House of the Dragon'a Joffrey Baratheon'dan bile kötü karakter girdi: Henüz bir bebek

Dizinin temposu üçüncü bölümde hızla artmaya başladı

Kral Viserys, karısı öldükten sonra Kral Eli Otto Hightower'ın kızı Alicent'la evlendi (HBO)
Kral Viserys, karısı öldükten sonra Kral Eli Otto Hightower'ın kızı Alicent'la evlendi (HBO)
TT

House of the Dragon'a Joffrey Baratheon'dan bile kötü karakter girdi: Henüz bir bebek

Kral Viserys, karısı öldükten sonra Kral Eli Otto Hightower'ın kızı Alicent'la evlendi (HBO)
Kral Viserys, karısı öldükten sonra Kral Eli Otto Hightower'ın kızı Alicent'la evlendi (HBO)

Game of Thrones'un spinoff'u House of the Dragon'a orijinal serideki Joffrey Baratheon ve Ramsay Bolton'dan bile daha acımasız olması beklenen bir karakter katıldı.
Targaryen Hanedanı'nın geçmişin anlatan dizinin üçüncü bölümünde yapılan zaman atlamasıyla senaryodaki heyecan yükseldi.
Dizinin ilk bölümlerinde Prenses Rhaenyra (Milly Alcock) ve kraliyetin dinamikleri tanıtılmıştı. Üçüncü bölümde dizinin ana konusu olan Targaryenlerin kanlı iç savaşına doğru ilerleyen hikaye biraz daha netlik kazandı.
İzleyicilerin hepsini tatmin etmeyen dizinin ilk iki bölümü IMDb'de 8.5 ve 8.8 puan almıştı.
Temponun arttığı üçüncü bölüm ise seyirciden olumlu yorumlar aldı ve bölüme IMDb'de 9.3 puan verildi.
*Haberin devamı spoiler içerir*
Kral Viserys'in (Paddy Considine) ikinci bölümde Alicent Hightower'la (Emily Carey) evleneceğini duyurmasının ardından dizi, üçüncü bölümde zaman atlamasıyla çiftin erkek çocuğunun ikinci isim günü kutlamalarını ekrana getirdi.
Dizinin bu bölümünde, kralın şimdilik küçük bir bebek olan ilk erkek çocuğu Aegeon'un ilerleyen zamanlarda taht kavgasında önemli bir rol üstleneceğinin sinyalleri verildi.
Kral Viserys, oğlu doğmadan önce varisi olarak kızı Prenses Rhaenyra'yı seçmişti. Fakat geleneklere göre kralın yerine en büyük oğlunun geçmesi gerektiği için, Aegon ve Rhaenyra taht mücadelesinde karşı karşıya gelecek.
Saray çevresi, Visery'in varisi olarak seçtiği Rhaenyra'yı destekleyenler ve geleneklere göre Aegon'un kral olması gerektiğini düşünenler arasında ikiye bölünecek.
Dizinin 5. bölümünde çok daha büyük bir zaman atlaması yapılacak ve Aegon taht için savaşan yetişkin biri olarak seyircinin karşısına çıkacak.
İlk bölümlerde 14 yaşında bir prenses olan Rhaenyra da daha olgun ve güç bir savaşçıya dönüşecek.
Orijinal seride kendilerinden başkasını düşünmeyen ve etraflarındaki herkesi keyiflerince öldüren, kadınlara tecavüz eden Joffrey Baratheon ve Ramsay Bolton, dizinin en acımasız karakterleri olarak kabul edilmişti.
House of the Dragon'ın uyarlandığı George R.R. Martin kitabı Ateş ve Kan (Fire and Blood) göz önünde bulundurulduğunda, Targaryen kanı taşıyan Aegon'un bu iki karakterden çok daha vahşi olması bekleniyor.
Independent Türkçe, New York Post, ScreenRant



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature