Başbakan Kazımi, Sadr’ın katılımı olmadan bir hükümet kurulmasına sıcak bakmıyor

Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakan adayları Siya Sudani’nin değiştirilebileceğinin sinyalini verdiler

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
TT

Başbakan Kazımi, Sadr’ın katılımı olmadan bir hükümet kurulmasına sıcak bakmıyor

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr'ın katılımı olmadan bir hükümet kurması olasılığına sıcak bakmadığını açıklarken böyle bir hükümetin ‘büyük zorluklarla’ karşı karşıya kalacağını belirtti. Öte yandan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr’ın yeni hükümetin özelliklerini belirlemek üzere Koordinasyon Çerçevesi güçleri ile doğrudan müzakerelere katılmayı kabul etmesi halinde başbakan adayını değiştirebileceğinin sinyalini verdi. Irak siyaset sahnesi hala itme ve çekme arasında bocalıyor.
Kazımi, Al-Monitor'a verdiği röportajda, Irak'ın şiddet dolu geçmişinden diyaloga dayalı bir geleceğe doğru uzaklaşması gerektiğini belirterek, “Sadr'ın katılımı olmayan bir hükümetin büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağını artık herkes anladı” ifadelerini kullandı.
Kazımi, röportajda, “Irak’taki siyasi sınıf halkın kendisine karşı güveninde bir krizle karşı karşıya. Sadr’ın yeni kurulacak hükümetin dışında kalması da örneğin Ekim 2019'un tekrarına hatta daha kötüsüne yol açabilir. Önceliklerim diyalog, diyalog, diyalog” dedi.
İran'ın Irak'ta dostları olduğuna ve şu anda sahip oldukları silahları kullanmak yerine üzerlerindeki nüfuzuyla onları diyaloga itebildiğine dikkati çeken Irak Başbakanı, “(İran ile) iyi bir ilişkiye ihtiyacımız var. Şu anda İran ile ilişkimiz iyi” şeklinde konuştu.
Kazımi, ‘Yeni Biladu’ş-Şam’ kavramı hakkında şunları söyledi:
“Yeni Biladu’ş-Şam fikrini başlatanlar Iraklılar ve Ürdünlülerdir. Kalkınmanın ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra entegre elektrik ağı planları da dahil olmak üzere enerji bağlantıları yoluyla herkese hizmet edecek ortak paydaya ve çıkarlara dayalı bir kavramdır.”
Irak Başbakanı, Ürdün ve Mısır ile yapılan bu üçlü düzenlemenin ardındaki düşüncenin, bölgede daha fazla ülkeyle daha kapsamlı bir koordinasyon için bir mekanizma oluşturmak olduğuna ve bu daha kapsamlı koordinasyonun Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerini de kapsadığına dikkati çekti.
Irak içindeki bazı radikal unsurların KİK ülkeleriyle ilişkilerin bu şekilde ilerlemesini istemediğini söyleyen Kazımi, ancak Irak halkının çoğunluğunun bu ilişkileri desteklediğini ve bundan memnun olduklarını açıkladı.
Aralarında ciddi görüş ayrılıkları bulunan birçok ülkenin Bağdat'ta aynı masada oturduklarını hatırlatan Kazımi, “Şimdi, bölgenin ve dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklarla başa çıkabilmek için daha fazla koordinasyon sağlamayı amaçlayan bu konferansı Ürdün'de yapmak için uygun zamanı tartışıyoruz” dedi.
Ülkesinin, İran ve Suudi Arabistan’dan yetkililer arasında Bağdat'ın ev sahipliğinde yapılan görüşmeler de dahil olmak üzere iki ülke arasında beş gizli arabuluculuk çabalarına katıldığını belirten Kazımi, “İran ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki gerileme nedeniyle, bir güven ortamı oluşturmak için iki taraf arasında bu beş müzakere turuna ihtiyacımız vardı. Müzakereler daha yüksek bir seviyeye taşınmadan önce, yakında başka bir müzakere turu daha yapılacak” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran'a yakın siyasi güçlerin de çatısı altında olduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi, Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr ile anlaşma ihtimali açısından başbakan adayları Muhammed Şiya es-Sudani'nin yerine Sadr'ın kendisi hakkında ikna edici gözlemleri olması halinde başka bir adayın sunulabileceği olasılığı da dahil bazı esneklikler gösterdi.
Koordinasyon Çerçevesi’nin önde gelen liderlerinden biri olarak tanımlanan Asaib Ehli Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali, Cuma akşamı bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, “Koordinasyon Çerçevesi, siyasi krizi sona erdirmek için çözümlere açık, ancak zamanı geri alıp istifa eden Sadr Grubu milletvekillerini yeniden Meclis’e getirmek mümkün değil” şeklinde konuştu. Sadr Grubu milletvekillerinin dönüşü için erken seçimlerin yapılmasından başka bir çözüm olmadığını söyleyen Hazali, “Çözüm erken seçimlerin yapılmasında yatıyor ve tüm Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr Hareketi’ndeki kardeşlerin memnuniyeti için bunu kabul ediyor” dedi.
Koordinasyon Çerçevesi’nin, eğer Sadr Hareketi hükümete katılmak istiyorsa Meclis'ten istifa eden Sadr Grubu’nun büyüklüğüne göre Sadr Hareketi ile hükümeti paylaşmaya hazır olduğunu söyleyen Hazali,  “Koordinasyon Çerçevesi, Şiilerin siyasi geleneklere göre aldığı toplam 12 bakanlığın yarısını Sadr Hareketi’ne vermeye hazır” diye konuştu. Koordinasyon Çerçevesi’nin eğer çözüm teşkil edecekse başbakan adayı Muhammed Şiya es-Sudani'nden de vazgeçmeye hazır olduğunu da belirten Hazali, Sadr Hareketi'nin sorduğu her soruya Koordinasyon Çerçevesi’nden cevap bulacağını ve Koordinasyon Çerçevesi’nin siyasi krizi aşmak için Sadr Hareketi’ne açık ve duyarlı olduğunu ifade etti.
Irak Düşünce Merkezi Başkanı İhsan Şammari, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede,  yapılacak herhangi bir ön okumaya göre Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın son dönemde barış ve hoşgörü çağrısında bulunan, bölünmeyi reddeden ve uzlaşmayı destekleyen tutumuna dayalı olarak bazı meselelerde esneklik göstermeye başladığının görüldüğünü söyledi. Mevcut ortamın tutumlarda bir miktar esneklik olduğu düşüncesine sevk ettiğini belirten Şammari, bunun, Sadr'ın yeni hükümetin gereksinimleriyle esnek bir şekilde ilgilenme ve başbakan adayının değiştirilebileceğini söyleyen (Asaib Ehli Hak Hareketi lideri) Kays el-Hazali'nin tezlerinden de anlaşılabileceğini ifade etti.
Şammari, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Esneklik olduğu düşünülse de iki söylemden vazgeçilmesi doğrudan esneklik olduğunu göstermez. Bunun birden fazla nedeni var. Birincisi, Sadr siyasi olmaktan ziyade dini bir yönden konuşuyor. Siyasete dönmek istemediğini öne sürüyor. Bence bu, Sadr'ın çevresinin oluşumu ve İslami tezleriyle ilişkili. İkincisi ise bir yol haritası çizip beklenmesi. Bu yüzden gelecek tepkinin, Meclis oturumlarına yeşil ışık yakılması için bir fırsat olmasını beklemiyorum.”
Sadr'ın konuşmasında siyasi yönle dini yön arasında bir ilişki olduğunu açıkça ifade eden Şammari, “Sadr’ın daha önceki siyasi konuşmalarına baktığımızda siyasi söylemlerini dini söylemlerinden ayırdığı görülüyor. Bu nedenle yaptığı çağrı, özellikle (Iraklı Şii dini mercilerden Ayetullah Kazım) el-Hairi'nin emekli olmasından sonra yapılan dini yönlendirmeler bağlamında olduğu görülüyor” diye konuştu.
Hazali'nin açıklamalarına da değinen Şammari, Koordinasyon Çerçevesi güçleri içindeki görüş ayrılıkları ve (Hukuk Devleti Koalisyonu lideri Nuri) el-Maliki'nin (Başbakan adayı Muhammed Siya) es-Sudani'nin adaylığından vazgeçme konusundaki sert tutumu nedeniyle Hazali’nin açıklamalarının doğru olmayabileceğini söyledi. Hazali'nin çağrısının bir takım şartlara bağlı olduğuna dikkati çeken Şammari, “Buna dayanarak, Sadr'ın herhangi bir ön koşulu kabul etmediği göz önüne alındığında çağrısının Sadr tarafından kabul edilebileceğini düşünmüyorum” dedi.



Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
TT

Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)

Suriye İçişleri Bakanlığı bugün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Lübnan’a gönderilmek üzere olduğu belirtilen büyük miktarda harp mayınının sevkiyatını engelleyen operasyonda bir kişinin öldüğünü, dört kişinin ise gözaltına alındığını duyurdu.

Açıklamaya göre operasyon, Şam’ın kuzey kırsalındaki Cebbe bölgesinde yürütülen ‘titiz takip ve detaylı soruşturma’ sonrası gerçekleştirildi. Şüpheli bir grubun hareketlerinin tespit edilmesinin ardından düzenlenen baskında dört kişi yakalandı, beşinci bir şüpheli ise devriyelerle yaşanan çatışma sırasında öldürüldü.

Lübnan sınırına yakın Yabrud bölgesinin iç güvenlik müdürü Halid Abbas Taktuk, uzman birimlerin ‘fitilleri takılı bin 250 harp mayınını’ ele geçirdiğini, mayınların Şam kırsalındaki Cebbe bölgesinde bir noktada depolandığını aktardı. Bakanlık, ele geçirilen mühimmatın Lübnan’daki Hizbullah’a kaçırılmak üzere hazırlandığını bildirdi.

Suriye İçişleri Bakanlığı, harp mayınlarının bulunduğu onlarca ahşap sandık ve çantanın yanı sıra bir binanın avlusunda istiflenmiş yüzlerce mayını gösteren fotoğraflar yayımladı.

Suriye-Lübnan sınırı boyunca uzanan 300 kilometrelik hat, özellikle Kalamun, Zebedani ve Humus kırsalındaki sarp dağlık bölgelerde faaliyet gösteren kaçakçılık şebekelerinin yoğun hareketliliğine sahne oluyor. Bu şebekeler, bölgenin coğrafi yapısından ve kontrolsüz geçiş noktalarının fazlalığından yararlanarak uyuşturucu, akaryakıt ve silah kaçakçılığı yapıyor. Bu durum, AFP’nin aktardığı bilgilerle de destekleniyor.

Hizbullah’a yönelik saldırılarını artıran İsrail ise Tahran destekli örgütün yeniden silahlanmaya çalıştığını öne sürüyor. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre11 Eylül’de Suriye, Şam yakınlarında Hizbullah bağlantılı bir hücrenin çökertildiğini açıkladı, ancak Hizbullah yayımladığı açıklamada Suriye topraklarında ‘varlık göstermediğini’ belirtti.

Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından göreve gelen yeni yönetim, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğinde sınır güvenliğini artırmaya yönelik adımlar atıldığını duyurmuştu. Zaman zaman çatışmalar yaşansa da kaçakçılık faaliyetleri durmadı. Komşu ülkeler, özellikle büyük miktarlarda captagon hapı ele geçirildiğini açıklamayı sürdürüyor.


Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)

Kahire: Halid MahmudABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Dagvin Anderson, Libya ziyaretine devam ederek ülkenin doğusuna geçip Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldi. Anderson, başkent Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Washington’un askeri kurumların birleştirilmesi ve iki tarafın katılımıyla ilk kez düzenlenecek ortak askeri tatbikatların önemine vurgu yaptığını belirtmişti.

LUO Komutanlığı dün yaptığı açıklamada, Hafter’in Bingazi’de Anderson ile yaptığı görüşmede, ikili bağların güçlendirilmesi ve askeri iş birliği konularının ele alındığını bildirdi. Görüşmede özellikle terör ve aşırılık, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması, ayrıca ordu birliklerinin kapasitelerini artırmaya yönelik ortak eğitim programlarının geliştirilmesi konuları değerlendirildi. Bunun yanı sıra ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliği fırsatları da görüşüldü.

Toplantıda Hafter, Libya ile ABD arasında çeşitli alanlardaki özel ortaklık ilişkilerini övdü.

Hafter’in ofisi, Anderson’un görüşmede taraflar arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaptığını ve ordunun, Libya’da güvenlik ve istikrarı artırmadaki başlıca rolünün bölge üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ettiğini aktardı.

acdfgt
AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson, pazartesi günü Trablus'ta Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bir araya geldi. (ABD Büyükelçiliği)

Anderson, Trablus’ta UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile yaptığı görüşmede, ikili güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, bölgesel istikrarın sağlanması ve ABD’nin Libya ordusunun birleştirilmesine yönelik çabalarının desteklenmesi konularını ele aldı. Anderson, birleşik, egemen ve istikrarlı bir Libya’nın ABD ve diğer ortaklarla ekonomik iş birliğini artıracağını ve bunun Libya halkının yararına olacağını vurguladı.

ABD Büyükelçiliği, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, Anderson’un Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ve Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam ez-Zubi ile ayrı ayrı toplantılar yaptığını bildirdi. Toplantılarda, ortak askeri iş birliğinin genişletilmesi, Libya güvenlik güçlerinin profesyonelliğinin artırılması ve Libya’nın askeri kurumları birleştirme çabaları ele alındı. Anderson ayrıca, AFRICOM tarafından nisan ayında Sirte’de düzenlenecek Flintlock 26 tatbikatının, ülke genelindeki Libya güçlerini Afrika ve Avrupa’daki ortaklarla bir araya getirerek terör ve diğer tehditlere karşı kapasitelerini güçlendireceğini belirtti. Anderson, ABD’nin, Libya’nın bölünmüşlükleri aşarak güvenlik güçlerini birleştirme çabalarını desteklemeye devam edeceğini de taahhüt etti.

gty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (UBH)

Diğer yandan Dibeybe, pazartesi akşamı belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yürütülen projelerde belirlenen takvimlere uyulmasının ve uygulamaların yüksek verimlilikle takip edilmesinin önemine vurgu yaptı. Dibeybe, bunun vatandaşların yaşamına olumlu yansıyacağını ve hükümetin kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtti.

Dibeybe, toplantıda ayrıca yeni projelerin uygulanması talimatını verdi; bunların başında okul inşaatları yer alıyor. Yürütme birimlerinin başkanlarına, salı günü itibarıyla belediyelerle doğrudan toplantılar yaparak projelerin ilerleyişini takip etmeleri ve planlanan şekilde uygulanmasını sağlamaları talimatı verildi.

Toplantıya katılanların, hükümetin kalkınma ve hizmet dosyalarını yönetme çabalarını tam olarak desteklediğini, hükümet yaklaşımına bağlı kalacaklarını ve projelere desteğin süreceğini ilettikleri aktarıldı. Bu tutumun, vatandaşlara sunulan hizmetlerin iyileştirilmesine ve tüm sektörlerde yerel kalkınmanın güçlendirilmesine katkı sağlayacağı vurgulandı.

rtt
Önceki belediye seçim kampanyasından (Libya Yüksek Seçim Komisyonu)

Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu, belediye meclisi seçimlerinin üçüncü aşamasının oylamasını bu ayın 13’ünde gerçekleştirme tarihini açıkladı. Bu aşama, ağırlıklı olarak ülkenin doğu ve güney bölgelerinde yer alan dokuz belediyeyi kapsıyor.

Yüksek Seçim Komisyonu, şu ana kadar 120 belediye meclisinden 60’ının seçimlerini tamamladı. Kalan belediyelerdeki seçimleri ise önümüzdeki yıl içinde tamamlamayı planlıyor.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.