şart

Rusya’nın başkenti Moskova, bir turizm merkezi olmaya devam ediyor (Getty)
Rusya’nın başkenti Moskova, bir turizm merkezi olmaya devam ediyor (Getty)

Foreign Policy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna'daki savaştan sonra Batı'nın uyguladığı yaptırımların ülkesine olan maliyetlerini kontrol altına almayı başardığını yazdı. Makale, “Sanctions: What Everyone Needs to Know” (Yaptırımlar: Herkesin Bilmesi Gerekenler ) adlı kitabın yazarı olan Duke Üniversitesi profesörü Bruce W. Jentleson tarafından kaleme alındı.
Rusya’ya karşı yürütülen yaptırım savaşının, biri ‘yaptırımlar yoluyla saldırganlığı caydırmak’ diğeri ‘yaptırımların uygulanmasından sonra davranış değişikliğine zorlamak’ şeklindeki her iki aşamada da başarısız olmasının ardından karşılıklı olarak ekonomik yıpratma aşamasına girdiği belirtilen makalede, Putin'in ‘Büyük Rusya’ vizyonu onu sarsılmaz kıldığından, ilk aşama olan caydırıcılığın, işgali önlemede başarısız olduğuna dikkat çekildi. Davranış değişikliğine zorlama aşaması ise Rusya'da ekonomik kayıplara neden olsa da yaptırım uygulanan diğer ülkelerde olduğu kadar büyük kayıplara yol açamadı. Rusya, bu aşamaya karşı üç savunma stratejisine başvurdu. Bunlar alternatif ticaret ortakları, yaptırımları kırma ve içeride verilen tavizlerdi.

Çin ile sınırlı ortaklık
Şarku’l Avsat’ın Foreign Policy’ten aktardığı makalede, yaptırımlara birçok ülke destek verse de büyük ülkelerin bu konuda isteksiz oldukları belirtilerek Çin’in, Rusya’dan petrol ithalatını artırdığı, Moskova'ya bazı askeri ürünler sağladığı ve Rusya’yı destekleyici açıklamalar yaptığı vurgulandı. Ancak, işgal öncesi iki ülke arasındaki‘sınırsız’ ortaklığın, fiyat indirimlerinin ve askeri ilişkilerin öngördüğü gibi destek mutlak değildi. Hindistan, Rusya’dan petrol ithalatını yüzde birden yüzde 20'ye çıkardı. Makale, yaptırımların ihlalleri konusunda radar cihazlarından kaybolan petrol tankerlerinin sayısının üç katına çıktığını ve bunun da Rusya'nın yaptırımlardan kaçtığının göstergesi olduğunu aktardı. Rus tankerleri ve petrol rafinerileri diğerleri arasına karıştığı ve Moskova, Ukrayna'da üretilen yüz binlerce ton tahılı çalıp dostlarına sattığı belirtilen makale, Rus oligarkların nakit paralarını korumak için vergi ve bankacılık cennetlerine ve lüks yatlarını park etmek için güvenli limanlara yöneldiğine dikkati çekiyor.
Makalenin yazarı Prof. Jentleson’a göre telafi amacıyla içeride alınan tedbirler ise ekonomik önlemlerden ve siyasi baskıdan oluşan bir birleşimi kapsıyor. Ekonomik önlemler arasında Rusya Merkez Bankası’nın faiz oranlarını yükseltmesi ve sermaye hareketi üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılması yer aldı. Böylece savaşın başında gerileyen Rusya’nın yerel para birimi rublenin döviz kuru Haziran ayında son yedi yılın en yüksek seviyesine yükseldi. Yaptırımların, sıradan vatandaşlar üzerindeki yükünü hafifletmek amacıyla emekli maaşlarına ve kurumsal kurtarma paketlerine zam yapıldı. Siyasi baskı ise, işgal sabahı patlak veren protestoların bastırılmasını sağlayan muhalefete yönelik tutuklamaları ve baskıları kapsıyordu. Prof. Jentleson, makalesinde, “Sesini yükseltmeye cüret eden oligarklar bunun bedelini ödediler” yazdı.

Karşı yaptırımlar
Yaptırımlara gelince, makaleye göre taraflar üçüncü aşama olan yıpratma aşamasına girdiler. Karşı yaptırımların başında Rusya’nın Avrupa Birliği'ne (AB) tedarik edilen doğalgazı miktarını azaltması geliyor. Bunun AB üzerinde olumsuz etkileri oldu. Rusya, 31 Temmuz itibarıyla, boru hatlarından Avrupa’ya gönderilen miktarı günlük 400 milyon metreküpten neredeyse 100 metreküpe düşürdü.
Almanya’da elektrik maliyetleri Ocak ve Haziran ayları arasında iki katına yükseldi ve her megavatt-saat 140 eurodan (140,5 dolar) 260 euroya çıktı. Gaz kıtlığı büyük endüstrileri üretimlerini azaltmaya zorladı. Tüketimdeki tasarruflar ve tedarikçilerin değiştirilmesi gibi iki sınırlı çözüme gidilebildi. Kısa bir süre önce AB ülkeleri Rus enerji arzının daralmasına tepki olarak doğalgaz kullanımlarını azaltacak bir anlaşma imzaladılar. Anlaşmaya göre önümüzdeki kış karne ile gaz tedariki sağlayacak tasarruflarda bulunulması ve bazı paylaştırma tedbirlerinin yürürlüğe girmesi öngörülüyor.  İspanya, ticari yerlerdeki klimalarda sıcaklığının 27 santigrat dereceyi geçmemesini zorunlu kılarken Hollanda, duşun beş dakika içerisinde alınmasını teşvik ediyor. Fransa'da dükkanları vitrin ışıklarını kapatmaya zorluyor.
Prof. Jentelson, bu gelişmeler çerçevesinde iklim değişikliğine uluslararası ilginin azaldığına dikkati çekti. ABD, ülkede petrol ve doğalgaz çıkarılması alanındaki kontrolleri ve kısıtlamaları kaldırdı. Avrupa ülkeleri, enerji üretimi için kömür yakmaya geri döndü. 2021 yılında yüzde 5,7 olarak kaydedilen küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) bu yıl ile ilgili tahminleri savaş öncesi yüzde 4,1 iken şimdi yüzde 2,9'u aşması beklenmiyor. Petrol fiyatlarının işgal sonrası kaydedilen yüksek seviyelerden gerilemesine rağmen, petrol ihracatına yönelik yaptırımların sıkılaştırılmasıyla bir varil petrol 200 dolara yükselebilir.  Yoksul ve gelişmekte olan ülkeler ise yoksulların sayısı en az 40 milyon kişi arttığından diğerlerinden daha büyük sıkıntılarla boğuşuyor ve artan fiyatların yükünü sırtlanıyor. yüksek fiyatların yüküne katlandılar. Gıda kıtlığı Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklansa da, dünyanın güneyindeki ülkelerde birçok kişi işgalle birlikte Batı ülkelerinin uyguladıkları yaptırımları da suçluyorlar.

Ruble hem güçlü hem zayıf
Makalede, Rusya’nın yerel para birimi rublenin toparlandığı, ancak bu toparlanmanın yalnızca resmi ticaret faaliyetleriyle sınır olduğu, karaborsada ise rublenin zayıflığını ortaya koyduğu belirtildi. Rus enerji devi Gazprom’un hisseleri, temettü ödemesi yapmadığı için 1998 yılından bu yana ilk kez düştü. Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, ‘ekonominin finansal rezervlerle yaşayabileceği sürenin sınırlı olduğu’ uyarısında bulundu. Birçoğu yüksek eğitimli ve teknolojik uzmanlığa sahip 500 bin çalışanın ülkeyi terk ettiği tahmin ediliyor. Buna 2 bin 600 Rus zırhlı aracının imhası ve Rus ordusunun cephaneliğinde bulunan hassas güdümlü füzelerin yüzde 70’inin tükenmesi ekleniyor.  Cephene arzını artırmada kullanmak üzere buzdolaplarından ve bulaşık makinelerinden yarı iletkenler koparılmaya başlandı.

Sadece yaptırım uygulamanın getirdiği başarısızlık
Yaptırımların, başta Küba, Kuzey Kore ve İran olmak üzere yaptırım uygulanan ülkelerin siyasi davranışlarında bir değişiklik meydana getirmediğini vurgulayan Prof. Jentleson, yaptırımların başarısının iki faktöre bağlı olduğunu vurguladı. Bunlardan birincisi elitlerin ve diğer yerel aktörlerin rejimi davranışını değiştirmeye zorlamada bir rol üstlenme istemeleri. Ancak bu, böyle bir adım attıklarında çıkarlarının korunmasına bağlı. Prof. Jentleson’a göre ABD’nin eski Başkanı Barack Obama'nın İran'a uyguladığı yaptırımların başarılı olmasının, ancak ardından başkanlık görevine gelen Donald Trump'ın uyguladığı yaptırımların başarısız olmasının nedenleri arasında, Obama’nın Trump gibi siyasi düşmanlığın olmadığı ekonomik baskısı yer alıyor. Siyasi düşmanlığın olmaması, İran’ın siyasi çalışmasında iç değişiklikleri teşvik etti.  İkinci faktör, yaptırımlara eşlik eden diplomatik strateji. Prof. Jentleson, böyle bir stratejinin Obama döneminde İran'ı nükleer programını müzakere etmeye zorlamada başarılı olurken, Trump yönetiminde başarısız olduğunu vurguladı.
Bazı yaptırımları sürdürmek ve bazılarını kaldırmak arasındaki denge her zaman zor olduğunu kabul eden Prof. Jentleson, Rusya örneğinde, asıl faktör, yaptırımların Moskova'ya yeterince zarar verirken Putin'i ya da herhangi bir Rus lideri uzlaşıya teşvik edecek bir etki yaratamaması olduğunu belirterek “Bu, elde edilmesi zor, ancak gerekli ve vazgeçilmez bir denge” yazdı.



İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir bin kişi ile Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)
Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)
TT

İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir bin kişi ile Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)
Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)

Kudüs'teki İslami Vakıflar Dairesi, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah (Pazar) Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini bildirdi.

Vakıflar Dairesi'ne göre: bu sabah Ben-Gvir, İsrail Likud partisinden bir Knesset üyesi olan Amit Halevi birlikte bin 251 yerleşimci ile bir provokatif bir yürüyüşe öncülük etti.

İsrail basınında yer alan video görüntülere göre, Ben Gvir, baskını Filistin topraklarını gasbeden bir grup İsrailliyle birlikte gerçekleştirdi.

Baskında Yahudilik inancına göre Tapınak'ın yıkılış dönümünü (Tişa BeAv) anma gerekçesiyle Mescid-i Aksa'nın avlusunda Talmud ayinleri gerçekleştirildi..

frtgbftr
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir geçtiğimiz Mayıs ayında Kudüs'ün Eski Şehrindeki Şam Kapısını ziyaret etmek üzere yürürken (Reuters)

Ben-Gvir, Ortadoğu'daki en hassas bölgenin kurallarına karşı gelerek Tapınak Tepesi'nde dua ettiğini söyledi. Müslüman yetkililerle on yıllardır süren hassas “statüko” düzenlemeleri uyarınca Tapınak Tepesi Ürdünlü bir dini kurum tarafından yönetiliyor ve Yahudiler burayı ziyaret edebiliyor ancak dua edemiyor.

Tapınak Tepesi İdaresi (TMA) adlı küçük bir Yahudi kuruluşu tarafından yayınlanan videolarda Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'nde ibadet eden bir gruba liderlik ettiği görülüyor. İnternette dolaşan diğer videolarda ise dua ederken görülüyor.

Ben-Gvir daha önce bölgeyi ziyaret etmiş ve burada Yahudilerin ibadet etmesine izin verilmesi çağrısında bulunmuş, Başbakan Binyamin Netanyahu da bunun İsrail'in politikası olmadığı yönünde açıklamalar yapmıştı. Ben-Gvir yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze savaşında Hamas'a karşı zafer kazanması ve orada silahlı gruplar tarafından tutulan İsrailli rehinelerin geri dönmesi için dua ettiğini söyledi. İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamının kontrolünü ele geçirmesi çağrısını yineledi.

İsrail'in Tapınak Tepesi'ndeki kuralları değiştirdiği yönündeki iddialar Müslüman dünyasında öfke yaratacak ve geçmişte şiddet olayları patlak vermişti. Bugün herhangi bir şiddet olayı yaşanmamıştır.

fghyu
Bir İsrailli sertlik yanlısı 23 Haziran 2025 tarihinde Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın Batı Duvarı önünde yürürken (AFP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, Ben-Gvir'in Tapınak Tepesi'ne yaptığı ziyareti kınayarak bunun “tüm kırmızı çizgileri aştığını” söyledi.

Sözcü Rudeyne yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun, özellikle de ABD yönetiminin, yerleşimcilerin suçlarına ve aşırı sağcı hükümetin Mescid-i Aksa'daki provokasyonlarına son vermek, Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurmak ve insani yardım getirmek için derhal müdahale etmesi gerektiğini söyledi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı'nın Mescid-i Aksa'ya saldırısını kınayarak kabul edilemez bir provokasyon  olarak nitelendirdi.

Filistin Haber ve Bilgi Ajansı'na WAFA göre aşırılık yanlısı sömürgeci Tapınak Tepesi örgütleri, İncil'de ‘Tapınağın yıkılışının yıldönümü’ olarak bilinen güne denk gelen bugün Mescid-i Aksa'ya geniş çaplı bir baskın düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Kudüs Valiliğine göre bu yılki yıldönümü Mescid-i Aksa için en tehlikeli günlerden biri olarak görülüyor çünkü Tapınak Tepesi grupları, hükümetin aşırılık yanlısı gündemlerinin arkasında tam bir uyum içinde olmasından yararlanarak dini ve yasal kırmızı çizgileri aşmak için niteliksel bir girişimle üç Ağustos'u en büyük saldırı günü haline getirmeyi planlıyor.

fghyju
Kudüs (DPA)

WAFA, Ben-Gvir'in polis memurlarına İsrailli yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'da dans etmelerine ve şarkı söylemelerine izin vermeleri yönünde talimat vermesinden sadece birkaç hafta sonra, özellikle de geçtiğimiz Mayıs ayında camiye düzenlediği baskın sırasında Tapınak Tepesi'nde dua ve secdenin mümkün hale geldiğini ve mevcut statükonun açık ve tehlikeli bir şekilde ihlal edildiğini açıklamasının ardından, yeni gerçeklikleri zorla dayatmanın önünü açan bir adım olarak bu tırmanışa eşi benzeri görülmemiş bir kışkırtma ortamının eşlik ettiğine dikkat çekti.