İsrail'deki dindar Yahudi haber sitesi, kadınların yüzünü sansürlediği için özür diledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'deki dindar Yahudi haber sitesi, kadınların yüzünü sansürlediği için özür diledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail'de bir Ultra-Ortodoks (Haredi) Yahudi haber sitesi, yayınladığı haberin fotoğrafında kadınların yüzünü sansürlediği için özür mesajı yayınladı.
İsrail'deki reformist sivil toplum kuruluşu İsrail Dini Eylem Merkezi (IRAC), yayınladığı bir fotoğrafta "cinsiyet ayrımcılığı yaptığı" gerekçesiyle ülkenin önde gelen Ultra-Ortodoks Yahudi haber sitesi "Behadrei Haredim"e karşı açtığı davayı kazandı.
Haaretz gazetesinin haberine göre, kadınların yüzlerinin sansürlendiği fotoğrafta, İsrail'deki reformist muhafazakar hareketlerin üyeleri ile "Duvarın Kadınları" adlı feminist Yahudi kadın örgütünün yöneticileri yer alıyordu.
Mayıs ayında açılan davanın ardından, mahkeme dışında uzlaşma yoluna giden taraflar anlaşmaya vardı ve "Behadrei Haredim" anlaşma uyarınca özür mesajı yayınlamayı kabul etti.
Ultra-Ortodoks haber sitesi, özür mesajını, Yahudilerce kutsal sayılan şabat (cumartesi) gününe bir saat kala 2 Aralık Cuma akşamı ve şabatın dolmasının ardından geçen bir saatlik süre boyunca ana sayfasından yayınladı.
Ancak IRAC'ın bu sürenin "özrün uygun şekilde duyurulması için yeterli olmadığını" ileri sürmesi üzerine, "Behadrei Haredim" özür mesajını bu sabah iki saatliğine yeniden yayınlamayı kabul etti.
Özür mesajında, "Fotoğrafta yer alan kadınlara, fotoğrafın yayınlanması nedeniyle yaşadıkları acıdan dolayı üzüntümüzü dile getirmek istiyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Özür mesajını, "Bu bizim için çok önemli bir başarı" sözleriyle değerlendiren IRAC'ın avukatı Ori Narov da, "Umarım bu karar, gelecekte Ultra-Ortodoks yayın organlarının kadınları bulanıklaştırmalarını caydırır ve umarım Ultra-Ortodoks kadınlar, yüzleri bulanıklaştırılırsa bu yayınları dava etmek ve tazminat almak için gerekçeleri olduğunu artık anlarlar" dedi.

İlk kez gelen özür
Söz konusu fotoğraf, Aralık 2021'de İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile Ortodoks olmayan dini hareketlerin liderleri arasında düzenlenen, erkek ve kadınların katıldığı bir toplantıyı gösteriyordu. Ancak "Behadrei Haredim", toplantının fotoğrafını sadece kadınların yüzlerini bulanıklaştırarak yayınlamıştı.
İsrail'deki Ultra-Ortodoks yayın organlarında kadınların yüzlerinin bulanıklaştırılarak servis edilmesi yaygın bir uygulama olarak biliniyor.
Bu olayla, kadınlara karşı bu türden sansür uygulayan bir Ultra-Ortodoks yayın organına karşı ilk kez dava açılırken, aynı zamanda bir Ultra-Ortodoks yayın organının bu uygulama nedeniyle ilk defa kadınlardan özür dilediği belirtiliyor.

Akıllı telefon kullanmıyorlar, askerlik yapmıyorlar
Ultra-Ortodoks Yahudiler, 9 milyon civarındaki İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12'sini teşkil ediyor ve İbranice "Haredi" ismiyle anılıyor.
Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs'teki Meaşerim Mahallesi ve çevresi ile başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor.
İsrail'de siyah kıyafetleri ve saçlarının yan tarafını uzatmalarıyla dikkati çeken Haredi Yahudileri, zorunlu askerlik hizmetine karşı düzenledikleri protestolarla sık sık ülkenin gündemine geliyor.
Laik Yahudilerle aralarında gerilim olan ve toplumun geri kalanına entegre olmayı büyük oranda reddeden Haredi Yahudilerinin çoğu, orduda dinlerini yaşayacak uygun ortam bulunmadığı gibi gerekçelerle askerlik yapmayı da kabul etmiyor.
İnternet ve akıllı telefon kullanımına da karşı olan bu dindar Yahudiler, yaşadıkları mahallelerde, internet kullanımına karşı sokaklarda hoparlörlerden propaganda yaparken, duvarlara, kadınların "açık" kıyafetlerle gezmemeleri konusunda uyarı mesajları asıyor.
Çok çocuk sahibi oldukları için nüfusları hızla artan Haredileri İsrail Meclisinde temsil eden Birleşik Tevrat ve Şas isminde iki parti bulunuyor. Her iki parti de 1 Kasım'daki seçimlerden zaferle ayrılan Binyamin Netanyahu'nun sağcı bloğunda yer alıyor ve yeni kurulması beklenen hükümette söz sahibi olmaları bekleniyor.



Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post