Rusya: ABD, Fırat'ın doğusunun Suriye rejiminin kontrolüne geçmesini engelliyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (AA)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (AA)
TT

Rusya: ABD, Fırat'ın doğusunun Suriye rejiminin kontrolüne geçmesini engelliyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (AA)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (AA)

 

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD'nin Fırat'ın doğusundaki toprakların Suriye rejiminin kontrolüne geçmesini engellediğini ileri sürdü.
Zaharova, dün başkent Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, Suriye meselesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
AA muhabirinin, Rusya'nın Suriye'deki terör örgütü PKK/YPG'ye bu ülkenin kuzeyindeki toprakları terk etmeleri için baskı yapıp yapmadığı yönündeki sorusunu yanıtlayan Zaharova, Türkiye'nin, Suriye'de karadan harekat düzenlemeyi planladığı yönünde açıklama yaptığını hatırlattı.
Türkiye ve Suriye taraflarıyla bu konuda yoğun temaslar sürdürdüklerini belirten Zaharova, "Böyle adımların, söz konusu bölgede basit olmayan durumu kötüleştireceğini ve genel olarak bölgedeki durumu olumsuz etkileyeceğini düşünüyoruz. Ankara ile Şam arasında koordinasyonun kurulmasının, sınır bölgesinde sağlam güvenliği sağlayacağı kanaatindeyiz. İlgili kurumlar arasında geniş çaplı gerilimin önlenmesi için temaslar sürdürülüyor." dedi.
Zaharova, Suriye'de Fırat'ın doğusundaki toprakların rejimin kontrolüne geçmesi için PKK/YPG ile Suriye rejimi arasında diyaloğu sağlamaya çalıştıklarını ileri sürerek, "ABD’nin burada yasa dışı bulunması, bunu engelliyor." şeklinde konuştu.
ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG'yi desteklediğine dikkati çeken Zaharova, "Amerikalılar, söz konusu toprakların Şam’ın kontrolüne geçmemesi yönünde siyaset izliyor. Bu topraklar, petrol ve zengin doğal kaynaklara sahip." ifadelerini kullandı.
Zaharova, PKK/YPG'nin ABD ile ittifak kurmasının yapıcı ve ileri görüşlü olmadığını söyledi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP