ABD, Kuzey Kore'nin kıtalararası füze denemelerini kınaması için Çin ve Rusya’ya baskı yapıyor

Kuzey Kore'nin birkaç gün önceki füze denemesini gösteren ekran görüntüsü (Reuters)
Kuzey Kore'nin birkaç gün önceki füze denemesini gösteren ekran görüntüsü (Reuters)
TT

ABD, Kuzey Kore'nin kıtalararası füze denemelerini kınaması için Çin ve Rusya’ya baskı yapıyor

Kuzey Kore'nin birkaç gün önceki füze denemesini gösteren ekran görüntüsü (Reuters)
Kuzey Kore'nin birkaç gün önceki füze denemesini gösteren ekran görüntüsü (Reuters)

Kuzey Kore’nin, 18 Kasım'da kıtalararası balistik füze (ICBM) fırlatması üzerine ABD, Kuzey Kore'nin kıtalararası füze denemelerini kınamak ve bu ülkeyi uluslararası kararların devam eden ihlallerinden sorumlu tutmak için Çin ve Rusya'ya ve Güvenlik Konseyi'ndeki diğer ülkelere baskı yaptı.
Özellikle Çin'in bu kez ABD baskısına yanıt verip vermeyeceği henüz net değil. Ancak, ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas Greenfield'in Çinli meslektaşı Zhang Jun ile birlikte Güvenlik Konseyi’nde bir odaya beraber girişi, uzlaşmacı bir çözüme ulaşmak amacıyla iki taraf arasında yakın istişarelerin yapıldığını akla getirdi.
Diğer yandan ABD diplomasisinin başkanlık açıklaması sunmaya hazırlandığı belirtiliyor. ABD, İngiltere, Fransa, Arnavutluk, İrlanda ve Norveç'in talebi üzerine Güvenlik Konseyi üyeleri Kuzey Kore’nin balistik füze denemeleri hakkında oturum düzenledi. BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, oturumda konsey üyelerini son gelişmelerle ilgili bilgilendirdi.
DiCarlo konuşmasına, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin, Hwasong-17 füzesinin yaklaşık 6 bin 100 km yükseklikte bin km mesafeye uçtuğunu söyleyerek başladı. Kuzey Kore'nin ‘Kuzey Amerika'nın tamamına ulaşabilecek en büyük ve en güçlü füzesinin’ ilk başarılı testi hakkında konuşan BM yetkilisi, bunun 60'tan fazla balistik füze teknolojisi testinin gerçekleştirilmesi de dahil olmak üzere, 2022 yılında Pyongyang'ın nükleer silahları ve balistik füze programlarıyla ilgili ‘bir dizi endişe verici faaliyetin sonuncusu’ olduğunu söyledi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından balistik füze denemelerinin şiddetle kınandığına işaret eden DiCarlo, Kuzey Kore'nin nükleer silah ve balistik füze programı arayışına devam etmesinin ilgili Güvenlik Konseyi kararlarını açıkça ihlal ettiğini belirtti. Pyongyang'a "provokatif eylemleri durdurması ve uluslararası yükümlülüklerine tam olarak uyması" çağrısında bulunan DiCarlo, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi'nin (Bangui-ri) nükleer test sahasının bir nükleer testi desteklemeye hazır olduğunu söylediğini aktardı.  Güvenlik Konseyi'nin 2022'de Kuzey Kore'yi görüşmek üzere onuncu kez toplanmasına rağmen, Kore yarımadasındaki durum hala yanlış yönde en üst seviyede; bu da gerilimlerin artmasına neden oluyor.
DiCarlo, yanlış hesaplama riskini azaltmak için başta askeri olmak üzere iletişim kanallarının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, "gerilimin azaltılması" çağrısında bulundu. BM yetkilisi Pyongyang'ı "sürdürülebilir barışa ve Kore Yarımadası'nın nükleer silahlardan arındırılmasına yol açan diyaloğu sürdürmek için acil adımlar atmaya" çağırdı. DiCorlo, “Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore'yi balistik füze teknolojisi veya yedinci bir nükleer test kullanarak daha fazla fırlatma yapmaktan kaçınmaya teşvik etmek için ‘birleşik bir yapı’ olarak hareket etmeli. Çünkü Güvenlik Konseyi'nde birlik çok önemli.” ifadelerini kullandı.
ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Kuzey Kore'nin ‘bariz ve küstahça’ balistik füze fırlatmasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı. Greenfield, Kuzey Kore’nin fırlattığı füzenin Japon kıyılarından sadece 125 mil uzağa düştüğünü belirtti. ABD’li temsilci, Pyongyang'ın "Güvenlik Konseyi kararlarını açıkça ihlal ettiğini ve bu yıl 63 kez küresel silahsızlanma politikasını baltalamaya çalıştığını" söyledi. Greenfield, “Konsey olarak birleşik bir yanıt vermemiz için daha kaç füze fırlatılması gerekiyor?” diyerek tepkisini gösterdi. Çin ve Rusya’yı, Japon sivillerin hayatını tehlikeye atan ve bölgedeki gerilimi gereksiz yere artıran son pervasız füze testini başlatmaya olanak sağlamak ve teşvik etmekle suçlayan Greenfield, ülkesinin Kuzey Kore'nin yasa dışı kitle imha silahlarını ve balistik füze ilerlemelerini engellemek için önlemlerin alınacağı ve Pyongyang yönetiminin kınanacağı bir başkanlık bildirisi hazırlayıp konseye sunacağını söyledi. Greenfield, ABD'nin diplomatik bir yaklaşıma bağlı olduğunu ve Kuzey Kore ile ciddi ve sürdürülebilir bir diplomaside ön koşulsuz görüşmeye hazır olduğunu yineledi.

Çin
Çin'in Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Zhang Jun, ülkesinin ‘Kore yarımadasındaki gerilimin tırmanmasından kaygı duyduğunu’ belirtti. Jun, Washington'ı "gerçekçi ve uygulanabilir öneriler sunmaya, Kuzey Kore'nin meşru endişelerine olumlu yanıt vermeye ve diyaloğu bir formaliteden gerçeğe dönüştürmeye" ve "inisiyatif almaya" çağırdı. Güvenlik Konseyi'nin "bu konuda yapıcı bir rol oynaması" ve Kuzey Kore'yi her zaman kınamaması veya baskı yapmaması gerektiğini belirtti.

Rusya
Rus delege yardımcısı Anna Evstneva Kuzey Kore'nin füze denemelerini ABD ve müttefikleri Güney Kore ve Japonya tarafından yürütülen askeri tatbikatlara bağladı. Evstneva, Pyongyang'ın füze fırlatmalarının ABD'nin Kuzey Kore çevresinde yürüttüğü dar görüşlü, çatışmacı askeri faaliyetlerinin sonucu olduğunu söyledi.
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Avustralya, Kanada, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore liderleri, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinin oturum aralarında yaptıkları acil toplantıda, ICBM'yi kınadılar. Harris, ABD'nin bu eylemleri şiddetle kınadığını belirtti ve Pyongyang'ı yasadışı ve istikrarı bozan eylemleri durdurmaya çağırdı.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.