Dibeybe, ‘Libya'yı güvenli hale getirmek için’ Başağa ile görüşmeye sıcak bakıyor

Siyasi çıkmazı kırmak için parlamento seçimlerinin yıl sonunda yapılması önerildi

Dibeybe, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile görüştü (UBH)
Dibeybe, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile görüştü (UBH)
TT

Dibeybe, ‘Libya'yı güvenli hale getirmek için’ Başağa ile görüşmeye sıcak bakıyor

Dibeybe, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile görüştü (UBH)
Dibeybe, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile görüştü (UBH)

Libya’daki geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, rakibi, paralel İstikrar Hükümeti’nin Başbakanı Fethi Başağa ile görüşmeye sıcak bakıyor.  Dibeybe, ‘Libya'yı güvenli hale getirmek amacıyla birlikte çalışmak için halen rakiplerine elini uzattığını’ vurguladı. Dün akşam ülkenin batısındaki Misrata kentinden bir heyet ile yaptığı görüşmede, hükümetinin hedefinin seçimleri düzenlemek olduğunu söyleyen UBH Başbakanı, kendisine emanet edilen önemli ulusal hak gerçekleşene kadar seçimlerin anayasal temeli üzerinde uzlaşı sağlanmasını beklediğini açıkladı.
Her ne kadar Dibeybe ve Türkiye, UBH hükümetine bağlı güçlerin, Başağa hükümetine bağlı güçlerin başkente ilerlemesini önlemek için Ankara'dan insansız hava araçları (İHA) aracılığıyla askeri destek aldığına dair haberleri görmezden gelseler de Dibeybe, ‘Türkiye'nin Libya'da istikrarı destekleyen ve savaşı reddeden rolünden’ dolayı minnettar olduğunu ifade etti. Dibeybe, dün akşam kendisiyle görüşen Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz'ın, Trablus ve çevresinde yaşanan çatışmalarda hayatını kaybedenler için Türkiye’nin taziyelerini ilettiğini söyledi. Tedavi için Türkiye’ye gönderilen bazı hastalarla ilgili kayıt prosedürlerinde hükümetle koordinasyon içinde olunduğunu da sözlerine ekledi. Bu arada UBH, uçan ambulansın Trablus'taki son olaylarda yaralanan üç kişinin Tunus'a taşınması için ikinci uçuşunu gerçekleştirdiğini duyurdu.
Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi'nin (DYK) 58 üyesi, DYK Başkanı Halid el-Mişri'nin Kahire'deki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile yeni bir yasanın ya da anayasal temelin kabul edilmesine gerek kalmadan bu yılın bitiminden önce parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması önerisiyle ilgili gerçekleştireceği görüşmenin sonuçlarını bekliyorlar.
DYK üyeleri dün akşam yaptıkları açıklamada, mevcut ve olası çözümün öncelikle anayasal yetkisi olan yeni bir hükümetin kurulmasını ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasını sağlayacak bir parlamentonun oluşmasının önünü açacak yasama seçimlerinin yapılması olduğuna inandıklarını dile getirdiler. Bu bağlamda Ulusal Geçiş Konseyi tarafından çıkarılan 2012 tarihli ve 4 sayılı kanuna dayanılarak, yeni bir yasa ya da anayasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmadan bu seçimlerin yapılabileceğini düşünen DYK üyeleri, ‘seçimlerin bu yıl bitmeden önce yapılmasını ve seçimlerin yapılacağı tarihe karar vermeyi de Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu’na bırakılmasını’ önerdiler.
Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary Dicarlo, seçim süreciyle ilgili devam eden gecikmelerin ‘Trablus’ta, Trablus çevresinde ve muhtemelen tüm Libya’da güvenliğe karşı büyüyen bir tehdit oluşturduğu’ konusunda duyduğu ciddi endişeyi dile getirdi.
DiCarlo, Salı akşamı BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) verdiği brifingde, geçtiğimiz günlerde Trablus'ta yaşanan çatışmalardan bahsetti. Çatışmaların hızla sivillerin yaşadığı bölgelere yayıldığını söyleyen DiCarlo, orta ve ağır şiddette silahların rastgele kullanıldığını ve bu durumun sivilleri ve sivil altyapıyı etkilediğini belirtti. DiCarlo, “Başağa'ya sadık güçlerin doğudan başkente girmeye yönelik başka bir girişimi gibi görünüyordu. Ancak Dibeybe’ye bağlı güçler, Trablus'un yaklaşık 160 kilometre doğusunda bulunan Zliten'de onları engelledi ve çatışmaların ardından onları geri çekilmek zorunda bıraktı” dedi.
Her iki taraftan da misilleme saldırıları olabileceği konusunda uyaran DiCarlo, UBH’nin çatışmalara karışan Başağa'ya sadık unsurları tutuklama niyetinde olduğunu ve bununda sivil nüfusu bir kez daha etkileyebilecek silahlı çatışmalara yol açabileceğini belirtti.
Ülkede sınırlı bir siyasi ilerleme olduğunu söyleyerek bu konudaki endişelerini dile getiren DiCarlo, seçimler için anayasal bir temel üzerinde uzlaşıya varmada hiçbir ilerleme kaydedilmediğinin altını çizdi. Temsilciler Meclisi (TM) ve DYK başkanlarını Ortak Anayasa Komisyonu'nun yaptığı çalışmaları tamamlamaya çağıran BM yetkilisi, Libya halkının liderlerini seçmesini sağlayacak anayasal bir çerçeve ve seçim takvimi üzerinde anlaşmaya varılmasının önemine dikkati çekti.
DiCarlo sözlerini şöyle sürdürdü:
“Libya'daki tüm tarafların sahada sükûnetini korumaları, gerilimi artıran söylem ve eylemlerden kaçınmaları ve şiddete dönüşen siyasi kutuplaşmayı tersine çevirmek için bir an önce adım atmaları kritik önem taşıyor”.
Diğer taraftan Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir, dün Tunus'ta, ABD'nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf ve ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland ile ABD Büyükelçiliği ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) gibi ABD’li kurumlarla, Libya Merkez Bankası’nın birçok alanda teknik destek programları, bilgilendirme ve şeffaflığı geliştirme çabaları gibi çeşitli alanlarda iş birliğini görüştü.



Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.