Dera'da silahlı gruplarla çatışmalarda uzlaşı grupları ilerleme kaydediyor

Dera el-Beled semtindeki el-Erbain Mahallesi’nde bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi (Şarku’l Avsat)
Dera el-Beled semtindeki el-Erbain Mahallesi’nde bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi (Şarku’l Avsat)
TT

Dera'da silahlı gruplarla çatışmalarda uzlaşı grupları ilerleme kaydediyor

Dera el-Beled semtindeki el-Erbain Mahallesi’nde bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi (Şarku’l Avsat)
Dera el-Beled semtindeki el-Erbain Mahallesi’nde bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi (Şarku’l Avsat)

Yerel gruplar ve eski muhalif grupların yer aldığı 8. Tugay'a bağlı güçler, Suriye'nin güneyindeki Dera el-Beled bölgesindeki es-Sed Yolu ve Dera Kampı mahallelerinde saklanan silahlı gruplara yönelik askeri operasyonlarına yeniden başladı. Yerel kaynaklar, Suriye rejimi ile 2018 yılında uzlaşı anlaşması imzalayan grupların üyeleri tarafından gerçekleştirilen operasyonların, ‘DEAŞ terör örgütüne bağlı hücrelere üye olmakla ve Hizbullah ve istihbarat servisleri adı çalışmakla’ suçlananlara yönelik olduğunu belirttiler. Eski muhalif grupların cumartesi sabahı, aranan bazı kişilerin saklandığı es-Sed Yolu Mahallesi’ndeki Muhendeseyn bölgesinin doğu eteklerinde bazı binalarda ilerlediklerini aktaran kaynaklar, şiddetli çatışmaların ardından operasyonu gerçekleştiren güçlerden iki unsurun öldürüldüğünü bildirdiler.
Şarku'l Avsat'a konuşan Dera’daki yerel liderlerden biri, Dera el-Beled’in önde gelen isimlerinden bir grubunu perşembe ve cuma günleri çatışma bölgesindeki sivillerin tahliyesi için ateşkes ilan edilmesi talebi üzerine, aranan kişilerin kaldığı karargahların ve merkezlerin es-Sed Yolu Mahallesi’ndeki uzlaşı yapılan bölgeler ile Dera Kampı Mahallesi arasında yer alıyor olmasından ötürü askeri operasyonların yeniden başladığını açıkladı. Aranan kişilerin Hizbullah, istihbarat ve DEAŞ ajanlarının ilgisini çeken bir grup çete olması nedeniyle, bölgedeki askeri operasyonların sadece DEAŞ hücrelerini hedef almadığını söyleyen kaynak, Dera el-Beled semtindeki askeri operasyonların durmayacağını açıkça ifade etti. Bölge DEAŞ, Hizbullah ve istihbarat servislerinin, bölge sakinlerinin, güvenliği ve istikrarını dikkate almadan eylemleriyle bölgeyi istikrarsızlaştırıyorlar. Bundan dolayı yerel gruplar ve 8. Tugay tarafından Dera’da uzlaşı anlaşmasına tabi olan tüm bölgeleri kapsayacağı duyurulan askeri operasyon devam ediyor.
Kaynak, askeri operasyonların sona ermesinden sonraki ise bölgede DEAŞ hücrelerinin olduğu bahanesiyle yerleşim anlaşmasına tabi bölgelere güvenlik güçlerinin konuşlandırdığı birçok askeri nokta ve bariyerin kaldırılmasını sağlayacak yeni bir müzakere turunun başlatılacağını belirtti
Dera el-Beled semti ile es-Sed Yolu ve Dera Kampı mahallelerinde, sokağa çıkma yasağı ​​6 gündür devam ediyor. Dera İli Eğitim Müdürlüğü, bölgede devam eden askeri operasyonlar sonucunda Dera el-Beled ve es-Sed Yolu bölgesindeki okulların tatil edildiğini duyurdu. Yerel gruplar ve 8. Tugay'ın Dera’da gerçekleştirdikleri askeri operasyona katılan güçler arasında, Deralı eski muhalif grupların da alıyor. Dera’daki eski muhaliler, rejim ile 2018 yılında yapılan uzlaşı anlaşmasını kabul etmiş, ancak rejimin Rusya’nın himayesinde bölgeyi kontrol altına almasından sonra uzlaşı anlaşması çerçevesinde Suriye'nin kuzeyine gitmeyi reddetmişlerdi.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.