Başbakan Kazımi, Sadr’ın katılımı olmadan bir hükümet kurulmasına sıcak bakmıyor

Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakan adayları Siya Sudani’nin değiştirilebileceğinin sinyalini verdiler

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
TT

Başbakan Kazımi, Sadr’ın katılımı olmadan bir hükümet kurulmasına sıcak bakmıyor

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi (DPA)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr'ın katılımı olmadan bir hükümet kurması olasılığına sıcak bakmadığını açıklarken böyle bir hükümetin ‘büyük zorluklarla’ karşı karşıya kalacağını belirtti. Öte yandan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr’ın yeni hükümetin özelliklerini belirlemek üzere Koordinasyon Çerçevesi güçleri ile doğrudan müzakerelere katılmayı kabul etmesi halinde başbakan adayını değiştirebileceğinin sinyalini verdi. Irak siyaset sahnesi hala itme ve çekme arasında bocalıyor.
Kazımi, Al-Monitor'a verdiği röportajda, Irak'ın şiddet dolu geçmişinden diyaloga dayalı bir geleceğe doğru uzaklaşması gerektiğini belirterek, “Sadr'ın katılımı olmayan bir hükümetin büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağını artık herkes anladı” ifadelerini kullandı.
Kazımi, röportajda, “Irak’taki siyasi sınıf halkın kendisine karşı güveninde bir krizle karşı karşıya. Sadr’ın yeni kurulacak hükümetin dışında kalması da örneğin Ekim 2019'un tekrarına hatta daha kötüsüne yol açabilir. Önceliklerim diyalog, diyalog, diyalog” dedi.
İran'ın Irak'ta dostları olduğuna ve şu anda sahip oldukları silahları kullanmak yerine üzerlerindeki nüfuzuyla onları diyaloga itebildiğine dikkati çeken Irak Başbakanı, “(İran ile) iyi bir ilişkiye ihtiyacımız var. Şu anda İran ile ilişkimiz iyi” şeklinde konuştu.
Kazımi, ‘Yeni Biladu’ş-Şam’ kavramı hakkında şunları söyledi:
“Yeni Biladu’ş-Şam fikrini başlatanlar Iraklılar ve Ürdünlülerdir. Kalkınmanın ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra entegre elektrik ağı planları da dahil olmak üzere enerji bağlantıları yoluyla herkese hizmet edecek ortak paydaya ve çıkarlara dayalı bir kavramdır.”
Irak Başbakanı, Ürdün ve Mısır ile yapılan bu üçlü düzenlemenin ardındaki düşüncenin, bölgede daha fazla ülkeyle daha kapsamlı bir koordinasyon için bir mekanizma oluşturmak olduğuna ve bu daha kapsamlı koordinasyonun Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerini de kapsadığına dikkati çekti.
Irak içindeki bazı radikal unsurların KİK ülkeleriyle ilişkilerin bu şekilde ilerlemesini istemediğini söyleyen Kazımi, ancak Irak halkının çoğunluğunun bu ilişkileri desteklediğini ve bundan memnun olduklarını açıkladı.
Aralarında ciddi görüş ayrılıkları bulunan birçok ülkenin Bağdat'ta aynı masada oturduklarını hatırlatan Kazımi, “Şimdi, bölgenin ve dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklarla başa çıkabilmek için daha fazla koordinasyon sağlamayı amaçlayan bu konferansı Ürdün'de yapmak için uygun zamanı tartışıyoruz” dedi.
Ülkesinin, İran ve Suudi Arabistan’dan yetkililer arasında Bağdat'ın ev sahipliğinde yapılan görüşmeler de dahil olmak üzere iki ülke arasında beş gizli arabuluculuk çabalarına katıldığını belirten Kazımi, “İran ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki gerileme nedeniyle, bir güven ortamı oluşturmak için iki taraf arasında bu beş müzakere turuna ihtiyacımız vardı. Müzakereler daha yüksek bir seviyeye taşınmadan önce, yakında başka bir müzakere turu daha yapılacak” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran'a yakın siyasi güçlerin de çatısı altında olduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi, Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr ile anlaşma ihtimali açısından başbakan adayları Muhammed Şiya es-Sudani'nin yerine Sadr'ın kendisi hakkında ikna edici gözlemleri olması halinde başka bir adayın sunulabileceği olasılığı da dahil bazı esneklikler gösterdi.
Koordinasyon Çerçevesi’nin önde gelen liderlerinden biri olarak tanımlanan Asaib Ehli Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali, Cuma akşamı bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, “Koordinasyon Çerçevesi, siyasi krizi sona erdirmek için çözümlere açık, ancak zamanı geri alıp istifa eden Sadr Grubu milletvekillerini yeniden Meclis’e getirmek mümkün değil” şeklinde konuştu. Sadr Grubu milletvekillerinin dönüşü için erken seçimlerin yapılmasından başka bir çözüm olmadığını söyleyen Hazali, “Çözüm erken seçimlerin yapılmasında yatıyor ve tüm Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr Hareketi’ndeki kardeşlerin memnuniyeti için bunu kabul ediyor” dedi.
Koordinasyon Çerçevesi’nin, eğer Sadr Hareketi hükümete katılmak istiyorsa Meclis'ten istifa eden Sadr Grubu’nun büyüklüğüne göre Sadr Hareketi ile hükümeti paylaşmaya hazır olduğunu söyleyen Hazali,  “Koordinasyon Çerçevesi, Şiilerin siyasi geleneklere göre aldığı toplam 12 bakanlığın yarısını Sadr Hareketi’ne vermeye hazır” diye konuştu. Koordinasyon Çerçevesi’nin eğer çözüm teşkil edecekse başbakan adayı Muhammed Şiya es-Sudani'nden de vazgeçmeye hazır olduğunu da belirten Hazali, Sadr Hareketi'nin sorduğu her soruya Koordinasyon Çerçevesi’nden cevap bulacağını ve Koordinasyon Çerçevesi’nin siyasi krizi aşmak için Sadr Hareketi’ne açık ve duyarlı olduğunu ifade etti.
Irak Düşünce Merkezi Başkanı İhsan Şammari, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede,  yapılacak herhangi bir ön okumaya göre Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın son dönemde barış ve hoşgörü çağrısında bulunan, bölünmeyi reddeden ve uzlaşmayı destekleyen tutumuna dayalı olarak bazı meselelerde esneklik göstermeye başladığının görüldüğünü söyledi. Mevcut ortamın tutumlarda bir miktar esneklik olduğu düşüncesine sevk ettiğini belirten Şammari, bunun, Sadr'ın yeni hükümetin gereksinimleriyle esnek bir şekilde ilgilenme ve başbakan adayının değiştirilebileceğini söyleyen (Asaib Ehli Hak Hareketi lideri) Kays el-Hazali'nin tezlerinden de anlaşılabileceğini ifade etti.
Şammari, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Esneklik olduğu düşünülse de iki söylemden vazgeçilmesi doğrudan esneklik olduğunu göstermez. Bunun birden fazla nedeni var. Birincisi, Sadr siyasi olmaktan ziyade dini bir yönden konuşuyor. Siyasete dönmek istemediğini öne sürüyor. Bence bu, Sadr'ın çevresinin oluşumu ve İslami tezleriyle ilişkili. İkincisi ise bir yol haritası çizip beklenmesi. Bu yüzden gelecek tepkinin, Meclis oturumlarına yeşil ışık yakılması için bir fırsat olmasını beklemiyorum.”
Sadr'ın konuşmasında siyasi yönle dini yön arasında bir ilişki olduğunu açıkça ifade eden Şammari, “Sadr’ın daha önceki siyasi konuşmalarına baktığımızda siyasi söylemlerini dini söylemlerinden ayırdığı görülüyor. Bu nedenle yaptığı çağrı, özellikle (Iraklı Şii dini mercilerden Ayetullah Kazım) el-Hairi'nin emekli olmasından sonra yapılan dini yönlendirmeler bağlamında olduğu görülüyor” diye konuştu.
Hazali'nin açıklamalarına da değinen Şammari, Koordinasyon Çerçevesi güçleri içindeki görüş ayrılıkları ve (Hukuk Devleti Koalisyonu lideri Nuri) el-Maliki'nin (Başbakan adayı Muhammed Siya) es-Sudani'nin adaylığından vazgeçme konusundaki sert tutumu nedeniyle Hazali’nin açıklamalarının doğru olmayabileceğini söyledi. Hazali'nin çağrısının bir takım şartlara bağlı olduğuna dikkati çeken Şammari, “Buna dayanarak, Sadr'ın herhangi bir ön koşulu kabul etmediği göz önüne alındığında çağrısının Sadr tarafından kabul edilebileceğini düşünmüyorum” dedi.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.