İhvan’ın Mısır’da gösteri çağrılarına tepki

Aktivistler ve hükümet destekçileri, Radikalizmle Mücadele İçin Olgunluk Forumu’nu kurdular.

Değişim Cephesi’nden gençler bir araya geldiler. (Facebook- Telegram)
Değişim Cephesi’nden gençler bir araya geldiler. (Facebook- Telegram)
TT

İhvan’ın Mısır’da gösteri çağrılarına tepki

Değişim Cephesi’nden gençler bir araya geldiler. (Facebook- Telegram)
Değişim Cephesi’nden gençler bir araya geldiler. (Facebook- Telegram)

Mısır hükümetinin destekçileri, yetkililerin ‘terörist’ olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütünün yandaşlarının ‘gösterilere hız verme’ çağrılarına karşı çıkmak için adımlarına hız verdi. Örgütün sosyal medya platformlarında seferberlik yürütmesi karşısında Mısırlı aktivistler, ‘Radikalizmle Mücadele İçin Olgunluk Forumu’nun kurulduğunu açıkladı.
Müslüman Kardeşler örgütünün üyeleri, bazı Mısır güvenlik birimleri hakkında söylentiler yaymaya devam ederken, İhvan’a yakın bir kaynak konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Örgüt, üyelerinin sosyal medya hesapları üzerinden Mısır’daki gösterileri desteklemek için destekleyici verilerin bulunduğunu iddia ederek söylentiler yayıyor.”
Birçok Mısırlı, Radikalizmle Mücadele İçin Olgunluk Forumu’na destek verdi. Forum, ‘Uçuruma iniş 11/11’ başlığıyla yaptığı açıklamada ‘finansör yıkıcı’ olarak nitelendirdiği İhvan’ın çağrılarına tepki gösterdi. Forum tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Mısırlı birçok toplumu içeren 30 Haziran Cephesi içerisinden ortaklık, ifade özgürlüğü ve barışçıl demokratik değişim temelinde birlik olmayı ve yeni cumhuriyetin inşasına katılmayı seçen ulusal hareketin saflarına katılıyoruz.”
Forumun açıklamasında, ‘geçmiş tarafından yozlaştırılanları restore eden bir rejim ile yıkımdan başka bir şey taşımayan bir örgüt (İhvan’a atıfla) arasında ayrım yapan ulusal bilince’ dikkat çekildi. Forum açıklamasında “Mısır halkı, komployu engellemek için ayağa kalkacaktır” ifadesine yer verdi.
‘Olgunluk Forumu’nun ilanından birkaç saat önce İhvan, ‘protestolarına hız vermek ve halkı harekete geçirme yeteneğini kanıtlamak için başka bir girişim’ çerçevesinde 11/ 11 gününde gösteri düzenleme çağrısı yapıldı.
İhvan, ‘Al Houria 11/11 (Hürriyet 11/11)’ adlı bir kanalın kurulduğunu duyurdu. Türkiye’den yayın yapan İhvan yanlısı ‘Eş-Şark’ kanalının sahibi Eymen Nur, örgüte bağlı yeni Al Houria 11/11 kanalının Vietnam’dan yayın yapacağını ve kanal aracılığıyla gösterilerin de yayınlanacağını bildirdi. ‘Hirak 11/11’ kanalı adını ‘Al Houria 11/11’ olarak değiştirdi. Bu çerçevede Mısır medyası, yaşam koşullarının iyileştiğine yönelik vatandaşlarla yapılan röportajlar yayınlarken, ‘gösteri çağrılarının reddedildiğini’ aktardı.
İhvan’a bağlı Muhammed Kemal Grubu’nun (Kemalist Akım), İstanbul Cephesi’nin İngiltere’nin başkenti Londra’dan ‘Şuub (Al-Shoob)’ adlı bir kanalın yayın yapmaya başlayacağını ilan etmesinden kısa bir süre sonra, ‘Al Houria 11/11’ kanalının yayın hayatına başladığını duyurdu. Gözlemciler, söz konusu iki kanalın faaliyete geçmesini ‘gösteri çağrılarını harekete geçirme girişimi’ olarak nitelendirdi.
Radikalizmle Mücadele İçin Olgunluk Forumu kurucularından biri olan ve İhvan’ın eski liderlerinden Muhtar Nuh şunları söyledi:
“Forumun bildirisine imza atanların sayısı şu ana kadar aktivistler, aydınlar, medya profesyonelleri, akademisyenler ve Mısır hükümetindeki yetkililer de dahil 50’den fazla kişiye ulaştı.”
Şarku’l Avsat’a konuşan Nuh sözlerini şöyle sürdürdü:
“Forum, örgütü destekleyen birçok gazetecinin ve şiddet ve radikalizm peşinde olan Kemalist Akım unsurlarının arkasında olduğu, İhvan’ın gösteri ve sabotaj çağrısını reddediyor. İhvan’ın çağrılarının sahada herhangi bir etkisi olmayacaktır. Çünkü Mısır vatandaşları, ülkesinin koşullarının ve son yıllarda tanık olunan büyük başarıların daha çok farkına varmıştır.”
Nuh’a göre İhvan, Mısır’ı istikrarsızlaştırmanın çeşitli yollarını arıyor ancak çabaları sonuçsuz kalacak.
Gösteri çağrıları, birçok cephe arasındaki İhvan liderliğine yönelik mücadele çerçevesinde yapıldı. Gözlemciler, şu değerlendirmelerde bulundular:
“Mücadele, özellikle 2016 yılında öldürülen İhvan’ın silahlı kanadının kurucusu Muhammed Kemal’in kurduğu Kemalist Akım’ın, örgütün eski genel sekreteri Mahmud Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi ile Rehberlik Konseyi Başkanı İbrahim Münir liderliğindeki Londra Cephesi arasındaki çatışmada üçüncü bir taraf olarak ortaya çıkmasıyla genişleyecektir.”
Mısır’da yürütülen soruşturmalar ve mahkeme kararları, İhvan’ın Rehberlik Konseyi üyesi Muhammed Kemal’i ‘2013 yılındaki kitlesel halk protestolarının ardından eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi iktidarının devrilmesinden sonra örgütün çok sayıda öfkeli gencini kendine çeken’ bir grup silahlı örgüt kurduğu için kınadı. ‘Halk Direnişi’, ‘Hilvan Tugayları’, ‘Hasm Hareketi’, ‘Devrim Tugayları’ gibi bu gruplar, devlet kurumlarını ve Mısır güvenlik güçlerini hedef alarak birçok suikast ve bombalı saldırı gerçekleştirdi. Londra Cephesi, yakın tarihli bir bildiride, Mısır’daki herhangi bir güç mücadelesinden çekildiğini açıkladı. Kemalistler ise siyaset yapmaya devam etme çağrısı yaptı.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.