İranlı protestocular referandum talep ediyor

Avrupa Birliği’nden baskılara karşı İran’a yaptırım kararı

Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
TT

İranlı protestocular referandum talep ediyor

Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)

İran'da rejim karşıtı protesto yürüyüşleri 18. gününde de devam etti, okul öğrencileri üniversite hareketine katıldı. Öğretmenler ve esnaf bazı illerde greve gitti. Avrupa Birliği, ölümlerle sonuçlanan baskılar nedeniyle Tahran'a yaptırım uygulamayı düşündüğünü söyledi. İran İnsan Hakları Örgütü ölü sayısının 153'e yükseldiğini duyurdu.
İran üniversiteleri hala, genç Kürt kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından alıkonulup gizli bir şekilde öldürülmesinin ardından patlak veren protestolara sahne oluyor. Gösteriler, "Zorunlu başörtüsünün" kaldırılmasını talep etmekten rejimin devrilmesini talep etmeye evrildi. Son günlerde güvenlik önlemleri yoğunlaşırken, sosyal ağlarda dolaşan video kayıtları, üniversite öğrencilerinin Salı günü Tahran, Urumiye, Meşhed, Erdebil, Babil ve Yezd'deki çeşitli üniversite ve bilim merkezlerinde oturma eylemleri düzenlemeye devam ettiğini gösterdi.

İranlı kadın başörtüsü takmadan Özel Kuvvetler Polisinin arkasından yürüyor (Twitter)
Şerif Sanayi ve Teknoloji Üniversitesi'ne Pazar akşamı düzenlenen baskın, öğrencilerin yetkililerin yaklaşımına karşı öfkesini artırdı. Bu durum gösterilere katılan öğrenci sayısını Pazartesi ve Salı günü daha da artırdı. İki yükseköğretim bakanlığının çabaları, iki hafta süren protestolar sırasında tutuklanan tüm öğrencilerin serbest bırakılmasını talep eden öğrenci kalabalığını bastırmayı başaramadı.
Şehrin sokaklarında protesto gösterileri devam etti, kadınlar başörtüsünü çıkardılar. Pazartesi günü geç saatlerde araba kornaları arasında protestocular, Azadi Caddesi ile Ali Şeriati Caddesi'ni trafiğe kapattılar.
Meşhed'deki Firdevsi Üniversitesi öğrencileri şu sloganı attılar: "Referandum! Referandum! Bu halkın sloganı!". Bir video kaydı, Şerif Üniversitesi'ne yönelik saldırıyı kınayan sloganların atıldığını gösterdi. Pazartesi akşamı Meşhed kentindeki protestocular, "İslam Cumhuriyeti'ni istemiyoruz" diyerek seslerini duyurmaya çalıştılar.
Kadınların İran'da eşi benzeri görülmemiş protestoları Pazartesi günü ortaokullara taşındı ve birçok kız başörtülerini çıkardı. Öğrencilerin, ayakları kurucu lider Humeyni'nin fotoğrafına basarken, rejimin günümüzdeki lideri Ali Hamaney'i kınayan sloganları, video kaydıyla yayınlandı. Protestolar erkek liselerine de sıçradı. Kız öğrenciler Salı günü, protestoların sembolü haline gelen "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganıyla bir önceki günden daha fazla sayıyla sokaklara döküldü. Öğretmenler Sendikası, Twitter hesabından Şiraz ve Kürdistan'da üyelerinin yaptığı grev fotoğraflarını yayınladı. Ayrıca raporlar, İsfahan'da daha fazla esnaf ve dükkan sahibinin grev yaptığına işaret ediyor.

Protesto yürüyüşünde bir konteynırın üzerinde dururken başörtüsünü çıkaran kadının fotoğrafı (İran İnsan Hakları Örgütü)

154'ten fazla ölü
İran İçişleri Bakanı Tuğgeneral Ahmed Vahidi, "Kadın, yaşam, özgürlük gibi sloganların arkasında duruyorlar, kadınları savunmak için en korkunç sahneleri hayata geçiriyorlar" dedi ve ekledi: “Kadınların özgürlüğünü başörtülerini çıkarmak ve küstahlık yapmak olarak lanse ediyorlar. Düşmanlarımız, İslam Cumhuriyeti'nin otoritesine saldırmaya çalışıyor ve ülkenin İslami değerlerine değer veren kadınlarında şüphe uyandırmak için sinsice hareket ediyor" dedi.
İran İnsan Hakları Örgütü protestolarda ölenlerin sayısının 154’e ulaştığını belirterek, ölenlerin çoğunluğunun Belucistan, Mazenderan, Gilan ve Batı Azerbaycan eyaletlerinde olduğunu, aralarında dokuz çocuğun da bulunduğunu kaydetti. Örgüt, internet sitesinde "Zahedan kentindeki kanlı Cuma gününde ölü sayısının en az 63 kişiye yükseldiğini" ekledi.
Örgütü başkanı Mahmud Amiri Moghaddam, "İran'da, özellikle Zahidan'daki protestocuların öldürülmesi, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Uluslararası toplum bu suçun takibini yapmak ve İslam Cumhuriyeti'nin yeni suçlar işlemesini engellemekle yükümlüdür" dedi.
Yapılan açıklamalarda, Zahedan'daki ölü sayısının 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da dahil olmak üzere 82 kişiye ulaştığı belirtildi. Protestoların hızı, geçen hafta Sünni din adamlarının Beluci bir kıza tecavüz eden İran polisi liderinden hesap sorulmasını istemesinin ardından hızlandı.

Hamaney'in konuşmasına resmi destek
Rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney, Pazartesi günü ABD ve İsrail'i İran'daki ayaklanmanın arkasında olmakla suçladı ve bunun "önceden planlanmış" olduğunu söyledi. Hamaney, protestocuları Şah rejiminin kalıntıları, İran rejimine muhalif partiler ve ülkedeki etnik azınlık partileriyle ilişkilendirerek "ayrılıkçılar" olarak nitelendirdi. Ayrıca dini lider, siyasi sistem içesinde faaliyet gösteren iç güçleri suçladı ve protestoları destekleyenlere dikkat çekti.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Hamaney'in "son olayların ve ülkeye ve devrime karşı ayaklanmanın nedenleri hakkında herkes için anlaşılır bir analiz sunduğunu" söyledi. İsrail ve ABD'nin, yaptırım ve tehditlerine rağmen İran'ın kaydettiği ilerlemeyi durdurmak için İran'a karşı "komplo kurduğu" suçlamalarını tekrarladı.
İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ise, "Rehber'in açıklamaları durumun hassasiyetini ortaya koyuyor" dedi. Galibaf sözlerine devamla, "Bu, düşmanlarla sınır çizmenin son sözü. Halkın görevi bellidir. Düşmanların planlarını bozmak için onlara karşı durmalıyız" diye açıklamada bulundu.
Kurucu İran liderinin torunu Hasan Humeyni, Hamaney'in tutumunu destekleyen bir açıklama yaparak “Hamaney'e hakaret her türlü anlayış ve diyalogu engeller. Siyasete aşina olan herkes, Hamaney'in güvenliğinin ve sağlığının sükunet ve reformla yakından bağlantılı olduğunu bilir” dedi.
Reformist kampla yakın bağları olan Humeyni, "Diyalog mevcut sosyal çıkmazdan kurtulmanın tek yolu. Birbirimizle yaşamaktan başka seçeneğimiz yok. Amaçlarımız aynı olsa da farklı yönelimlerimiz var" diyerek "Sert ve şiddetli sloganların sonuçsuz olduğuna inanıyorum" şeklinde açıklama yaptı.
"İslam Cumhuriyeti devrimini muhafaza etmeyi, ama sorunlarına göz yummamayı" tavsiye eden Humeyni, "yaklaşım ve değerlerde" bir miktar esneklik yapılması çağrısında bulundu. Humeyni Vakfı'nın Cameran web sitesine göre, "Özellikle geçim sorunu ve ekonomik sorunlar olmak üzere çeşitli acılar insanları zorluyor" dedi.
Bu arada İran yargı sözcüsü Mesud Sitayişi, rejim lideri Ali Hamaney'in yetkililerin olaylardan sorumlu tutulması gereğini dile getirmesinden sonraki gün, yetkililerin tutuklular arasında "gruplara ayırma" sürecini başlattığını söyledi. Yargıya bağlı Mizan Ajansı, Sitayişi'den alıntı yaparak şunları söyledi: “Hamaney'in emrettiği gibi, yargı sistemi, farklı seviyelerdeki tutukluları birbirinden ayırmak ve onları suçlarının türü, düşmanlara bağlılığı, amaçları, suç düzeyleri, hatalarının kapsamı ve olay yerindeki rolleri açısından sınıflandırmak zorundadır" diyerek sözlerine devamla, "Bazı medya kuruluşlarının manipülasyonları ve propagandası sonucu olay yerine gitmiş olurlar ve pişmanlık duyarlarsa, gerekli adli tedbirler alınacak ve İslami af kapsamında değerlendirileceklerdir" diye vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın resmi Mehr Haber Ajansı’ndan aktardığı habere göre İran milli futbol takımının eski oyuncusu Ali Kerimi'yi "kargaşanın ana liderlerinden biri" olarak nitelendiren kovuşturma için bir adli not yayınladı ve Kerimi'nin protestolardaki rolüne ilişkin soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Geçen hafta, bazı İranlı milletvekilleri Kerimi'nin mallarına el konulması çağrısında bulundu. Dün yetkililer, ölenlerin yasını tutmak için ellerine siyah kurdeleler bağlayan çok sayıda futbolcuyu çağırdı.
Bir adli yetkiliye göre, sosyal medyada hızla yayılan ve protestoları destekleyici bir şarkı söyledikten sonra tutuklanan şarkıcı Şervin Hacıpur'u kefaletle serbest bıraktı.
Öte yandan, yetkililerin internet alanında uzman 5 kişilik bir grubu tutukladığı bildirildi. Yetkililer, interneti tamamen kesmeden iletişim ağlarına ciddi kısıtlamalar getiriyor ve sosyal medya platformlarını engelliyor.
Gilan ilindeki Devrim Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Muhammed Abdullahpur, kuvvetlerinin "ildeki kamu malına zarar veren kargaşaların sorumlularından" en az 106'sını tutukladığını söyledi. Abdullahpur, tutukluları "internet oyunlarından etkilenen" ve "aile sorunları yaşayan, uyuşturucu ve alkol kullanan orta ve alt sınıftan insanların çocukları" olarak değerlendirdi.
Bu, eyaletteki polis şefinin geçen hafta yetkililerin 60'ı kadın 739 kişiyi tutukladığını açıklamasının ardından kuzeydeki Gilan kentiyle ilgili yetkililer tarafından yayınlanan ikinci istatistik.

Bir öğrenci Zahedan kurbanlarıyla ilgili bir pankart açıyor (Twitter)

Batı yaptırım düşünüyor
Tahran, ABD Başkanı Joe Biden'ın protestoların bastırılması nedeniyle Tahran'a yeni yaptırımlar uygulama tehditlerine sert bir şekilde tepki verdi. Biden Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Bu hafta ABD, barışçıl protestoculara karşı şiddet uygulayanlara ek yaptırımlar getirecek" diyerek "İranlı yetkilileri sorumlu tutmaya ve İranlıların özgürce protesto haklarını desteklemeye devam edeceğiz" şeklinde açıklama yaptı. ABD Başkanı, İran'daki göstericilere yönelik yoğun baskılara ilişkin ciddi endişelerini dile getirerek hızlı bir yanıt verme sözü verdi.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre gazetecilere verdiği demeçte, İran'daki üniversite öğrencilerinin Amini'nin ölümüyle "haklı bir isyana kalkıştığını" ve baskıların İran'daki gençleri ülkeyi terk etmeye ve "başka yerde onurlu bir hayat ve yaşama fırsatı" aramaya ittiğini aktardı.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Tahran Salı günü ABD başkanının "ikiyüzlülüğünü" kınayarak, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani'nin Twitter'da şunları söylediğini aktardı: "Her ne kadar ikiyüzlülük, düşünmeyi gerektirmese de, Bay Joe Biden, insani girişimlerde bulunmadan önce ülkesinin insan hakları sicili hakkında biraz düşünse iyi olurdu”.
Kanaani, Biden'ın "İran ulusuna karşı çoklu yaptırımlar konusunda endişelenmesi gerektiğini, herhangi bir ulusa dayattığı yaptırımların insanlığa karşı bir suçun açık bir örneği olduğunu" belirtti.
Kanada, İranlı yetkililere yeni yaptırımlar uygularken, İngiltere Dışişleri Bakanı Pazartesi günü Londra'daki üst düzey İranlı diplomatları çağırdı.
Protestoların bastırılması nedeniyle İran'ın önümüzdeki günlerde Avrupa yaptırımlarıyla karşı karşıya kalması bekleniyor. AB Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell, birliğin "protestoların bastırılması sebebiyle İran'a yaptırım uygulamanın düşünüldüğünü" söyledi. Avrupa Parlamentosu'na konuşan Borrell, "Mahsa Amini'nin öldürülmesine tepki olarak yaptırımları uygulayacağız ve İran güvenlik güçlerinin protestoları ele alma şekli de dahil olmak üzere mevcut tüm seçenekleri değerlendirmeye devam edeceğiz" dedi.
Bu bağlamda, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna Salı günü yaptığı açıklamada, Fransa'nın Avrupa Birliği içinde, İran'daki baskıdan sorumlu olanların mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasaklarının getirilmesi gibi yaptırımları kabul ettirmeye çalıştığını söyledi.
Colonna milletvekillerine, bu uygulamaların "sorumluları hedef alarak baskıya yanıt vermeyi amaçladığını ve İran rejimindeki karar vericiler üzerinde bir etkisi olabileceğini" söyledi.
Reuters'ın, Colonna'dan aktardığına göre, yaptırımların rejim içinde çocuklarını Batı ülkelerinde yaşamaya gönderen kişileri hedef aldığını söyledi.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz