Çinli şarkıcı Roy Fu, konserini Suudi Arabistan’ın kuzeybatısında yer alan tarihi Al-Ulâ kentindeki Sanat Vadisi’nde düzenlemeyi, mekanın tarihi mirası nedeniyle eşsiz bir deneyim olarak nitelendirdi. Ayrıca bu enstrümanlardan hoşlanan yerel halkın kültürlerine karşı eşsiz bir hoşgörü ve açıklık örneği gösterdiğini kaydetti.
Fu, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, “Al-Ulâ'da şarkı söyleme deneyiminin çok farklı bir duygu olduğunu, bunun başka yerlerde bulunması zor olan arazi ve mekânın estetiğinden kaynaklanabileceğini” söyledi. Fu, bölgenin eşsiz bir hüzün hali hissettirdiğini de ifade etti.
Fu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu deneyimin en güzel yanı ise müzik icrası sırasında yerel halkla iletişim halindeydik ve provalar sırasında oradaydılar. Arkadaş canlısıydılar ve diğer kültürlere açıklardı. Açık havada yapılan provalarda gördüğümüz bu durum, mekana ayrı bir önem veriyor.” Fu, çeşitli durumları ve modelleri yoluyla Suudi işi ile tanışmaktan da mutlu olduğunu açıkladı.
Şarkıların sözleriyle ilgili olarak Fu şunları söylüyor: “Çeşitli Çin uygarlıklarından birçok farklı kelimenin birleşimini kullanıyoruz ve bu sözler farklı zamanlara ait. Bu kelimeleri tek bir kitapta topladım. İnsanların sahip olduğu farklı kavramları, tüm kesimlere dokunan müzik aracılığıyla simüle etmek için söylüyorum. Bazı kelimeler farklı Çin medeniyetlerinden alındı ve şarkının geri kalanı, durumu alıcıya iletmek için basit bir "homurdanma" ve gösteriden ibaret.”
Şarku’l Avsat, canlı müziğin farklı türden oyuncularla karıştığı, tüm telli ve vurmalı çalgıları kullanarak melodiler ve güzelliği artırılan şarkıların üretildiği Sanat Vadisi’ndeki konserin hazırlık provalarına katıldı. Sanat Vadisi dağlar arasında yer alıyor. Bunda aydınlatmanın önemli bir rolü vardı. Bu da mekâna tarif edilmesi zor ve sadece “Sanat Vadisi”nde bulabileceğiniz bir hava verdi.
Çinli sanatçı Roy Fu, Al-Ulâ’da
Sahne, batan güneşle birlikte büyüleyici çöl manzaraları arasında dairesel bir şekil alarak, mekânın durumuna uygun bir şekilde tasarlanmış. Doğal manzaralar, antik tarih, mekânın kültürel mirası ve Çinli sanatçının eşlik ettiği grup, “Al-Hayat” aracılığıyla anlattığı eserler ile uyum içinde.
Sanat yönetmeni Faruk Şordi ise Şarku’l Avsat ile yaptığı bir röportajda farklı kültürlerle çalışmayı sevdiğini söyledi. Sanat yönetmeni, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Çünkü farklı kültürleri ve dünyaları bir araya getirdiğinizde kendi dünyanızı farklı görecek ve anlayacaksınız. Sizden farklı olan kişiler hakkında bilgilerle zenginleşeceksiniz. Bence bu farklı insanların hikayelerini ve deneyimlerini taşıyan harika ve güzel bir iş ve hikayemizi Al-Ula dağları arasında geliştirip paylaşacağız.”
Şordi, dünyanın her yerinden birçok müzik aleti ve sanatçının geldiğini, Çin'in de kendine ait müzik aletleri olduğunu ve İskoçya'dan gelen sanatçıda İskoç arpının olduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca Şordi Hindistan'dan Hintli bir kemancı, klasik bir batı enstrümanı olan kontrbasçı ve Japonya'dan gelen Japon davul ve perküsyon sanatçıları ile de çalıştığını belirtti. Şordi, açıklamalarına şöyle devam etti: “Enstrümanların ve sanatçıların dünyanın farklı yerlerinden ve kültürlerinden geldiği anlamına gelir. Öte yandan Al-Ula'nın arazisinden farklı olsalar da bu enstrümanların birbiriyle uyum içinde olduğunu hissettiriyor. Bu pitoresk bölgedeki çok sayıda alet, yeni bir dil yaratmamızı sağlıyor.” Şordi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Hüzünlü bir karakter. Bu duyguları hissettiğinizi söylemenizden mutluluk duyuyorum. Bu parça yaşamla ilgili, insanın doğumdan ölüme yolculuğunu ve bu yoldaki farklı durumlarını anlatıyor. Bu nedenle bana parçayı dinlerken sevinç, korku, hüzün, umut vs. gibi farklı duygulara girdiğinizi anlatıyorsunuz ve aslında dinleyiciye aktarmak istediğimiz de buydu."