Hint sinemasının, Selman Rüşdi romanları üzerindeki büyük etkisi

Selman Rüşdi’nin ‘Geceyarısı Çocukları’ kitabı beyaz perdeye uyarlanırken ilk hocası Satyajit Ray oldu

Gece Yarısı Çocukları filminden bir sahne (Medya servisi)
Gece Yarısı Çocukları filminden bir sahne (Medya servisi)
TT

Hint sinemasının, Selman Rüşdi romanları üzerindeki büyük etkisi

Gece Yarısı Çocukları filminden bir sahne (Medya servisi)
Gece Yarısı Çocukları filminden bir sahne (Medya servisi)

Hovik Habashian
Selman Rüşdi, ‘Şeytan Ayetleri’ adlı romanı yazdığı için hakkında İmam Humeyni tarafından ölüm fetvası verilmesinin üzerinden 32 yıl geçtikten sonra New York'ta radikal görüşlü genç bir adamın bıçaklı suikast girişimine uğradı. Olay, tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Hem Arap hem de yabancı basın kuruluşları, içinde bulunduğu durum nedeniyle 1990’lı yılların başında uluslararası bir mesele ve aynı zamanda Batı'da ifade özgürlüğünün bir sembolü haline gelen Hint asıllı İngiliz yazar Selman Rüşdi fenomenine büyük bir ilgi gösterdi. Aynı zamanda İslam dünyasında, İslam dininin kutsallarına saldırdığı için hesap vermesini isteyen birçok ses yükseldi. Son birkaç günde birçok kişi onun eserlerini yeniden okumaya ve yeni gelişmeler çerçevesinde onun düşüncesini incelemeye çalıştı. Çünkü 11 Eylül 2001 saldırıları öncesindeki dünya ve sonrasındaki dünya artık aynı değil ve birçok yazar hiç vakit kaybetmeden dindar kesimi kışkırtan yönleri, bazen Batı'ya egemen olan siyasi bir bakış açısıyla değerlendirdi.
Öncelikle tartışmalı herhangi bir edebi eserin önünde sonunda sinemaya aktarıldığı unutulmamalı. Hollywood'daki senaryo yazarları ve yapımcılar, Şeytan Ayetleri gibi romanların haklarını satın almak için büyük paralar ödemeye her zaman hazırlar. Ancak, Şeytan Ayetleri romanı belki de yangına benzin dökmek gibi olacağından ekrana hiç aktarılmadı. Film yapımcıları, yönetmen Martin Scorsese tarafından ünlü Nikos Kazancakis romanından beyaz perdeye uyarlanan ‘The Last Temptation of Christ’ (Günaha Son Çağrı) filmi sinemalarda vizyona girdiği gün radikal Katolikler tarafından başlarına gelenleri hâlen unutamıyorlar. Büyük olasılıkla her iki romanın da yazarın bazı inançlarına dayanarak hayal gücünü serbest bıraktığı, saf hayal gücü sanatına ait olduğunu bilerek bu deneyimi tekrar etmekten kaçınıyorlar.
202006251258344295355.jpeg
Arapçaya da çevrilen Gece Yarısı Çocukları kitabının kapağı (Et-Tekvin Yayın Evi)
Yazar Kazansakis'in romanı boyunca İsa'dan bahsettiği, tarihsel olarak gerçekleşmemiş olayları hayal ettiği biliniyor. Kazansakis, kitabında özetle günümüzün en acil konularından biri olan göçmenlerin sık sık yaşadıkları, uzaklaştığı kendi kültürü ile entegre olmak istediği yeni ülkenin kültür arasında kaybolan ve bu denklemden doğan zorlukların kökünden sökülmesi gerektiğini vurgulamasına rağmen, hiç kimse bu romanı filme almaya cesaret edemedi. Oysa tiyatro daha cesurdu. Berlin'de bir tiyatro 2008 yılında Selman Rüşdi’nin romanından uyarlanan (dört saatlik) bir oyun sergiledi. O dönem Alman basını böyle bir eseri sahneye taşıma cesareti gösterdiği için onu ‘en cesur tiyatro’ olarak nitelendirdi. Oyun, polis nezaretinde ve güvenlik görevlilerinin koruması altında olaysız sergilendi.

Selman Rüşdi'nin kaleme aldığı ‘Gece Yarısı Çocukları’
Selman Rüşdi tarafından kaleme alınan ‘Gece Yarısı Çocukları’ gişede büyük başarı yakaladı. Hint asıllı Kanadalı yönetmen Dipa Mehta, bundan on yıl önce Rüşdi'nin romanlarının en ünlüsü olan, 1981 yılında basılan ve İngiltere’de iki kez Man Booker Ödülü olmak üzere birçok ödül kazanan Gece Yarısı Çocukları kitabını beyaz perdeye aktardı.
BBC, 90’lı yıllarda kitabı beş bölümlük bir dizi halinde ekranlara uyarlamak istedi, ancak filmin çekileceği Sri Lanka'da Müslümanların baskıları nedeniyle proje iptal oldu. Gece Yarısı Çocukları’nın sinemalarda gösterilmesindeki bu gecikme, Rüşdi hakkında verilen ölüm fetvası da dahil olmak üzere çeşitli nedenlere dayanıyordu. Birçok kişi Rüşdi’ye ve eserleri ile ilgili herhangi bir projeye yaklaşmaktan korktu. İşin ilginç yanı yazar, romanın tüm haklarını yönetmen Mehta'ya, sembolik bir bedelle bir dolara verdi. Bu bir tür hediyeydi. Çünkü Mehta, başkalarının cesaret edemediğini yapmaya cesaret etmişti.
Hindistan’ın İngiltere’den bağımsızlığını ilan ettiği gün, yani 15 Ağustos 1947'de iki çocuk doğar. Ancak yanlışlıkla karıştırılırlar. Biri zengin olan ailesi yerine orta halli bir aileye, diğeri orta halli aile yerine zengin aileye verilir. Filmi kısaca böyle özetleyebiliriz. Film, İngiliz sömürgecilerin Hindistan’dan ayrılmasından sonra ülkenin büyük dönüşümler geçirdiği bir dönemde, Hindistan'ın yaklaşık altmış yıllık gergin tarihine ışık tutuyor. Tüm bunlar, tıpkı yazar gibi, Batı'daki Hint diasporasında yaşayan bir yönetmenin gözünden sinemaya aktarılıyor. Filmin süresi 140 dakika olduğundan senaryo, romandaki farklılığın ardında gizlenen büyülü gerçekçilik korurken, romanın tüm olaylarının özümsenebilmesi amacıyla bazı kısaltmalar yapıldı.
3.jpg
Rüşdi’nin uluslararası üne sahip en önemli filmi olarak görülen Satyajit Ray imzalı ‘Pather Panchali’ (Yol Türküsü) filminden bir sahne (Medya servisi)
Rüşdi ise boş boş durmamış, filmin yapımına katılmıştır. Hatta bu başarıya gönülden katıldığı bile söylenebilir. Sadece romanının uyarlanmasına yeşil ışık yakan bir yazar olmak istemeyen Rüşdi, bu yüzden senaryoyu da kaleme aldı ve prodüksiyonu üstlendi. Rüşdi bir röportajda, kitabın kendisi için çok önemli olduğunu, ona her zaman olmayı hayal ettiği yazar olabileceğine dair güven verdiğini söyledi. Bu yüzden eğer film başarısız olursa, başarısızlığın başkasının değil kendi hatası olmasını istediğini vurguladı. Rüşdi, sadece senaryoyu yazmakla kalmadı, onu böyle bir rol oynamak için doğru kişi olarak gören yönetmenin isteği üzerine filmde duyduğumuz anlatıcıya da ses verdi. Romanın bir başka uyarlamasının, bu kez Netflix tarafından çekilen bir dizi olarak yayınlanması bekleniyordu. Fakat şirket 2019 yılı sonlarında, belirsiz nedenlerle bu projeden vazgeçti.

Sinema tutkusu
ray-1200.jpg
Hint sinemasının öncü isimlerinden Satyajt Ray ve Rüşdi’nin ilk hocasıydı (El-Cinema)
ABD’li yönetmen Stanley Kubrick'e çok benzeyen Rüşdi, sinemadan her zaman büyük bir sevgi ve özenle bahsederek, dünyaya bir daha gelse muhtemelen omzunda kamera olacağı izlenimi veriyor. Rüşdi’nin sinemaya olan bu sevgisi ve ilgisi, Satyajit Ray'nin en büyük çalışması olarak nitelendirdiği ‘Pather Panchali’ (Yol Türküsü) 1955 yapımı filmi hakkında tatlı tatlı konuştuğunu duyduğumuzda film biraz daha mistik bir havaya bürünüyor.
Rüşdi, The Strategist dergisi için yazdığı bir makalede bu film olmadan yaşayamayacağını söylüyor ve şunları ekliyor:
“İnsanlar ‘Citizen Kane’ (Yurttaş Kane) filminin şimdiye kadar yapılmış en iyi film olduğunu söylediklerinde onlara Pather Panchali’nin en iyisi olduğunu söylüyorum. Bu, fakir bir Bengal köyündeki bir çocuk ile onun kız kardeşi ve ebeveynleri hakkında güzel bir romandan uyarlanan Ray'in üçlemesinin ilk filmi. Filmin konusu bu olsa da muazzam bir lirizm var.”
Dr. Florian C J Stadtler, Rüşdi ve Hint sineması arasındaki bağlantıda araştırmaya değer ilginç bir nokta buldu.  Bu nokta, aynı zamanda araştırmacı Stantler’in, Rüşdi’nin romanlarını ve romanlarında kullandığı üslubu popüler Hint sineması bağlamında ve yazarın bağımsızlık sonrası Hindistan hakkındaki argümanlarını şekillendirmedeki rolünü analiz ettiği ve birkaç yıl önce yayınlanan kitabının da adı olan ‘Fiction, Film, and Indian Popular’ (Kurgu, Film ve Popüler Hint Sineması) idi. Kitabında, popüler Hint sinemasının farklı türlerine de değinen Stantler, Rüşdi'nin yazılarının epik, efsane, trajedi ve komediyi nasıl bir araya getirdiğini araştırdı ve bunları beyaz perdeye aktarılan senaryolarla ilişkilendirdi. Yazarın romanlarında bu sinemayı melezlik estetiğini ve Hindistan’ın küresel bağlamda tanımlanmış hale geldiği kültürün özel algısını ifade etmek için nasıl kullandığını okuyucularına aktardı.

Sinemada küçük roller
Rüşdi ile sinema arasındaki ilişkiden bahsederken, onun birkaç filmde bazı küçük rollerde göründüğünü hatırlayalım. Rüşdi, 1992 yılında, hakkındaki ölüm fetvasının yayınlanmasından kısa bir süre sonra İngiliz yönetmen Kenneth Branagh’ın ‘Peter's Friends’ (Peter ve Arkadaşları) filminde Şeytan Ayetleri kitabını imzalayan yazar olarak küçük bir rolle göründü. Film, hafta sonları yaşadıkları eski güzel günleri hatırlamak için buluşan altı üniversite arkadaşından bahsediyor. Rüşdi, üstlendiği bu kısacık rolle, başrolünü oynamadığı bir filmde sinema kahramanı oldu. Jan Mohammad adlı Pakistanlı bir yönetmen, 1990 yılında Rüşdi’yi kötü adam olarak resmeden ‘International Guerillas’ adlı bir film yaptı. Filmdeki iyi adamlar ise Şeytan Ayetleri kitabı nedeniyle yazara yönelik protestolar sırasında polis tarafından öldürülen kız kardeşlerinin intikamını almak isteyen ve öldürmek amacıyla Rüşdi’yi arayan üç Pakistanlı kardeş. Rüşdi filmde, İslam'ı yok etmeye yönelik uluslararası bir komploya öncülük eden sadist ve kana susamış bir suçlu ve İsrailli bir generalin koruması altında Filipinler'de saklanan biri olarak gösteriliyor. Britanya Film Sınıflandırma Kurulu (British Board of Film Classification/ BBFC) Rüşdi’nin güvenliği açısından filmin yayınlanmasına izin vermedi. Ancak Rüşdi, kendisini engellemeye yönelik eylem çıkarlarına aykırı olsa bile ne olursa olsun sansüre karşı olduğunu söyleyerek buna itiraz etti.
Rüşdi, ünlü Kanadalı yönetmen David Cronenberg’e verdiği röportajda, filmlere takıntılı olduğunu ve defalarca senaryo yazmaya çalıştığını fakat bir senaryoya başladığında birkaç sayfa sonra bunun romana dönüştüğünü itiraf etti. Sinemanın kendisi üzerindeki etkisinin edebiyattan daha ağır bastığını gizlemeyen Rüşdi, Cronenberg kendisinden farklı olarak, ‘yazmanın sinemanın üzerinde bir sanat olduğunu’ belirtip her zaman bir yazar olmak istediğini söylediğinde ona, ‘bu hiyerarşinin gülünç olduğunu’ söyledi.



Yeraltı dünyasının karanlık yüzü: MobLand'i sevenlerin beğeneceği 10 dizi

MTV Entertainment ve 101 Studios ortak yapımı MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
MTV Entertainment ve 101 Studios ortak yapımı MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
TT

Yeraltı dünyasının karanlık yüzü: MobLand'i sevenlerin beğeneceği 10 dizi

MTV Entertainment ve 101 Studios ortak yapımı MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
MTV Entertainment ve 101 Studios ortak yapımı MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)

Londra'nın yeraltı dünyasında geçen MobLand, ilk bakışta alışıldık bir suç dizisi gibi görünebilir. Ancak Tom Hardy, Helen Mirren ve Pierce Brosnan gibi dev isimlerin yer aldığı kadrosu ve Top Boy'un yaratıcısı Ronan Bennett’in kalemi sayesinde çok daha fazlasını sunuyor. Pierce Brosnan, Harrigan ailesinin sert ve karizmatik lideri Conrad rolüyle öylesine güçlü bir performans sergiliyor ki, izleyiciyi adeta koltuğa mıhlıyor.

Dizi Harrigan ve Stevenson aileleri arasındaki amansız güç savaşını işlerken, izleyiciyi sadakat, yozlaşma ve şiddet üçgenine çekiyor. Hardy'nin canlandırdığı Harry Da Souza karakteri, bu savaşın tam ortasında, karmaşık ve tehlikeli bir rol üstleniyor.

Bu iddialı yapım, klasik suç anlatılarına farklı bir enerji getiriyor. Sokakların dili, güç sahiplerinin dünyası ve kaybedecek hiçbir şeyi olmayan adamların hikayesi çarpıcı bir şekilde ekrana taşınıyor. Bu yüzden MobLand, sadece bir suç hikayesi değil; aynı zamanda aile, güç ve intikam üzerine bir karakter draması.

Dizinin açılış müziği ise İstanbul konserine gün saydığımız Fontaines D.C.'nin Starburster adlı parçası. Kaotik, tehditkâr ve karanlık sözleriyle bu şarkı, dizinin hem atmosferini hem de karakterlerinin iç dünyasını fazlasıyla yansıtıyor; bir yandan içsel çöküşü anlatırken, bir yandan da dış dünyanın şiddetini fısıldıyor.

İlk sezonuyla büyük ilgi gören yapım, şimdiden ikinci sezon için beklenti yaratmış durumda. Yeni bölümler gelene kadar MobLand’in evrenine benzeyen başka dünyalara dalmak isteyenler için seçenek çok. Yeraltı imparatorlukları, acımasız hesaplaşmalar, çelişkilerle dolu anti-kahramanlar...

Peşinen uyaralım, bu listede The Sopranos ve Peaky Blinders gibi kült dizilere yer vermedik çünkü onların bu türün mihenk taşları olduğu tartışılmaz. Ama bu, onların yok sayıldığı anlamına gelmiyor, aksine bu listeyi onların açtığı yolda ilerleyen yapımlarla genişletiyoruz.

Yani MobLand sizi içine çektiyse, şimdi bahsedeceğimiz diziler de sizi kolay kolay bırakmayacak. Yaşamlarını yasalara aldırış etmeden sürdüren hatta kendi kanunlarını yazan karakterleri, kırılma anlarını ve kirli ittifakları sevenlere özel, kan revan içinde bir liste bu.

Biz yeni sezon onayının bir an önce çıkmasını umut ederken, MobLand'in yokluğunu en aza indirecek 10 diziyle karşınızdayız.

Power

50 Cent'in hem ilham verdiği hem de yapımcısı olduğu Power, New York'un karanlık yüzünü anlatırken bir yandan da meşru bir hayat kurma çabasının gerilimli rotasını çiziyor. Başroldeki James St. Patrick, namı diğer Ghost, hem gece kulübü sahibi hem de yeraltı dünyasının kilit figürlerinden biri. Ancak Ghost'un hayali, suç dünyasını geride bırakıp düzgün bir hayat kurmak. Ne var ki karşısına çıkan her engel, onu daha da derine çekiyor. 

sdfgthy
Fotoğraf: Starz

Dizideki çift yaşam teması, karakterlerin sadakat sınavları ve sürekli artan tehditlerle birleşince ortaya nefes kesen bir anlatı çıkıyor. Özellikle Ghost'un eşi Tasha, suç ortağı Tommy ve hem aşkı hem düşmanı olan savcı Angela Valdes, anlatıya dinamik bir derinlik katıyor. 

6 sezonluk hikayenin her bölümü, yeni bir tehlike ve ihanetle örülmüş. Sürükleyici senaryosuyla Power, suç dizileri arasında kendine özel bir yer açıyor. Üstelik bu başarının, 4 ayrı yan diziyle büyüyen bir evrene dönüşmesini sağladığını hatırlatalım. 

Power, sokakların gücüyle sistemin içindeki gizli oyunları ve entrikaları aynı potada eriten, karanlık ama fazlasıyla cazip bir dünya sunuyor.

Nereden izlenir: Amazon Prime Video
IMDb: 8.1

Banshee

MobLand'in organize suç dünyasını sevdiyseniz ama daha küçük ölçekli, çarpık ve karakter odaklı bir hikayeye hazırsanız, Banshee tam size göre. Başroldeki isimsiz eski mahkum, Pennsylvania'nın Banshee adlı küçük kasabasına gelip sığınıp ölü bir şerifin kimliğine bürünüyor. Böylece hem kendi geçmişiyle yüzleştiği hem de kasabanın karanlık güçleriyle mücadele ettiği bambaşka bir hayata adım atıyor.

zxcvdfgh
Fotoğraf: Cinemax

Dizi, yalnızca dövüş sahneleri ya da çete savaşlarıyla değil, karakterlerinin iç çatışmaları ve aidiyet duygusuyla da dikkat çekiyor. Amiş mafyasından beyaz üstünlükçülere kadar her kesimden tehlikenin kol gezdiği Banshee kasabası, bir suç hikayesi için ideal zemin.

Ana karakter Lucas Hood, tıpkı MobLand'in Harry'si gibi, olayların dışında kalmak istese de sevdiklerini korumak için çizgiyi aşmak zorunda kalıyor. Şiddetin dozu kimi zaman çizgi roman estetiğine kaçsa da Banshee'nin asıl gücü, noir ve western etkilerini başarıyla harmanlamasında yatıyor.

Kimi zaman delice, kimi zaman şaşırtıcı şekilde duygusal olan Banshee, suç dizilerine başka bir pencereden bakmak isteyenler için keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazine.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor
IMDb: 8.4

Londra Çeteleri (Gangs of London)

Eğer MobLand'in dünyası hoşunuza gittiyse, bir sonraki durağınız Londra Çeteleri olmalı. Londra Çeteleri, gerçek bir hikayeye ya da romana dayanmıyor, ilginç şekilde bir video oyunundan uyarlanmış. Ama bu sizi yanıltmasın çünkü karşında ekranlardaki en acımasız ve stilize suç dizilerinden biri var. 

Dizinin Baskın (The Raid) serisiyle tanınan ortak yaratıcısı Gareth Evans sayesinde Londra Çeteleri, organize suçun şiddet dolu gerçeklerine yaptığı vurguyu tamamlayan bolca aksiyona sahip.

sdfrgt
Fotoğraf: Sky Atlantic / AMC+

Dizi, Londra'nın yeraltı dünyasındaki güç savaşlarını şiddetin filtresiz haliyle anlatıyor. Açılış sahnesiyle birlikte şehirdeki en güçlü mafya babasının öldürülmesiyle taşlar yerinden oynuyor. Dizi, sadece sürükleyici kurgusuyla değil, Evans imzasını taşıyan etkileyici dövüş sahneleriyle de dikkat çekiyor.

İzlerken zaman zaman nefesini tutmak zorunda kalıyorsun çünkü her sahne, bir başka patlamaya dönüşebiliyor. Londra Çeteleri, uluslararası suç ağlarını da işin içine katarak kapsamını genişletiyor ve MobLand'in gidebileceği yöne dair ipuçları da veriyor. Joe Cole, Colm Meaney ve Michelle Fairley gibi isimlerle oyuncu kadrosu da göz kamaştırıyor. Üçüncü sezonu Mart 2025'te izleyiciyle buluşan dizinin 4. sezonu da yolda.

Nereden izlenir: Amazon Prime Video
IMDb: 8.0

The Penguin

Süper kahraman maskesini çıkarıp doğrudan yeraltı dünyasına inen The Penguin, Gotham'ın gölgelerinde yükselen karanlık bir mafya anlatısı sunuyor. Matt Reeves'in The Batman evreninde geçen dizi, çizgi roman kökenlerini unutup daha çok bir suç dramasına dönüşüyor. Colin Farrell, Oswald "Oz" Cobblepot rolünde sadece karizmatik değil, aynı zamanda ürkütücü bir yükseliş öyküsünün merkezinde yer alıyor. Şehirdeki güç boşluğunu doldurmak için sokağa inen Oz, her adımda daha tehlikeli, daha acımasız biri haline geliyor. Özellikle Falcone'un kızı Sofia'yla kurduğu dengesiz ittifak ve genç Victor'ı himayesine alışı, dizinin dramatik gerilimini artırıyor. 

dfgrt
Fotoğraf: HBO

The Penguin, kanlı hesaplaşmalarla örülü, sadakat ve ihaneti sınayan klasik bir "zirveye tırmanma" öyküsü. Gotham belki çizgi romanların şehri ama bu anlatı, gerçek bir suç hikayesi. Farrell'ın sessiz ama yoğun performansı, onu bir Emmy yarışçısına dönüştürmekle kalmıyor, diziye sinema kalitesinde bir derinlik de katıyor. 

Şiddet, entrika ve güç oyunlarını seven Mobland izleyicileri için The Penguin, karanlığın içinden gelen güçlü bir alternatif. Mafya dizilerini sevenlerin kaçırmaması gereken, atmosferi yoğun, karanlık bir yapım.

Nereden izlenir: Max
IMDb: 8.6

Top Boy

Top Boy, Londra'nın doğusundaki Hackney sokaklarında geçen, yalnızca suçun değil, sistemin içindeki adaletsizliğin de başrol oynadığı bir dizi. MobLand'in yaratıcısı Ronan Bennett imzası taşıyan bu yapım, uyuşturucu ticaretiyle hayatta kalmaya çalışan Dushane ve Sully'nin hikayesini anlatıyor. Ancak dizi yalnızca sokak çatışmalarına odaklanmıyor; eşitsizlik, gentrifikasyon ve sistematik adaletsizlik gibi derin meseleleri de ele alıyor. 

dfrgty
Fotoğraf: Netflix

Karakterlerin kişisel çatışmaları, hayatta kalma çabaları ve aile ilişkileri hikayeye duygusal bir katman kazandırıyor. Dizinin başrolündeki Ashley Walters ve Kane Robinson kadar, etkileyici yardımcı oyuncu kadrosu da diziyi güçlü kılıyor. 

Dizinin 2011-2013'te ekranlara gelen iki sezonunun ardından iptal edilmesi hayranlarını üzse de Kanadalı rap yıldızı Drake'in projeye sahip çıkması Top Boy'u küresel bir fenomene dönüştürdü. Netflix'e geçişle birlikte üç sezon daha kazanan yapım, etkisini katlayarak devam ettirdi. Yeni sezonlar, hikayeyi daha da derinleştirdi ve Top Boy'u sadece bir suç dizisi olmaktan çıkarıp dönemin ruhunu yansıtan politik bir anlatıya dönüştürdü. Gündelik hayattaki travmalar, aile bağları ve güç oyunları arasında sıkışan karakterlerin portresi rahatsız edici derecede gerçekçi. 

Top Boy, sadece "tepeye çıkmak" için verilen bir mücadele değil, aynı zamanda bir toplumun aynası. Mobland'in karanlığını sevenler için bu dizi, son derece derin bir anlatı vaat ediyor. Sokakların diliyle yazılmış ama vicdanla izlenmesi gereken bir hikaye.

Nereden izlenir: Netflix
IMDb: 8.4

Love/Hate

İrlanda'nın karanlık suç dünyasına içeriden bir bakış sunan Love/Hate, yıllar içinde sessiz sedasız bir efsaneye dönüştü. Başlangıçta hak ettiği ilgiyi göremese de üçüncü sezonuyla birlikte bir milyona yakın izleyiciye ulaşarak İrlanda televizyonunun en çok konuşulan yapımlarından biri haline geldi. Dizi, Dublin'in yeraltı dünyasında hayatta kalmaya çalışan üç eski arkadaşın yükselişini ve kaçınılmaz çöküşünü anlatıyor.

yuı
Fotoğraf: RTÉ One

MobLand'de olduğu gibi burada da dostluk, ihanet, güç savaşları ve suça bulaşan hayatların psikolojik yıkımı ön planda. Harrigan ailesi gibi Love/Hate'in suç örgütü de yalnızca dış tehditlerle değil, içten içe parçalanmayla mücadele ediyor. Darren, Nidge ve John Boy'un etrafında örülen hikayede, sokakların şiddetiyle baş etmeye çalışan gençlerin nasıl karanlığa çekildiğine tanık oluyoruz.

Dublin'de geçen dizi, gerçekçi çekimleri ve etkileyici performanslarıyla sadece bir suç draması değil, aynı zamanda bir şehir portresi. 19 İrlanda Film ve Televizyon Ödülü kazanan Love/Hate, 2013'teki 12 adaylıkla da rekor kırmıştı. Oyuncu kadrosunda Aidan Gillen, Robert Sheehan ve Tom Vaughan-Lawlor gibi isimlerin yer alması da yapımı unutulmaz kılan unsurlardan.

İrlanda suç dizilerinin en iyilerinden biri olarak kabul edilen Love/Hate, hem atmosferi hem de anlatımıyla MobLand sonrası izlemeniz gereken yapımların başında geliyor.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor
IMDb: 8.5

Gomorrah

Eğer MobLand’deki aile içi savaş, iktidar oyunları ve sokakların acımasızlığı sizi etkilediyse, Gomorrah'ya bayılacaksınız. İtalyan mafyasının gerçekçi ve cilasız bir portresini çizen dizi, Napoli'nin suçla örülü atmosferinde geçiyor. Gerçek olaylardan esinlenen ve Roberto Saviano'nun aynı adlı kitabından uyarlanan Gomorrah, Savastano ailesinin yavaş yavaş çözülen iktidar düzenini ve bu çöküşün etrafında dönen kanlı hesaplaşmaları anlatıyor.

frgty6
Fotoğraf: Sky Atlantic

Tıpkı MobLand'de olduğu gibi, burada da çatışmanın tam ortasında kalan karakterler sadece hayatta kalmakla kalmıyor, aynı zamanda ailelerini ayakta tutmaya çalışıyor. Ciro ve Gennaro'nun arasındaki sürükleyici ilişki, Harry ve Kevin arasında gelişen gerilimi andırıyor. Her iki dizide de dışarıdan gelen tehditler kadar içeriden gelen ihanete karşı verilen savaş ön planda.

Gomorrah, mafya dizilerinde alışık olduğumuz "karizmatik suçlular" kalıbını yıkıyor ve çamura batmış, sert gerçeklikte yaşayan karakterlerle karşımıza çıkıyor. Eleştirmenler tarafından "İtalya'nın Breaking Bad'i" yakıştırması yapılan dizi "The Sopranos'un daha karanlık ve olgun bir versiyonu" diye tanımlanıyor. Birleşik Krallık'ın Guardian gazetesiyse diziyi anti-kahraman hikayeleri arasında "mükemmel bir örnek" olarak öne çıkarıyor.

Gerilimi, atmosferi, oyunculukları ve yazımıyla övgü toplayan Gomorrah, 5 sezon boyunca gücünü hiç kaybetmeyen ender yapımlardan biri. Eğer MobLand sonrası boşluğa düştüyseniz, Napoli sokaklarına adım atmanın tam sırası.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor
IMDb: 8.6

Ray Donovan

MobLand'in The Donovans ismiyle Ray Donovan'ın yan dizisi olarak planlandığını biliyor muydunuz? Bu bilgi, iki dizi arasındaki bağı daha da anlamlı kılıyor. Ray Donovan, Hollywood'un perde arkasında skandalları temizleyen profesyonel bir iş bitiricinin öyküsünü anlatıyor. Ray, işinde son derece başarılı olsa da aile ilişkileri darmadağın. Geçmiş travmaları ve babası Mickey'nin gelişiyle her şey daha da sarpa sarıyor.

fgrthyu
Fotoğraf: Showtime

Tıpkı MobLand'deki Harry Da Souza gibi Ray de suç dünyasında sessizce ipleri elinde tutan bir gölge kahraman. Ancak Harry sorunlarını bastırıp işine devam edebilirken, Ray'in iç dünyası dışarı taşıyor ve tüm dengeler sarsılıyor. Her iki karakter de sistemin çarklarını döndürürken kendi hayatlarında parçalanıyor.

Liev Schreiber'ın Ray'e kattığı ağırlık ve Jon Voight'un çarpıcı Mickey performansı, diziyi klasik bir suç hikayesinin ötesine taşıyor. Showtime tarihinin en çok izlenen ilk bölümüyle başlayan dizi, 7 sezon boyunca sadık bir izleyici kitlesi oluşturdu. 2022'de yayımlanan filmle veda eden Ray Donovan, eleştirmenlerden de yüksek not aldı.

Tempolu anlatımı, karanlık atmosferi ve güçlü karakter çalışmalarıyla Ray Donovan, MobLand'deki suç ve güç eksenli evreni, daha derinlikli duygusal çatışmalarla keşfetmek isteyen izleyiciler için biçilmiş kaftan.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor
IMDb: 8.3

The Gentlemen

The Gentlemen, Guy Ritchie imzasını taşıyan o tanıdık, keskin suç mizahını Netflix'e taşıyor. Dizi, 2019 tarihli aynı adlı filmin evreninde geçiyor ama yepyeni karakterlerle, başlı başına ayakta duran bir hikaye sunuyor. Theo James'in canlandırdığı Eddie Horniman, babasından görkemli bir malikaneyle birlikte gizli bir uyuşturucu imparatorluğu da devralıyor. Üst sınıf görgüsünün arkasında dönen kirli işler, MobLand'deki Harrigan ailesini hatırlatacak kadar vahşi ve kurnazca. Tıpkı Harry Da Souza gibi Eddie de kendini suç dünyasında istemeden bulan ama kısa sürede bu oyunun kurallarını öğrenen biri.

sadfrgt
Fotoğraf: Netflix

İki yapım da aile, miras, sadakat ve gücün karanlık yüzünü incelikle işlerken, kara mizahı da eksik etmiyor. Özellikle Guy Ritchie'nin klasik stiline aşina olanlar için The Gentlemen, zekice yazılmış diyalogları, bol entrikalı öyküsü ve tempolu yapısıyla cezbedici. Dizi, Ateşten Kalbe Akıldan Dumana (Lock, Stock and Two Smoking Barrels) ve Snatch gibi kült işlerden aşina olduğumuz Vinnie Jones'u da kadrosuna katarak hayranlarını memnun etmeyi başarıyor. Giancarlo Esposito ise her zamanki gibi karizmatik ve tehditkar.

The Gentlemen, ilk sezonuyla son derece iyi eleştiriler aldı ve yeni bölümler için yeşil ışık çoktan yakıldı. Suçun incelikle işlenmiş hallerine, stilize şiddete ve incelikli karakter çatışmalarına ilgi duyanlar için The Gentlemen tam bir ziyafet. 

Nereden izlenir: Netflix
IMDb: 8.0

Mayor of Kingstown

Mayor of Kingstown, yozlaşmış bir sistemin tam ortasında kalmış, karanlık bir arabulucunun hikayesi. Jeremy Renner'ın hayat verdiği Mike McLusky, tıpkı MobLand'deki Harry gibi düzenle suç arasındaki ince çizgide yürüyen, güç dengelerini yönetmeye çalışan bir bir iş bitirici. Hapishanelerle çevrili, Kingstown adındaki bu hayali kasaba, suçun kol gezdiği bir başka paralel evren gibi.

sdfrgty
Fotoğraf: Paramount+

Tıpkı Harry gibi Mike da sadece profesyonel görevlerle değil, kişisel travmaları ve ailesinin mirasıyla da mücadele ediyor. Her iki karakterin de amacı benzer: Patlamak üzere olan bir barutu kontrol altında tutmak. Ancak zamanla bu görev, onları da içten içe yutan bir şiddet sarmalına dönüşüyor.

Taylor Sheridan ve Hugh Dillon imzalı dizi, sistemin iç yüzünü acımasızca gösteriyor; ırkçılık, adaletsizlik ve gücün yozlaştırıcı etkisi üzerine cesur şeyler söylüyor. MobLand'in sokakları nasıl tehdit ve entrikayla örülüyse, Mayor of Kingstown da hapishane duvarlarının içinde ve dışında benzer bir gerilim kuruyor.

Eleştirmenlerden hem olumlu hem de olumsuz yorumlar alsa da dizi, izleyicisini her sezonda daha fazla içine çekiyor. Eğer MobLand'in gergin atmosferini sevdiyseniz, Mayor of Kingstown da sizi benzer şekilde kendine bağlayacak. Zira bu iki yapım, yasaların ötesinde adalet arayan adamların iç dünyasına aynı karanlık ışıkla bakıyor.

Nereden izlenir: TV+
IMDb: 8.2

Independent Türkçe