Netanyahu, kabinesine muhalif isimleri de dahil edecek

Washington ve Avrupa'dan Netanyahu'nun Ben-Gvir’i bakan olarak seçmemesine dair uyarılar geldi.

İsrail seçimleri öncesi Gantz ve Netanyahu'nun yer aldığı bilbord (AFP)
İsrail seçimleri öncesi Gantz ve Netanyahu'nun yer aldığı bilbord (AFP)
TT

Netanyahu, kabinesine muhalif isimleri de dahil edecek

İsrail seçimleri öncesi Gantz ve Netanyahu'nun yer aldığı bilbord (AFP)
İsrail seçimleri öncesi Gantz ve Netanyahu'nun yer aldığı bilbord (AFP)

İsrail'deki seçimler sonrası meclisteki 120 sandalyeden 64 milletvekili çıkarmasına rağmen, seçimlerin galibi Binyamin Netanyahu, hükümetinin kapsamını genişletmek ve muhalif kamptan isimleri kabinesine dahil etmek istiyor. Netenyahu, aşırılık yanlısı Itamar Ben-Gvir'in bakan olarak atanmasına karşı uluslararası eleştiri ve uyarılara bu şekilde cevap vermeyi umuyor.
Çeşitli siyasi kaynaklara göre Netanyahu, Savunma Bakanı Benny Gantz'ın kendisiyle ittifak kurmaya hazır olmadığı yönündeki açıklamalarına hala bağlı olup olmadığını merak ediyor. Söz konusu kaynaklar, Netanyahu'nun Ben-Gvir'e karşı bir denge unsuru olarak İslami Hareketin Birleşik Arap Listesi (Ra'am) lideri Mansur Abbas'a teklif götürme olasılığının olduğunu aktardı.
Seçimlerde büyük bir zafer elde eden Netanyahu’nun, resmi olarak sonuçlar açıklanmadan önce 65 sandalye kazandığı açıklanmıştı. Resmi sonuçlardan sonra  bir sandalyeyi Avigdor Lieberman'ın partisine kaptıran Netenyahu yanlısı ittifak, mecliste  64 vekille temsil edilecek.
Netanyahu, ABD, Avrupa ve Arap ülkelerinden “Ben-Gvir”i bakan olarak atamamaları yönünde uyarı mesajları almıştı. Ancak Ben-Gvir, Bezalel Smotrich ile birlikte 14 milletvekiline sahip güçlü bir partiye liderlik ediyor ve hükümet koalisyonunda ana omurgayı temsil eden parti konumunda. Ben-Gvir, partisiyle ittifaktan tamamen vazgeçip başka bir büyük partiyle hükümet kurmadıkça Netenyahu'nun Ben-Gvir’i bakan olarak atamaktan vazgeçmesi beklenilmiyor.
Kaynaklar, Netanyahu'nun hükümetini dört yıl boyunca istikrara kavuşturmakla ilgileneceğini, diğer ülkelerle ile çatışmaya girmeyeceğini, Washington veya Avrupa başkentlerindeki dostlarından düşman cepheler açmak istemediğini ve bu nedenle yeni müttefikler arayacağını belirtiyor.
Ancak liberal ve soldaki muhalifler Netanyahu'nun gönderdiği olumlu sinyallere cevap vermemeleri için Gantz, Lapid ve Abbas'a baskı yapmaya çalışıyor.
Muhalifler, Netanyahu'nun İsrail tarihinde yaklaşık 10 hükümete başkanlık ettiğine, ancak bir kez bile tamamen sağcı bir hükümet kurmadığına ve her zaman merkezden veya soldan diğer partileri hükümetine dahil etmeye çalıştığına dikkat çekti.
Muhaliflerinden biri Netanyahu'nun sağcı bir hükümet kurarak sağcı politikaların ne olduğunu göstermesini umduğunu ifade ederek şu soruları yöneltti: "İsrail'e nasıl liderlik edeceksiniz? Onu nereye doğru sürükleyeceksiniz?"
Kaybeden koalisyon partileri, kayıptan kimin sorumlu olduğu konusunda karşılıklı suçlamalarda bulundu. Lapid'in müttefikleri, onu Knesset seçimlerini ihmalkar bir şekilde yönetmek ve yüz binlerce oyu “yakmakla” suçlayarak eleştirdi. Lapid'in partisi, Binyamin Netanyahu liderliğindeki sağ partilerin seçimlerdeki zaferinden Lapid'i sorumlu tuttu ve Netanyahu'nun aksine Lapid'in, partisini birleştirmek için yeterince çalışmadığını ileri sürdü.
Siyonist hareketi kuran ve neredeyse imkansız koşullarda İsrail'i kurup yöneten İşçi Partisi, bugün partilerin en küçüğü haline geldi ve Knesset'e sadece 4 sandalye çıkarabildi. İşçi partisi üyeleri, parti lideri Merav Michaeli'yi eleştirerek başarısızlıktan dolayı onu suçladı. Michaeli ise basın toplantısında, suçlamaları reddederek başarısızlıktan Lapid'i sorumlu tuttu. Michaeli, Lapid'in Yeş Atid partisini büyütmek için sahip olmadığı kaynaklardan yararlanmaya çalıştığını ve bunun bu iki partinin çöküşüne ve seçimin kaybedilmesine neden olduğunu ifade etti.
Parti üyeleri, Lapid'in orta sağ seçmenleri uzaklaştırma korkusuyla "Arap partileri arasındaki krizi" yönetmekten vazgeçtiğini, bunun ise "meclisin Knesset dışında hareket etmesine ve Netanyahu karşıtı bloğun oluşumunun engellenmesine" neden olduğunu ifade etti. Haaretz gazetesi Lapid'i, Ben Gvir'i "seçim kampanyası boyunca önemli bir figür" olarak göstererek, onun gücünü "şişirmekle" suçladı.
Şarku'l Avsat'ın Haaretz Gazetesi'nden aktardığı değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:
“Arap partilerini birleştirmek için elindeki üç kozu kullanmak veya ittifakı reddeden İşçi Partisi ve Meretz Partisi'nin seçmenlerinin sorumluluğunu almak yerine, sağ seçmenleri küstüren Lapid, onlardan birer birer vazgeçti ve bloğun çökmesine neden oldu.”
Jerusalem Post'ta yer alan bir haberde, 1 Kasım'da yapılan seçimlerden çıkacak sonuçlara göre, Likud Lideri Binyamin Netanyahu'nun bir hükümet kurması halinde selefinin belli başlı bölgesel politikalarından bazılarını sürdürmesinin muhtemel olduğuna yer verildi. Buna örnek olarak, Bennett ve Lapid'in yeni hükümetin kurulmasından sonra da devam edecek olan Lübnan ve Türkiye politikaları gösterildi.



Irak, PKK'yı Bağdat'ta operasyon planlamakla suçluyor

Irak İçişleri Bakanlığı bugün (pazartesi) Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında üç PKK'lının yakalandığını duyurdu. (Irak Haber Ajansı - INA)
Irak İçişleri Bakanlığı bugün (pazartesi) Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında üç PKK'lının yakalandığını duyurdu. (Irak Haber Ajansı - INA)
TT

Irak, PKK'yı Bağdat'ta operasyon planlamakla suçluyor

Irak İçişleri Bakanlığı bugün (pazartesi) Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında üç PKK'lının yakalandığını duyurdu. (Irak Haber Ajansı - INA)
Irak İçişleri Bakanlığı bugün (pazartesi) Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında üç PKK'lının yakalandığını duyurdu. (Irak Haber Ajansı - INA)

Irak hükümeti, Erbil, Duhok ve Kerkük vilayetlerinde meydana gelen yangınların arkasında PKK mensuplarının olduğunu resmen açıkladı ve PKK'nın başkent Bağdat'taki bazı bölgelerde terör eylemleri gerçekleştirmeyi planladığını duyurdu.

Irak İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Tuğgeneral Mikdad Miri, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İçişleri Bakanlığı ile Bağdat'ta düzenlenen ortak basın toplantısında, “Erbil, Duhok ve Kerkük vilayetlerinde meydana gelen yangınlara karışanlar, Irak İçişleri Bakanlığı ile IKBY İçişleri Bakanlığı arasında dikkatli takip, olağanüstü çaba ve koordinasyonla gerçekleştirilen dikkatli bir operasyonla gözaltına alındı” dedi. Miri, gözaltına alınların ‘PKK mensubu olduklarını’ belirtti.

Miri sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç kişi gözaltına alınmış olup, Federal İstihbarat ve Soruşturma Teşkilatı'nda soruşturma altındalar ve yargılanacaklar. İki şüpheli Kerkük vilayetinde, bir şüpheli de Diyala vilayetinde yakalandığı için bu kişilerin gözaltına alınması üst düzey bir koordinasyonla gerçekleştirildi. Kerkük, Duhok ve Erbil'de meydana gelen yangınların ardından, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ve İçişleri Bakanı Abdulemir eş-Şammari'nin gözetiminde gerçeğe ulaşmak için bir görev gücü oluşturuldu. Yangınlar, hemen tutuşmayan, ancak saatler sonra tutuşan şekerleme kutularına hamur yerleştirilerek tespit edilmesi zor bir şekilde gerçekleştirildi. Kayıpların milyonlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.”

Ekibin ‘suçla ilgili ipuçlarını bulduğunu’ belirten Miri, ‘kaliteli bir operasyonla faillerin yakalandığını ve itiraflarının kaydedildiğini, zira ellerinde mağaza ve alışveriş merkezlerini yakmakta kullanılan kimyasalların da bulunduğunu’ bildirdi.

Bağdat'ta karışıklık çıkarmak için planlandı

Irak İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, tutuklananların itiraflarına göre, ‘Irak'ın iki komşu ülkesini hedef almayı planladıklarını ve ayrıca Ceyhan petrol boru hattını hedef almayı planladıklarını’ belirtti. Iraklı yetkili PKK'nın hangi iki ülkeyi hedef aldığını belirtmezken (muhtemelen Türkiye bunlardan biri), PKK üyelerinin ‘Sadr, Şurca ve Bağdat'taki diğer bölgelerin yanı sıra Erbil'deki bölgeleri ve elektrik iletim hatlarını hedef almayı planladıklarını’ söyledi.

Diğer taraftan IKBY İçişleri Bakanlığı Divanı Genel Müdürü Hemın Mirani, geçtiğimiz dönemde Erbil, Kerkük ve Duhok'ta meydana gelen yangınlarla ilgili ayrıntıları açıkladı. Bağdat'taki İçişleri Bakanlığı merkezinde düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Mirani, yangınların amacının ‘ekonomiye ve halkın gücüne darbe vurmak ve onları hükümete karşı öfkelendirmek olduğunu’ ifade ederek, ‘itiraflar sonucunda bu olayların arkasında PKK’nın bulunduğunu tespit ettiklerini’ söyledi. Mirani, “Burada bulunan suçlulardan Fahrettin Ahmed ismindeki kişi olayın denetimini yapıyordu ve 70'inci askeri birlikte (Kürdistan Yurtsever Birliği peşmergesi) çalışıyor. Diğer fail Muhammed Necat Hüseyin ise Terörle Mücadele Servisi'inde subay. Bunlar Süleymaniye'de PKK'dan eğitim aldı” ifadelerini kullandı.

Terörist mi yasaklı mı?

Mirani'nin Kürtlerin çoğunlukta olduğu üç vilayette (Erbil, Duhok ve Kerkük) çıkan yangınlardan PKK'yı sorumlu tutan açıklamasına paralel olarak Erbil Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Şahvan Said Salih de basına yaptığı açıklamada, ‘Erbil vilayetinde son altı ayda 928 yangın çıktığını ve yanan yerlerin çoğunda herhangi bir itfaiye ve sivil savunma sistemi bulunmadığını’ duyurdu. Salih, “Yangınların bir kısmı ihmal ve tedbirsizlikle ilgiliydi. İtfaiye ekipleri yangınların ardından nedenleri araştırmak için çalıştı. Takip komitelerinin güvenlik gereksinimlerini sıkılaştırabilmesi için tüm raporlar ilgili makamlara sunulacak” ifadelerini kullandı.

Türkiye PKK'yı terör örgütü olarak sınıflandırırken, Irak sadece yasaklı parti olarak sınıflandırıyor. PKK ilk kez Irak'ın başkenti Bağdat'ta, özellikle de Bağdat'ın doğusundaki Sadr ya da Bağdat'ın Rusafa tarafındaki en işlek ticari pazarı Şurca gibi nüfusun en yoğun olduğu bölgelerde yangınlar çıkarmak ve operasyonlar planlamakla suçlanıyor ki bu da Irak hükümetinin çalışmalarını sekteye uğratmak için karışıklık çıkarmayı amaçlayan yeni planlar peşinde olduğu anlamına geliyor.