Tunus Cumhurbaşkanı parlamento seçimlerini ertelemeye mi çalışıyor?

Tunus parlamentosu seçimlerinde adaylık için başvuru tarihlerinin uzatılması ardından seçimlerin erteleneceğinden endişeleniliyor (Reuters)
Tunus parlamentosu seçimlerinde adaylık için başvuru tarihlerinin uzatılması ardından seçimlerin erteleneceğinden endişeleniliyor (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı parlamento seçimlerini ertelemeye mi çalışıyor?

Tunus parlamentosu seçimlerinde adaylık için başvuru tarihlerinin uzatılması ardından seçimlerin erteleneceğinden endişeleniliyor (Reuters)
Tunus parlamentosu seçimlerinde adaylık için başvuru tarihlerinin uzatılması ardından seçimlerin erteleneceğinden endişeleniliyor (Reuters)

Şugayr Hidri
Tunus'ta 25 Temmuz Hareketi'nin Cumhurbaşkanı Kays Said'in 17 Aralık'ta yapılması planlanan parlamento seçimlerini erteleme yönündeki olası açıklamasına dair ifadeleri tartışmalara yol açtı. Zirâ bu ifadeler, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlerdeki adayların kabulü yönündeki son tarihlerin uzatılmasına onay verdiği sırada kaydedildi.
Şarku’l Avsat’ın  Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  gazeteye verdiği demeçte bu iddiaları reddeden Yüksek Seçim Kurulu Sözcüsü Muhammed el-Tilili el-Mansari, “Kurumun bu konuda herhangi bir bilgisi bulunmamakta. Seçimlerin ertelenmesi pek olası değil. Zirâ adaylıkların kabul edildiği son sürece geldik. Komisyon takvimi uygulama sürecinde” açıklamalarına başvurdu.

Yeni bir şans
Yüksek Seçim Kurulu, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “Adaylık dosyalarını teslim eden adaylar bu süre içerisinde gerekli bilgi ve belgeleri tamamlayabilir. Başvuruda bulunmak isteyenler adaylık başvurusunda bulunabilirler” ifadelerine başvurdu.
Bu sürenin uzatılması ile seçimlerin ertelenmesi arasında bir ilişki olmadığına dikkat çeken Mansari ise “Biz takvimi uygulamaya devam ediyoruz. Seçimlerin ertelenmesi olasılığı bizim açımızdan gündemde değil. Adaylıkların kabulü yönündeki son tarihlerin uzatılmasına ilişkin kararımız, adaylık tavsiyelerinin toplanmasının tamamlanması için adaylara yeni bir fırsat verme arzumuzdan kaynaklanmakta. Bu parlamento seçimlerine geniş katılım sağlamak istiyoruz. Bir adayın sandıkta başarısız olması, bu aşamada elenmesinden daha iyidir” açıklamalarında bulundu.
Cumhurbaşkanı Said tarafından değiştirilen seçim yasası mucibince adayların belediye onaylı 400 tavsiye imzası alması gerekiyor. Bu yasa, işin içine ‘siyasi paranın’ girebileceği yönünde endişelere neden oluyor.
Said’e sadık milliyetçi partilerden olan ve seçimlere katılacağını açıklayan Halk Akımı Partisi’nin sözcüsü Muhsin en-Nabiti, adaylık sürelerinin uzatılmasını memnuniyetle karşıladı. Nabiti aynı zamanda şu ifadelere başvurdu: 
“Öneriler, adaylıkların akla yatkın hale getirilmesi için geçerli bir koşuldur. Ancak bu sefer benimsenen yöntem iyi değildi. Bunu onaylayanların Tunus gerçeğini bilmediğini gösterdi. Seçim komisyonu tavsiyeleri dijitalleştirme yoluyla benimsemek zorunda kaldı. Örneğin partimizin Mısır'ın başkenti Kahire'de yaşayan bir üyesini Arap Devletleri Dairesi aracılığı ile aday gösterdik. Ancak son anda anladık ki adaylık dosyasını Mısır'a değil Abu Dabi'ye göndermesi gerekiyormuş. Böylece bu yarışa girmesi imkansızlaşıyor. Zirâ Birleşik Arap Emirlikleri’ne yolculuk külfetli olacak ve bunun için yeteri kadar zaman bulunmuyor.”
Tunus Cumhurbaşkanı 7 Ekim'de yaptığı açıklamada, parlamento seçimleri için adaylara tahsis edilen tavsiyelerin kötüye kullanıldığını itiraf etmişti. Said, Tunus Başbakanı Necla Buden ile gerçekleştirdiği görüşmede, “Bazı yerel meclis üyelerinin yasaların gerektirdiklerini yerine getirmediği, tavsiyelerin alınıp satılan bir şey haline geldiği tespit edildi. Bu sebeple seçim kanununda değişikliğe gidilmesi gerekiyor” vurgusunda bulundu.
Mansari ise “Zaman şuan buna imkan sağlamıyor. Seçim yasasını değiştirme olasılığı geçmişte kaldı” ifadelerini kullandı.

Başarısızlık
Muhalefet, Seçim Kurulu’nun aldığı uzatma kararını Cumhurbaşkanı Said’e ve izlediği gidişata yönelik eleştirilerilerini yoğunlaştırmak için kullanabilir.
Nahda Hareketi gibi muhalif siyasi partilerden oluşan Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Necib eş-Şabi, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Yaşananlar başarısızlığa işaret ediyor. Seçim Kurulu, vatandaşların bu sürece katılma konusundaki isteksizliği ve adayların tavsiye toplamakta çektikleri sıkıntı nedeniyle bu kararı aldı. Seçim süreci bir başarısızlıktır. Uzatma kararı sadece bu başarısızlığın kanıtıdır. Öte yandan ise hukukun bir üstünlüğünün olmadığını fark ediyoruz. Zirâ Cumhurbaşkanı seçim yasasını gönlünce değiştirirken Seçim Kurulu ise kendi başına karar alıyor. Cumhurbaşkanı’nın kararnamelerinin yasadışı oluşu bir yana. Bugün Tunus'ta hukukun üstünlüğü ve kurumlar yok. Seçimlerin erteleneceğini ya da ertelenmeyeceğini söyleyemeyiz. 25 Temmuz Hareketi’nin ne kast ettiğini bilmiyoruz. Bir kararın önceden alınması mı, sadece çaba mı yoksa spekülasyon mu?”
Muhalefet, 13 Aralık’ta açıklanan yol haritasının ikinci durağı ayılan seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Said'in planlarına engel olmak için sokağı harekete geçirmeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Said’in çok sayıda tavsiyeyi incelemediğini öne süren siyasi analist Hişam el-Haci, “Kendisi ve ona yakın olanlar sorun ile karşı karşıya. Zirâ uzatma kararı, cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir karışıklık olduğu mesajını vermeden önce Cumhurbaşkanı’nın yasayı gözden geçirme niyetini açıklaması üzerine bir uzlaşma gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı’na yakın olanlar listelerini hazırlamakta zorlandı. Dolayısıyla partilere hizmet ettiği anlaşılan bu uzatma kararı aslında bir karışıklığın olduğuna dair olumsuz bir işaret. Bu seçimlerin siyasi krizin aşılmasına katkı sağlamayacağının, aksine krizi derinleştireceğinin kanıtı” açıklamalarında bulundu.
Seçim Kurulu’nun bu adımı, Cumhurbaşkanı Said ile muhalefet arasındaki siyasi kutuplaşmayı körükleyebilir. Zirâ yeni anayasa ile yetkileri önemli ölçüde sınırlandırılacak olan yeni bir parlamentonun teşkil edileceği seçimler için geri sayım başladı.
Said, 25 Temmuz 2021'den bu yana, eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrildiği 14 Ocak 2011 devriminin gidişatını düzeltme yönünde gerekli olduğunu söylediği siyasi ve anayasal reformlara öncülük ediyor. Ancak muhalifleri Said’i darbe yapmakla suçluyor. Tunusluların söz konusu devrimden sonra ele geçirdikleri hak ve özgürlükleri korumayı vaat eden Said ise bu iddiaları reddediyor.



Gazze: İsrail hava saldırısında çoğu yardım bekleyen 21 kişi hayatını kaybetti

Gazze'de sığınak olarak kullanılan bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AP)
Gazze'de sığınak olarak kullanılan bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AP)
TT

Gazze: İsrail hava saldırısında çoğu yardım bekleyen 21 kişi hayatını kaybetti

Gazze'de sığınak olarak kullanılan bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AP)
Gazze'de sığınak olarak kullanılan bir okula düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (AP)

Filistin merkezli medya kuruluşları bugün, İsrail'in şafak vakti Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 21 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 16'sının yardım bekleyen kişiler olduğunu bildirdi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, bugün erken saatlerde İsrail'in Gazze şehrinin batısını bombalaması sonucu 6 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Ajans, sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, yardım bekleyenlerin bir kısmının el-Vaha bölgesinde doğrudan kurşunlara maruz kaldıktan sonra Gazze'deki Şifa Tıp Kompleksi'ne kaldırıldığını aktardı.

WAFA ayrıca, İsrail savaş uçaklarının Gazze şehrinin doğusunda bulunan Şucaiyye mahallesindeki çeşitli bölgeleri hedef alan bir dizi hava saldırısı düzenlediğini belirtti.

Kızılhaç

Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) Başkanı Mirjana Spoljaric yaptığı açıklamada, uluslararası toplumu, Gazze Şeridi'nde giderek artan insani acıya son vermek için harekete geçmeye çağırdı.

Spoljaric, “Gazze Şeridi'nde olanların hiçbir gerekçesi olamaz. İnsani acıların boyutu ve insan onuruna yapılan saldırıların seviyesi yasal ve ahlaki olarak kabul edilebilir sınırları aşmıştır” ifadelerini kullandı.

Ateşkesin devam etmemesinin, siviller arasında daha fazla can kaybı anlamına geldiğini vurgulayan Spoljaric, sivillerin ayrım gözetmeyen savaşın yol açtığı büyük acılar altında ezildiğini ve en temel yaşam gereksinimlerinden mahrum kaldıklarını belirtti.

Spoljaric, “Devam eden düşmanlık eylemleri acımasızca insanların canını alıyor, çocuklar yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor ve aileler var olmayan güvenliği aramak için tekrar tekrar yerlerinden ediliyor” dedi.

Spoljaric, Gazze Şeridi'nde 350 ICRC personelinin gıda ve temiz suya erişimde aynı zor koşullarla karşı karşıya olduğunu kaydetti.

Bu trajedinin derhal ve kesin bir şekilde sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan Spoljaric, siyasi tereddütlerin veya devam eden ihlallerin gerekçelendirilmesinin, savaş zamanında asgari insanlık standartlarını korumadaki toplu başarısızlık olarak tarihe geçeceğini ifade etti.

Spoljaric, ülkelerden Cenevre Sözleşmeleri kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmelerini ve uluslararası insani hukukun saygı görmesini sağlamalarını talep etti.

Gazze’nin güneyindeki Refah'taki Birleşmiş Milletler’e bağlı bir okulda yiyecek alan Filistinli çocuklar. (AFP)Gazze’nin güneyindeki Refah'taki Birleşmiş Milletler’e bağlı bir okulda yiyecek alan Filistinli çocuklar. (AFP)

Spoljaric ayrıca, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine insani yardımların acilen, engelsiz ve ayrım gözetmeksizin ulaştırılmasının yeniden başlatılması, kalan tüm esirlerin serbest bırakılması ve ICRC'nin İsrail'deki gözaltı merkezlerinde tutulan Filistinli mahkûmları ziyaret etmesine izin verilmesi çağrısında bulundu.

Spoljaric, Gazze Şeridi'nde hayat kurtarmanın, savaş kurallarına saygı gösterme ve uluslararası insani hukukun sivillere sağladığı korumayı garanti etme konusunda siyasi cesaret gösterilmesi halinde mümkün olduğunu vurguladı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail, Gazze Şeridi'ne saldırılar düzenliyor. Söz konusu saldırılar sonucunda çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 59 bin 676 Filistinli hayatını kaybetti ve 143 bin 965 kişi yaralandı. Bu rakamlar kesin değil; çünkü bazı kurbanlar halen enkaz altında ve kurtarma ekipleri onlara ulaşamıyor.

İsrail, yardım bekleyenlere karşı da korkunç katliamlar gerçekleştiriyor. Yardım bekleyen insanlar, her gün rastgele ateş açılması ve doğrudan hedef alınmaları nedeniyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Mayıs ayında yardım dağıtım noktalarının faaliyete geçmesinden bu yana yaşamını yitirenlerin sayısı bini aştı ve yüzlerce kişi yaralandı.

Gazze halkı, yardıma erişimin kesilmesi nedeniyle açlık içinde yaşıyor. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı dün, bölgedeki hastanelerde 24 saat içinde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 9 yeni ölüm vakası kaydedildiğini bildirdi.

Bakanlık yaptığı açıklamada, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin toplam sayısının 122'ye yükseldiğini, bunların 83'ünün çocuk olduğunu belirtti.

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi nüfusunun yaklaşık üçte birinin günlerdir yemek yemediğini belirterek, yetersiz beslenmenin hızla arttığı uyarısında bulundu.

WFP tarafından yapılan açıklamada, “Gazze Şeridi'ndeki gıda krizi, daha önce görülmemiş bir umutsuzluk düzeyine ulaştı. Her üç kişiden biri günlerce yemek yemiyor. Beslenme yetersizliği hızla artıyor; 90 bin kadın ve çocuk acil tedaviye ihtiyaç duyuyor” denildi.