Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam, Şarku'l Avsat'a konuştu: ‘Suudi Arabistan'da dini söylem çağa ayak uyduruyor’

Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam. (Mısır Fetva Evi)
Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam. (Mısır Fetva Evi)
TT

Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam, Şarku'l Avsat'a konuştu: ‘Suudi Arabistan'da dini söylem çağa ayak uyduruyor’

Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam. (Mısır Fetva Evi)
Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam. (Mısır Fetva Evi)

Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam, Suudi Arabistan’daki dini anlayışa ilişkin yaptığı açıklamalarda “Suudi Arabistan'daki dini anlayış, çağa uygun bir tavra sahiptir. Bu yüzden Müslüman bireyler herhangi bir konuya ilişkin dini görüşü veya herhangi bir soruna ilişkin dini fetvayı rahatlıkla bulabilmektedir" dedi. Allam, Suudi Arabistan'daki dini söylemin ılımlı bir yaklaşıma sahip olduğunu vurguladığı açıklamasında bunun herkese hitap ettiğini ve sadece Müslümanlarla sınırlı olmadığını kaydetti. “Ayrıca bu söylem iyimserlik, çalışkanlık gibi güzel şeylere çağrıda bulunup tembellik ve yalancılık gibi diğer kötü özellikleri kapsamamaktadır" ifadelerini kullandı.
Mısır Baş Müftüsü Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamanın devamında, Arabistan'ın ‘aşırılıkçı ideoloji’ ile yüzleşme çabalarına dikkat çekti:
 “Suudi Arabistan aşırılıkçı düşünce tehlikesini erken fark etmiş, bu nedenle acil müdahale etmek adına gözlem ve araştırma yöntemini benimsemiştir. Bu sırada fetva söylemlerini yenilemiş ve teknolojik gelişmeye ayak uydurmak için araçlarını da güncellemiştir. Krallık terörizm ve aşırılıkçı ideoloji ile yüzleşti. Doğru fikirleri yaymak ve kutuplaşma tehlikesini bertaraf etmek adına gençlerle iletişim kurmak için bir dizi faaliyeti ve uygulamayı hayata geçirdi. Bu uygulamalar aynı zamanda ılımlı düşünceyi yaymak, din hakkındaki şiddet ve aşırılık fikirlerini saf dışı bırakmak ve tüm insanların hak dine ulaşmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirildi.”
Şevki Allam, sözlerinin devamında Suudi Arabistan’ın terörizmle mücadelesinin önemini vurguladı:
"Krallık ayrıca aşırılıkçı fikirleri dağıtmaya, toplumu çeşitli medya organları aracılığıyla terörizm olgusunun güvenlik ve ideolojik yönleri konusunda bilinçlendirmeye çabalıyor. Krallık aynı zamanda yapıcı diyalog yoluyla Krallığın içinde ve dışında ılımlılığa dayalı bir dini söylem formüle ettiği Kral Abdülaziz Ulusal Diyalog Merkezi'ni kurdu. Ayrıca terörizme yol açan fikirsel sapmaları ele almak ve bunlarla mücadele etmek için bir Fikri Güvenlik Genel Departmanı ve ayrıca düşünceye düşünceyle karşı çıkmak, sapma ve aşırılığa yol açan fıkhi şüpheleri ortaya çıkarmak için Tavsiye Komitesi oluşturdu.”
Allam, Suudi Arabistan'ın dini düşünceyi yenileme çabalarına yönelik de şunları söyledi:
“Suudi Arabistan Krallığı, çağın gereklerine ılımlı bir söylemle cevap verdi ve aşırılık yanlılarının dindeki argümanlarını çürütmek için ülkenin içinde bulunduğu durumu iyi gözlemledi. Krallık, öldürme ve kan dökmenin meşruiyetini sağlayacak delilleri Kur’an-ı Kerim ayetlerinden ve bağlamından koparılan Hz. Peygamber sünnetinden çıkarmaya çalışanlara karşı mücadele etmeyi önemsedi. Çünkü yanlış delil bulmak, İslam'ın öldürmeyi ve yıldırmayı yasakladığı bir zamanda, herkese karşı her türlü şiddeti haklı çıkarır."
Mısır Baş Müftüsü, Suudi Arabistan'daki dini söylemin çağa uygunluğu konusunda da şu değerlendirmede bulundu:
“Suudi Arabistan, Allah'ın yumuşak dil ve hoşgörü ile çağrıda bulunma, kabalığı ve şiddeti terk etme yaklaşımını benimsiyor. Çünkü aşırılık hoşgörülü, anlayışlı bir Müslüman'ın özelliklerinden olmadığı gibi, hiç bir şekilde İslam ümmetinin de özelliklerinden biri değildir.”
Mısır Baş Müftüsü Dr. Şevki Allam, Suudi Arabistan’ın ‘terörizm ve aşırılıkçılık’ gibi önemli sorunlarla yüzleşen dini söylemine dikkat çekti:
“Suudi Arabistan Krallığı bu konulara büyük önem veriyor ve bunları ele almada önemli başarılar elde etti. Ülke dini söylemi yenilemeyi ve ılımlılık ve hoşgörü kavramlarını pekiştirmeyi, aşırılık söylemleriyle yüzleşmeyi, her düzeyde diyalog kültürünü teşvik etmeyi ve her cinsiyetten genç kesime odaklanmayı bir öncelik haline getirdi. Çünkü gençler toplumun çoğunluğunu temsil ediyorlar ve içlerinde yetenekli olanları özel olarak eğiterek toplumu olumlu yönde etkilemelerini sağlayabiliriz. Krallığın politikası, toplumda vatandaşlara yönelik doğrudan tehditle mücadele etme temeline bağlı değildir. Daha ziyade aşırılıkçı ideolojiyi benimseyenlerle mücadele etmek, onun için plan yapmak ve uygulamaya koymaktır."
Dr. Şevki Allam, Suudi Arabistan ve Mısır'ın ‘aşırılıkçı” ideoloji ve ‘aşırılıkçı’ gruplarla mücadele etme çabalarına ilişkin şunları söyledi:
“Mısır ve Suudi Arabistan, İslamofobinin yarattığı olumsuz imajı yıkmak ve yurt dışında önyargıları ortadan kaldırmak için ılımlı dini söylem ihraç etmeye hevesli ve bu yönde büyük çaba sarf ediyor. Suudi Arabistan İslami İşler, Davet ve Hidayet Bakanlığı, Mısır ile uzlaşı içinde, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in sünnetine uygun olarak, Suudi Krallığı alimlerinin takdirini toplayan ılımlılık mesajları yayıyor. Suudi Arabistan'ın Mısır alimlerine, Mısır alimlerinin de Krallık alimlerine saygısı vardır."
Suudi Arabistan ve Mısır'ı birleştiren seçkin ilişkiler, Mısır Müftüsü'nün de başlıca gündem maddeleri arasındaydı. Mısır ve Suudi Arabistan halklarını birbirine bağlayan kardeşlik ilişkilerinin köklü bir tarihe sahip olduğunu vurgulayan Allam, Krallığın Arap ve İslam ülkelerinin sorunlarla ilgili duruşunda gösterdiği büyük çabaya ve İslam'a ve Müslümanlara hizmet etmedeki önemli rolüne övgüde bulundu.
Şevki Allam, “Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, dini söylemin yenilenmesi konusuyla ilgilenen ilk Mısır cumhurbaşkanıdır ve bazı aşırılıkçı grupların çarpık anlayışı nedeniyle yurt dışındaki yanlış İslam imajının düzeltilmesine çabalamıştır" diyerek "Cumhurbaşkanı Sisi, Kral Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın da iç ve toplumsal güvenliği sağlamak adına attığı adımlara dikkat çekti. İhtilaf yaratan sapkın fikir ve anlayışları ortadan kaldırarak dini söylemin yenilenmesi çağrısında bulunduklarını vurguladı.



Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
TT

Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)

Eski Sudan Başbakanı ve Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) Başkanı Abdullah Hamduk, Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) İkinci Komutanı Korgeneral Abdurrahim Daklu ile geçen ay Bahreyn’in başkenti Manama’da varılan anlaşmayı ‘doğru yolda atılmış olumlu bir adım’ olarak nitelendirdi. Hamduk, Manama’nın Cidde Platformu görüşmelerine entegre olduğunu söyledi. Ancak buna, Afrika kıtasında Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Afrika Birliği’nin (AfB) gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin eşlik etmesini şart koştu.

Hamduk, AfB zirvesinin oturum aralarında, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da Şarku’l Avsat ve sınırlı sayıda yerel gazeteciye röportaj verdi. Zirvede, Ekim 2021 darbesinin ardından üyeliğinin dondurulması nedeniyle Sudan yer almadı. Bu bağlamda Hamduk, pazar günü sona eren zirvedeki varlığının ona çok sayıda Afrikalı lider ve kıta dışından liderle görüşme fırsatı verdiğini söyledi.

Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)
Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)

Manama anlaşması

Ordu ile HDK arasındaki Manama Anlaşmasına ilişkin yorumunda Hamduk, yaşananların ‘Cidde müzakere platformunun genişletilmesi’ olarak değerlendirildiğini söylerken, müzakerelerin Suudi Arabistan Krallığı ve ABD tarafından kolaylaştırılmasının ardından Manama’nın, bunlara Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i de eklediğini dile getirdi.

Hamduk, Genelkurmay Başkanı Yardımcısı ile Hızlı Destek arasında Manama’daki anlaşmayı ‘doğru yönde atılmış olumlu bir adım’ olarak değerlendirdi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Manama Platformu’nun çabaları devam ederse, çatışmaların ve ateşlerin durdurulması aşamasına ulaşırsa ve insani yardımların ulaştırılması kolaylaşırsa vatandaşların acılarının hafifletilmesinin yolu açılacaktır” dedi.

Hamduk, müzakere sürecinin başarısı için IGAD ve AfB’nin gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin yürütülmesini şart koştu. Aynı şekilde “Siyasi süreç uzun süredir ertelendi. Belki de krize askeri bir çözümün bulunmadığı ve siyasi aktörleri ve tüm demokratik güçleri bir araya getiren siyasi sürecin öneminin olmadığı bir ortamda bu gecikme, Sudan sorununun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.

Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)
Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)

Eski Sudan Başbakanı, görüştüğü liderlere Sudan savaşı ve krizinin askeri bir çözümü olmadığına ikna olunması gerekliliğine vurgu yaparak, onları krizi müzakere yoluyla çözecek siyasi süreci desteklemeye çağırdı. Abdullah Hamduk, “Kuruluş konferansını, geçiş anayasasını, geçiş düzenlemelerini ve Sudan’ın birliğinin ve tek ulusal ordunun onaylanmasını, geçiş dönemi adaletini, demokratik sivil dönüşümü, cezasız kalmamayı, hesap verebilirliği ve diğerlerini içeren ilkeler topluluğu üreten bir istişare toplantısıyla sonuçlanan bir dizi mekanizmadan oluşmuş yol haritası eşliğinde, onlarla birlikte krizi tanımlamaya, Tekaddüm koalisyonunun krize çözüm bulma vizyonunu sunmaya odaklandık” açıklamasında bulundu.

Krizin köklerine değinmek

Zirvede Afrikalı liderler ve katılımcılarla yaptığı görüşmede Hamduk, Sudan krizinin köklerine değinilmesinin ve savaşların sonsuza kadar durdurulmasının önemine dikkati çekerek, “Nisan savaşı, Sudan’daki ilk savaş değil. Bunun son savaş olması için tüm meseleleri ele almalıyız” dedi.

Eski Başbakan, görüştüğü liderlerle ülkenin tanık olduğu felaket insani durumu da ele aldığını ifade ederken, “İstatistiklere göre 25 milyon Sudanlı, savaş ve tarım sezonunun başarısızlıkla sonuçlanması sonucunda kıtlığa maruz kalıyor. Sudanlıların acılarını hafifletmek için uluslararası topluma Çad, Etiyopya ve Güney Sudan’dan insani yardımların Sudan’ın çeşitli sınırlarına girmesine izin vermeleri çağrısında bulunduk” şeklinde konuştu.

Abdullah Hamduk, konuşmasında bölgede tanık olunan siyasi çalkantılara ve güvenlikteki akışkanlığa da değindi. Bu bağlamda “Gazze’deki savaşın yanı sıra Kızıldeniz’de de çatışmalar yaşanıyor. Bölge çok şiddetli bir kutuplaşma durumuna sahne oluyor. Bu çatışmaya doğrudan müdahale, kutuplaşma durumunu artıracaktır” diyen Hamduk, “Tüm komşu ülkelerle iletişim kurarak ve müzakere edilmiş siyasi çözümlere öncelik vererek doğru yönde ilerlediğimizi umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)
Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)

Eski Sudan Başbakanı, Tekaddüm koalisyonunun komutanlığıyla görüşme talebine ve Hızlı Destek liderliğiyle Addis Ababa Bildirgesi’ni imzalamasına da değinirken, “Çatışmayı durdurmak için savaşın her iki tarafına da mesajlar gönderdik. Hızlı Destek Kuvvetleri liderliği yanıt verdi. Onlarla Addis Ababa’da bir araya geldik ve bildirgeyi imzaladık. Bu, Tekaddüm tarafından önerilen yol haritasında belirtilenlerin çoğuyla tutarlıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Orduyla sürekli iletişim

Hamduk ayrıca, genelkurmay başkanlığıyla toplantı yapmak için temasının kesilmediğini ve kendisiyle son temasının iki hafta önce olduğunu söylerken, “Ancak henüz nihai bir karara varıp toplantı tarihini belirlemedik. Ama hızlı ve ivedi bir şekilde onlarla bir araya gelmeyi umuyoruz. İki tarafla olan iletişimimiz sırasında, müzakere için sağlıklı bir ortam yaratmak amacıyla düşmanca söylemlerin kontrol altına alınmasının önemini vurguladık” dedi.

Ordunun toplantının geçici başkent Port Sudan’da yapılması talebiyle ilgili olarak ise Abdullah Hamduk, “Sudan’ın herhangi bir yerinde ordu komutanlarıyla görüşmemizde herhangi bir sorun yok. Ancak onlara tüm ülkenin savaş halinde olduğunu ve Sudan Limanı’ndaki genelkurmay başkanlığının varlığının koşulların anormal olduğunu doğruladığını ve bu durumdan ziyade eşitlik ve özgürlük konusunu ele almamıza imkân veren bir atmosferde buluşmamız gerektiğini söyledik. Bu durum, şu anda Sudan’da mevcut değil” dedi.

Tekaddum’un ordu liderleriyle görüşme konusundaki istekliliğini yineleyen Hamduk, “Bu konunun amacı, savaşın durdurulmasını hızlandırmak ve Sudan halkının acılarına son vermektir. Formalitelerin savaşın durdurulmasına izin vererek ya da yardımcı olarak bu iletişimin sağlanmasına engel olmayacağını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Addis Ababa Bildirgesi hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak ise Hamduk, anlaşmada öngörülen pratik hususların, özellikle de 451 savaş esirinin serbest bırakılması vaadinin uygulanmasının önemini vurguladığını söyledi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Hızlı Destek liderliği, mahkumları serbest bırakmaya hazır olduğunu belirtti. Ancak Kızılhaç’ın ülkeyi terk etmesi sorunuyla karşı karşıya olduğunu, daha önce de Kızılhaç aracılığıyla benzer açıklamaların yapıldığını ifade etti. Kızılhaç’ın yokluğu, bildirgede öngörülen tutukluların serbest bırakılmasının tamamlanmasını engelledi” ifadelerini kullandı.

Tekaddum’un karşı karşıya olduğu zorluklar

Abdullah Hamduk, Tekaddum koalisyonunun çalışmalarının ve genişlemesinin karşı karşıya olduğu zorlukları kabul ederken, “Ancak Mısır’da başlangıçta Arap Sosyalist Baas Partisi ve Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ile görüştük. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile ortak eylem gündemi için teknik bir komite oluşturulması konusunda anlaştık. Platform ve Koordinasyon Sekreterliği gibi diğer gruplarla da görüştük” dedi.

Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)
Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)

Hamduk, açıklamalarının Abdulaziz el-Hillu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi, Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi, Komünist Parti, Arap Sosyalist Baas Partisi, Federal Parti ve Dr. Ali el-Hac liderliğindeki Halk Kongresi’ne yönelik olduğunu söyledi. Ayrıca, sonuçların çoğunlukla olumlu olduğunu ve şu anda ortak işbirliği olanaklarını birlikte incelediklerini ifade etti.

Abdullah Hamduk, temasa geçilen güçlerin çoğunun demokratik güçlerin birliğine ve ortak eyleme istekli olduklarını ifade ettiğini vurgularken, “Ancak koalisyon çalışmalarının devam edebilecek ve ayakta durabilecek temeller üzerine inşa edilebilmesi için sabır ve aceleci sonuçlara varılmaması gerekir” dedi.

Eski Başbakan, siyasi ve sivil güçlere, ‘Tekaddum koalisyonuna katılmak, Tekaddum üyeliği olmadan ortak çalışmak ve son seçenek olarak da gelecek ayki Tekaddum kuruluş konferansı çalışmalarına veya Tekaddum’un düzenlemeye başladığı çalıştaylara katılmak’ olmak üzere savaşı durdurma yolunda üç ortak eylem önerdi.