Araştırma: Kovid-19 kısıtlamalarının gevşetilmesi astım krizi riskini artıyor

AA
AA
TT

Araştırma: Kovid-19 kısıtlamalarının gevşetilmesi astım krizi riskini artıyor

AA
AA

İngiltere'de yapılan bir araştırma, Kovid-19 kısıtlamalarının gevşetilmesinin, astım krizi geçirme riskini iki katına çıkardığını ortaya koydu.
Business Standard'ın haberine göre, İngiltere'deki Queen Mary Üniversitesinde 2 bin 312 astım hastasının verileri incelendi.
Bilim insanları bu kapsamda, aylık olarak kontrol grubundan sosyal etkinlikler, maske kullanımı ve astım belirtilerine dair verileri topladı.
Araştırmada, İngiltere'de Kovid-19 kısıtlamalarının gevşetilmeye başlamasıyla Mart 2021'de yüzde 1,7 olan astım krizi geçirme oranının, Ocak 2022'de iki kattan fazla artarak 3,7'ye çıktığı görüldü.
Queen Mary Üniversitesinde Solunum Enfeksiyonu ve Bağışıklık Profesörü Adrian Martineau, çalışmanın Kovid-19 kısıtlamalarının gevşetilmesinin ardından astım krizi görülme oranının yükseldiğini ortaya koyduğunu ifade etti.
Martineau, salgın döneminde uygulanan maske ve mesafe gibi bazı tedbirlerin solunum kaynaklı bazı rahatsızlıkların ilerlemesine engel olabileceğini kaydetti.
Dünya en az 300 milyon, İngiltere'de ise 5 milyondan fazla astım hasta bulunduğu belirtiliyor.
Nefes darlığı ve göğüste sıkışmanın yanı sıra hırıltı ve öksürüğün astım belirtileri olduğu ifade ediliyor.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe