‘Kıbrıs senaryosu’ Libya sahnesini karıştırıyor

Dibeybe hükümeti ile Ankara hükümeti arasında bir dizi mutabakat muhtırası imzalanması tartışılmaya devam ediyor.

Libya’nın batı bölgesinin Türk etkisi altına girmesinden korkan Libya halkının endişeleri, 2020'den itibaren artmaya başladı. 2020 yılında Erdoğan açıklamaları ile ‘Libya'daki Osmanlı etkisini yeniden sağlama sürecinde olduğunu’ göstermişti (AFP)
Libya’nın batı bölgesinin Türk etkisi altına girmesinden korkan Libya halkının endişeleri, 2020'den itibaren artmaya başladı. 2020 yılında Erdoğan açıklamaları ile ‘Libya'daki Osmanlı etkisini yeniden sağlama sürecinde olduğunu’ göstermişti (AFP)
TT

‘Kıbrıs senaryosu’ Libya sahnesini karıştırıyor

Libya’nın batı bölgesinin Türk etkisi altına girmesinden korkan Libya halkının endişeleri, 2020'den itibaren artmaya başladı. 2020 yılında Erdoğan açıklamaları ile ‘Libya'daki Osmanlı etkisini yeniden sağlama sürecinde olduğunu’ göstermişti (AFP)
Libya’nın batı bölgesinin Türk etkisi altına girmesinden korkan Libya halkının endişeleri, 2020'den itibaren artmaya başladı. 2020 yılında Erdoğan açıklamaları ile ‘Libya'daki Osmanlı etkisini yeniden sağlama sürecinde olduğunu’ göstermişti (AFP)

Kerime Naci
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, özellikle 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana Libya'nın Batı kutbuna ilgi göstermesi, yerel ve uluslararası düzeyde batı bölgesini bir Türk bölgesine dönüştüreceğine ilişkin korkuları artırdı. Erdoğan, 4 Nisan 2019 tarihinde Libya'nın doğusundaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter tarafından Trablus'a açılan savaş sırasında Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz es-Serrac’ı desteklemişti. Buna karşılık Türkiye ile UMH iki mutabakat muhtırası imzalamıştı. Bunu, ayın başında Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile imzalanan başka bir mutabakat muhtırası izledi. Anlaşma, Türkiye'nin batı Libya'daki silahlı kuvvetlere güvenlik eğitimi vermesinin yanı sıra deniz kıyılarında ve Libya çölünde petrol ve gaz araması yapmasının önünü açıyor.
Türkiye'nin Libya'ya duyduğu aşırı ilgi, bir korku dalgasının patlak vermesine sebep oldu. Bu korkuların başında da özellikle Yunanistan'ın bu mutabakat muhtırasına karşı olduğunu duyurması göz önüne alındığında, Kıbrıs senaryosunun Libya'da tekrarlanması geliyor. Nitekim Kıbrıs daha önce 1976'da bir Türk-Yunan çatışmasına sahne olmuştu. Çatışmalar 1983'te adanın kuzeyinin Türkiye lehine ayrılıp orta bölge ve güney kısmının Yunanistan'a tabi kalmasıyla sona ermişti.
Libya’nın batı bölgesinin Türk etkisi altına girmesinden korkan Libya halkının endişeleri, 2020'den itibaren artmaya başladı. 2020 yılında Erdoğan, açıklamaları ile ‘Libya'daki Osmanlı etkisini yeniden sağlama sürecinde olduğunu’ göstermişti.
26 Eylül Pazartesi günü Libya-Türkiye mutabakat muhtırasının imzalanmasının ardından ülkenin egemenliğine ve ulusal güvenliğine yönelik tehlikeye ilişkin endişeler zirve noktasına ulaştı. Libya meseleleri ile ilgilenen birçok araştırmacı, ülkede Kıbrıs senaryosunun tekrar etme olasılığını düşük görürken, Libya'nın akıbetinin Kıbrıs'ın maruz kaldığından daha tehlikeli olacağını ve ülkenin özellikle Rusya-Ukrayna krizinden ötürü Avrupa'yı etkisi altına alan enerji kıtlığı çerçevesinde maden kaynakları üzerinde bölgesel çatışmaların yapılması için verimli bir sahaya dönüşeceğini vurguladı.

Doğu Akdeniz ihtilafının alevlenmesi
Akademisyen ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Ahmed Abud konuya ilişkin yaptığı açıklamada:
“Libya'yı bekleyen şey, Kıbrıs senaryosundan çok daha tehlikeli. Türkiye'nin hem Serrac hükümeti hem de Dibeybe hükümeti ile imzaladığı bu mutabakat muhtıraları, Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlığın yeniden alevlenmesine yol açacak. 2011 yılından öncesine dayanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) -balıkçılık- konusundaki Türk-Yunan anlaşmazlığı, günümüzde gaz ve petrol arama anlaşmazlığına dönüşmüş durumda. Kaddafi döneminde Libya Dışişleri Bakanlığı, MEB sınırlarını çizmek konusunda çok tereddüt etmişti. Türkiye, 1982 yılında imzalanan ve 1994'te Libya tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne henüz taraf değil. Doğu Akdeniz kıyılarını Libya ile paylaşan Yunanistan ve Mısır gibi ülkeler, özellikle de Libya'nın bir numaralı deniz komşusu İtalya anlaşmaya sessiz kalmayacak. Hele de Türkiye'nin gaz ve petrol sondajına başlayacağı deniz bölgeleri, gaz ve petrol açısından en zengin bölgeler arasında yer alırken. Dolayısıyla Libya, daha önce Kıbrıs adası nedeniyle Türkiye ile Yunanistan arasında patlak veren Doğu Akdeniz ihtilafını yeniden alevlendirmeye sebep olacak.” Değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı “Türkiye, 'mavi vatan' projesini hayata geçirmeye çalışıyor. Ancak, MEB’in çizilmesi konusunda tüm Doğu Akdeniz ülkeleriyle ihtilaf yaşaması bunun olmasını engelledi. Bu yüzden özellikle Mısır, Yunanistan ve İsrail'in yer aldığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu ile karşı karşıya olması bakımından Türkiye, güçlü bir konumda (Libya petrolü ve gazı) olmasına yardımcı olacak kazanımlar elde etmek için hem Serrac’ın hem de Dibeybe’nin siyasi kırılganlığından faydalandı” dedi. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşından ve son dönemde bir sabotaj eylemi ile Libya ve İtalya arasındaki doğal gaz boru hattı akışının aksaması sonucu Avrupa’ya giden gaz arzının kesilmesinden ötürü sert bir kış geçirecek olan Avrupa ülkelerinin karşı karşıya olduğu enerji kıtlığı ışığında, Libya-Türkiye mutabakatı yüzünden bir savaşın patlak vereceği konusunda uyarıda bulundu. Abud, “Tüm bu işaretler, bölgenin, yakıtı Türk-Libya anlaşması olacak bölgesel bir yangının eşiğinde olduğunu gösteriyor. Anlaşma özellikle Türkiye Libya kıyılarında yer alacağı ve karada askeri bir güce sahip olacağı için batı bölgesinin Ankara’nın kontrolüne girmesiyle sonuçlanabilir” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs senaryosu pek olası değil
Mağrip Medya ve Araştırmalar Merkezi’nden araştırmacı İzzeddin Akil, Libya'nın durumu Kıbrıs'ınkinden tamamen farklı olduğu için bu senaryonun gerçekleşebileceğine ihtimal vermiyor. Akil’e göre Yunanistan ve Türkiye arasındaki çatışmanın odak noktası topraktı. Çatışma, Kıbrıs topraklarının, Türkiye’ye bağlı özerk bir bölge olan Kuzey Kıbrıs ile Yunanistan'a bağlı Güney Kıbrıs olarak ikiye bölünmesiyle sona erdi. Güney Kıbrıs neredeyse tam bir devlettir ve Kuzey Kıbrıs'tan daha bağımsızdır. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Akil, “Libya'da Türkler ile Yunanlılar arasında bir çatışmaya tanık olmamız zor. Ancak Libya ile birlikte her ülkenin kendi haklarını ilan ettiği Akdeniz'in doğusu da dahil olmak üzere diğer bölgeler üzerinde doğrudan bir çatışma patlak verebilir” ifadelerini kullandı.
Akil “Yunanistan, deniz haritalama standartlarını belirleyen 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne tabidir. Türkiye ise 1982 sözleşmesinden önce üzerinde anlaşmaya varılan daha eski deniz haritalama standartlarını benimsemektedir. Libya ve Türkiye'nin haklı olduklarının en büyük kanıtı, BM tarafından 2019'da Serrac hükümeti döneminde Libya ve Türkiye arasında deniz haritalaması ile ilgili ilk mutabakat muhtırasının kabul edilmesidir. Dolayısıyla Kıbrıs senaryosunun Libya'da tekrarlanması pek de söz konusu değil” değerlendirmesinde bulundu.

Savaş
Yunanistan ile Türkiye arasında Libya'da bir savaş çıkması ihtimaline ilişkin olarak Akil:
“Böyle bir şey akıllıca olmaz çünkü aralarında bir güç dengesi yok. Yunanistan'ın Libya'da güvenlik gücü bulunmazken, Türkiye'nin Vatiyye’de (Libya-Tunus sınırı yakınlarındaki batı sınırının sonunda) tam teşekküllü bir askeri üssü var. Türkiye Libya kıyılarında petrol ve gaz aramak için konuşlanacak ve tesislerini korumak için deniz güvenlik güçlerini getirecek. Libya'nın Türkiye ile Yunanistan arasında ikiye bölünmesi mantıksız çünkü son anlaşma meşruiyet takası için yapıldı. Başka bir deyişle, bu, Erdoğan tarafından Dibeybe’ye sağlanan bir oportünizm örneğidir. Nitekim Dibeybe bu anlaşmayla uluslararası alanda meşruiyetinin tanınmasını sağlarken, Türkiye ekonomik faydalar elde etmiş oluyor. Türk adımları her zaman büyük güçler tarafından desteklendiği için bu anlaşma Başağa aleyhine Dibeybe’ye yasal bir boyut kazandırdı.” şeklinde konuştu.
Akil sözlerini sonlandırırken, “Libya için savaşan İtalya ve Fransa, Erdoğan'ın Libya kıyılarında elde ettiği bu ayrıcalıklara sessiz kalmayacaktır. Dolayısıyla Libya sahili Avrupa’nın dördüncü sahili olarak kabul edildiği için Erdoğan'a karşı bir İtalyan-Fransız mücadelesi görebiliriz” ifadelerini kullanarak, ‘Erdoğan’ın Libya çölünde petrol arama yönelimine’ karşı uyarıda bulunup bunun ‘Libya’yı uluslararası bir çatışmaya sürükleyeceğini ve Fransa ile İtalya’nın sessiz kalmayacağını’ söyledi.

Libya’nın doğu cephesi Dibeybe hükümetinin Türkiye ile imzaladığı mutabakat muhtırasını sorguluyor

Türkiye Libya'ya yeni bir grup ‘paralı asker’ gönderdi

Trablus, Ankara ile imzalanan mutabakat anlaşmasının şartlarını açıkladı



Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)

Suriye ve Türkiye dün, Suriye ordusunun kabiliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumlarının geliştirilmesi ve kapsamlı güvenlik sektörü reformunun desteklenmesini amaçlayan bir askeri iş birliği anlaşması imzaladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), iki ülke savunma bakanlarının huzurunda Ankara'da imzalanan anlaşmanın, Suriye ordusunun operasyonel hazırlığını artırmak, ortak operasyonları güçlendirmek ve terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları gibi uzmanlık gerektiren beceri eğitimleri sağlamak amacıyla eğitim kurslarını içerdiğini bildirdi.

Aralarında Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı'nın da bulunduğu üst düzey Suriye heyeti, Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya geldi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre siyasi olarak, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan'ın görüşmelerinde Süveyda dosyası, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gerilimi, bölünme tehlikesi ve İsrail'in dış müdahaleleri gündemi oluşturdu.


ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT

ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Ömer Önhon

Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.

Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.

Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.

Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.

Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.

fgthyu7
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)

Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.

Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.

Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.

Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.

juı8
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.

Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.

Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.

İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.

gthyu
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)

Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.

İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.

Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.

ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.


Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
TT

Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı dün Balıkesir'de meydana gelen depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu belirtti.

Yetkililere göre saat 19:53'te kaydedilen deprem, İstanbul ve İzmir dahil olmak üzere ülkenin batısındaki birçok şehirde hissedildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İlgili tüm kurumlar depremle ilgili gerekli önlemleri aldığını” belirtti.

Erdoğan, “Balıkesir'i vuran ve komşu illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Balıkesir'de bugün meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 29 kişinin yaralandığını açıkladı.

Bakan X platformunda daha önce yaptığı açıklamada, "Tüm Afet ve Acil Durum Yönetimi ekiplerimiz ve ilgili kurumlarımız derhal saha aramalarına başladı. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz olay kaydedilmedi" demişti.

AFP’nin haberine göre Sındırgı Belediye Başkanı Serhan Sak, NTV'ye yaptığı açıklamada, depremin merkez üssü olan şehirde, şehir merkezindeki üç katlı bir bina da dahil olmak üzere 10 binanın yıkıldığını söyledi.

Sak, "Bu binada altı kişi yaşıyordu ve enkaz altından dört kişi kurtarıldı." diyerek, diğer ikisinin çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Sak, "Binalar ve camiler yıkıldı, ancak can kaybı olmadı" dedi.

AFAD, büyüklükleri 3,5 ila 4,6 arasında değişen yedi artçı sarsıntı bildirdi.

Geçtiğimiz haziran ayı başında Muğla’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde bir kız çocuğu hayatını kaybetmiş, 69 kişi de yaralanmıştı.

Türkiye, geçmişte birçok trajediye neden olan fay hatlarının üzerinde yer almaktadır.

2023 yılında meydana gelen şiddetli Hatay depreminde en az 53 bin kişi hayatını kaybetti.