Tokat ve Sivas'ın 'kebap' rekabeti yemek kültürüne zenginlik katıyor

Tokat ve Sivas'ta kuzu eti ve çeşitli sebzelerle hazırlanan kebap, adını aldığı iki kent arasında lezzet rekabeti yaşatıyor.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Tokat ve Sivas'ın 'kebap' rekabeti yemek kültürüne zenginlik katıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gastronomi alanında söz sahibi ülkeler arasında yer alan Türkiye'de, yöresel lezzetler arasındaki farklılıklar dolayısıyla şehirler arasında yaşanan tatlı rekabet, yemek kültürüne zenginlik katıyor.
Komşu iki il Tokat ve Sivas arasında da zaman zaman kebap rekabeti yaşanıyor. Bu kentlerde kuzu eti ve çeşitli sebzelerle hazırlanan kebap, "Tokat kebabı" ve "Sivas kebabı" olarak adlandırılıyor.

Fotoğraf: AA

Tokatlı kebap ustası: "Bu kebap bizim kebabımız"
Tokat kebabı, 2015 yılında coğrafi işaretle tescillendi.
Yaylalarda kekikle beslenen kuzuların eti ile bölgede yetiştirilen patlıcan, patates, biber, sarımsak ve domatesle hazırlanan Tokat kebabı, özel fırınlarda, en üste kuyruk yağı geçirilen şişlerde yaklaşık yarım saat pişiriliyor.
Kebap ustası Mücahit Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine, Tokat denilince akla ilk olarak Tokat kebabının geldiğini söyledi.
Tokat kebabının lezzetinin meşhur olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Komşu ilimiz Sivas bu kebaba sahip çıkmaya çalışıyor. En sonunda kebabı, 'Tokat' olarak tescil ettik. Başka il yapmış, biz de buna Tokat'ın adını koyalım demiyoruz. Nasıl Adana'nın Adana'sına, Antep'in baklavasına, Urfa'nın lahmacununa saygı duyuyorsak, Tokat kebabına da saygı duyulmasını istiyoruz. Biz Tokat kebabını satmasın demiyoruz, satsınlar. Bunu, 'Tokat kebabı' diye satsınlar, kendi illerinin adını koyup satmasınlar" diye konuştu.
Yılmaz, Tokat kebabının kendine özgü ocakta pişirildiğini anlatarak, "Bu mahsullerin hiçbirinin komşu ilimizde yetişmediğini biz de biliyoruz. İşletmeme 100 müşteriden 40'ı Sivas'tan geliyor. İnsanlar Sivas'tan Tokat'a Tokat kebabı yemeye geliyor. Bu kebap bizim kebabımız. Bu malzemenin olması yetmiyor. Bunun kendine özgü ocağı var. Bu ocak Tokat'ta yapılıyor" dedi.

Fotoğraf: AA

"Tokat'tan ayrı olarak patates kullanmıyoruz"
Sivas'ta bir restoranda 8 yıldır kebap ustası olarak çalışan Abdulsamet Ağca, Sivas kebabında kullandıkları eti, yöredeki dağlarda kekikle beslenen kuzulardan seçtiklerini söyledi.
Ağca, "Özellikle kuzunun but, kaburga ve pirzola kısmını kullanmamız bu rekabette bizi öne geçiriyor. Yani etin yumuşak yerlerini seçiyoruz ayrıca biz Tokat'tan ayrı olarak patates kullanmıyoruz, patlıcan, domates, sarımsak ve biber kullanıyoruz" dedi.
Sivas kebabı için kullanılan fırının da tamamen özel olduğunu dile getiren Ağca, "Ocağımız, ateş tuğlasından yapılmış, sadece bu kebaba özgü tandır fırınıdır. Burada pişen kuzu etinden akan yağ, fırının altındaki bölmede birikir. Sunumu yapmadan önce biriken yağı kebabın üzerine dökeriz. Etin kendi yağı olmazsa olmazımızdır. Kebaba ayrı bir lezzet katıyor" şeklinde konuştu.

Fotoğraf: AA
Etin hazırlanış aşamasında göze hitap edecek şekilde doğrandığını anlatan Ağca, çok az tuzladıktan sonra eti kendi lezzetine bıraktıklarını söyledi.
Ağca, daha sonra sırasıyla kuyruk yağı, et ve patlıcanı bir şişe, diğer sebzeleri ise ayrı bir şişe takarak fırına sürdüklerini belirterek, "Piştikten sonra kebabı güzel bir şekilde tabağa çekeriz. Daha sonra fırında biriken kendi yağını üzerinde güzelce gezdiririz çünkü dediğim gibi kebaba asıl lezzeti veren budur. Görsele de önem verdiğimiz için en son süslü bir şekilde katladığımız lavaşlarla sunumunu yaparız" ifadesini kullandı.
Rekabette önde olduklarını savunan Ağca, "Tokat ile kebapta tatlı bir rekabet içinde olmaktan çok mutluyuz. Bu ülkemizin çeşitliliğini gösteren bir şey. Ülkemizde böyle yöresel lezzetlerin olması ve damağa hitap etmesi çok güzel" değerlendirmesinde bulundu.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research