Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Husiler barışın başlıca düşmanıdır’

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek. (Fotoğraf: Nevaf el Matıri)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek. (Fotoğraf: Nevaf el Matıri)
TT

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Husiler barışın başlıca düşmanıdır’

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek. (Fotoğraf: Nevaf el Matıri)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek. (Fotoğraf: Nevaf el Matıri)

Yemen hükümeti, İran destekli Husi liderlerini ve unsurlarını terörist grup olarak sınıflandırma kararının uygulanması ve kara listenin güncellenmesi üzerinde çalışıyor.
Kara listenin, bakanlık ve sözde Husi yetkilileri, komutanlar, yetkililer, politikacılar ve uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden suçlara karıştığı kanıtlanan herkesin isimlerinin içermesi bekleniyor. Yemen hükümeti son gelişmeyle Husilerin çıkarlarını ve dünya genelindeki mali ağlarını da takibe almayı amaçlıyor.
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, Şarku’l Avsat’a video konferans ile verdiği röportajda, Husilerin terörist olarak sınıflandırılmasının sembolik olmadığını, yardım çalışmalarını etkilemeyeceğini ve grubun barışın başlıca düşmanı olduğunu vurguladı.
Mübarek, Şarku’l Avsat’ın İran’ın özellikle insansız hava araçları (İHA) ve diğer farklı teçhizatlar ile katıldığı Ukrayna’daki duruma yönelik sorusuna “Bu konuda ilk uyarıyı yapan Yemen oldu ancak dünya Ukrayna’da ses çıkarmadı” yanıtını verdi. Bunu gördüğünde ne hissettiği konusunda da şunları söyledi:
 “Kesinlikle acı hissediyorum. Daima çifte standartlık hissediyoruz. Ama Ukrayna meselesi artık netleşti. Çok sayıda büyükelçiyle yaptığım görüşmelerde, kendilerinin tavsiyelerini hep dinledik. Bu tavsiyelerden şikayetçi değilim, bilakis takdir ediyorum. Biliyorum ki tüm dünya savaşı bitirmek istiyor. Biz Yemenliler olarak ön safhalardayız ve savaşın sürmesini istemiyoruz.”
Yemen’de kendilerine önerilen yaklaşımların çoğunun Ukrayna savaşında başarısız olduğunu vurgulayan Mübarek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önceden söylediğimiz ve inanmadıkları iddiaların birçoğunu artık Ukrayna krizinde, İran'da ve onun uluslararası hukuka aykırı davranışında ve bölgeyi endişelendiren hareketlere verdiği destekte ayrıntılı olarak görüyoruz. Biz ne dediysek dünya onu hissediyor. Sanırım NATO, İran insansız hava araçları sorununu Ukrayna'da araştırmak için çalışıyor. Umarım aynısını Yemen'de de yapar.”

Husilerin terörist olarak sınıflandırılması sembolik değil
Yemen hükümeti, ateşkesin sona ermesinden sonra Husilerin petrol ve hayati tesisleri hedef alma konusundaki ısrarı üzerine gurubun terör örgütü olarak sınıflandırma kararı aldı. Mübarek, hükümetin Husileri terörist grup olarak sınıflandırdığına dikkat çekti. Husilerin Yemen halkına yönelik eylemlerine ve ihlallerine işaret ederek milis liderlerinin başta tecavüz olmak üzere kadınlara yönelik korkunç uygulamaları nedeniyle uluslararası terör listelerine alındığını hatırlattı. Mübarek, çocukların silah altına alınmasının terör olduğunu vurguladı. ‘Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen içinde veya komşu ülkelerde camilerin ve kurumların yanı sıra sivil ve ticari tesislerin bombalanmasının terör eylemleri’ olduğuna dikkat çekti. Yemenli Bakan konuya dair şunları söyledi:
“Yıllardır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, daimi üye ülkelerde, Arap Birliği ve Arap Zirvesi’nde delegeler düzeyinde yapılan toplantılarda söylediklerimiz tüm dünya tarafından Husilerin terör örgütü olarak anılır hale gelmesini sağladı. Husiler cezadan kaçamayacaklarını bilmeliler. Sivillere karşı yaptıkları her şey uluslararası hukuk ilkelerine göre suçtur. Bizim için mesele ahlaki ve anayasal.”
Mübarek kararla ilgili olarak şunları öyledi:
“Hükümetin bu konuda pratik ve sürekli olarak aldığı tedbirlerin en sonuncusu Bakanlar Kurulu tarafından 14 Kasım 2022'de yapılan olağanüstü toplantıda, ulusal uygulamaya yönelik acil hükümet usul politikalarınca onaylandı. Bu, Husi milislerinin bir terörist grup olarak sınıflandırılmasına ilişkin 2022 tarihli ve 1 sayılı Savunma Konseyi kararına uygun.”
Mübarek kararın pratiğe dökülmesi için bir dizi yasal önlem aldıklarını belirtti. Bu karar kapsamında Husilerin askeri ve siyasi liderleri ile iş yapanların, resmi makamlarda bulunanların, savaş suçu işleyenlerin ve petrol tesislerini hedef alanların yanı sıra Husileri finanse eden şirket ve kurumların yer aldığı kara listenin güncellendiğini ve bu kişi ve kurumlar hakkında cezai takip başlatıldığını ifade etti.
Bakan, bu isim ve listelerin dolaşımını sağlamak için tüm ülkelerle resmi, yasal ve güvenlik kanallarından iletişim kuracaklarını, tüm teröristlerin peşine düşeceklerini ve ülkelerden fonlarını dondurmalarını talep edeceklerini vurguladı.

Başkanlık Konseyi
Riyad istişareleri, 7 Nisan 2022'de Başkanlık Konseyi’nin  iktidara gelmesiyle sonuçlandı. Bakan, Başkanlık Konseyi’nin ‘içten dışa tüm alan ve düzeylerin yanı sıra özellikle Yemen diplomasisine olumlu yansıdığına’ işaret etti. Konsey oluşumunun hayatın her kesiminden Yemenlileri birleştirmek, terörist Husi milisler tarafından yürütülen savaşı sona erdirmek ve Yemen'e barış getirmek için hazır olmaları için güçlü bir itici güç ve dünyaya yönelik bir mesajı temsil ettiğini bildirdi.
Yemen Başkanlık Konseyi, BM ateşkesinin başarıya ulaşması için büyük çaba sarf ederken Yemen halkının çıkarlarını gözeterek ateşkesin uzatılması için birçok taviz verdi. Ancak terörist Husi milisleri tüm girişimleri reddetti ve ateşkesin uzatılmasını engelledi. Ayrıca sivil ve ticari tesislerin yanı sıra alt yapıyı hedef alarak gerginliği artırmaya devam etti. Bu durum Yemen halkının geçim kaynaklarının doğrudan hedef alınması anlamına geliyor. Bakan, Yemen'de barışın önündeki en büyük ve tek engelin Husiler olduğunun tüm dünyaya açıkça ilan ettiğini, tüm Yemenlilerin ekonomik ve yaşam koşulları üzerinde ciddi sonuçları olduğunu kaydetti.

Sendeleyen ateşkes
BM sponsorluğundaki ateşkes, aylarca süren görece sakinliğin ardından yenilenmeden sona erdi. Açıklamasında, Husilerin ihlalleri nedeniyle çok sayıda mağdur olduğunu hatırlatan Mübarek konuya dair şunları söyledi:
“Hükümet kanadında bizler Yemen halkının acılarını hafifletmeye istekliyiz. Husi milisler, savaştan ve kaostan nemalanıyor. Barış onların birinci düşmanı ve gerçekleştirdikleri eylemlerle her geçen gün barış ortağı değil terör örgütü olduklarını kanıtlıyorlar. Bu nedenle ateşkesin uzatılması ya da gerçek bir barışın tesisini sağlayacak tüm girişimleri engelliyorlar.”
Şarku’l Avsat, hükümetin Yemen’de taahhüt ettiği gibi ‘gerilimde azalma’ olup olmadığının yanı sıra sessiz veya habersiz bir ateşkesin olup olmadığını, ayrıca özellikle ateşkesin sona ermesinin ardından Husilerin hesaplarının ve terör saldırılarının hükümeti daima hazır ve tetikte tutup tutmadığı sorunu yöneltti. mi tutuyor? 
Mübarek’in cevabı şöyle oldu:
“Ateşkes fiilen sona erdi ancak bununla birlikte hükümet ve Başkanlık Konseyi, Husilerin devam eden vurgunculuğuna rağmen Yemen halkının rahatlaması için ateşkese, uçuşların devamına ve petrol türevi gemilerin limanlarına girişine izin veriyor. Bununla birlikte, ekonomik altyapı ve petrol ihracat limanlarına yönelik kasıtlı terör saldırılarına ek olarak ordu güçleri mevzilerinin doğrudan bombalanması, güçlerin ve savaşçıların devam eden seferberliği veya bazı cephelere girme girişimleri yoluyla, çeşitli cephelerde tehlikeli bir Husi gerilimi söz konusu. Hükümet daha önceki açıklamalarında, Husi milisleri şiddet ve terörizm peşinde koşmaya devam ettiği sürece tüm seçeneklerin açık olduğunu doğrulamıştı. Husileri terörist bir grup olarak sınıflandırma kararını harekete geçirmek için hükümet tarafından yakın zamanda kabul edilen bir dizi önlem var.”

Batı ülkeleri
Birçok ülke emen kriziyle yakından ilgileniyor. 18’in üzerinde ülkeden oluşan dost bir grubu var. Bu  insani ve siyasi ülkeler Yemen krizini bitirmeyi hedefliyor. Bu nedenle büyükelçiler ve diplomatlar aktif olarak Yemen hükümeti ve temsilcileriyle çeşitli alanlarda toplantılar yapıyor. Peki, Yemen bu ülkelerdem, özellikle Batı’dan ne istiyor? Mübarek bu soruya, tüm dost ve Batılı ülkelerden, Husileri terör örgütü ilan etmelerini istediklerini, bunun sadece Husilerin saldırılarını durdurmakla sınırlı kalmayıp bölgesel istikrarı destekleyeceğini, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği koruyacağı cevabını verdi.
Mübarek, Yemen'i önemseyen ülkelerin, özellikle küresel düzeydeki yüksek enflasyon, gıda ve enerji ışığında hükümetin karşılaştığı büyük zorluklarla yüzleşmesine yardımcı olmak için ekonomik desteği arttırdığına değinerek bunun Yemen halkının karşı karşıya olduğu sorunları ve tehlikeleri artırdığını ve terörist milislerin yürüttüğü savaşın neden olduğu insani krizi durdurmak için tüm kardeş ve dost ülkelerin büyük ve sürekli desteğini gerektirdiğini söyledi.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”