Marlon Brando adına Oscar sahnesine çıkan Küçüktüy'ün kardeşleri: O, Amerikan yerlisi değildi

"Fantezi içinde yaşadı, fantezi içinde öldü"

Sacheen Littlefeather, Oscar sahnesine çıkan ilk Amerikan yerlisiydi (AP)
Sacheen Littlefeather, Oscar sahnesine çıkan ilk Amerikan yerlisiydi (AP)
TT

Marlon Brando adına Oscar sahnesine çıkan Küçüktüy'ün kardeşleri: O, Amerikan yerlisi değildi

Sacheen Littlefeather, Oscar sahnesine çıkan ilk Amerikan yerlisiydi (AP)
Sacheen Littlefeather, Oscar sahnesine çıkan ilk Amerikan yerlisiydi (AP)

1973'teki Oscar Ödülleri'nde Marlon Brando'nun kazandığı Oscar'ı reddetmek için sahneye çıkmasıyla tanınan ve bu ayın başında ölen Sacheen Littlefeather'ın (Küçüktüy) etnik kökeni hakkında yalan söylediği iddia edildi.
Littlefeather, 1973'teki törende Amerikan yerlilerini yanlış tanıtan film endüstrisine tepki göstermek isteyen Brando yerine sahneye çıkmış ve halkı adına konuşmuştu.
Oyunculuk ve modellik de yapan Littlefeather, bu olaydan sonra Amerikan yerlilerinin haklarını savunan bir aktivist olarak öne çıkmıştı ve bir ikon haline gelmişti.
Littlefeather, baba tarafından kökeninin Arizona ve New Mexico eyaletlerinde yaşayan Beyaz Dağ (White Mountain) Apaçilerine dayandığını ve Yaqui kabilesine mensup olduğunu beyan ediyordu.
2 Ekim'de 75 yaşındayken ölen Littlefeather'ın kız kardeşleri Trudy Orlandi ve Rosalind Cruz, The San Francisco Chronicle'a verdikleri söyleşide bunların doğru olmadığını vurguladılar. 
Orlandi, babasının ABD'nin Kaliforniya eyaletinde doğduğunu, onun ailesinin de Meksikalı olduğunu söyledi.
Cruz da "Bu dolandırıcılık. Kabile halklarının mirasına karşı iğrenç bir tutum. Ve resmen ebeveynelerimize hakaret" diye ekledi.
Kız kardeşler ayrıca babalarının Littlefeather'ın anlattığı gibi alkolik olmadığını ve yoksulluk içinde büyümediklerini belirtti.
Orlando, Littlefeather hakkında ayrıca şu ifadeleri kullandı:
"Bunları açıklamanın en iyi yolu, kız kardeşimin bir fantezi yaratmış olması. Fantezi içinde yaşadı ve fantezi içinde öldü."
Kız kardeşler, Littlefeather'ın "bir azize gibi yüceltilmesinin" rahatsız edici bir durum olduğunu söyledi.
Littlefeather, 1973'teki Oscar gecesinde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü Brando'nun kazandığı duyurulduğunda sahneye çıkmış ve 60 saniyelik konuşmasının ardından yuhalamalar ve ırkçı söylemlerle karşı karşıya kalmıştı.
2018'de biyografik belgeseli çekilen Littlefeather, bu olaydan sonra Hollywood'da "kara listeye" alındığını ve hiç kimsenin kendisiyle çalışmak istemediğini söylemişti.
Akademi, olaylı Oscar Ödül Töreni'nden neredeyse 50 yıl sonra web sitesinden yayımladığı bir metinle Littlefeather'dan özür dilemişti
15 Ağustos'ta yayımlanan açıklamada Littlefeather'ın "haksız bir muameleye uğradığı ve istismar edildiği" yıllar sonra ilk kez dile getirilmişti.
Independent Türkçe, People, San Francisco Chronicle



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research