ABD ara seçimleri ve Ortadoğu

İç faktörlerin ağırlaşmasıyla birlikte ABD’nin politikalarının, önümüzdeki dönemde tehlikeli gelişmeler olmadıkça, küresel rolü pahasına daha izole ve popülist olması bekleniyor.

ABD ara seçim sonuçları, ABD yönetimi için yurtdışı manevra marjını belirledi (AFP)
ABD ara seçim sonuçları, ABD yönetimi için yurtdışı manevra marjını belirledi (AFP)
TT

ABD ara seçimleri ve Ortadoğu

ABD ara seçim sonuçları, ABD yönetimi için yurtdışı manevra marjını belirledi (AFP)
ABD ara seçim sonuçları, ABD yönetimi için yurtdışı manevra marjını belirledi (AFP)

Nebil Fehmi
Rusya'nın Ukrayna’nın Herson bölgesinden kısmen geri çekilmesi, Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansları (COP27 ) ve son olarak ABD ara seçimleri gibi önemli gelişmelerin çok olması nedeniyle bugünkü makalenin konusunu seçmekte tereddüt ettim. Ancak Georgia eyaletindeki seçimlerin ikinci turundan sonra nihai sonuç Aralık ayının ilk haftasına kadar netleşmeyecek olsa da ABD ara seçimlerini yazmaya karar verdim. Seçim sonuçlarının, mevcut ABD yönetiminin, özellikle Ortadoğu’da olmak üzere yurtdışında manevra marjını büyük ölçüde belirlediğine inanıyorum.
Nihai sonuçların açıklanmasından sonra Cumhuriyetçi Parti'nin Temsilciler Meclisi'nde beklenenden daha az sandalyeyle çoğunluğu yeniden kazanacağı tahmin ediliyor. Bu da, Temsilciler Meclisi'nin ABD'nin iç ve dış harcamalarını kontrol etme yetkisine sahip olması nedeniyle Demokrat Başkan Joe Biden’ın manevra alanının da kısmen kısıtlanacağını gösteriyor. ABD Senatosu'nun ülkenin politikalarını belirlemedeki rolü, Başkanın dış politikayı yönetme sorumluluğunu üstlenmesiyle daha baskın olsa da, diğer programlarını içeriden engellememek için Kongre'nin her iki kanadının (Temsilciler Meclisi ve Senato) direktiflerini dikkate alıyor.
Ara seçim sonuçları birbirine çok yakındı. Sonuçlar, genellikle son ana kadar kime oy vereceğine karar veremeyen kararsız seçmenler tarafından belirlendi. Merkez sağdan ve merkez soldan adaylar seçildi. Aşırı sol kanattan ya da eski Başkan Donald Trump tarafından desteklenen isimlerden, birkaç istisna dışında başarılı olan olmadı.
Batı ile Rusya arasında Ukrayna üzerinden yaşanan çekişmeye ve Çin tehdidinin daha fazla şeytanlaştırılmasına rağmen Amerikan seçmenler iç meselelerle ilgilendi, bunlardan etkilendi ve adayları, içerideki üç meseleye yönelik tutumlarına göre değerlendirdi. Bu meselelerin ilki, Kovid-19 sonrası önemli bir iyileşmeye ve iş imkanlarında büyük bir artışa tanık olunan ekonomik durumun, Ukrayna'yı desteklemek için yapılan kapsamlı harcamalarla bir başka şoka daha uğramadan ve sonucunda enflasyonun günden güne yükselmeye başlamasından önceki haline getirilmesiydi. İkinci mesele olan ABD Yüksek Mahkemesi'nin kadınların kürtaj yaptırıp yaptırmama özgürlüğüne ilişkin önceki kararını bozma kararı, ABD’nin banliyölerindeki kadınlar arasında büyük ilgi gördü. Üçüncü mesele ise eski Başkan Trump'ın kişiliği, 2020 yılının Ocak ayında gerçekleşen Kongre Binası Baskını ile bağlantılı olarak geleneksel Amerikan siyasi sistemini reddederek temsil ettiği çizgi ve başkan olmayı hedefleyen Cumhuriyetçi senatör Marco Rubio ya da Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Partili Nancy Pelosi gibi başka herhangi bir görüşe karşı kaba kişisel uygulamalarıydı.
Seçimlerin nihai sonucu ne olursa olsun, ABD Başkanı Biden’ın genel olarak dış politikasında daha az iddialı ve Ukrayna gibi konular dışında Amerikan güçlerini daha büyük harcamalar yapma pahasına riske atmakta daha az istekli olduğunu göreceğimize şüphe yok. Hatta Ukrayna’yı destekleme heyecanının azaldığını görsem de şaşırmam. Çünkü Biden, politikalarını, mali açıdan daha fazla kısıtlama uygulanan Kongre’nin onayını almak için halkın genel eğilimini takip etmeye çalışıyor. Ayrıca 2023 yılında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde yeniden aday olma niyetinin sinyalini birkaç kez veren Biden, hesaplarını buna göre yapmaya başladı. Başkanlığa aday olmak, genellikle sağlık durumuna göre yıl sonu tatillerinden sonra alınan bir karar ve bu da Biden’ı herhangi bir çekişmeye girmekten kaçınmaya itiyor. Öte yandan üst düzey ABD’li ve Rus yetkililer arasındaki temaslar şimdiden başladı. Eğer bu temaslar başarısız olursa, Biden’ın zayıf görünmemek ya da geri çekilmemek için sert tutumlar alması bekleniyor. Biden’ın politikaları, diplomasiyi desteklerken sözlü ve askeri gerilimden ve ABD güçlerinin herhangi bir çatışmaya katılımından kaçınıyor, zamana ve olaylara göre yönetiliyor.
İç faktörlerin ağırlaşmasıyla ABD’nin politikalarının bu yeni Soğuk Savaş'ta tehlikeli ve hesaplanmamış gelişmelere tanık olmadıkça, küresel rolü pahasına daha izole ve popülist olması bekleniyor.
ABD, onlarca yıl Ortadoğu'dan uzaklaştırmaya çalıştı, ta ki bunu yapmasının zorluğunu anlayana kadar. Biden'ın İsrail'i, ardından Suudi Arabistan'ı ziyaret ettiğine ve Arap liderlerle görüştüğü, ardından aralarında İsrail sağının seçimleri kazandığı ve Biden yönetiminin rakibi Netanyahu'nun hükümeti kurmakla görevlendirildiği, petrol üreticilerinin petrolü silah olarak kullanmamakta ısrar edip piyasayı serbest bıraktıkları şaşırtıcı ve istenmeyen sonuçların geldiği, Amerikan siyasi çelişkileriyle dolu bir ziyaret gerçekleştirdi. Petrolün silah olarak kullanılması, Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne baskı yapılırken yaşanan olaylarda ya da Irak’ın işgalinden sonra olduğu gibi, petrol fiyatlarının politize edilerek ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiği durumlarda ABD'nin her zaman uyguladığı bir yöntemdir.
Kongre seçimlerinin nihai sonuçlarının açıklanmasının ardından önümüzdeki üç ay boyunca İsrail ile herhangi bir tartışmaya girmek istemeyen ABD, bu yüzden İsrail-Filistin barış müzakerelerini yeniden başlatmak istemeyecektir. Fakat Filistinlilere yönelik ihlallere karşı sessiz kalması da güç. Bu sebeple, şu an için her ne kadar hevesli olunmasa da Amerikan demokratik solunun tutumu dikkate alınarak, ihlalleri azaltmaya yönelik çalışmalar devam edecektir. ABD’nin Arap-İsrail barışı için disiplinli bir çaba göstermesi ve bunu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanması karşısında İsrail'in Filistin topraklarını ilhak etme kararını dondurmasına benzer şekilde, İsrail'in ihlallerini frenlemek için kullanması bekleniyor.
ABD’nin, Suudi Arabistan'ın kendisine uygun bir tutum sağlamayan ABD politikalarına yanıt vermeyeceğini anladıktan sonra temposunu düşürmesi ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin de dönüm noktası olacak. Suudi Arabistan’ın, ABD ile güvenlik iş birliğine ilgisi azalsa da devam edecek. ABD Başkanı’nın geri adım atmış gibi görünmemesi için temponun ayarlanmasının biraz zaman alması bekleniyor. Bunun ekonomik yansımasının içeride bir takım hesapları olduğu düşünüldüğünde Suudi Arabistan - ABD ilişkileri her iki taraf için de önemli olduğundan, Yemen konusunda daha olumlu bir tavır almak temponun ayarlanmasında ana husus olabilir.
Biden yönetimi, İran ile nükleer anlaşmayı birinci öncelik haline getirirken, Biden’ın, göreve gelişinin ilk aylarında İran ile dolaylı müzakereleri geciktirmesi, Tahran'ın tereddüt etmesine ve ABD ara seçimlerinin sonuna kadar müzakerelere yönelik tutumunu katılaştırmasına neden oldu. Eski Başkan Trump'ın 2018 yılında nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmişti. Yakın gelecekte nükleer anlaşmanın canlandırılmasını beklemiyorum. Çünkü anlaşmanın canlandırılması artık ne Amerikalılar ne de İranlılar için bir öncelik değil. Buna İran’daki son protestolar nedeniyle ABD yönetiminin İran'la iş birliği içindeymiş gibi görünme zorluğu da ekleniyor.
Biden yönetiminin önümüzdeki iki yıl boyunca Mısır, Ürdün, BAE, Irak ve Suriye ile yürüteceği ilişkiler, meseleleri kızıştırmaktan kaçınmaya, politik gerçekçiliğe ve herkesle kurumsal ilişkiler yoluyla mümkün olduğunca pozitifleri en üst düzeye çıkarmaya dayalı olacaktır. Bunu Mısır, Ürdün ve BAE ile yapmak çok daha kolay ve olumlu olacağına şüphe yok. Irak'ta ise işlerin kötüye gitmemesine odaklanarak bunu gerçekleştirebilir. Suriye'deki ve dolayısıyla Lübnan'daki durumu, İran'ın rolüne ve Rusya'nın nüfuzuna özel olarak dikkate alarak, dikkatli ve doğru bir şekilde takip etmeli. Libya arenasında da aynı durum söz konusu. Türkiye ile ilişkilerin aynı metodolojinin hassas hesaplarıyla yönetilmeye devam edeceğine inanıyorum. Türkiye'nin Ukrayna ile ilgili bazı anlaşmaların yapılmasını kolaylaştırmasının yanı sıra NATO üyesi olması ve Rusya ile temaslarda önemli rol oyması nedeniyle onunla olan ilişkiler, hassas, rahat davranılmaya mahal olmayan, ancak önemli ilişkilerdir. Bu denklemde yeni olan ise ABD’nin Çin'in Ortadoğu'ya yönelik artan ilgisini ve etkisinin yayılmasını dikkatli bir şekilde takip etmesidir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independet Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım atılımları’ bir ‘ateşkes’ anlaşmasının başlangıcı mı?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
TT

Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım atılımları’ bir ‘ateşkes’ anlaşmasının başlangıcı mı?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)

İsrail, Hamas'ın ateşkes önerisini reddetmesinin ardından ABD'li arabulucu ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmelerinden çekilmesinden iki gün sonra tek taraflı ve ani bir kararla Gazze Şeridi'nde kısmi insani koridorlar ilan etti ve esirleri kurtarmak için ‘alternatif seçenekler’ arayacağını belirtti.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki açlığı reddeden uluslararası baskı altında dünyaya ihraç etmek istediği bu insani tablo, ABD'nin müzakerelerde ‘ilerleme’ kaydedildiğinden söz ettiği bir döneme denk geldi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Washington'un istemesi halinde ateşkese yol açabilecek daha fazla endişe ve sınırlı senaryolar taşıdığını düşünüyor.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada Gazze Şeridi'nin belirli bölgelerinde her gün on saat süreyle askeri operasyona ara verme kararı aldığını ve açlıktan ölen Filistinlilerin görüntülerinin dünyayı alarma geçirmesinin ardından bölgede yardım için yeni koridorlar açılmasına izin vereceğini duyurdu. İsrail Yayın Kurumu bir kaynağa dayandırdığı haberinde, “İsrail uluslararası baskılar nedeniyle sınırlı bir insani ateşkes kararı aldı” dedi, ancak ateşkesin süresini açıklamadı.

zasdefrgt
Gazze Şeridi'nin güneyinde insani yardım dolu bir çuval taşıyan Filistinli bir kadın (AFP)

Kahire el-İhbariyye televizyonu dün yardımların Mısır tarafındaki Refah Sınır Kapısı’ndan İsrail kontrolündeki Kerem Şalom Sınır Kapısı üzerinden Gazze Şeridi'ne doğru hareket etmeye başladığını bildirdi.

Yardım kuruluşları geçen hafta Gazze Şeridi'ndeki 2,2 milyon insan arasında açlığın yayıldığını ve yiyeceklerin tükendiğini belirtirken, Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı da son birkaç hafta içinde onlarca Gazzelinin yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiğini doğruladı. Savaşın başlamasından bu yana 85'i çocuk olmak üzere toplam 127 kişinin yetersiz beslenmeden öldüğü belirtildi.

Baskıyı azaltma girişimi

İsrail'in bu kararı, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, 6 Temmuz'dan bu yana Gazze müzakerelerine ev sahipliği yapan Doha'dan, esirlerin geri dönüşü için ‘alternatif seçenekler’ üzerinde çalışmak üzere istişarelerde bulunmak üzere ekiplerini geri çektiklerini açıklamalarından iki gün sonra geldi.

xscdfrgt
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir binanın enkazından mutfak tüpü çıkaran Filistinliler (AFP)

Bu arada ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, hareketin ‘bir anlaşma yapmak istemediğini’ söyledi. Trump, “Liderlerinin ölmek istediğini düşünüyorum ve bu çok kötü bir şey. İşi bitirmemiz gereken bir noktaya geldik” ifadelerini kullandı.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail uzmanı olan Said Ukkaşe, İsrail'in yardımlarla ilgili açıklamasının Netanyahu üzerindeki uluslararası baskıyı azaltmaya yönelik bir girişim olduğuna inanıyor ve bu hamlenin dünya medyasının dikkatini insani ateşkese çekeceğini öne sürüyor. Perde arkasında ise İsrail ve Washington, koşulsuz bir anlaşmayı kabul etmesi için Hamas üzerindeki baskıyı arttırmak amacıyla geniş çaplı bir askeri operasyona hazırlanıyor.

Ukkaşe, bu insani ateşkesin İsrail'in sivilleri hedef almamasını teşvik edeceğini ve askeri operasyon için bir bahane olacağını, Hamas'ın oynadığı ve uluslararası destek aldığı açlık kartını sona erdireceğini ve Filistin hareketi üzerinde ek baskı başlatacağını ve bu adımın Washington ve İsrail'in konuştuğu alternatifler arasında olabileceğini açıkladı.

İsrail Başbakanı, ordunun kuşatma altındaki bölgeye yardım girişi için güvenli yollar açtığını duyurmasının ardından Birleşmiş Milletler'in (BM) Gazze Şeridi'ndeki insani durum nedeniyle hükümetini suçlamayı bırakması gerektiğini söylediğinde bu durum zaten teyit edilmişti.

asdefrt
Gazze Şeridi'nde un çuvalları taşıyan Filistinliler, 27 Temmuz (DPA)

Dün bir hava üssünde incelemelerde bulunan Netanyahu, BM'nin ‘güvenli rota olmadığını söyleyerek bahaneler ürettiğini’ belirtti. Netanyahu, “Bu doğru değil. Güvenli rotalar var. Bunlar her zaman vardı, ancak bugün resmileştirildiler. Artık mazeret kalmadı” şeklinde konuştu.

Soru işaretleri

Hamas konusunda uzman bir Filistinli siyasi analist olan İbrahim el-Medhun'a göre İsrail'in son dönemdeki tutumu ciddi soru işaretleri yaratıyor. El-Medhun, “Acaba bu yardımların girişine yönelik gerçek bir eğilim mi yoksa sadece yanıltıcı bir manevra mı?” diye sordu.

El-Medhun, Hamas’ın ‘yardım girişine yol açacak hiçbir adıma itiraz etmediğini, ancak özellikle İsrail işgalinin hareketin yurtdışındaki liderlerine yönelik suikast operasyonları düzenleyeceğine dair açık tehditleri ışığında, herhangi bir ihanet ya da aldatma girişimine karşı temkinli olduğunu’ belirtti.

Öte yandan Washington tehditten iyimserliğe geçti. Witkoff Fox News'e verdiği demeçte, Hamas ile müzakerelerin ‘yeniden rayına oturmaya başladığını’ söyledi.

Aynı kanala açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da yakında bir anlaşmaya varılabileceğine dair iyimserliğini dile getirdi. Rubio, Witkoff'un haftalardır dosya üzerinde çalıştığını, müzakerelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini ve bir anlaşmaya ‘çok yakın’ olduklarını belirtti.

Kahire el-İhbariyye televizyonunun cuma günü Mısırlı bir kaynaktan aktardığına göre Mısırlı ve Katarlı arabulucular müzakerelerdeki son gelişmeleri istişare etmek üzere yoğun temaslarda bulundu. Kaynak, “Hamas'ın teklifi incelendikten sonra müzakereler bu hafta yeniden başlayacak” dedi.

Kritik bir an

Hamas müzakere ekibinin bir üyesi olan Gazi Hamad, cumartesi günü Filistin medyasında yer alan açıklamalarında, hareketin Gazze Şeridi'nde nihai bir ateşkese ulaşmak amacıyla müzakereleri sürdürmek için arabulucularla birlikte çalıştığını doğruladı.

xsdfrg
Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda insani yardımların yanında nöbet tutan İsrail askeri, 27 Temmuz (AFP)

Hamad, müzakerelerin kısa süre içerisinde ‘doğru yola’ geri dönmesini umduğunu ifade etti. Hamad, “Hiç kimse müzakerelerin çökmesini istemiyor ve herkes bir anlaşmaya varmaya çalışıyor. Çünkü alternatiflere izin vermeyen çok önemli bir andayız. Savaş korkunç, kayıplar çok büyük ve herkes bunu halkımızın onurunu koruyan adil bir anlaşmayla sona erdirmekten başka seçenek olmadığının farkında” ifadelerini kullandı.

ABD'nin önceki tehdit ve geri çekilmelerinden farklı açıklamaları ışığında her şeyin mümkün olduğuna inanan Ukkaşe, bu değişiklikler ışığında bir ateşkes anlaşması ve esir takasının şu anda öngörülemeyeceğini vurguladı.

Öte yandan el-Medhun şu ana kadar ABD'nin tutumunun belirsizliğini koruduğunu belirtti. “Hamas'ın sunduğu şey, ateşkese varma olasılığına kapı açan olumlu ve gerçekçi bir pozisyondur” diyen el-Medhun, pozisyonun artık İsrail ve ABD yönetiminde olduğunu vurguladı.

Hamas'ın tüm senaryolara karşı tetikte olacağını ve her türlü gelişmeyle başa çıkmaya hazır olduğunu belirten el-Medhun, temel önceliği olan ‘savaşı durdurmak ve soykırımı sona erdirecek bir ateşkese ulaşmak’ hedefine bağlı kalacağını ifade etti.