Sudan’dan asker-sivil uzlaşısına dair beklentiler arttı

Sudan ordusu, anayasa taslağıyla ilgili gözlemlerini dile getirdi

Sudan’dan asker-sivil uzlaşısına dair beklentiler arttı
TT

Sudan’dan asker-sivil uzlaşısına dair beklentiler arttı

Sudan’dan asker-sivil uzlaşısına dair beklentiler arttı

Sudan’daki muhalefet koalisyonunun en yüksek liderlik organı olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkezi Konseyi, bugün (16 Kasım Çarşamba) ordunun ‘geçiş dönemini yönetecek anayasa taslağına ilişkin’ gözlemlerini görüşmek üzere toplantı düzenledi. Söz konusu taslak, Avukatlar Sendikası tarafından hazırlandı, ordu da dahil olmak üzere geniş siyasi partiler tarafından kabul edildi ve önerilen bazı değişikliklerle yönetimin temeli olarak görülüyor. Birçok kaynak, sivil ve askeri taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasına yakın olduğunu ifade etti.
İttihad Partisi Genel Başkanı Muhammed Abdulhakim, koalisyonun yürütme ofisinin ordu liderlerinin yaptığı gözlemleri incelediğini ve karar alınması amacıyla koalisyondaki en yüksek organa havale etmeye karar verdiğini belirtti. Ordu liderleri, belgeyle ilgili gözlemlerini ordu ile siviller arasında arabuluculuk yapan uluslararası ‘üçlü mekanizmaya’ devrederken, üçlü mekanizma ise söz konusu notları ÖDBG’ye iletti.
Ordunun en belirgin gözlemleri, kendisine ‘düzenli kuvvetleri yeniden yapılandırma ve geliştirme yetkisi’ verilmesi talebinin yanı sıra olası bir adli kovuşturma karşısında ordunun talep ettiği dokunulmazlıkla ilgili. ÖDBG, orduyu siyasi faaliyetlerden uzaklaştırma, reform yapma, ‘tek bir profesyonel ve ulusal ordu’ oluşturma, tüm paydaşların katıldığı adalet ve geçiş dönemi adaleti süreçlerini yürütme konusundaki tavrına bağlı kaldığını açıkladı. Bu adımla, geçiş döneminin sonunda özgür ve adil seçimlerin önünü açmak amaçlanıyor. Muhalefet koalisyonunun açıklaması, ordunun Avukatlar Sendikası tüzüğüne ilişkin açıklamalarının içeriğini kapsamadı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ordunun gözlemleri, düzenli birimin üyeleri tarafından gerçekleştirilen bir eylemden veya bir eylemin ihmalinden kaynaklanan ve (doğrudan fiziksel bir saldırı emri içermeme şartıyla) işlenen ihlaller karşısında kendilerine dokunulmazlık verilmesi üzerinde odaklandı.
Ordu tarafından önerilen diğer değişiklikler arasında 25 Ekim 2021 öncesi ve sonrasında alınan tüm karar ve prosedürlerin gözden geçirilmesi yer alıyor. Ayrıca Aralık 2018 Devrimi’nin amaç ve ilkelerini ihlal eden ve imzalanan tüm bölgesel ve uluslararası anlaşmaları içeriyor. Ordu ayrıca, ‘sivil’ devlet başkanının yetkilerinin Silahlı Kuvvetler’in tavsiyesi üzerine Genelkurmay Başkanı’nın atanması ve görevden alınması, Hızlı Destek Güçleri komutanının atanması ve görevden alınması eylemlerini kapsamasını da önerdi.
Değişiklikler ayrıca, başbakana ‘polis, istihbarat ve güvenlik teşkilatlarının şeflerini atama ve Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin tavsiyesi üzerine savaş ilan etme’ hakkı veriyor. Ordu ayrıca, silahlı kuvvetlerin temsilcisi aracılığıyla Başbakan’ın başkanlık ettiği ‘Güvenlik ve Savunma Konseyi’ne katılmasını da önerdi. Ordu, 2019’daki ‘oturma eyleminin dağıtılması’ davasına ve ‘gerçekleri ortaya çıkarmak, mağdurlara tazminat ödemek ve kapsamlı uzlaşma sağlamak’ için Geçiş Dönemi Adalet Komisyonu’nun kurulmasına ilişkin soruşturmaya itiraz etmeyeceği taahhüdünde bulundu.
Ordu ayrıca, devrik lider Ömer el-Beşir rejiminin devlet kurumlarındaki yetkilerini ortadan kaldırma, yargı ve insan hakları organlarında reform yapma sözü verdi. Değişiklikler ayrıca Hızlı Destek Güçleri’nin silahlı kuvvetlere bağlı askeri güçler olarak kabul edilmesini, amaç ve görevlerinin kanunla tanımlanmasını da şart koştu. Bu karar, Hızlı Destek Güçleri’nin orduya entegre edilmesinin ardından tek bir ulusal profesyonel ordunun kurulmasına olanak sağlayan güvenlik ve askeri reform planının kapsamına giriyor.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan aktardığı habere göre Genelkurmay Başkanı ve Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçen hafta askeri birlikteki subay ve askerlere hitaben yaptığı konuşmada, muhalif ÖDBG ile aralarında anlaşmalar olduğunu itiraf etti. Sızıntılara göre ordu, bu güçlerin liderliği aracılığıyla resmi kurumların reform programının uygulanmasına bağlı.
ÖDBG, kendisine ‘karşı’ olduğunu söylediği kampanyalara toplu olarak karşı çıkma sözü verdi. Hareket, ordu komutanının Arap Sosyalist Baas Partisi’nin ordu içerisindeki faaliyetleriyle ilgili açıklamalarına atıfta bulundu. Bu çerçevede ÖDBG, “Bu doğru bir durum değil. Koalisyonun tüm güçleri, silahlı kuvvetler içinde çalışmaktan kendisini uzak tutuyor ve askeri kurumu siyasi eylemden tamamen uzaklaştırmaya çalışıyor. ÖDBG, birleşiktir ve bileşenlerinden herhangi birinin hedef alınmasını kabul etmez” dedi. Burhan ise, ordunun işlerine müdahale ve subaylarının kışkırtılmasına karşı uyarıda bulunurken, “Kim müdahalede bulunursa düşmanımız olur, elini keseriz” şeklinde konuştu. Burhan ayrıca, “Ordu, iktidara gelmek için hiçbir tarafa sırtını dönmeyecek. Hiçbir tarafın silahlı kuvvetleri bozmasına, tasfiye etmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Öte yandan muhalefet koalisyonu, yaptığı açıklamada yönetim ofisinin, ‘siyasi ofisin bir üyesi ve 30 Haziran 1989 Rejimini Tasfiye ve Yetkilendirmeyi Kaldırma Komitesi üyesi Vecdi Salih ve komite üyesi emekli polis Yarbay Abdullah Süleyman da dahil olmak üzere’ tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep etmek için kampanyaları artırmaya karar verdiğini söyledi. Koalisyon ayrıca, “Tüm meşru yollarla bu siyasi tutuklamalara karşı çıkacağız” dedi. Yetkilendirmeyi Kaldırma Komitesi’nin iki üyesi, İslami Davet Örgütü’ne bağlı Danfodiyo şirketine verilen zararlara ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından sunulan raporlar kapsamında bir aydan uzun süredir cezaevinde bulunuyor. İki üyeyi savunma heyeti, ‘hukuki değil, siyasal bir beyan’ olmakla nitelendirdiği beyanın tasfiyesini talep ederken, amacın intikam olduğuna dikkati çekti.



Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.


İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
TT

İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)

İsrail askerî ve adli polisinin yürüttüğü soruşturmalar, Batı Şeria’daki Filistinlilerin İsrail’e çalışmak amacıyla girebilmek için askerî kontrol noktalarında görev yapan İsrail askerlerine rüşvet verdiğini ortaya koydu.

Soruşturmaya yakın kaynaklar, “bu tür rüşvetlerin ürkütücü bir boyuta ulaştığını” ileri sürerek, bunun “silahlı unsurların İsrail kentlerine sızmasına ve saldırılar düzenlemesine imkân tanıdığını” savundu.

Üç kontrol noktası belirlendi

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre aralarında subay rütbesi taşıyan askerlerin de bulunduğu kişiler, yaptıklarının İsrail içinde saldırılara yol açabileceğini bilmelerine rağmen, para karşılığında geçiş ve kaçak giriş organize etti.

ergvfre
İsrailli duvarın yanında, El Halil yakınlarında zeytin toplayan bir Filistinli. (Reuters)

Haberde, kaçak geçişlerde kullanılan üç askerî kontrol noktasının tespit edildiği belirtildi. Bunlardan birinin Ofer Kontrol Noktası, diğer ikisinin ise Biddu ve Aksa kasabaları yakınında, üçüncüsünün ise Şuafat çevresinde bulunduğu, söz konusu noktaların tamamının Kudüs’ün kuzeyinde yer aldığı kaydedildi. Soruşturmalara göre, geçen cuma günü Bisan saldırısını düzenleyen ve iki İsraillinin ölümü, dört kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının faili Ahmed Ebu’r-Rab’ın da İsrail’e bu kontrol noktalarından birinden girdiği iddia edildi.

Rüşvetin yöntemi ve tutarları

Habere göre Filistinliler, rüşveti kimlik kartının içine koyarak ya da araç durdurulup yolcular indirildiğinde arka koltuğa bırakılan bir zarfla veriyordu. Zarfı alan subayın, işçileri tekrar araca bindirerek geçişe izin verdiği belirtildi.

İkinci İntifada’nın ardından, 2002 yılından itibaren İsrail, 1967 öncesi sınırlar ile Batı Şeria arasında (Yeşil Hat) Filistinlilerin geçişini engellemek amacıyla bir güvenlik duvarı inşa etti. Toplam uzunluğu 770 kilometreyi bulan duvarın yaklaşık 142 kilometrelik bölümü Doğu Kudüs çevresinde yer alıyor ve yüksekliği sekiz metreyi buluyor. Ancak çevresel gerekçeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle bazı bölümleri hâlâ tamamlanmış değil.

rg
Ramallah yakınlarındaki İsrail’e ait Atara Kontrol Noktası’nda bekleyen araçlar (AFP)

Gazze savaşının başlamasıyla birlikte İsrail’in yaklaşık 150 bin Filistinli işçinin çalışma izinlerini iptal etmesi, ciddi bir ekonomik krize yol açtı. Bunun üzerine on binlerce işçi kontrol noktalarını aşmaya veya yüksek duvarı tırmanarak geçmeye çalıştı.

Hbaere göre bazı durumlarda minibüslerdeki her yolcu için 50 şekel (yaklaşık 16 dolar) rüşvet ödendi. Bazı vakalarda bir binek aracın geçirilmesi karşılığında  bin 500 şekel (yaklaşık 470 dolar) verildi. Bir olayda ise Filistinli bir iş insanının, polis aracıyla İsrail’e sokulması karşılığında 5 bin  şekel (yaklaşık bin 560 dolar) ödediği belirtildi.

Kaçak geçişlerin bir bölümünün Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri içinden yapıldığı, bazı askerlerin sahte resmî çalışma izinleri düzenlediği ve bu tür izinlerin sayısının yaklaşık 300 olduğu tahmin ediliyor.

Telegram kayıtları ve genişleyen soruşturma

İbranice basında yer alan bilgilere göre, rüşvet teklifleri başlangıçta Filistinlilerden gelse de zamanla İsrailli askerlerin de para karşılığı geçiş teklif etmeye başladığı ifade edildi. Sürecin ilerlemesiyle birlikte kaçak geçişlerin askerler ile Filistinli kaçakçılar arasında Telegram üzerinden kurulan ağlar aracılığıyla organize edildiği aktarıldı.

Kayıtlara geçen görüşmelerde, İsrailli bir subayın ödemeyi mutlaka nakit istediği ortaya çıktı. Üst rütbeli bir subayın şüphelenerek gizli soruşturma başlatmasıyla, sadece rüşvet ağının değil, iki askerî birlik arasındaki rekabet nedeniyle bir birliğin diğerini yetersiz göstermek amacıyla kasıtlı olarak Filistinlileri geçirdiği de tespit edildi.

dfrgt
İsrail güvenlik güçleri, Filistin’in Kefr Kaddum köyü yakınlarında Filistinli göstericilerle karşı karşıya. (AFP)

Soruşturma, sadece kaçak geçişlerle sınırlı kalmadı. Sivil idareye bağlı sağlık biriminde görev yapmış eski bir çalışanın, Filistinlilerin sağlık durumlarına dair bilgilerini kullanarak nadir bulunan ilaçları temin edip sattığı, evinde yapılan aramada büyük miktarda ilaç ele geçirildiği bildirildi.

Ordu kaynakları, bu dosyalar kapsamında onlarca asker ve subayın gözaltına alındığını, haklarında yargı süreci başlatılarak cezalandırılacaklarını açıkladı.