SDG, Rusya’nın ‘sınır bölgelerini rejim güçlerine bırak ve Türkiye sınırından 30 km uzağa çekil’ önerisini reddetti

Ankara’ya bağlı gruplar, beklenen operasyona hazır olduklarını açıkladı

SDG, Rusya’nın ‘sınır bölgelerini rejim güçlerine bırak ve Türkiye sınırından 30 km uzağa çekil’ önerisini reddetti
TT

SDG, Rusya’nın ‘sınır bölgelerini rejim güçlerine bırak ve Türkiye sınırından 30 km uzağa çekil’ önerisini reddetti

SDG, Rusya’nın ‘sınır bölgelerini rejim güçlerine bırak ve Türkiye sınırından 30 km uzağa çekil’ önerisini reddetti

Türk kuvvetleri, Haseke ve Rakka vilayeti kırsalındaki bombardımanlarının yanı sıra Halep kırsalındaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) mevzilerine yönelik hava ve topçu bombardımanını artırdı. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt güçlerinin kontrol noktalarını hedef alan bir kara operasyonu başlatması beklentisiyle SDG ve koalisyon güçlerinden takviyeler gerçekleştirildi. Öte yandan Türk birlikleri, Ankara’ya sadık muhaliflerle birlikte, beklenen kara operasyonu için ortak operasyon odası hazırlıklarını sürdürüyor.
Pazar sabahı Türk kuvvetleri, Suriye sınırına askeri takviye gönderilmesiyle eş zamanlı olarak Halep kırsalında SDG ve rejim mevzilerine bir dizi hava saldırısı düzenledi ve ardından topçu bombardımanı gerçekleştirdi. Minak askeri havaalanı ile Halep kırsalında SDG kontrolünde bulunan Şavarga, el-Malikiyye, Maraanaz ve Maraş köylerine yoğun hava saldırıları düzenlendi.
Bu gelişmeler, Özerk Yönetim ve Kürt güçlerinin bölgelerine yönelik Türk hava saldırılarının durdurulmasından yaklaşık 3 gün sonra gerçekleşti. Öyle ki Türk savaş uçakları, Halep, Haseke ve Rakka’da araçları, askeri noktaları, askeri alanları ve farklı bazı noktaları hedef alan 50 saldırı düzenledi. Saldırı, 19 Kasım’da Kuzey Suriye ve Irak’ta ‘Pençe Kılıç’ hava operasyonunun başlatılmasının ardından 45 kişinin ölümüne ve 34 kişinin yaralanmasına neden oldu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türk kuvvetlerinin Halep kırsalında SDG ve rejimin konuşlandığı bölgelere yönelik kara bombardımanının kapsamını genişlettiğini belirtti. SOHR’a göre eş-Şaale, Zvayan, Talal el-Anab, Şeyh İsa köylerine ve Tel Rıfat şehri civarına topçu saldırıları düzenlendi. Halep vilayetinin kuzeybatısındaki Afrin kırsalına bağlı Şaran kasabasında yer alan Tatamriş, el-Şavarga, el-Alkamiya, Maraanaz, Tanb ve el-Malikiyye bölgelerindeki SDG noktalarına da topçu bombardımanı gerçekleştirildi.
Azez kırsalındaki Talal eş-Şam köyünde konuşlu Türk kuvvetleri, Halep’in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat ilçesi çevresini, Şeyh İsa ve Bayluniyeh köylerini ağır top atışlarıyla hedef aldı.
Halep’in kuzey kırsalındaki Kalcerbin üssünde konuşlu Türk kuvvetleri, Halep’in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat kenti çevresini ve Şeyh İsa ve Harbel köylerini top atışlarıyla hedef aldı. Öte yandan SDG ve rejim güçleri, Halep’in kuzey kırsalına bağlı Dabık köyündeki bir Türk askeri üssünü hedef aldığını bildirdi
Pazar sabahı erken saatlerde de bir Türk savaş uçağı, Ayn el-Arab’ın (Kobani) batısındaki Tel Carakli’deki rejim güçlerinin askeri bölgelerine ve Safet köyünü bombaladı.
Türk kuvvetleri ayrıca, kendi toprakları içinden Ayn el-Arab’ın batı kırsalındaki Zor Mağar ve Harab Atto köylerindeki SDG mevzilerine de top atışları gerçekleştirdi. Ayrıca Haseke kırsalındaki ez-Zuhayriya ve Harab Rişk köylerine ve Semalka geçidine bir dizi top ve havan mermisi isabet etti. Saldırı, maddi hasara yol açtı. Ayrıca Türk kuvvetleri, Rakka’nın kuzeyindeki Tel Abyad’da bulunan el-Hoşan köyünü ve Halep- Lazkiye (M4) uluslararası otoyolunun çevresini bombaladı.
Türkiye Savunma Bakanlığı, devam eden operasyonlar kapsamında Cuma ve Cumartesi günü Suriye’nin kuzeyinde 12 SDG militanının ve kuzey Irak’ta 10 PKK’lının öldürüldüğünü duyurdu. Açıklamada, Türk ordusunun militanları nerede olurlarsa olsunlar takip edeceği, Suriye’nin kuzeyindeki ve Irak’taki ‘terör’ bölgelerini bombalamaya devam edeceği belirtildi. Twitter üzerinden yapılan açıklamada Suriye’nin kuzeyindeki ve Irak’ın kuzeyindeki bölgelere yönelik topçu bombardımanı görüntüleri de yayınlandı. Ayrıca teröristlerin sığınaklarının hedef alınma faaliyetlerinin devam ettiği de belirtildi. Türk ordusunun bombardımanı, Kuzey Irak’ta PKK’nın açtığı ateş sonucu 6 Türk askerinin ölmesi ve yaralanmasının ardından gelişti.

Takviye yarışı
Öte yandan Türkiye ordusu, Halep kırsalındaki Babusselam sınır kapısı aracılığıyla Suriye topraklarına doğru askeri takviyede bulunurken, kuzey ve doğu Suriye bölgeleri çeşitli taraflardan bir takviye yarışına tanık oldu.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Kilis sakinleri, 7 gün boyunca sınır kapılarına ve şehirdeki bazı önemli alanlara yaklaşmamaları konusunda uyarıldı. Bu uyarı, kara harekatı başlatma veya Suriye’nin kuzeyindeki Türk operasyonunun kapsamını genişletme olasılığının bir göstergesi olarak kabul edildi.
Diğer taraftan SOHR, Uluslararası Koalisyon’a bağlı kuvvetlerin 100 tırın desteğiyle Irak Kürdistanı’ndaki el-Velid sınır kapısı üzerinden Suriye’nin kuzey ve doğusuna girdiğini ve Haseke’nin güneyindeki Tel Baydar ve Kasrak’taki ABD üslerine ulaştığını açıkladı. Bu çerçevede Suriye’nin kuzeyi ve Irak’taki ‘Pençe-Kılıç’ operasyonuyla bağlantılı olarak bu ay altıncı takviye gerçekleştirildi. SDG lideri Mazlum Abdi’nin Cumartesi günü Türkiye’nin SDG güçlerini hedef alan bir kara operasyonu başlatması halinde Türkiye-Suriye sınırını ateşe verme tehdidinin ardından Haseke vilayetindeki sınır şeridi bölgelerine de askeri takviyeler gönderildi.
SDG, Türk birliklerinin hava saldırılarını önlemek için yıllar önce kurduğu tünel ağıyla Haseke’deki sınır şeridinde bulunan kasaba ve şehirlere cephane, havan topları ve lojistik malzeme taşıdı. Mazlum Abdi, Cumartesi günü Türkiye’nin, Kobani, Münbiç ve Tel Rıfat’a operasyon başlatmaya hazırlandığını ve ABD’nin de bu operasyonu engellemeye yönelik çabalar ortaya koyduğunu dile getirmişti. ABD ve Rusya’nın Türk operasyonuna karşı olduğunu belirten Abdi, Türkiye’nin kararlılığı karşısında uluslararası tepkilerin daha güçlü olması çağrısı yaptı.

Rus önerisi reddedildi
Öte yandan Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Kürt kaynaklar, SDG’nin Cuma günü Kamışlı havaalanında gerçekleştirilen bir toplantıda Rusya’nın ‘Türkiye ile Suriye sınır bölgelerini rejim güçlerine teslim etme’ ve ‘Türkiye sınırından 30 km uzağa çekilme’ önerisini reddettiğini belirtti.
‘Basnews’ internet sitesinin haberine göre, SDG ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi (Yekiti) yönetimine yakın bir kaynak görüşmede herhangi bir anlaşmaya varılmadığını dile getirdi. Kaynak ayrıca, SDG’ye ‘kontrolündeki sınır bölgelerini Suriye rejimine devretmesi’ için baskı yapan bir Türk- Rus anlayışı olduğuna dikkati çekti.
Kaynak, SDG lideri Mazlum Abdi ile ABD’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Grainger arasında bölgedeki son askeri gelişmeler hakkında bir görüşme yapıldığını dile getirdi. Aktarılana göre Grainger, ülkesinin Suriye’nin kuzeyindeki herhangi bir Türk askeri operasyonunu reddettiğini belirtirken, bilgi sahibi bir Kürt kaynağı da Türkiye’nin ABD tarafına bir mesaj ilettiğini ve Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı yürüttüğü askeri operasyonları durdurmak için bir dizi koşul öne sürdüğünü söyledi.
Türkiye, ABD ve Rusya’nın tavrını görmezden gelerek, Suriye’nin kuzeyinde kara harekâtını gerçekleştirmekte ısrar ediyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçtiğimiz Cumartesi günü yaptığı açıklamada ülkesinin en kısa sürede Suriye’de SDG’ye yönelik kara harekâtını da başlatacağını söyledi.
Öte yandan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Suriye’deki gelişmeler hakkında Rusya ile Türkiye arasında görüş ayrılıkları olduğunu söyledi. Ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeyi, bunların diyalog yoluyla çözülmesine izin veriyor. Peskov, 27 Kasım’da yaptığı açıklamada, Soçi’de anlaşma imzalanır imzalanmaz Türkiye ile Suriye konusundaki görüş ayrılıklarının azaldığına dikkati çekti. Peskov, “Türkiye’yle Suriye konusunda görüş ayrılıklarımız var. Daha önce onları Soçi’de çözmeyi ve ortadan kaldırmayı başardık. Hatırladığınız gibi, iki bakanın okuduğu bir belge imzalandı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını duyduk, bizim temsilcilerimiz de Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirme durumundan memnun olmadığımızı belirten açıklamalar yaptı” dedi. Kremlin Sözcü, “İlişkilerimizin düzeyi ve siyasi bilgelik, bu tür görüş ayrılıklarını cepheleşme yoluyla değil, uzun ve gergin de olsa müzakereler yoluyla çözmemize izin veriyor” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık iki yıl önce imzalanan Soçi Anlaşması, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib vilayetinde saha ve siyasi koşulların şekillenmesinin temelini oluşturdu ve neyin uygulanıp uygulanmadığına dair süregelen bir tartışmayı ateşledi.

Ankara: İzin almayız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetinin sınır dışından başlayarak terörle mücadele operasyonları aracılığıyla Türkiye’nin her köşesini güvenli hale getirmeye kararlı olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumartesi günü Ankara’nın terörle mücadele operasyonları yürütmek için izin istemeyeceğini dile getirdi. Bir televizyon kanalına konuşan Kalın, “Ankara, meydan okumalar ve tehditler konusunu, bunları ortadan kaldıracak daha ortak önlemler almak ve adımlar atmak için müttefikleriyle görüşmeye hazırdır” dedi.
Kalın, terör saldırısı da dahil olmak üzere herhangi bir tehdit olması durumunda Türkiye’nin NATO’daki tüm müttefikleriyle durumu ele aldığını söylerken, “Ortaklardan ortak adımlar bekliyoruz ve bunun olmaması durumunda sorunu kendimiz çözmeye hazırız” şeklinde konuştu.

Ortak operasyon odası
Suriye’nin kuzeybatısındaki muhalif Suriyeli kaynaklar, Ankara yanlısı Suriye Millî Ordusu gruplarının, Suriye’nin kuzey ve kuzeybatısında SDG’ye karşı beklenen bir kara askeri operasyonu için bir ortak operasyon odası çerçevesinde Türk kuvvetleriyle birlikte tüm askeri ve muharebe hazırlıklarını tamamladığını bildirdi.
Türk kuvvetlerinin ve desteklediği Suriyeli muhalif grupların saha verileri ve askeri teçhizatı, Türkiye’nin beklenen kara askeri operasyonunun ilk aşamasının Halep’in kuzeybatısındaki Tel Rıfat ve çevresini, kuzeyindeki Ayn el-Arab (Kobani) ve Münbiç bölgelerini hedef alacağını gösteriyor.
Fırak Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerindeki Türk birlikleri, Ankara’ya sadık Suriyeli muhalif gruplarla ortaklaşa kara harekatı için bir ortak operasyon odası hazırlıklarını sürdürüyor
Diğer taraftan Suriyeli muhalif gruplardan bir askeri kaynak, Pençe- Kılıç olarak adlandırılan hava harekatı kapsamında bir haftayı aşkın bir süredir Suriye topraklarında SDG mevzilerine yoğun hava saldırıları gerçekleştirildiğini belirtti. Harekatın amacının, öncelikle Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusunda Türkiye sınırındaki ‘güvenli bölgenin’ kapsamını genişletmek olduğu biliniyor.
Kaynak, “Geçtiğimiz günlerde Türk Hava Kuvvetleri, Pençe Kılıç Harekâtı kapsamında SDG’ye ait askeri noktalara yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Saldırıda, Tel Rıfat, Minak, el-Malikiyye bölgeleri, Deyri Zor kırsalı ve Haseke’de ondan fazla silah deposunun ve 40’tan fazla askeri tesisin imhasına ek olarak, onlarca örgüt lideri ve üye hayatını kaybetti. Bu yoğun saldırıların, beklenen operasyon sırasında SDG’nin Türk kara kuvvetleri ve Suriyeli muhalif gruplara karşı koyma kabiliyetini zayıflatacağına şüphe yok. Hava harekâtı, Türk Hava Kuvvetleri tarafından Suriye topraklarında gerçekleştirilen türünün ilk örneğidir. Tabi ki harekât, Türkiye ile Rusya arasında ‘Suriye topraklarının 70 kilometre derinliğine ulaşan SDG’ye karşı hava saldırıları düzenlemek üzere’ hava sahasının savaş uçaklarına açılması yönündeki mutabakattan sonra başladı” açıklamasında bulundu.



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.