2022 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Fransız yazar Annie Ernaux kazandı

Fransız yazar Annie Ernaux (AFP)
Fransız yazar Annie Ernaux (AFP)
TT

2022 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Fransız yazar Annie Ernaux kazandı

Fransız yazar Annie Ernaux (AFP)
Fransız yazar Annie Ernaux (AFP)

Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü, Fransız yazar Annie Ernaux'ya verildi.
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi ve Norveç Nobel Komitesi, yazarın bu ödüle "kişisel hafızanın köklerini, yabancılaşmasını ve kolektif kısıtlamalarını cesaretle ve klinik bir netlikle ortaya koyduğu için" layık görüldüğünü açıkladı.
82 yaşındaki yazar, 1940'ta Fransa'nın kuzeyindeki Normandiya bölgesinde doğdu.
Erneaux, üniversitede sınıf öğretmenliği okuduktan sonra Modern Edebiyat alanında yüksek lisans diploması aldı.
Fransız yazar, edebi kariyerine 1974'te yazdığı otobiyografik romanı Boş Dolaplar'la (Can Yayınları, Çeviri: Siren İdemen / Orijinal adı: Les Armoires Vides) başladı. 
Eserlerinde otobiyografik ögelere yer veren Ernaux, sınıf atlama, evlilik, kadın özgürlüğü, cinselllik, kürtaj, hastalık, yaşlılık ve ölüm gibi meseleleri kendi deneyimleriyle kaleme alırken toplumsal yaşama da ayna tuttu.
1984'te basılan babasıyla ilişkisini ve Fransa'nın küçük bir kasabasında geçen hayatını ele aldığı bir diğer otobiyografik romanı Babamın Yeri'yle (Can Yayınları, Çeviri: Siren İdemen / Orijinal adı: La Place - 1984) Renaudot Ödülü'nü kazandı.



Londra merkezli Dar Al-Hikma yayınevinden Sosyal Medya Fıkhı kitabı

Fotoğraf: Al Riyad
Fotoğraf: Al Riyad
TT

Londra merkezli Dar Al-Hikma yayınevinden Sosyal Medya Fıkhı kitabı

Fotoğraf: Al Riyad
Fotoğraf: Al Riyad

İngiltere’nin başkenti Londra’daki Dar Al-Hikma yayınevi, Dr. Es-Seyyid Muhammad Ali el-Hüseyini’nin kaleme aldığı ‘Sosyal Medya Fıkhı: Köklendirme, Hükümler ve Kontroller’ adlı kitabı yayınladı.

Söz konusu kitap, toplumlarımıza kendini empoze eden çok önemli ve yeni bir sosyal mesele haline gelen ve sayıları hızla artan sosyal medya uygulamalarına ışık tutuyor.

İslam toplumu üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri araştırılırken, sosyal medya üzerinden iletişim kurmak, modern çağın araçlarından biri haline geldi.

Dr. Hüseyini, kitabında sosyal medyanın hüküm ve kontrollerinin kök salması, söylenti ve suç amacıyla bilgi ve haberlerin yayılması ve bu medya aracılığıyla iletilmesi konusunu inceleyerek, özellikle de ahlaki ve dini olumsuzlukları sınırlamak için bu konuya yaklaştı.

Yazar, araştırmasını kısaltmak, halkın anlamasını ve daha fazla kişinin faydalanmasını kolaylaştırmak için eserini bir kitapçık haline getirmeye çalıştı.


Yazar Milan Kundera hayatını kaybetti

Çek romancı Milan Kundera (AFP)
Çek romancı Milan Kundera (AFP)
TT

Yazar Milan Kundera hayatını kaybetti

Çek romancı Milan Kundera (AFP)
Çek romancı Milan Kundera (AFP)

"Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği" adlı romanı başta olmak üzere edebiyat dünyasına çok sayıda eser bırakan, Fransa ve Çekya vatandaşı yazar Milan Kundera 94 yaşında hayatını kaybetti.

2005 yılında Fransız-Çek yazar Milan Kundera (AFP)
2005 yılında Fransız-Çek yazar Milan Kundera (AFP)

20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olarak gösterilen Kundera'nın ölüm haberini Fransa'nın Le Monde gazetesi ve Çek devlet televizyonu verdi.

1963'te Kundera (AP)
1963'te Kundera (AP)

Birçok kez aday gösterildiği Nobel edebiyat ödülünü hiçbir zaman alamasa da roman, kısa öykü, oyun yazarlığı, deneme ve şiirleri ile edebiyat dünyasının en tanınmış isimlerinden olan Kundera, kariyerine 1967'de "Şaka" adlı romanı ile başladı.

1975'te Paris'in merkezinde bir kafenin yanında yürüyen Kundera (AFP)
1975'te Paris'in merkezinde bir kafenin yanında yürüyen Kundera (AFP)

Brno (Çek Cumhuriyeti) doğumlu olan Kundera, 1981'de Fransa vatandaşlığı almıştı.

2010'da Paris'te bir edebiyat partisine katılırken (AFP)
2010'da Paris'te bir edebiyat partisine katılırken (AFP)

1980'lerin ortasından bu yana basına röportaj vermeme özelliğiyle de bilinen Kundera'nın arkasında bıraktığı eserler arasında "Gülünesi Aşklar", "Gülüşün ve Unutuşun", "Yaşam Başka Yerde", "Saptırılmış Vasiyetler", "Ölümsüzlük", "Kimlik" ve "Roman Sanatı" öne çıkıyor.

Eşi ile birlikte 14 Ekim 1973'te Prag'da (AFP)
Eşi ile birlikte 14 Ekim 1973'te Prag'da (AFP)

Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi ile Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi üyesi olan Kundera, Kudüs Ödülü (1985), Avusturya Avrupa Edebiyatı Ödülü (1987), Herder Ödülü (2000), Çek Ulusal Ödülü (2007), Franz Kafka Ödülü (2020) gibi birçok ödül almıştı.


Agatha Christie'nin romanlarındaki bazı ifadeler Fransızca çevirilerden çıkarıldı

Dünya çapında büyük bir ilgiyle okunan Agatha Christie’nin eserleri birçok dile çevrildi.
Dünya çapında büyük bir ilgiyle okunan Agatha Christie’nin eserleri birçok dile çevrildi.
TT

Agatha Christie'nin romanlarındaki bazı ifadeler Fransızca çevirilerden çıkarıldı

Dünya çapında büyük bir ilgiyle okunan Agatha Christie’nin eserleri birçok dile çevrildi.
Dünya çapında büyük bir ilgiyle okunan Agatha Christie’nin eserleri birçok dile çevrildi.

Masque yayınevinin sözcüsü pazartesi günü yaptığı açıklamada, Agatha Christie'nin romanlarının Fransızca çevirilerinin ‘özellikle karakterlerin bedenleri veya kökenleriyle ilgili saldırgan olduğu düşünülen terminolojiyi kaldırmayı ve böylece diğer dillerde yayınlanan versiyonlarla tutarlı hale gelmeyi amaçlayan’ revizyonlara tabi tutulduğunu bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Masque Sözcüsü açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Agatha Christie'nin eserlerinin Fransızca çevirilerinin incelemelere tabi tutuldu. Agatha Christie Limited (ACL) tarafından talep edilen düzeltmelerin dahil edildi. Böylece diğer dillerde yayınlanan versiyonlarla tutarlı hale gelecek.”
Şarku’l Avsat’ın İngiliz The Telegraph gazetesinden aktardığı habere göre de geçtiğimiz mart ayının sonunda Hercule Poirot ve Miss Marple'ın soruşturmalarını konu alan ve 1920 ile 1976 yılları arasında yayınlanan romanlardan bazı bölümler bir okuma komitesi tarafından gözden geçirildi ve yeniden yazıldı.
Yayınevinin değiştirdiği ya da sildiği bölümler arasında en çok göze çarpanlar, bazı ‘yabancıların’ tasvirini içeren pasajlardı.
Bu pasajlardan biri Nil'de Ölüm romanında Bayan Allerton karakterinin bir grup çocuktan şikâyet ettiği ve burunlarıyla dalga geçtiğini içerirken diğeri Ölüm Sessiz Geldi romanında Hercule Poirot'nun başka bir karaktere ilişkin “Elbette Yahudi” dediği pasajdı. 2020'de dünyanın en çok satan kitaplarından biri olan 10 Küçük Zenci başlığı 10 Kişiydiler olarak değiştirildi.
İngiliz yazar Roald Dahl'ın çocuk romanlarının uyarlamaları da son zamanlarda İngiltere'de tepkiye yol açmış ve yazarın bazı eserlerinde kilo, akıl sağlığı, şiddet ya da ırkçılık konularına yapılan atıflar çıkarılmıştı.


ABD’de kitap sansürüne karşı “Bırak Amerika Okusun” kampanyası

Kampanya destekçileri Julia Roberts, Juliana Margulies ve Selma Blair (Getty Images)
Kampanya destekçileri Julia Roberts, Juliana Margulies ve Selma Blair (Getty Images)
TT

ABD’de kitap sansürüne karşı “Bırak Amerika Okusun” kampanyası

Kampanya destekçileri Julia Roberts, Juliana Margulies ve Selma Blair (Getty Images)
Kampanya destekçileri Julia Roberts, Juliana Margulies ve Selma Blair (Getty Images)

Nisan ayı “Ulusal Okul Kütüphanesi Ayı” olmasına rağmen ABD'nin hiçbir yerinde okul kütüphanelerindeki bazı kitaplar bugün olduğu kadar tehdit altında olmadı.
Şarku’l Avsat’ın Fast Company dergisinden aktardığı habere göre, Florida, Arizona, Iowa, Texas, Missouri, Pennsylvania ve Oklahoma gibi eyaletlerdeki Cumhuriyetçi yasa koyucular okullarda bazı kitapların yasaklanmasını öngören yasaları kabul etti ya da kabul etme aşamasında bulunuyor. Buradan hareketle, “The Community College of Aurora Vakfı (CCA)” ve “Ortak Geleceğimiz” kampanyası, “Bırak Amerika Okusun” kampanyasını başlatmak üzere bir dizi ünlü ile iş birliği yapıyor.
Julia Roberts, Juliana Margulies ve Selma Blair gibi isimlerin de destek verdiği kampanyanın amacı, ifade özgürlüğünün yüce bir değer olarak kabul edildiği bir ülkede tabu sayılan konuların da kitaplarda yer almasını sağlamak ve kitapseverleri giderek büyüyen bu tehditle mücadele etmeye teşvik etmek.
Amerikan Kütüphane Derneği'ne göre, okullarda ve halk kütüphanelerinde yasaklanan kitaplar, derneğin yirmi yıl önce veri toplamaya başlamasından bu yana geçen yıl tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. “2021'de bin 858 kitap yasaklanırken, geçen yıl 2 bin 571 kitap sansüre tabi tutuldu.” Şu anda yasaklanan kitaplar arasında, romancı Margaret Atwood'un “Damızlık Kızın Öyküsü”, Toni Morrison'un “Sevilen” ve Anne Frank'ın “Hatıra Defteri” bulunuyor.
“Bırak Amerika Okusun” kampanyasıyla Emmy Ödülü kazanan Margolis: “Tarih gösteriyor ki iyi fikirler rekabetle güçlenir, tıpkı hükümetlerin konumunun tartışmayla güçlenmesi gibi. Kitap yasaklamak, otoritesinin sarsılacağından korkan liderlerin çok eskiden kullandıkları bir yöntemdi. Kitap yasaklamak zayıflıktan kaynaklanan bir şiddet gösterisinden başka bir şey değil ve biz zayıf bir halk değiliz. Kitap yasaklarıyla mücadele etmek gücümüzü gösterecek ulusal bir görevdir” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Tribune Medya Ajansı'ndan aktardığı habere göre, kampanya, bir web sitesi (LetAmericaRead.org) oluşturarak, insanlardan Amerika'nın Yasaklı Kitaplar Listesinden bir kitap seçmelerini ve sosyal medyada @LetAmericaRead ve #LetAmericaRead linkleriyle birlikte kitabın kendileri için önemini anlatan bir video yayınlamalarını istedi.


Florida'da bir okul, Anne Frank hakkındaki kitabı kütüphanelerinden kaldırdı

Bir ebeveynin şikayet etmesi üzerine Florida'daki okul bölgesinin kütüphanelerinden kaldırılan "Anne Frank'ın Hatıra Defteri: Resimli Uyarlama" kitabının kapağı (ekran görüntüsü/Amazon)
Bir ebeveynin şikayet etmesi üzerine Florida'daki okul bölgesinin kütüphanelerinden kaldırılan "Anne Frank'ın Hatıra Defteri: Resimli Uyarlama" kitabının kapağı (ekran görüntüsü/Amazon)
TT

Florida'da bir okul, Anne Frank hakkındaki kitabı kütüphanelerinden kaldırdı

Bir ebeveynin şikayet etmesi üzerine Florida'daki okul bölgesinin kütüphanelerinden kaldırılan "Anne Frank'ın Hatıra Defteri: Resimli Uyarlama" kitabının kapağı (ekran görüntüsü/Amazon)
Bir ebeveynin şikayet etmesi üzerine Florida'daki okul bölgesinin kütüphanelerinden kaldırılan "Anne Frank'ın Hatıra Defteri: Resimli Uyarlama" kitabının kapağı (ekran görüntüsü/Amazon)

ABD'nin Florida eyaletinde bir okul, Cumhuriyetçi Parti'yle bağlantılı bir grup velinin şikayet etmesinin ardından Anne Frank hakkındaki bir kitabı kütüphaneden kaldırdı.
WPTV'ye göre, "Anne Frank's Diary: The Graphic Adaptation" (Anne Frank'ın Hatıra Defteri: Resimli Uyarlama) adlı kitap Indian River County'deki okul kütüphanelerinden kaldırıldı.
"Özgürlük için Anneler"in Indian River şubesinin başkanı Jennifer Pippin, WPTV'ye, kendisinin ve grubunun kitaba karşı çıktığını çünkü kitabın, Anne Frank'in bir arkadaşından birbirlerine cinsel organlarını göstermelerini istediği bir sahne içerdiğini söyledi. Pippin, başka bir sahnedeyse Anne Frank'in cinsel açıdan müstehcen çıplak heykellerin yanında yürüdüğünden şikayet etti.
The Independent'ın haberine göre, Pippin "Gerçek tarihin, Holokost'un, Anne Frank'in günlüğünün kesinlikle öğretilmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi fakat cinselliğin resimli romanlardaki görsel tasvirine itiraz etti.
Özgürlük için Anneler, kendisini toplumun tabanından gelen bir ebeveyn örgütü olarak tasvir eden, kâr amacı gütmeyen muhafazakar bir kuruluş. Ancak örgütün gerçekte Cumhuriyetçi Parti'yle çok sayıda bağı var.
Akademik şikayet direktörü Dr. Kyra Schafte'ye göre, orijinal "Anne Frank'in Günlüğü" hâlâ okul kütüphanelerinde bulunuyor.
Özgürlük için Anneler'in şikayetinden sonra, okul müdürü kitabı kaldırmaya karar verdi ve metninin bir kısmının Holokost eğitimi temalarına katkıda bulunmadığını belirtti.
Schafte yayın kuruluşuna, "Okul bölgeleri Holokost eğitimini ele alırken, bunu Holokost eğitiminin olaylarını inkar etmeden veya en aza indirmeden yapıyor" dedi.
Pippin, grubunun okullardan yaklaşık 250 kitabı sansürlemesini istediğini söyledi.
Indian River County Okulları yakın zamanda okul yönetim kurulu üyeleri ve bölge çalışanları tarafından atanan ebeveynlerden oluşan "Bölge İtiraz Kurulu" oluşturdu. Bu kurul kitapların kaldırılmasına yönelik resmi talepleri konuşmak üzere toplanacak.
Cumhuriyetçi Parti bağlantılı ebeveyn sansür grupları, Florida Valisi Ron DeSantis'in eğitim politikaları tarafından, DeSantis'in ilçe düzeyinde sansür kurulu olarak etkin şekilde hareket etmeleri için yetkilendirildi. Uyum gösteren okullar, ebeveynlerin şikayetlerine dayanarak kitapları kaldırıp müfredatları değiştiriyor.
Tallahassee'de bir okul, şimdiye kadar üretilmiş en önemli sanat eserlerinden biri olan Michelangelo'nun Davut heykelini bile, bir ebeveyn onu "pornografik" olarak adlandırdığı için öğretmeyi bıraktı.


Nobel Edebiyat Ödüllü Japon yazar Kenzaburo hayatını kaybetti

Japon yazar Kenzaburo Oe (Şarku'l Avsat)
Japon yazar Kenzaburo Oe (Şarku'l Avsat)
TT

Nobel Edebiyat Ödüllü Japon yazar Kenzaburo hayatını kaybetti

Japon yazar Kenzaburo Oe (Şarku'l Avsat)
Japon yazar Kenzaburo Oe (Şarku'l Avsat)

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Japon yazar Kenzaburo Oe, 88 yaşında öldü.
Japon yayınevi Kodansha'dan yapılan açıklamaya göre, Ocak 1935'te batıdaki Ehime eyaletinde doğan Kenzaburo yaşamını yitirdi.
Tokyo Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı eğitimi alan ve 1957'de ilk eseri yayımlanan Kenzaburo, ertesi yıl 23 yaşındayken ülkesinde "Akutagawa Edebiyat Ödülü"nü kazandı.
Kenzaburo, "şiirsel bir güçle, yaşam ve masalın, günümüz insanının içinde bulunduğu çıkmazın rahatsız edici bir resmini oluşturmak için yoğunlaştığı hayali bir dünya oluşturduğu" değerlendirmesiyle 1994'te Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen ikinci Japon yazar oldu. Kawabata Yasunari, 1968'de Nobel Edebiyat Ödülü aldı.
Japon yazarın rapor niteliğinde kabul edilen, 1965'te yayımlanan "Hiroşima Notları" ve 1970'te yayımlanan "Okinawa Notları" eserlerinde savaşın ve nükleer silahların korkunçluğuna dikkati çektiği biliniyor.

Sosyal ve siyasi aktivist
Aktif yazarlığının yanı sıra sosyal ve siyasi olayların içinde de yer alan Kenzaburo, Japonya'da barışçıl anayasa taraftarlığı ve nükleer güç karşıtı görüşleriyle tanındı.
2004 yılında savaş karşıtı "Madde 9 Birliği" sivil hareketini kuran Kenzaburo, ülkesinin savaş karşıtı anayasasının muhafaza edilmesi için Japon hükümetine çağrı yaptı.
Kenzaburo, 20 bin kişinin hayatını kaybettiği Mart 2011'deki Tohoku depremi ve Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki sızıntı sonrası, nükleer santrallerin kaldırılması talebiyle milyonlarca kişinin imza verdiği kampanyanın temsilcilerinden biri oldu.
Japon yazar, felaketin ardından ABD merkezli The New Yorker dergisindeki yazısında "Nükleer reaktörlerin inşası yoluyla insan yaşamına aynı saygısızlığı sergileyerek hataları tekrarlamak, Hiroşima kurbanlarının hatırasına en kötü ihanet." ifadesini kullandı.
Kenzaburo Oe, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Japonya'nın en ünlü modern edebiyatçılarından biri kabul ediliyor.
Yazarın öne çıkan eserlerinin arasında 1964'te yayımladığı, engelli doğan bir bebeğin babasının yaşadığı bunalımı anlatan ve yarı otobiyografi şeklinde nitelendirilen "Kişisel bir Sorun" ile 1967'de yayımladığı, iki erkek kardeşin çocukluklarını geçirdiği, atalarının ormanlık evine geri dönmeleri sonrası yaşadıkları huzursuz ilişkileri kaleme aldığı "Sessiz Çığlık" bulunuyor.


54. Uluslararası Kahire Kitap Fuarı başladı

Mısır Kültür Bakanı Nevin Al-Kilani sergide
Mısır Kültür Bakanı Nevin Al-Kilani sergide
TT

54. Uluslararası Kahire Kitap Fuarı başladı

Mısır Kültür Bakanı Nevin Al-Kilani sergide
Mısır Kültür Bakanı Nevin Al-Kilani sergide

Mısır'da bu yıl 54'üncüsü düzenlenen Uluslararası Kahire Kitap Fuarı kapılarını ziyaretçilere açtı.
Başkent Kahire’deki Mısır Uluslararası Sergi Merkezi’nde düzenlenen fuara "onur konuğu" Ürdün başta olmak üzere 53 ülkeden 1047 yayınevi katılıyor. Fuar, ilk kez "metaverse" teknolojisi ile sanal olarak gezilebilecek.
Mısır hükümetinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Mustafa Medbuli'nin gerçekleştirdiği fuarın açılışında Mısır Kültür Bakanı Nevin el-Kilani ve Ürdünlü mevkidaşı Hayfa en-Neccar da yer aldı.
Fuardaki standları gezen Mısır Başbakanı Medbuli, onur konuğu Ürdün'ü selamlayarak, "iki ülke arasında güçlü kardeşlik bağları ve ikili ilişkiler bulunduğunu" belirtti.
54. Uluslararası Kahire Kitap Fuarı, 6 Şubat'a kadar devam edecek.


James Cameron, Leonardo DiCaprio'yu Titanik'te oynamaya ikna etmek için neler yaptığını açıkladı

(Merie W. Wallace/20th Century Fox)
(Merie W. Wallace/20th Century Fox)
TT

James Cameron, Leonardo DiCaprio'yu Titanik'te oynamaya ikna etmek için neler yaptığını açıkladı

(Merie W. Wallace/20th Century Fox)
(Merie W. Wallace/20th Century Fox)

James Cameron, Leonardo DiCaprio'yu Titanik'te rol almaya ikna etmenin gerçekten çaba gerektirdiğini söyledi.
1997'de gişe rekorları kıran filmde başroldeki DiCaprio, kötü kaderli Titanik'te talihsiz aşkı Rose'la (Kate Winslet) romantik bir ilişki kuran Jack'i canlandırmıştı.
Salı günü (10 Ocak) Altın Küre'de People'a konuşan ödüllü yönetmen, o zamanlar 21 yaşında olan oyuncuya "başrol oyuncusu" olması için "dil dökmek" zorunda kaldığını anlattı.
Cameron, "Başrol oynamak istemedi" diye açıkladı.

"Filmde yer alması için gerçekten dil dökmek zorunda kaldım. Yapmak istemedi. Sıkıcı olduğunu düşünüyordu."

Kanadalı sinemacı, DiCaprio'nun ancak Cameron'ın onu, bunun "aslında zorlu bir meydan okuma" olduğuna "ikna etmesinden" sonra kaçak yolcu Jack "rolünü kabul ettiğini" sözlerine ekledi.
Ünlü yönetmen, "Her şeyden önce, ileriye dönük pek çok özgün seçim yapması beni şaşırtmadı. İkincisi, onun yeteneğinden asla şüphe etmedim" dedi.
Yönetmen daha önce verdiği bir röportajda, seçmeler sırasında DiCaprio'yla yaşadığı ve neredeyse oyuncunun rolünü kaybetmesine neden olan tuhaf bir diyaloğu anlatmıştı.
Cameron, DiCaprio'nun odadaki "herkesi büyülediğini" ama rol için seçmelere katılması gerektiğini anladığında oyuncunun kendisine "Ben replik okumam" dediğini paylaşmıştı.
Avatar'ın yönetmeni DiCaprio'ya, "Öyle mi, hadi ama. Hayatımın iki yılını alacak dev bir film bu ve ben post-prodüksiyonu yaparken sen 5 başka işle uğraşıyor olacaksın. Yani oyuncu seçiminde yanlış karar vererek her şeyi berbat etmeyeceğim. O yüzden ya okuyacaksın ya da rolü alamayacaksın" dediğini anlatmıştı.
Gösterime girmesinin ardından Titanik, ABD gişelerinde 600 milyon dolar ve dünya çapında 1,8 milyar dolar gibi büyük miktarlar kazanarak o dönemin en çok hasılat yapan film oldu.
Destansı romantik drama 11 Akademi Ödülü kazanırken Winslet, En İyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti.
25. yıldönümünü kutlamak üzere film, dijital olarak yeniden düzenlenmiş versiyonuyla 10 Şubat'tan itibaren sinemalara geri dönecek.
Geleneksel Sevgililer Günü gösterimiyle beraber, Cameron'ın onlarca yıldır süren Titanik tartışmasına "son vermek" için yaptığı son "adli analizleri" gösteren ek bir özel bölüm National Geographic'te yayımlanacak.


Uzun yıllar boyunca Rusya'da yasaklanan 1984, artık en çok okunan roman oldu

Moskova'nın Puşkin Meydanı'nda bir adam George Orwell'in 1984 kitabının Rusça çevirisini okuyor (AFP)
Moskova'nın Puşkin Meydanı'nda bir adam George Orwell'in 1984 kitabının Rusça çevirisini okuyor (AFP)
TT

Uzun yıllar boyunca Rusya'da yasaklanan 1984, artık en çok okunan roman oldu

Moskova'nın Puşkin Meydanı'nda bir adam George Orwell'in 1984 kitabının Rusça çevirisini okuyor (AFP)
Moskova'nın Puşkin Meydanı'nda bir adam George Orwell'in 1984 kitabının Rusça çevirisini okuyor (AFP)

George Orwell'in sürekli anlamsız bir savaşla meşgul olan baskıcı bir rejim altında yaşayan yurttaşları anlatan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanı, Rusya'da en çok okunan kitap haline geldi.
Devlete bağlı haber ajansı Tass'a göre, klasikleşmiş roman, Rusya'nın çevrimiçi kitap satıcısı LitRest'te 2022'de kurgu kategorisinde en çok indirilen, tüm kategorilerdeyse ikinci en çok indirilen kitap oldu.
Daha çok George Orwell takma adıyla tanınan İngiliz yazar Eric Arthur Blair, romanı 1949'da, II. Dünya Savaşı'ndan kısa süre sonra ve Batı'yla Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş başlamadan önce yayımlamıştı. Roman, Sovyetler Birliği'nde 1988'e kadar yasaklı kaldı.
The Independent'ın haberine göre, romanın konusu, "Büyük Birader" adlı gizemli bir totaliter lider tarafından kontrol edilen, "Parti" adıyla bilinen, rejimin iktidar partisinin gözetiminde kalan bir adamın yolculuğunu izliyor.
Yazar, Batı'nın eski müttefiki Joseph Stalin'in diktatörlüğünü, Büyük Birader'in kişi kültüne model olarak aldığını söylemişti. Romanda Büyük Birader'in Düşünce Polisi olarak anılan birimi, gözü korkmuş yurttaşları kendilerine söylenenlere inanmaları için "çift düşünmeye" zorluyor.
Romanda Parti'nin sloganı şöyle:⁠
"Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu yıl şubatta Ukrayna'daki savaşını başlatırken, yönetimi de "askeri operasyon" olarak adlandırdıkları şeyi gazetecilerin "savaş" veya "istila" olarak tanımlamasını yasaklayan yeni yasalar çıkardı. Putin yönetimi, birkaç askeri personel devlet başkanı aleyhinde konuşmasına rağmen, savaşa karşı yapılan protestoları da önemsiz gibi gösterdi.
Moskova'daki yetkililer, Kremlin'in Ukrayna'ya karşı kötü niyet taşımadığını, Rusya'nın komşusuna saldırmadığını ve Rus askerlerinin Rusya'nın ele geçirdiği ve ilhak ettiği Ukrayna topraklarını işgal etmediğini savunmayı sürdürüyor.
Rus yönetimi geçen hafta savaşı eleştiren kişilere yönelik baskı uygulama girişiminde, muhalif siyasetçi İlya Yaşin'i ordu hakkında "yanlış bilgi" yaymaktan yargılayıp yaklaşık 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Bu, Yaşin'in Batılı gazetecilerin Kiev yakınlarındaki Buça'da Rus zulmüne dair ortaya çıkardığı kanıtlara değinmesinden sonra oldu.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ün en yeni baskısının Rusça çevirmeni Darya Tselovalnikova, Orwell'in romanıyla olan benzerlikleri başka bir yerden kurdu.
Teslovalnikova mayısta, "Orwell, en kötü kabuslarında bile 'liberal totaliterlik' veya 'totaliter liberalizm' döneminin Batı'da geleceğini ve insanların (ayrı, epey izole bireylerin) öfkeli bir sürü gibi davranacağını hayal edemezdi" demişti.


UNESCO’dan Dünya Arapça Günü kutlaması

UNESCO Suudi Arabistan Daimi Temsilcisi Prenses Hayfa bin Abdülaziz Âl Mukrin
UNESCO Suudi Arabistan Daimi Temsilcisi Prenses Hayfa bin Abdülaziz Âl Mukrin
TT

UNESCO’dan Dünya Arapça Günü kutlaması

UNESCO Suudi Arabistan Daimi Temsilcisi Prenses Hayfa bin Abdülaziz Âl Mukrin
UNESCO Suudi Arabistan Daimi Temsilcisi Prenses Hayfa bin Abdülaziz Âl Mukrin

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 18 Aralık 2012’de ilk kez Dünya Arapça Günü ilan etmesiyle Arapça, Birleşmiş Milletler’in (BM) özel bir gün adadığı İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Çince ve Rusçadan sonra beş uluslararası dil arasına girdi. İspanyolca dışındaki diğer dört dil, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan ülkelere ait. Dünya Arapça Günü kutlamaları, UNESCO tarafından 2013-2022 yılları için başlatılan Uluslararası Kültürlerin Yakınlaşması İçin Uluslararası On Yılı kapsamında gerçekleştirildi. 
Uluslararası Arap Dili Günü etkinlikleri bu sabah UNESCO’nun Fransa'nın başkentindeki genel merkezinde başladı. Kutlamanın başlığı ise, ‘Arap Dilini İnsan Uygarlığına ve Kültürüne Katkısı’ oldu. Kutlama Suudi Arabistan Daimi Temsilciliği ve Prens Sultan bin Abdulaziz Hayır Vakfı işbirliğiyle gerçekleşti. Bugün için UNESCO, Suudi delegasyonu ve Prens Sultan Vakfı'nın açılış konuşmalarından ve ilki kültürel çeşitlilik, Arap dilinin deneyimi ve Arap diliyle etkileşimi konularının ele alındığı üç diyalog oturumundan oluşan zengin bir program hazırlandı. İkinci program, ortak insani değerler ve dijital teknolojilerin ve modern iletişim araçlarının yetenekleri, üçüncüsü ise çok dillilik yoluyla sosyal uyum ve entegrasyon.
UNESCO Sosyal ve Beşerî Bilimler (SHS) Genel Direktör Yardımcısı Gabriela Ramos açılış konuşması sırasında, Arap dilinin matematik, astronomi, tıp, şiir, edebiyat, Arap ve uluslararası kültürleri zenginleştirmedeki rolüne değinerek, UNESCO'nun görevleri arasında yer alan dilsel, kültürel ve uygarlık çeşitliliğini korumanın önemini vurguladı. Uluslararası örgütün sadece yazılı kültürel mirası değil, dünyanın her yerindeki sözlü kültürel mirası da korumaya çalıştığını ifade etti.
UNESCO nezdinde Suudi Arabistan Daimi Temsilcisi Prenses Hayfa bin Abdülaziz Âl Mukrin,  Arap dilinin ‘küresel medeniyetlerin temel direklerinden biri ve insanlığın ilerlemesinde’ rolü olan dünyadaki ana dillerden biri olduğunu belirterek, bu dilin çeviri, doğrudan iletişim, yazılar ve yayıncılık konularında hiçbir zaman kendi kendine yetmediğini, bunun yerine birden çok iletişim kanalı aracılığıyla insanlığın medeniyetsel ilerlemesinde rol oynadığını vurguladı.  Suudi Arabistan’ın Arap ve uluslararası düzeylerde özellikle anadili Arapça olmayanlara eğitim ve bu alanda hazırladığı programlara dikkati çeken Mukrin, verilen burslar ve Arapça çeviriyi teşvik etmek için başlattığı birçok çalışmaya değindi.
Suudi delege, Arapçanın canlılığı göz önüne alındığında Kral Selman Uluslararası Arap Dili Kompleksi ve Prens Sultan bin Abdulaziz Vakfı'nın konferanslar, seminerler ve sergiler düzenleyerek Arap dilini destekleme ve üretimini teşvik etmede oynadığı role dikkati çekti. Mukrin, medeni bir dil olarak  Arapçanın rolünü sürdürmek, kültürler arası diyaloğa ve çok alanlı yeniliklere katkıda bulunmak için Arap dilinin kaderinin ‘herkesin sorumluluğunda’ olduğu uyarısında bulunarak sözlerini bitirdi.
Prens Sultan Vakfı Genel Müdürü Salih Halifi, Dünya Arapça Günü kutlamalarının kültürler ve milletler arasındaki iletişim ve işbirliğini somutlaştırdığını, çünkü Arap dilinin kültürel ve medeni iletişimin bileşenlerinden biri olduğunu ifade etti. Halifi, ana dili İngilizce olmayanlar için Arapça öğrenme programlarının geliştirilmesi, başlatılan yeni programlar, Mısır'dan Brezilya, Fas ve diğer ülkelere seyahat etkinliklerinin organizasyonu da dahil olmak üzere yönettiği kurumun faaliyetlerini sundu.

Bugün gerçekleştirilen etkinlik, ana dili İngilizce olmayanlara özel ‘Latin Araplar’ isimli bir oturuma da ev sahipliği yapıyor. Etkinlik kapsamında, sanatçı Ramz'ın duvar resminin canlı çizimi ve sanatçı David Miriam'ın kum boyama gösterisi de dahil olmak üzere kültürel ve sanatsal etkinlik de düzenlendi.  Katılımcılar akşam ise daha önce de UNESCO konserlerinde performans sergileyen Filistinli grup The Trio Joubran’ın performansının keyfini çıkaracak. Birlikte ud çalan üç kardeşten oluşan gruba Faya Yunan eşlik edecek.
UNESCO etkinliği geniş bir katılıma tanıklık etti. Etkinliğe katılan ve Arapçayı akıcı bir şekilde konuşan Bulgar akademisyen Maya Tsenova, Arap dilinin aşkı yansıttığını belirterek, dünyada dostluk kelimesinin dürüstlükten türediği ilk dil olduğunu ifade etti. 47 yıldır Arapça konuştuğunu söyleyen Tsenova, hayatta bildiği ve en sevdiği şeyin Arapça olduğunu söyledi.