Birleşik Krallık’ın Aden Büyükelçisi Oppenheim Şarku’l Avsat’a konuştu: Bizim sorunumuz Husiler değil, onların yıkıcı davranışları

Birleşik Krallık’ın Yemen Büyükelçisi, Husi grupla iletişim kanallarını açıkladı ve Başkanlık Konseyi’nin birliğini vurguladı

Richard Oppenheim
Richard Oppenheim
TT

Birleşik Krallık’ın Aden Büyükelçisi Oppenheim Şarku’l Avsat’a konuştu: Bizim sorunumuz Husiler değil, onların yıkıcı davranışları

Richard Oppenheim
Richard Oppenheim

Birleşik Krallık’ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim, Husilerle doğrudan iletişim kanallarına sahip olduğunu kabul etti. Selefi Michael Aron da yaptığı gibi, Husi sözcüsü Muhammed Abdusselam ile üç ay önce Maskat’ta yemek yediğini belirtti. Oppenheim, İngiliz Dışişleri Bakanlığı merkezinden Şarku’l Avsat ile yaptığı bir röportajda, Husilerle ilgili sorunun, Yemenli bir grup olmaları veya yönetime katılmaları değil, yıkıcı davranışları olduğunu vurguladı. Ülkesinin, petrol limanlarına yönelik son saldırıları bir kez daha kınadığını ve saldırıları ‘terörist saldırılar’ olarak nitelendirdiğini hatırlattı. Oppenheim Husilerin meşru hükümet tarafından terörist grup olarak sınıflandırılmasının sonuçlarına ilişkin korkularını dile getirirken, Başkanlık Konseyi’ne katılacaklarına yönelik umutlarını dile getirdi. Kalıcı bir barışa ulaşmak için sükûneti sürdürmenin ve Birleşmiş Millet (BM) Özel Temsilcisi’nin çabalarını desteklemenin önemini vurguladı. Oppenheim, çalışan maaşları, kaynak dağılımı, Başkanlık Konseyi’nin performansı ve güney meselesi dahil olmak üzere birçok Yemen dosyasına yönelik ülkesinin bakış açısını açıkladı. Aynı zamanda BM Özel Temsilcisi’nin rolünden ve Yemenlilerin yerine getirmesi gereken önceliklerden de bahsetti.

Terörist saldırılar
Tartışmasız, Birleşik Krallık’ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim, son Husi saldırılarını terörist saldırılar olarak nitelendirerek “Petrol tesisleri gibi altyapıya yapılan son üç saldırının terör saldırısı olduğu konusunda çok net olduğumuzu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Hükümetin bu saldırıları, Husi milisleri terörist bir grup olarak sınıflandırarak verdiği yanıt konusunda, Büyükelçi Oppenheim, ‘tüm taraflara diyalog alanının korunması gerektiğini’ hatırlattı.
Büyükelçi “Bu sınıflandırmanın, insani yardım erişimi gibi konular açısından belirli koşullarında ortaya çıkabilecek olası sonuçları da var. Dolayısıyla göz önüne alınması gereken birçok faktör var. Bu konudaki politikamızı sürdürüyoruz, sürekli olarak gözden geçiriyoruz. Bu kararları almak için yürüttüğümüz bir iç sürecimiz bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi, ülkesinin İran silahlarının Husilere ulaşmasına mücadele etme çabalarına atıfta bulunmayı unutmadı. Kraliyet Donanması gemisi HMS Montrose’un İran’dan Yemen’e giden bir gemiyi durdurduğu olayı hatırlattı. Bu bağlamda “Açık bir şekilde, Husilere doğru gidiyordu ve bununla ilgili bir bildiri de vardı. Bu, halihazırda bu alanda katıldığımız operasyon yollarından biridir. Bu malzemenin Yemen’e yönelik akışının İran’dan yapıldığının farkındayız ve buna karşı mücadeleye yardımcı olmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

-Özel iletişim kanalları
Şarku’l Avsat Birleşik Krallık Büyükelçisine Husilerle olan temaslarını ve selefinin yaptığı gibi Husi grubun sözcüsü Muhammed Abdusselam ile yemek yiyip yemediğini sordu. Büyükelçi ise bunu kabul ederek, bu konudaki bakış açısını da açıkladı.
Büyükelçi şunları söyledi:
“Tüm taraflarla diyaloğu sürdürmek, onları barış lehine etkilemek için önemlidir. Husiler, özel olarak ve daha önce kamuoyu önünde de söylediğim gibi, Yemen’deki siyasi yelpazenin önemli bir parçasını temsil ediyor. Onlar Yemenli ve Yemen’in bir parçası ve biz de onlara bu anlamda saygı duyuyoruz. Değişmesi gerekenin onların davranışları olduğunu düşünüyorum.”
Oppenheim, ‘Husiler ile özel kanalları ve doğrudan kanalları’ olduğunu ve ‘İngiltere’nin konumunu netleştirmek için bunları kullandığını’ belirtti. Husi sözcüsü Muhammed Abdusselam ile üç ay önce Maskat’ta buluşup onunla yemek yediğini ve bunun barış süreci açısından yapıcı bir görüşme olduğunu’ açıkladı.
Bu konudaki görüşünü destekleyerek ‘bu tür doğrudan görüşmelerin yapılmasının önemli olduğunu’ belirten Oppenheim “Husilerle tek başlarına bir sorunumuz yok, davranışları ve sorumlusu oldukları yıkımla ilgili bir sorunumuz var. Barış için, yeni bir sayfa açarak, Yemen ve Yemen halkına çok fazla yıkıma neden olan bu korkunç çatışmaya son vermek için bir şansları olduğuna inanıyoruz. Bunu gerçekleştirmeye ve başarmanın yollarını bulmaya çalışarak zamanımızı geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Yönetime katılım 
Büyükelçi Oppenheim, Husilerin mevcut Yemen Başkanlık Konseyi’ne katılması yönündeki görüşünü açıklayarak “Umarım böyle olur. Birleşik Krallık’ın, Konsey Başkanı Raşid el-Alimi ve konseyin geri kalanını desteklediğimiz konusunda çok net olduğunu düşünüyorum. Kuruluşunun, Husiler haricinde çeşitli Yemen siyasi gruplarını bir araya getirdiğine inanıyorum” açıklamasında bulundu.
Büyükelçi “Üyelerin birlikte çalışmasının ve birlik olmak için çabalamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu özellikle farklı siyasi görüşlere sahip olduklarında kolay bir iş olmasa da son derece önemli. Yemen için bu aşamada önemli olanın birlikleri açısından güç ve istikrar olduğuna inanıyorum” dedi.
Husilerin onlarla iktidarı paylaşmayı reddetmesi ve uluslararası ilişkilere sahip olmaktan bahsetmeye başlamaları konusunda, Büyükelçi, Husilerin uluslararası ilişkilerinin olmadığına ve ilişkilerinin sadece bazı uluslararası temsilcilerle olduğuna inanıyor. Oppenheim, Husilerin ‘tanınmadıklarını ve kimse tarafından tanınan veya geniş bir uluslararası toplum tarafından tanınan bir hükümetlerinin de olmadığını’ vurguladı.
Oppenheim asıl sorunun Yemen’in ülkedeki gücü ve kaynakları nasıl paylaştığı olduğunu belirtirken, ‘Maaş konusu çok önemli zira bu soruna bazı çözümlerin başlangıcını oluşturabilir’ ifadelerini kullandı. Sonrasında “Bunu nasıl yönetmek istediklerine ve gelecekteki bir siyasi çözümde işe yarayabilecek siyasi yapıların neler olduğuna karar vermek Yemenlilere kalmış” ifadelerine de yer verdi.
Oppenheim “Bunun BM Özel Temsilcisi ve ekibinin dikkatle incelediği bir konu olduğunu biliyorum ancak bu konuda başarı sağlanmasının çok önemli olduğunu ve bunun mümkün olduğunu düşünüyorum” ifadelerini de sözlerine ekledi.

-Başkanlık Konseyi 
Birleşik Krallık’ın Yemen Büyükelçisi, Başkanlık Konseyi üyelerinin, birlikte çalışabilecekleri tüm konular üzerinde fikir birliğine sahip olmasalar bile birlikte çalışabileceklerini kanıtladıklarını belirtti.
Büyükelçi, bu tür bir anlaşmazlığın olup olmadığı sorulduğunda, “Tabi ki var. Ancak geçmişte Birleşik Krallık da dahil olmak üzere herhangi bir ülke ile koalisyon hükümetleri arasında yaşananlarla karşılaştıramam diye düşünüyorum. Liberal demokratlar, muhafazakarların istediği pek çok şeye şiddetle karşı çıkmışlardı, ancak yine de birlikte koalisyon hükümetindeydiler ve bir hükümet olarak birlikte çalıştılar” dedi.
Oppenheim sözlerine şu ifadeleri de ekledi:
“Bu nedenle, hükümet olarak bir arada olmamız ve aynı fikirde olmamamız mümkün. Aslında, herhangi bir ülkede siyasi partiler içinde bile, çeşitli dosyalar üzerinde genellikle anlaşmazlıklar vardır, ancak yine de birlikte çalışırlar. Bence asıl iş de bu.”

BM Özel Temsilcisi
Büyükelçi Oppenheim, BM’nin Yemen Özel Temsilci Hans Grundberg’in çabalarına da değindi ve ‘kırılgan’ olan 6 aylık ateşkesin yenilenmesi için yoğun çaba sarf ettiğini belirtti. Bu ateşkesin ‘hala geniş ölçekte yürürlükte olduğunu’ belirtirken, “Bunun, çatışma karşısında Yemen için çok olumlu ve iyi bir şey olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi, Özel Temsilcinin ‘BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplumun daha geniş bir desteğine sahip olduğunu’ düşünürken, “Çeşitli taraflarla iyi ilişkiler geliştirdi ve dürüst bir arabulucu olarak onların güvenini kazandı” ifadelerini de sözlerine ekledi.
Grundberg’in ‘selefleri gibi çok zor bir görevi’ olduğunu belirten Oppenheim, bu görevi ‘Neredeyse imkansız bir iş’ olarak tanımladı. Ayrıca “Bu ateşkesi inşa etmek, ateşkesi sağlamlaştırmak ve ardından siyasi müzakerelere geçmek için Birleşik Krallık’ta onu desteklemeye ve onunla yakından çalışmaya devam ediyoruz” ifadelerine de yer verdi.

-Güney
Büyükelçi Oppenheim güney dosyasıyla ilgili olarak, geçmişte Başkanlık Konseyi üyesi Ayderus ez-Zubeydi’ye “Güney meselesi ve bu meseleyle nasıl başa çıkılacağı konusunda siyasi fikirler oluşturmasını bekliyoruz. Bu siyasi uzlaşmanın bir parçasıdır” dediğini belirtti.
Büyükelçi ‘Başkanlık Konseyi’ndeki tüm grupların Yemen’in başarısının ve desteklenmesinin bir parçası olmasının yanı sıra sahip olabileceği herhangi bir uzun vadeli siyasi hedefin yerine, bunu bir öncelik haline getirmesinin önemli olduğunu’ söyledi.
Oppenheim “Yemenlilerle konuştuğumda anladım ki, Yemenliler için şu anda önemli olan kaç ülkeye sahip oldukları değil, aileleri için yemeklerinin, hayatta kalmak için enerjilerin olup olmadığı, çocuklarının okula gidip gitmediği ve sağlık hizmetlerinin olup olmadığıdır” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi buradan adımla, düşüncelerin ‘hayatla ilgili temel şeylere’ odaklanması gerektiğini ve bunların ‘Başkanlık Konseyi ve hükümetin çalışmalarının ve Konsey başkanı Raşid el-Alimi’nin odak noktası olması gerektiğini’ vurguladı. Oppenheim, ‘bunun, böyle olması gerektiğine inandığını’ belirtti.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”