Ankara normalleşme için "ortak irade" derken Kahire beklemede

Kahire, Mısır-Türkiye yakınlaşması için Ankara’dan Libya ve İhvan konusunda somut adımlar bekliyor

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Türk mevkidaşı Erdoğan arasında Katar Emiri Al Sâni’nin huzurunda Dünya Kupası'nın açılış oturum aralarında gerçekleşen görüşmeden Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından yayınlanan bir görüntü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Türk mevkidaşı Erdoğan arasında Katar Emiri Al Sâni’nin huzurunda Dünya Kupası'nın açılış oturum aralarında gerçekleşen görüşmeden Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından yayınlanan bir görüntü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Ankara normalleşme için "ortak irade" derken Kahire beklemede

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Türk mevkidaşı Erdoğan arasında Katar Emiri Al Sâni’nin huzurunda Dünya Kupası'nın açılış oturum aralarında gerçekleşen görüşmeden Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından yayınlanan bir görüntü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Türk mevkidaşı Erdoğan arasında Katar Emiri Al Sâni’nin huzurunda Dünya Kupası'nın açılış oturum aralarında gerçekleşen görüşmeden Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından yayınlanan bir görüntü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Türk yetkililerin açıklamalarına göre, Türkiye Mısır ile "ilişkilerin normalleşmesi"ne ilişkin yeni bir döneme girdi. Ankara'daki yetkililer "Ortak irade, çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde ilişkileri normalleştirmek için temasların sürdürüldüğünden" bahsederken, Mısırlı diplomatlar "Mısır'ın Türkiye’den çözüm bekleyen konulara ilişkin açıklamalar ve somut adımlar beklediğini" belirtiyotrlar. Mısır tarafı "ikili ilişkilerin yeniden normalleşmesi için Türkiye’den adımlarını hızlandırması" çağrısında bulundular.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kupası'nın açılış töreni oturum aralarında Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile 2013'ten bu yana yaptıkları ilk toplantıda tokalaştı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıyı "iki ülke arasında yeni bir yol başlatmak için atılan ilk adım" olarak nitelendirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a göre, “Ortadoğu'daki son jeopolitik dönüşümler bölge ülkelerinin yaklaşımlarına da yansıdı ve Türkiye'nin bölgesel iş birliğine öncelik vermesi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail ile ilişkilerde yeni bir dönemin açılmasıyla sonuçlandı."
Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gelecek yıl için ülkenin genel bütçesinin görüşüldüğü sırada (cuma akşamı) yaptığı konuşmada, "Mısır ile ilişkilerimizin iki tarafın ortak iradesi, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde ilişkileri normalleştirmeye devam ettiğini" sözlerine ekledi. Oktay, “Ülkemizin ve halkımızın çıkarlarının gerektirdiği her şeyi yaptık ve yapmaya devam edeceğiz" dedi.
Oktay'ın açıklamalarının öncesinde, Erdoğan hükümetinden bir yetkili, ülkesinin Mısır ile ilişkileri normal seyrine döndürme çabalarının arttığı bu dönemde ilk kez Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın (İhvan) hatalarını gözden geçirmesi hususunda açıklamalarda bulundu.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, birkaç gün önce Twitter hesabı üzerinden paylaştığı bir dizi tweette Türkiye’nin resmî tavrını, “Filistin meselesi, 100 milyon Mısırlıya tarihi yakınlık gibi Türkiye'nin Mısır ile iyi ilişkiler peşinde koşmasını haklı kılan birçok neden var ve iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler, ülkeler arasındaki siyasi ilişkilerin duygulara dayanmadığına işaret ediyor. Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları arasında tek taraflı değil, ikili bir çabayla el sıkışmanın yolunu açan binlerce sayfalık görüşme ve çabalar var" şeklinde ifade etti.
İhvan’a eleştirel açıklamalar yapan ilk Türk yetkili olan Çam, “İhvan hareketi de maalesef DEAŞ ve bilumum terörist grupların sızmasıyla, parçalanmışlıklarıyla artık eski konumunda değil. Radikalize/terörize edilmiş bir imajı var. Patlatılan bombalar, öldürülen masum insanlarla halkın büyük bir kesimi nefret etmiş/ettirilmiş durumda” ifadelerini kullandı.
Gözlemciler, Sisi ile Erdoğan'ın el sıkışmasını, Ankara ile Kahire arasındaki uzlaşma çabalarının ve Türkiye'nin somut adımlarının, bozulan ilişkilerin normale dönmesi yolundaki en önemli gelişme olması nedeniyle “tarihi” olarak nitelendirdi. Çünkü Türkiye, Mısır'daki iktidarını kaybetmesinin ardından İhvan liderlerini ve üyelerini kucaklamış ve İhvan’ın Mısır devletine saldırmak ve kaosu kışkırtmak için kullandığı medya kuruluşlarını Türkiye’de açmasına izin vermişti. Türkiye’deki muhalefet partileri ise Ankara’nın Mısır'la ilişkileri kesmesini ve İhvan’ı himaye etmesini "Erdoğan hükümetinin ciddi bir hatası" olarak nitelendiriyordu.

Kahire Libya ve İhvan konusunda adımlar bekliyor
Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı, Mısır Dışişleri Konseyi Üyesi Büyükelçi Reha Ahmed Hassan, "Türkiye'nin son iki yıldır Mısır ile ilişkilerinin devam ettiğini, ancak Türk tarafının adımlarının yavaş olduğunu" vurgulayarak şunları söyledi: "Her şeyden önce Türkiye’nin Trablus bölgesine yerleştirdiği Suriyeli paralı askerlerin Libya'dan çıkarılması ve İhvan’ın Türkiye’deki faaliyetlerinin önlenmesiyle anlaşmaya varılacak konular üzerinde mutabakat sağlamak gerekiyor” dedi.
Geçen yıl Mısırlı ve Türk diplomatlar, iki taraf arasındaki "ilişkileri normalleştirme" olasılığını araştırmak için sırasıyla Kahire ve Ankara'da iki tur görüşme gerçekleştirdiler. Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed Hassan, "Mısır'ın Türkiye ile ilişkilerin yeniden tesis edilmesinde bir sakınca görmediğini" belirterek, "iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin yüzde 5'ten yüzde 7'ye yükseldiğini ve geçen yıl toplam 4,2 milyar doları bulduğunu” söyledi. Hassan ayrıca “Mısır'da birçok Türk şirketinin yatırımı ve fabrikaları olduğunu ve şayet ikili ilişkilerdeki gerginlikler olmasaydı bu ticari ilişkilerin daha da artabileceğini” ifade etti.

İhvan’da hayal kırıklığı
Şarku’l Avsat’ın güvenilir Türk kaynaklarından edindiği bilgilere göre, Sisi ile Erdoğan arasındaki samimi tokalaşma, Türkiye'deki İhvan saflarında hayal kırıklığı yarattı, ancak her zamanki gibi İhvancılar iki gruba ayrıldılar. Bir grup, Erdoğan'ı ve Türk hükümetinin politikalarını, onları çıkar elde etmek için bir araç olarak kullanmakla suçlayarak eleştirirken diğer grup ise Erdoğan tarafından atılan bu adımın desteklenmesi gerektiğini ve Türkiye'deki statülerinin bu yakınlaşmadan etkilenmeyeceğini belirtti.



Time dergisi, 2025’in ‘Yılın Kişisi’ olarak ‘Yapay Zekâ Mühendisleri’ni seçti

Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
TT

Time dergisi, 2025’in ‘Yılın Kişisi’ olarak ‘Yapay Zekâ Mühendisleri’ni seçti

Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler

1927'den bu yana 'Yılın Kişisi'ni seçen Time dergisi, 2025'te bu unvana yapay zekayı layık gördü.

Time dergisi, bugün yaptığı açıklamada “yapay zekâ mühendisleri”ni 2025 yılı için Yılın Kişisi olarak seçti. Şarku’l Avsat’ın Associated Press’in aktardığı habere göre dergi, 2025’in "Senenin sonuna doğru yapay zekanın tüm potansiyelinin açığa çıktığı ve buradan dönüş olmayacağının anlaşıldığını belirtti.

Dergi, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Düşünen makineler çağını başlatmaları, insanlığı hem etkilemeleri hem kaygılandırmaları, bugünü dönüştürmeleri ve mümkün olanın sınırlarını aşmaları nedeniyle, yapay zekâ mühendisleri Time’ın 2025 Yılın Kişisi seçimidir.”

Time’ın kapağında Jensen Huang, Mark Zuckerberg, Sam Altman ve Elon Musk gibi yapay zekâ dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı bir görsel kullanıldı.

Time dergisi, "Yılın Kişisi" olarak seçtiği yapay zeka temasına uygun biçimde son sayısında iki ayrı kapakla çıkıyor. Bunlardan ilkinde inşaat iskelesiyle çevrilmiş büyük boyutlu "AI” (İngilizce yapay zeka anlamına gelen “Artificial Intelligence”ın kısaltması) harfleri yer alıyor. İkinci kapakta ise yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan ChatGPT geliştiricisi Sam Altman, Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg ve Tesla’nın sahibi Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda isim; 1932'de New York’ta bir gökdelen inşaatında çekilen ve işçileri çelik bir kiriş üzerinde mola verirken gösteren ikonik fotoğrafa benzer şekilde resmediliyor.


Karayipler’de gerginlik: ABD, Venezuela petrolüne yönelik el koyma operasyonlarını genişletiyor

Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
TT

Karayipler’de gerginlik: ABD, Venezuela petrolüne yönelik el koyma operasyonlarını genişletiyor

Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)

Amerika Birleşik Devletleri’nin bu hafta bir petrol tankerine el koymasının ardından, Venezuela petrolü taşıyan daha fazla gemiyi durdurmaya hazırlanıyor. Kaynaklar, Washington’un bu adımını Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro üzerindeki baskıyı artırma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.

Bu hamle, ABD yaptırımları altındaki Venezuela’ya ait bir petrol sevkiyatına veya tankerine 2019’dan bu yana yapılan ilk el koyma işlemi oldu. Gelişme, Washington’un Karayip Denizi’nin güneyinde askeri varlığını artırdığı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Maduro’yu iktidardan uzaklaştırma kampanyasını yoğunlaştırdığı bir döneme denk geliyor.

Denizcilik kaynakları, el koyma operasyonunun, Venezuela’dan ham petrol taşımacılığı yapan armatörler, işletmeciler ve acenteleri alarma geçirdiğini; birçok aktörün önümüzdeki günlerde planlanan seferleri yeniden değerlendirmeye başladığını aktardı.

frgt
ABD Başsavcısı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Venezuela kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesi gösteriliyor (AFP)

Konunun hassasiyeti nedeniyle isim vermek istemeyen kaynaklar, ABD’nin önümüzdeki haftalarda daha fazla doğrudan müdahalede bulunmasının beklendiğini, hedef alınacak gemilerin yalnızca Venezuela petrolü değil, İran gibi yaptırımlı ülkelerden yük taşıyan tankerler olabileceğini belirtti.

Beyaz Saray, Perşembe günü yaptığı açıklamada, el konulan tankerin ABD’ye götürüleceğini ve geminin taşıdığı ham petrolün ülke tarafından tutulacağını açıkladı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Gemi bir ABD limanına doğru hareket edecek ve Amerika Birleşik Devletleri petrolü müsadere etmeyi planlıyor” dedi.


Trump, Kiev ve Moskova’nın barış planına yaklaşımlarından “son derece rahatsız”

ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
TT

Trump, Kiev ve Moskova’nın barış planına yaklaşımlarından “son derece rahatsız”

ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump (DPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt, Perşembe günü yaptığı açıklamada ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya’nın barış planına yönelik tutumlarından “son derece rahatsız” olduğunu belirterek, Trump’ın artık “söz değil, somut adımlar” görmek istediğini söyledi.

Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Başkan, iki tarafın da tutumundan çok rahatsız. Sırf toplanmak için yapılan toplantılardan bıktı. Artık eylem istiyor” dedi. Sözcü, Başkan’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ve ekibinin iki tarafla görüşmeleri sürdürdüğünü de aktardı.

Trump, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Avrupalı liderlerin hafta sonu Ukrayna konusunda bir toplantı yapmak istediğini söylemiş, ancak ABD’nin katılımına ilişkin bir teyit vermemişti.

Leavitt, “Eğer gerçek bir barış anlaşması için somut bir fırsat doğarsa ve bu toplantıların hafta sonunda bir Amerikalı yetkilinin zaman ayırmaya değer olduğuna inanırsak, o zaman Washington adına temsilci göndeririz” ifadelerini kullandı. “Hâlâ gerçek bir barışa ulaşılabileceğinden emin değiliz ve süreci gerçekten ilerletip ilerletemeyeceğimiz konusunda da net değiliz” diye ekledi.

Trump’ın 28 maddelik barış planı

Trump’ın önerdiği plana göre, Ukrayna’nın doğusunda Moskova’nın talep ettiği Donetsk ve Luhansk bölgelerinin yanı sıra 2014’te ilhak edilen Kırım’ın da “Rus toprağı” olarak fiili tanınması öngörülüyor. Planda ayrıca güneydeki Herson ve Zaporijya bölgelerinin paylaşılması yer alıyor.

Mevcut taslağın kabul edilmesi halinde Kiev’in NATO’ya katılma hedefinden vazgeçmesi ve bunu anayasasına işlemesi gerekiyor.

Plan, Ukrayna ordusunun personel sayısının 600 bin askerle sınırlandırılmasını, NATO’nun Ukrayna’da asker konuşlandırmamasını, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev’i korumak için Polonya’da konuşlanmasını içeriyor.

Ukrayna ve Avrupalı müttefikleri, planı Moskova lehine “fazlasıyla avantajlı” olduğu gerekçesiyle eleştirdi.

Ukrayna yönetimi planı inceledikten sonra bu hafta Washington’a 20 maddelik bir karşı öneri gönderdi; metnin ayrıntıları kamuoyuna açıklanmadı.

Zelenskiy: Washington, Ukrayna’ya toprak tavizi baskısı yapıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında ABD’nin, savaşı sonlandırmak için Kiev’e Moskova lehine toprak tavizi vermesi yönünde baskı yaptığını söyledi.

Zelenskiy, Washington’un özellikle Donetsk bölgesindeki bazı noktalardan Ukrayna güçlerinin çekilmesini ve iki ordu arasında “silahsızlandırılmış bir serbest ekonomik bölge” oluşturulmasını istediğini belirtti.