Adele'in son klibindeki Hamlet göndermesi, hayranlarının gözünden kaçmadı

Hayranlar yeni klibin "güzel" görsellerini övgüyle karşıladı

John Everett Millais, Adele'in son klibinde esinlendiği ünlü tablosu Ophelia'yı 1851'de resmetmişti (Sony / Tate Müzesi)
John Everett Millais, Adele'in son klibinde esinlendiği ünlü tablosu Ophelia'yı 1851'de resmetmişti (Sony / Tate Müzesi)
TT

Adele'in son klibindeki Hamlet göndermesi, hayranlarının gözünden kaçmadı

John Everett Millais, Adele'in son klibinde esinlendiği ünlü tablosu Ophelia'yı 1851'de resmetmişti (Sony / Tate Müzesi)
John Everett Millais, Adele'in son klibinde esinlendiği ünlü tablosu Ophelia'yı 1851'de resmetmişti (Sony / Tate Müzesi)

Adele, son teklisinin klibinde ünlü bir tabloya gönderme yaparak hayranlarını sevindirdi.
Ünlü şarkıcı, çarşamba günü (26 Ekim) son teklisi I Drink Wine'ın klibini yayımladı.
Klipte Adele, elinde bir kadeh şarapla şişme botla nehirde yüzerken, inşaat işçilerinin ve balık tutan erkeklerin yanından süzülerek geçerken ve etrafı senkronize yüzücülerle çevriliyken görülüyor.
The Independent'ta yer alan habere göre, şarkının sonuna doğru kamera geri çekilerek tüm sahnenin bir stüdyo alanında geçtiğini ve günbatımı arka planının aslında animasyonlu bir ekran olduğunu gösteriyor.
Son sahnede Adele, altın pullu elbisesiyle şakayıklarla çevrili suda uzanıyor.
Adele Twitter'da yönetmen Joe Talbot'a, "Buna bir dünya yarattığın ve en inanılmaz yaratıcı kişileri bir araya getirdiğin için teşekkürler Joe Talbot, çok yeteneklisin ve hepinizle çalışmış olmaktan onur duyuyorum!" yazarak teşekkür etti.
Adele'in hayranları videoyu bir "başyapıt" olarak nitelendirirken, birisi, "Vay canına, ne efsanevi bir ses. Şarkı dinlendirici ve muhteşem, sakin ve güçlü. Görseller hem geleceğe umutla bakıp hem de şimdiki anda kalarak nostaljik bir his veriyor. Bu, sanat" diye yazdı.

Bazı sosyal medya kullanıcıları, görselleri John Everett Millais'in Hamlet'teki Ophelia'yı çiçeklerle çevrili bir şekilde suda yüzerken resmettiği ünlü tablosuna benzetti.
Bir kullanıcı, "Adele'in 'I Drink Wine' klibinde Ophelia'dan esinlendiğini biliyorum, bu arada çok da severim ama bunu görmezden gelemiyorum" diye yazdı.
Bir başka tweet'te ise "Adele, Ophelia'yı mükemmel bir şekilde yeniden yaratmış" dendi.

Birisi de "Bebeğim, her şey harika ve güzel!! Seni çok seviyoruz!" diye yorum yaptı.
Başka bir tweet'te "'I Drink Wine' çok güzel bir klipti. Her bir parçası. Bu albümle birlikte Adele'e sevgim daha da arttı. Vay vay vay" ifadeleri yer aldı.
Videonun yayımlanmasından önce Adele, "Happy Hour with Adele" adlı bir hayran etkinliğine katılmıştı.
Etkinlik sırasında Taylor Swift'in "neslimizin en büyük şarkı yazarlarından biri" olduğunu düşündüğünü söylemiş ve son iki albümünü çok sevdiğini eklemişti.



‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor
TT

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

Müziğin ve konuşmanın çocukların öğrenme yetenekleri üzerindeki olumlu etkisi bilim tarafından geniş çapta kabul edilmektedir ancak yakın zamanda, bir çocuğun çevresinden gelen belirli işitsel sinyallerin, gelişmekte olan genç beynindeki dil işleme ağlarının oluşumunda karmaşık bir rol oynadığını doğrulayan kanıtlar ortaya çıktı.

İşitsel sinyallere maruz kalma

Erken dönem beyin plastisitesi ve çocukların bilişsel ve dil gelişimi konusunda uzmanlaşan ünlü araştırmacı April Benasich, çığır açan yeni bir keşfe ışık tuttu. 6 haftalık bir deneyde, bir grup bebek kısa, sözel olmayan sesler ile bir dizi pasif işitsel içeriğe maruz bırakıldı.

Katılımcı bebekler işitsel parçaları tanımlama ve ayırt etmede yüksek oranda doğruluk gösterdi. 12 ve 18 aylıkken pasif işitsel maruziyete maruz kalmayanlara kıyasla daha yüksek dil puanlarına sahip oldukları görüldü.

Şarku’l Avsat’ın Cerebral Cortex dergisinde yayınlanan çalışmadan aktardığına göre çalışmanın sonuçları önemli bir bilimsel gelişme zira sözel olmayan seslere pasif maruz kalmanın değiştirici gücünü ortaya koydu. Birkaç milisaniye içinde meydana gelen küçük ses değişiklikleriyle karakterize edilen bu işitsel uyaranlar, bebekleri dilin varlığı konusunda uyaran sinyallere benziyor ve dilin etkili bir şekilde işlenmesi için gerekli sinir bağlantılarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Benassich’in laboratuvarındaki araştırmacılar tarafından yürütülen önceki çalışmalar, etkileşimli işitsel ipuçlarının temel beyin ağları üzerindeki değiştirici etkisini olduğunu ve bunun da zamanla bebeklerde odaklanma ve dil sonuçlarının iyileşmesine yol açtığı ortaya çıkardı.

Dilsel uyaran

Ancak asıl soru hala varlığını sürdürüyor. Benzer işitsel uyaranlara pasif olarak maruz kalmak dil ağlarında benzer etkiler yaratabilir mi? Yeni çalışma, dil işleme yetenekleri ve gelecekteki dil gelişimi üzerindeki önemli etkisini doğrulayan önemli sonuçlara ulaştı.

Sonuçlar, pasif işitsel maruz kalma yoluyla bile erken gelişim yıllarında hızlı işitsel işlem yeteneklerinin geliştirilmesinin, daha sonraki dil yeterliliği üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini gösterdi.

Rutgers-Newark Moleküler ve Davranışsal Sinirbilim Merkezi’nde seçkin Sinirbilim Profesörü April Benasich “Gelişen dil ağlarını pasif olarak etkileme yeteneği ileriye doğru atılmış çok önemli bir adımdır. Pasif yol, optimal ağları teşvik etmek için daha basit ve daha ucuz bir alternatif sunarak ebeveynlere, evde tipik gelişimi destekleme fırsatı sunmanın yanı sıra, dil gelişiminde sıkıntılarla yüzleşen bebeklere klinikte veya pediatri merkezlerinde erişilebilir bir müdahale yapılmasına olanak sağlar” dedi.

Benasich’in önceki araştırmalarında, hızlı işitsel işlemleme yeteneği ölçümlerinin, en yüksek dil gecikmesi ve bozukluğu riski altındaki bebekleri tespit etmek için kullanılabileceğini ve bu duruma karşı müdahale etme ve sonuçlarını hafifletme fırsatı sağladığı sonucuna ulaşıldı.

Uzman araştırmacı “Bebeğin beyninin analiz etmesi gereken karmaşık ses farklılıkları, dil gelişimi için çok önemlidir. Beyinleri, gelen ilgili çevresel sesleri analiz edecek şekilde programlanmıştır. Eğer bu seslerin hepsi aynı frekansta ve aynı yoğunluktaysa beyin gerekli farklılıklara karşı duyarsızlaşabilir ve böylece güçlü dil ağlarının oluşumunu engelleyebilir” ifadelerini sözlerine ekledi.