Afrika Birliği Sudan Elçisi Beliyş, Şarku'l Avsat’a konuştu: Sudan krizinin üstesinden gelmek için olumlu işaretler var

Sudan Üçlü Mekanizma Sözcüsü Beliyş, Şarku'l Avsat’a konuştu: Mümkün olduğu kadar çok taraf arasında mümkün olduğu kadar çok fikir birliği oluşturmak için çalışmalar devam etmekte

Üçlü Mekanizma Sözcüsü Muhammed Beliyş (Şarku'l Avsat)
Üçlü Mekanizma Sözcüsü Muhammed Beliyş (Şarku'l Avsat)
TT

Afrika Birliği Sudan Elçisi Beliyş, Şarku'l Avsat’a konuştu: Sudan krizinin üstesinden gelmek için olumlu işaretler var

Üçlü Mekanizma Sözcüsü Muhammed Beliyş (Şarku'l Avsat)
Üçlü Mekanizma Sözcüsü Muhammed Beliyş (Şarku'l Avsat)

Sudan'daki demokratik geçiş sürecini destekleyen Üçlü Mekanizma’nın Sözcüsü Muhammed Beliyş, Sudanlı partileri, siyasi sahnenin karmaşıklığını artırabilecek ve krizi uzatabilecek tek taraflı kararların tehlikeleri konusunda uyardı. Sudan'ın demokratik geçiş yoluna dönüşte daha fazla gecikmeye tahammül edemeyeceğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetler Arası Afrika Kalkınma Örgütü'nü (IGAD) kapsayan Üçlü Mekanizma, 25 Ekim 2021'de alınan ve sivil bileşenin iktidardan uzaklaştırıldığı askeri tedbirler sonrasında ortaya çıkan krize bir çözüme ulaşmak için Sudanlı taraflar arasındaki diyaloğu kolaylaştırmak için çalışıyor.
AfB'nin Hartum Büyükelçisi Beliyş, askeri bileşenin, geçiş döneminin prosedürleri ve kurumları üzerinde mümkün olan en fazla sayıda siyasi gücün fikir birliğine varmak için siyaset sahnesinden çekilirken ilan ettiği taahhütleri uygulamadaki ciddiyet konusunda gerçek bir sınavla karşı karşıya olduğunun altını çizdi.
Beliyş, Hartum'da Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, sivil unsurlar arasında bir anlaşmanın başladığına dair olumlu işaretler olduğunu ortaya koydu. Ayrıca “Ancak mevcut fırsat, siyasi anlaşmazlığı yönetmek için gerçek bir iradeye sahip taraflar arasında şeffaf ve katılımcı bir ilişki kabul edilmeksizin ve geçiş yolunu yeniden inşa konusunda herhangi bir sonraki adımda sıfır denklem ve sahne ortaklarının dışlanması devam ettiği müddetçe kırılgan olmaya devam ediyor” dedi.
Beliyş, sivil bileşenler ile askeri iktidar arasında geçiş düzenlemeleri, askeri ve sivil yönetişim kurumları arasındaki ilişkinin geleceği konusunda diyalog ihtiyacının altını çizdi. Mekanizmanın diyaloğu kolaylaştırmak için hazır olduğunu vurguladı.
AfB'nin veya Üçlü Mekanizma’nın taraflarından herhangi birinin, herhangi bir taraf için bir önyargısı veya tercihi olmadığını, tek taraflılığının Sudan'ın istikrarı için olduğunu vurguladı.

Suudi Arabistan, BAE, ABD ve Birleşik Krallık tarafından başlatılan Dörtlü girişimin kriz hattına girmesiyle Üçlü Mekanizma’nın etkinliği azaldı. Neden? Aranızda koordinasyon var mı?
Üçlü mekanizma, Sudanlı partileri krize siyasi bir çözüm bulma konusunda desteklemek için çalışmayı bırakmadı. Demokratik, hesap verebilir sivil yönetişime geçiş yoluna dönülmesine olanak sağlıyor. İnsan haklarına saygı duyar ve Sudanlı gençlerin özgürlük, barış ve adalet beklentilerini yerine getirir.
Uluslararası toplumla eşgüdüm sağlamanın ve Sudanlı tarafların krizi sona erdirme çabalarına desteğini sağlamanın yanı sıra askeri veya sivil tüm unsurlarla yoğun ikili görüşmeler yapmaya ve bir anlaşmayı kolaylaştırmak için herkes arasında açık iletişim kanallarını sürdürmeye devam ediyoruz. Dörtlü Mekanizması ve Sudan meselesiyle ilgilenen diğer uluslararası ortaklarla koordinasyon içindeyiz. Bu, yakın, sürekli ve düzenli bir koordinasyondur.

-Mevcut durumda siyasi çözüme ulaşma şansı konusunda Üçlü Mekanizma nasıl bir değerlendirmeye sahip?
Mevcut siyasi krizi sona erdirmek için siviller arasında bir anlaşmaya varma umutlarında olumlu bir ivme olduğu açıkça ortaya çıktı. Bu durum farklı ulusal girişimlerin çokluğunda açıkça gözleniyor. Bunlar arasında Sudan Barolar Birliği Yürütme Komitesi tarafından önerilen geçiş anayasası taslağının yanı sıra Ulusal Anlaşma Girişimi ve Sudan Halk Çağrısı ve başka girişimler bulunuyor. Sivil siyasi güçlerin Baro Yönetim Kurulu'nun inisiyatifi etrafında birleştiğine dair işaretler de var. Bu, siyasi güçler arasında bir dizi tartışmalı konuda fikir birliğinin genişlemesinin olumlu bir göstergesidir.
Tüm tarafları, mevcut krize çözümler hakkında görüşler arasında köprü kurmaya ve anlayışları güçlendirmeye yardımcı olmak için kalıcı anayasa, tek ordu, devlet kurumlarının reformu, barış anlaşmasının uygulanması ve tamamlanması, adalet ve hesap verebilirliğin sağlanması gibi orta ve uzun vadede çekişmeli konularda istenen çözümler üzerinde tartışma ve diyaloğu sürdürmeye çağırıyoruz.
Şu anda mümkün olan en fazla sayıda siyasi güç ve etkili parti arasında mümkün olduğunca çok fikir birliği oluşturmak için çalışmalar yürütülüyor ve bu oldukça önemli. Siyasi güçlerin bu uzun süreli krizin bölümlerini sona erdirmek için herhangi bir müdahale olmaksızın etrafında toplandığı tamamen Sudanlı bir girişimden daha iyi bir girişim yoktur. Üçlü Mekanizma olarak Sudanlı çözümlere ulaşmak için Sudan'daki muğlak siyaset sahnesine doğru yaklaşımın Sudan-Sudan diyaloğu olduğunu defalarca vurguladık. Bu süreçteki rolümüz, bir anlaşmaya varmayı mümkün kılmak için diyaloğu kolaylaştırmak ve çeşitli taraflar arasında açık iletişim kanallarını sürdürmekle sınırlıdır.
Üçlü mekanizma olarak sivil bileşenler arasında uzlaşmanın başladığını gösteren olumlu işaretleri memnuniyetle karşılarken, şu anda fırsat penceresinin kırılgan olmaya devam ettiğini vurguluyoruz. Bu durum, mutabakatın taraflarına, henüz başlangıç ​​aşamasında olan uyumu sürdürme sorumluluğu yüklüyor.
Bu bileşenler arasında şeffaf ve katılımcı bir ilişki, siyasi anlaşmazlığı yönetmek için gerçek bir irade ile kabul edilmeden, sıfır denklemler olmadan, temel karar vermenin herhangi bir bileşenini tekelleştirmeden, geçiş yoluna geri dönüş yolundaki herhangi bir sonraki adımda sahne ortaklarını dışlamaktan vazgeçilmeden ayrıca Sudan halkının beklentilerini ve henüz gerçekleştirilmemiş devrim taleplerini karşılamadan bu mümkün olmayacaktır. Bu, geçiş döneminin sonunda adil seçimlerde meşruiyetini Sudan halkına geri dönmekten alan demokratik bir yönetime ulaşmak için, aktif demokratik siyasi güçler arasında farklılıkları yönetme araçları üzerinde makul bir fikir birliği gerektiren bir hedeftir.
Tüm tarafları, Sudan'ın demokratik geçiş yoluna dönüşte herhangi bir ek gecikmeye tahammül edemediği bir zamanda, sahneyi daha da karmaşıklaştıracak, ilerlemeyi baltalayacak ve krizi uzatacak tek taraflı kararlar alma tehlikesi konusunda uyarıyoruz.

- Mekanizma ve ordu arasında iletişim var mı? Askeri bileşenden gücün tamamen devredilmesine ilişkin garantiler ve siyaset sahnesini terk etme niyetlerinin ciddiyeti konusunda aldığınız herhangi bir güvence var mı?
Dediğim gibi Mekanizma hem sivil hem de askeri tüm bileşenlerle iletişimini sürdürüyor. Egemenlik Konseyi üyelerinin peş peşe yaptığı açıklamalarda, askeri bileşenin siyasi sahneyi terk etme yönündeki kamusal taahhütlerini memnuniyetle karşıladık. Bu açıklamalar, aslında, çeşitli siyasi güçler arasında yeni bir hareketin ortaya çıkmasına yol açtı. Bugün sivil kuvvetler arasında bir öncekinden daha istikrarlı ve sürdürülebilir olan yeni bir geçiş aşaması başlatmak üzere oluşmaya başlayan fikir birliği ve bu ittifaka daha fazla sivil gücün dahil edilmesi yönündeki yoğun çabalar sonucunda gördüğümüz şey budur.
Askeri bileşen tarafından açıklanan taahhütlerin ciddiyetinin gerçek testi, geçiş prosedürleri ve kurumları üzerinde mümkün olan en fazla sayıda siyasi gücü bir araya getiren bir uzlaşmaya varmaktır.

-Zaman zaman Üçlü Mekanizma’nın tarafları arasında anlaşmazlıklar olduğuna dair haberler var. Bazıları, Afrika Birliği Temsilcisi Muhammed el-Hasan Veled Labbat'ın yokluğunun bu anlaşmazlığın kanıtı olduğunu düşünüyor. İç yüzünü bize anlatabilir misiniz?
Aynı mekanizmanın ortakları arasında bile görüşlerin farklı olması doğaldır. Bununla birlikte, üçlü mekanizmanın ortakları arasındaki görüş ayrılıkları, şurada burada atılacak bir adımla ilgili olabilir, ancak bu, hiçbir zaman çabalarımızın birleştiği hedefe ulaşmadı. Bu hedef, krizi sona erdiren ve Sudan'ı sivil demokratik yönetime geçiş yoluna döndüren siyasi bir çözüme ulaşmada Sudan partilerini desteklemektir. AfB bu çabaları hiçbir zaman gözden kaçırmadı. Biz ilk günden bu yana Mekanizmanın aktif ortağıyız ve bu değişmedi.

Muhalefet, mekanizmanın taraflarının ‘Özgürlük ve Değişim - Merkez Konseyi’, ‘Ulusal Anlaşma’ ve darbe ortakları arasında bölündüğüne ve ‘UNİTAMS’ın ‘Özgürlük ve Değişim’e yöneldiğini ve Afrika Birliği ve ‘IGAD’ın darbe grubuna eğilim gösterdiğini düşünüyor.
Sudan'daki siyasi süreç gibi karmaşık bir siyasi süreçte herhangi bir arabulucu veya kolaylaştırıcının çalışmalarının bir parçası olarak tarafgirlik suçlamaları beklenen bir durumdur. Söylediğiniz gibi, bu suçlamalar bize, UNITAMS'a ve bu kritik anda arabuluculuk yapmaya çalışan diğer taraflara kadar uzandı.
Ne Afrika Birliği ne de Üçlü Mekanizma’nın taraflarından herhangi birinin herhangi bir taraf için tarafgirliği veya tercihi yoktur. Tuttuğumuz tek taraf, Sudan'ın istikrarı ve refahının tarafıdır. Bu amaçla ayrım gözetmeksizin herkesle görüştük ve görüşüyoruz. Bu kritik aşamada çalışmalarımızı yoğunlaştırıyor ve yeni Sudan'ın inşasına hizmet ettiği sürece isteyen herkese destek veriyoruz.

-Geçtiğimiz hafta Halk İktidarının Kurulması Şartnamesi imzalandı. Direniş komiteleri yeniden hayır dedi. Üzerinde çalıştığınız anlaşma ile komiteler nasıl uzlaştırılabilir?
Sudanlı partilerin farklı görüşlerini uzlaştırma meselesi öncelikle Sudanlıların meselesidir ve biz ancak bu konuda yardımcı olacak araçları sağlayabiliriz. Üçlü Mekanizma’nın ortakları olarak direniş komiteleriyle görüşmekten vazgeçmedik. Herkesle görüşmeye devam edeceğiz. Tüm tarafları iletişim kanallarını açık tutmaya ve vizyonlar arasındaki boşluklar ne kadar büyük olursa olsun diyaloğu reddetmemeye çağırıyoruz. Sokağın öncelikleri, hesap verebilirlik ve adalet dahil olmak üzere direniş komiteleri tarafından kabul edilen konuları içerecek şekilde siyasi diyaloğun önemini vurguluyoruz.

-Çeşitli unsurlar ve ordu arasındaki ortak toplantıların geri dönüşü gibi 25 Ekim askeri prosedürlerini sona erdirmek için yakında bir hamle var mı? Taraflarla aranızdaki en son ne zaman görüştünüz?
Sivil kuvvetler arasında ciddi bir hareketlilik var; şüphesiz bu, uyumluluk kapsamını genişletmeyi amaçlıyor. Baro Yönetim Kurulu'nun girişimi, şimdiye kadar, önerilen anayasa bildirgesine siyasi güçlerin makul bir düzeyde katılımını sağlamayı başardı. Baro Yönetim Kurulu'nun sonuçlandırmak için çalıştığı siyasi beyanname üzerinde daha fazla sivil gücün uzlaşması için aralıksız çabalar var.
Dediğim gibi askeri unsurla da temaslarımız durmadı. Askeri bileşenin siyaset sahnesinden çekilme taahhüdünü memnuniyetle karşılarken, herkesi bu taahhüdü gerçeğe dönüştürmek için somut adımlar atmaya çağırıyoruz. Geçiş düzenlemeleri ve askeri ve sivil yönetişim kurumları arasındaki ilişkinin geleceği ile ilgili olarak, sivil bileşenler ile askeri bileşen arasındaki diyalog gerekliliğinin kaçınılmaz veya ihmal edilemeyeceğini vurguluyoruz. Bu konuşmayı kolaylaştırmak için hazırız.
Taraflar ile aramızdaki son iletişime gelince dediğim gibi tüm sivil ve askeri partilerle iletişim vardır, sürekli ve kesintisizdir.
Açık olan şu ki, ekonomik çöküş, sosyal krizler ve bölgelerde şiddetin artması ile karakterize edilen Sudan'daki mevcut durum, acil çözümlere ve uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duyuyor.

-Devrik Ömer el-Beşir rejiminin önde gelen isimlerini siyasete geri dönüşü, üzerinde çalıştıkları oyunun bir parçası oldukları için ordunun onları yeniden gündeme getirmeye çalıştığına dair korkuları artırıyor?
Daha önce de söylediğim gibi, askeri bileşenin siyaset sahnesinden çekilme taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, sivil kuvvetler ve askeri bileşen arasında geçiş düzenlemeleri ve kurumlar arasındaki ilişkinin geleceği hakkında ciddi bir siyasi diyalogun gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Bu taahhütlerin ciddiyetinin gerçek testi, geçiş yolunu yeniden başlatmak için gerekli kurumları oluşturmak için mümkün olan en fazla sayıda Sudanlı sivil güç tarafından üzerinde anlaşmaya varılan bir formüle ulaşmaktır. Bu formüllerin içeriğine müdahale etmeden elimizden geldiğince onlara destek oluyoruz.
Sudanlılar, eski rejime karşı yaptıkları devrimle demokratik geçişte taraf olmayı seçtiler. Devrimin kazanımlarını korumak, Sudanlıların kendi seçimlerine uygun bir çözümü kristalize etmek için uyum içinde siyasi mirasına geri dönmesini gerektiriyor. Daha istikrarlı bir geçiş dönemi başlar, özgür ve adil seçimlerle sonuçlanır ve sürdürülebilir demokratik meşruiyet sağlanır.
Bu denklemde zaman faktörünün önemini bir kez daha vurgulamanın uygun olduğunu düşünüyorum, çünkü bu uzun süreli kriz nedeniyle tüm Sudan halkının yaşadığı acılar giderek artıyor ve çözüm şansı zamanla daha karmaşık hale geliyor.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.