İranlı protestocular referandum talep ediyor

Avrupa Birliği’nden baskılara karşı İran’a yaptırım kararı

Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
TT

İranlı protestocular referandum talep ediyor

Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)
Tahran'da başörtülerini çıkaran lise öğrencileri zafer işareti yapıyor (Twitter)

İran'da rejim karşıtı protesto yürüyüşleri 18. gününde de devam etti, okul öğrencileri üniversite hareketine katıldı. Öğretmenler ve esnaf bazı illerde greve gitti. Avrupa Birliği, ölümlerle sonuçlanan baskılar nedeniyle Tahran'a yaptırım uygulamayı düşündüğünü söyledi. İran İnsan Hakları Örgütü ölü sayısının 153'e yükseldiğini duyurdu.
İran üniversiteleri hala, genç Kürt kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından alıkonulup gizli bir şekilde öldürülmesinin ardından patlak veren protestolara sahne oluyor. Gösteriler, "Zorunlu başörtüsünün" kaldırılmasını talep etmekten rejimin devrilmesini talep etmeye evrildi. Son günlerde güvenlik önlemleri yoğunlaşırken, sosyal ağlarda dolaşan video kayıtları, üniversite öğrencilerinin Salı günü Tahran, Urumiye, Meşhed, Erdebil, Babil ve Yezd'deki çeşitli üniversite ve bilim merkezlerinde oturma eylemleri düzenlemeye devam ettiğini gösterdi.

İranlı kadın başörtüsü takmadan Özel Kuvvetler Polisinin arkasından yürüyor (Twitter)
Şerif Sanayi ve Teknoloji Üniversitesi'ne Pazar akşamı düzenlenen baskın, öğrencilerin yetkililerin yaklaşımına karşı öfkesini artırdı. Bu durum gösterilere katılan öğrenci sayısını Pazartesi ve Salı günü daha da artırdı. İki yükseköğretim bakanlığının çabaları, iki hafta süren protestolar sırasında tutuklanan tüm öğrencilerin serbest bırakılmasını talep eden öğrenci kalabalığını bastırmayı başaramadı.
Şehrin sokaklarında protesto gösterileri devam etti, kadınlar başörtüsünü çıkardılar. Pazartesi günü geç saatlerde araba kornaları arasında protestocular, Azadi Caddesi ile Ali Şeriati Caddesi'ni trafiğe kapattılar.
Meşhed'deki Firdevsi Üniversitesi öğrencileri şu sloganı attılar: "Referandum! Referandum! Bu halkın sloganı!". Bir video kaydı, Şerif Üniversitesi'ne yönelik saldırıyı kınayan sloganların atıldığını gösterdi. Pazartesi akşamı Meşhed kentindeki protestocular, "İslam Cumhuriyeti'ni istemiyoruz" diyerek seslerini duyurmaya çalıştılar.
Kadınların İran'da eşi benzeri görülmemiş protestoları Pazartesi günü ortaokullara taşındı ve birçok kız başörtülerini çıkardı. Öğrencilerin, ayakları kurucu lider Humeyni'nin fotoğrafına basarken, rejimin günümüzdeki lideri Ali Hamaney'i kınayan sloganları, video kaydıyla yayınlandı. Protestolar erkek liselerine de sıçradı. Kız öğrenciler Salı günü, protestoların sembolü haline gelen "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganıyla bir önceki günden daha fazla sayıyla sokaklara döküldü. Öğretmenler Sendikası, Twitter hesabından Şiraz ve Kürdistan'da üyelerinin yaptığı grev fotoğraflarını yayınladı. Ayrıca raporlar, İsfahan'da daha fazla esnaf ve dükkan sahibinin grev yaptığına işaret ediyor.

Protesto yürüyüşünde bir konteynırın üzerinde dururken başörtüsünü çıkaran kadının fotoğrafı (İran İnsan Hakları Örgütü)

154'ten fazla ölü
İran İçişleri Bakanı Tuğgeneral Ahmed Vahidi, "Kadın, yaşam, özgürlük gibi sloganların arkasında duruyorlar, kadınları savunmak için en korkunç sahneleri hayata geçiriyorlar" dedi ve ekledi: “Kadınların özgürlüğünü başörtülerini çıkarmak ve küstahlık yapmak olarak lanse ediyorlar. Düşmanlarımız, İslam Cumhuriyeti'nin otoritesine saldırmaya çalışıyor ve ülkenin İslami değerlerine değer veren kadınlarında şüphe uyandırmak için sinsice hareket ediyor" dedi.
İran İnsan Hakları Örgütü protestolarda ölenlerin sayısının 154’e ulaştığını belirterek, ölenlerin çoğunluğunun Belucistan, Mazenderan, Gilan ve Batı Azerbaycan eyaletlerinde olduğunu, aralarında dokuz çocuğun da bulunduğunu kaydetti. Örgüt, internet sitesinde "Zahedan kentindeki kanlı Cuma gününde ölü sayısının en az 63 kişiye yükseldiğini" ekledi.
Örgütü başkanı Mahmud Amiri Moghaddam, "İran'da, özellikle Zahidan'daki protestocuların öldürülmesi, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Uluslararası toplum bu suçun takibini yapmak ve İslam Cumhuriyeti'nin yeni suçlar işlemesini engellemekle yükümlüdür" dedi.
Yapılan açıklamalarda, Zahedan'daki ölü sayısının 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da dahil olmak üzere 82 kişiye ulaştığı belirtildi. Protestoların hızı, geçen hafta Sünni din adamlarının Beluci bir kıza tecavüz eden İran polisi liderinden hesap sorulmasını istemesinin ardından hızlandı.

Hamaney'in konuşmasına resmi destek
Rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney, Pazartesi günü ABD ve İsrail'i İran'daki ayaklanmanın arkasında olmakla suçladı ve bunun "önceden planlanmış" olduğunu söyledi. Hamaney, protestocuları Şah rejiminin kalıntıları, İran rejimine muhalif partiler ve ülkedeki etnik azınlık partileriyle ilişkilendirerek "ayrılıkçılar" olarak nitelendirdi. Ayrıca dini lider, siyasi sistem içesinde faaliyet gösteren iç güçleri suçladı ve protestoları destekleyenlere dikkat çekti.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Hamaney'in "son olayların ve ülkeye ve devrime karşı ayaklanmanın nedenleri hakkında herkes için anlaşılır bir analiz sunduğunu" söyledi. İsrail ve ABD'nin, yaptırım ve tehditlerine rağmen İran'ın kaydettiği ilerlemeyi durdurmak için İran'a karşı "komplo kurduğu" suçlamalarını tekrarladı.
İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ise, "Rehber'in açıklamaları durumun hassasiyetini ortaya koyuyor" dedi. Galibaf sözlerine devamla, "Bu, düşmanlarla sınır çizmenin son sözü. Halkın görevi bellidir. Düşmanların planlarını bozmak için onlara karşı durmalıyız" diye açıklamada bulundu.
Kurucu İran liderinin torunu Hasan Humeyni, Hamaney'in tutumunu destekleyen bir açıklama yaparak “Hamaney'e hakaret her türlü anlayış ve diyalogu engeller. Siyasete aşina olan herkes, Hamaney'in güvenliğinin ve sağlığının sükunet ve reformla yakından bağlantılı olduğunu bilir” dedi.
Reformist kampla yakın bağları olan Humeyni, "Diyalog mevcut sosyal çıkmazdan kurtulmanın tek yolu. Birbirimizle yaşamaktan başka seçeneğimiz yok. Amaçlarımız aynı olsa da farklı yönelimlerimiz var" diyerek "Sert ve şiddetli sloganların sonuçsuz olduğuna inanıyorum" şeklinde açıklama yaptı.
"İslam Cumhuriyeti devrimini muhafaza etmeyi, ama sorunlarına göz yummamayı" tavsiye eden Humeyni, "yaklaşım ve değerlerde" bir miktar esneklik yapılması çağrısında bulundu. Humeyni Vakfı'nın Cameran web sitesine göre, "Özellikle geçim sorunu ve ekonomik sorunlar olmak üzere çeşitli acılar insanları zorluyor" dedi.
Bu arada İran yargı sözcüsü Mesud Sitayişi, rejim lideri Ali Hamaney'in yetkililerin olaylardan sorumlu tutulması gereğini dile getirmesinden sonraki gün, yetkililerin tutuklular arasında "gruplara ayırma" sürecini başlattığını söyledi. Yargıya bağlı Mizan Ajansı, Sitayişi'den alıntı yaparak şunları söyledi: “Hamaney'in emrettiği gibi, yargı sistemi, farklı seviyelerdeki tutukluları birbirinden ayırmak ve onları suçlarının türü, düşmanlara bağlılığı, amaçları, suç düzeyleri, hatalarının kapsamı ve olay yerindeki rolleri açısından sınıflandırmak zorundadır" diyerek sözlerine devamla, "Bazı medya kuruluşlarının manipülasyonları ve propagandası sonucu olay yerine gitmiş olurlar ve pişmanlık duyarlarsa, gerekli adli tedbirler alınacak ve İslami af kapsamında değerlendirileceklerdir" diye vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın resmi Mehr Haber Ajansı’ndan aktardığı habere göre İran milli futbol takımının eski oyuncusu Ali Kerimi'yi "kargaşanın ana liderlerinden biri" olarak nitelendiren kovuşturma için bir adli not yayınladı ve Kerimi'nin protestolardaki rolüne ilişkin soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Geçen hafta, bazı İranlı milletvekilleri Kerimi'nin mallarına el konulması çağrısında bulundu. Dün yetkililer, ölenlerin yasını tutmak için ellerine siyah kurdeleler bağlayan çok sayıda futbolcuyu çağırdı.
Bir adli yetkiliye göre, sosyal medyada hızla yayılan ve protestoları destekleyici bir şarkı söyledikten sonra tutuklanan şarkıcı Şervin Hacıpur'u kefaletle serbest bıraktı.
Öte yandan, yetkililerin internet alanında uzman 5 kişilik bir grubu tutukladığı bildirildi. Yetkililer, interneti tamamen kesmeden iletişim ağlarına ciddi kısıtlamalar getiriyor ve sosyal medya platformlarını engelliyor.
Gilan ilindeki Devrim Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Muhammed Abdullahpur, kuvvetlerinin "ildeki kamu malına zarar veren kargaşaların sorumlularından" en az 106'sını tutukladığını söyledi. Abdullahpur, tutukluları "internet oyunlarından etkilenen" ve "aile sorunları yaşayan, uyuşturucu ve alkol kullanan orta ve alt sınıftan insanların çocukları" olarak değerlendirdi.
Bu, eyaletteki polis şefinin geçen hafta yetkililerin 60'ı kadın 739 kişiyi tutukladığını açıklamasının ardından kuzeydeki Gilan kentiyle ilgili yetkililer tarafından yayınlanan ikinci istatistik.

Bir öğrenci Zahedan kurbanlarıyla ilgili bir pankart açıyor (Twitter)

Batı yaptırım düşünüyor
Tahran, ABD Başkanı Joe Biden'ın protestoların bastırılması nedeniyle Tahran'a yeni yaptırımlar uygulama tehditlerine sert bir şekilde tepki verdi. Biden Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Bu hafta ABD, barışçıl protestoculara karşı şiddet uygulayanlara ek yaptırımlar getirecek" diyerek "İranlı yetkilileri sorumlu tutmaya ve İranlıların özgürce protesto haklarını desteklemeye devam edeceğiz" şeklinde açıklama yaptı. ABD Başkanı, İran'daki göstericilere yönelik yoğun baskılara ilişkin ciddi endişelerini dile getirerek hızlı bir yanıt verme sözü verdi.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre gazetecilere verdiği demeçte, İran'daki üniversite öğrencilerinin Amini'nin ölümüyle "haklı bir isyana kalkıştığını" ve baskıların İran'daki gençleri ülkeyi terk etmeye ve "başka yerde onurlu bir hayat ve yaşama fırsatı" aramaya ittiğini aktardı.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Tahran Salı günü ABD başkanının "ikiyüzlülüğünü" kınayarak, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani'nin Twitter'da şunları söylediğini aktardı: "Her ne kadar ikiyüzlülük, düşünmeyi gerektirmese de, Bay Joe Biden, insani girişimlerde bulunmadan önce ülkesinin insan hakları sicili hakkında biraz düşünse iyi olurdu”.
Kanaani, Biden'ın "İran ulusuna karşı çoklu yaptırımlar konusunda endişelenmesi gerektiğini, herhangi bir ulusa dayattığı yaptırımların insanlığa karşı bir suçun açık bir örneği olduğunu" belirtti.
Kanada, İranlı yetkililere yeni yaptırımlar uygularken, İngiltere Dışişleri Bakanı Pazartesi günü Londra'daki üst düzey İranlı diplomatları çağırdı.
Protestoların bastırılması nedeniyle İran'ın önümüzdeki günlerde Avrupa yaptırımlarıyla karşı karşıya kalması bekleniyor. AB Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell, birliğin "protestoların bastırılması sebebiyle İran'a yaptırım uygulamanın düşünüldüğünü" söyledi. Avrupa Parlamentosu'na konuşan Borrell, "Mahsa Amini'nin öldürülmesine tepki olarak yaptırımları uygulayacağız ve İran güvenlik güçlerinin protestoları ele alma şekli de dahil olmak üzere mevcut tüm seçenekleri değerlendirmeye devam edeceğiz" dedi.
Bu bağlamda, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna Salı günü yaptığı açıklamada, Fransa'nın Avrupa Birliği içinde, İran'daki baskıdan sorumlu olanların mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasaklarının getirilmesi gibi yaptırımları kabul ettirmeye çalıştığını söyledi.
Colonna milletvekillerine, bu uygulamaların "sorumluları hedef alarak baskıya yanıt vermeyi amaçladığını ve İran rejimindeki karar vericiler üzerinde bir etkisi olabileceğini" söyledi.
Reuters'ın, Colonna'dan aktardığına göre, yaptırımların rejim içinde çocuklarını Batı ülkelerinde yaşamaya gönderen kişileri hedef aldığını söyledi.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.