Yemen, Husi yandaşı 12 şirketin fonlarını dondurdu

Yemen Hükümeti, grubun uluslararası terörizm listelerine alınmasına yönelik çağrıda bulunuyor

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik Avrupa büyükelçileriyle Aden’deki görüşmesi sırasında (SABA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik Avrupa büyükelçileriyle Aden’deki görüşmesi sırasında (SABA)
TT

Yemen, Husi yandaşı 12 şirketin fonlarını dondurdu

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik Avrupa büyükelçileriyle Aden’deki görüşmesi sırasında (SABA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik Avrupa büyükelçileriyle Aden’deki görüşmesi sırasında (SABA)

Yemen hükümetinin, uluslararası topluma Husi milislerini küresel terör örgütleri listelerine alınmasına yönelik çağrısını yenilediği bir zamanda, milisleri desteklemekle suçlanan 12 şirket ve kurumun fonlarının dondurulmasına ve ticari işlemlerinin yasaklanmasına karar verildi. Bu adım, Husi grubu ve liderlerini cezalandırmayı ve yerel yasalara göre terörist olarak sınıflandırılmalarının ardından grubun finansman kaynaklarını kurutmayı amaçlayan Ulusal Savunma Konseyi’nin kararının hayata geçirilmesi bağlamında atıldı.
Yemen yaptırımları, Husilerin Hadramut ve Şebva şehirlerindeki petrol ihracat limanlarına düzenledikleri terör saldırıları sonucunda geldi. Söz konusu saldırılar, Ekim ayından bu yana ham petrol ihracatını engelledi ve hükümetin kaynaklarının yaklaşık yüzde 75’ini kaybetmesine neden oldu.
Yaptırımların, Husi milislerle bağlantılı diğer oluşumları ve bireyleri etkileyeceği beklentisiyle, merkezi geçici başkent Aden’de bulunan Yemen Merkez Bankası, ilgili şirketlere ‘kararda belirtilen kişi ve kuruluşlara ait tüm hesapları dondurmaları ve ticari ve finansal işlemlerini yasaklamaları’ ve bu şirket ve kurumları kara listelere almaları gerektiğini bildirdi.
Yaptırımlar, çoğu akaryakıt ticareti yapan şirket ve kurumları etkiledi. Söz konusu kurumlar arasında, Saddam bin Ahmed bin Muhammad el-Fakih ve Zeyd bin Ali bin Yahya eş-Şerafi’ye ait SAM Petrol Ticareti ve Petrol Servisleri Şirketi, Nebil bin Abdullah bin Ali Vezir’in sahibi olduğu eş-Zehra Ticaret ve Acenteler Şirketi’nin yanı sıra İsmail bin İbrahim el-Vezir ve Kusay bin İbrahim el-Vezir’in petrol türevlerinin ithalatı yapan Akaryakıt Şirketi yer alıyor.
Yaptırım  uygulanan şirketler, Zeyd bin Ali bin Yahya el-Şerafi’ye ait Salm Road Ticaret ve İthalat Şirketi, Abdullah bin Abkar Abdulbari’nin Abkar Petrol Hizmetleri Şirketi, Saddam bin Ahmed bin Muhammad el-Fakih’in el-Fakih Uluslararası Ticaret, İthalat ve Petrol Hizmetleri Ltd Şirketi, Zeyd bin Ali bin Yahya el-Şerafi’ye ait Petrol Şirketi, Ali Ahmed Dağsan’a bağlı Abbott Ticaret Şirketi, Ali bin Nasır Karşe’nin sahibi olduğu Black Gold Şirketi, Zeyd el-Evadi ve ortaklarına ait el-Avadi Ticaret Şirketi, Ali Muhammed Makrad el-Hammadi’ye bağlı el-Hammadi Ticaret and Soğutma Araçları Şirketi ve petrol türevlerini ithal etmeye yönelik Ahmed Muhammed Salih el-Baydaniye bağlı Atlantik Petrol Şirketi’ni de kapsıyor.
Yemen Merkez Bankası, ilgili kurumlardan ‘kararın hayata geçirilmesini hızlandırma ve genelgenin yayınlanmasından itibaren iki gün içinde gerekli prosedürleri yerine getirdiklerine yönelik kanıt sunmalarını’ istedi.
Yemen hükümeti, milis kontrolündeki bölgelerdeki insani yardım çalışmalarının zarar görmesini engellemeyi amaçlayan cezai adımlarının yanı sıra petrol limanlarını korumak ve ihracatı sürdürmek için çözümler arıyor.
Petrol ve Maden Bakanı Said eş-Şamesi’nin çarşamba günü Avrupa Birliği büyükelçileri ile yaptığı görüşmede, petrol kaynaklarından elde edilen gelirlerin devlet genel bütçesinin yüzde 75’ini oluşturduğunu ve bunun çalışanların maaşları, gıda maddelerinin ithalatına yönelik kredileri ve kurtarılan şehirlerdeki yerel makamların çalışmalarını yürütmek için kullanıldığını belirtti.
Bakan Şamesi, milisler hakkında “Kasım ayının ortalarına kadar, toplam satış değeri 300 milyar riyalin (dolar yaklaşık 560 yala) üzerinde olduğu tahmin edilen petrol türevilerini taşıyan gemilerin Huseyde limanına giriş yapmasına rağmen, kontrolleri altındaki bölgelerde çalışan insanların maaşlarını ödemeyi reddettiler. Ayrıca, kar elde etmek ve liderleri adına kazanç elde etmek için krizler uydurdular ve karaborsada petrol türevlerin satışını tekelleştirdiler” suçlamasında bulundu.
Şamesi, hükümetin bu saldırılar sonucunda zor durumda kaldığını kabul ederek “Şu anda durum karmaşık bir hal aldı. Bu durum, insancıl hukuku, uluslararası sözleşmeleri ve antlaşmaları tanımayan ve insanların mallarına yönelik bu saldırgan yaklaşımın ağır sonuçlarına neden olan milislerin ısrarını durdurmak için terör eylemleri sonucunda caydırıcı önlemler alınmasını ve tüm yönleriyle incelenmesini gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik geçici başkent Aden’de, AB Yemen Misyonu Başkanı Gabriel Viñales, Fransa’nın Yemen Büyükelçisi Jean-Marie Safa, Almanya’nın Yemen Büyükelçisi Hubert Jager ve İsviçre’nin Yemen Büyükelçisi Thomas Ortella’yı ağırladı. Yapılan görüşmede, Husi terör saldırılarının, petrol sektörü, küresel ticaret özgürlüğü ve uluslararası barış ve güvenlik üzerindeki yansımalarının yanı sıra Yemen hükümetinin ekonomik reformları uygulamaya ve insanların acısını hafifletmeye devam etmesi için uluslararası destek alınması konusu tartışıldı.
Şarku’l Avsat’ın resmi kaynaklardan aktardığına göre Abdulmelik, “Hükümet, savaşı sona erdirme çabaları için bir fırsat sağlamaya kararlıydı ve ateşkes süresince büyük tavizler verdi. Ancak İran tarafından yönetilen terörist Husi milisler, şiddeti ateşleyerek kontrolsüz çatışma ve gerilim meydanına geri dönmek istiyor” ifadelerini kullandı.
Yemen Haber Ajansı’nın (SABA) aktardığına göre, Yemen Başbakanı, petrol tesislerinin hedef alınmasının, yalnızca Yemen halkının yeteneklerine ve hayati yatırımlarına karşı etkisi düzeltilemeyecek ve insanların acısını çoğaltan bir saldırıyı teşkil etmediğini aynı zamanda uluslararası ticaret koridorlarına ve kargo gemilerine yönelik bir saldırıyı da teşkil ettiğini, dolayısıyla bunun tolere edilemeyecek bir terör saldırısı olduğunu vurguladı.
Başbakan, Ulusal Savunma Konseyi’nin Husi milisleri ‘terörist grup’ olarak sınıflandırma kararının, milislerin çocuklara yönelik ihlalleri, mayın döşemeleri, özgürlükleri kısıtlamaları, gazetecilere saldırmaları, kadınlara aşırı kısıtlamalar getirmeleri, radikal fikirleri yaymaları ve eğitim sistemini yok etmeleri gibi uygulamalarının neticesinde geldiğini açıkladı.
Yemen Başbakanı, uluslararası topluma yönelik ‘Husi milislerini bir terörist grup olarak sınıflandırma ve terörist uygulamalarına son vermek için baskı yapmak üzere gerçek araçlar kullanma’ çağrısını yineledi.
Diğer yandan Yemen halkında ve uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler çevrelerinde, Husi milislerin ateşkesi yenilemeyi ve kapsamını genişletmeyi reddetmesi ayrıca meşru hükümeti ekonomik olarak zor durumda bırakmaya amaçlayan terör saldırılarını artırması sonucunda, geniş çaplı bir çatışmaya dönüş korkusu hakim oldu.



Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
TT

Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze Anlaşması'na ilişkin yorumlarında, iki devletli çözüme dayalı barışçıl bir çözümden başka alternatif olmadığını belirtti.

Olmert, İngiliz The Independent gazetesinde yayınlanan yazısında, "Her iki tarafın karşılıklı haklarını tanıyan iki devlet çerçevesinde ilerlemek için herhangi bir ivmenin olmaması ve statükonun devam etmesi halinde tekrar savaşa döneceğimizi" ifade etti.

Eski İsrail başbakanı, “Şu anda önemli olan soru, savaşın geçici olarak durdurulması, İsrail'in Gazze'den kısmi çekilmesi ve Hamas'ın sınırlı faaliyetlerinin devam etmesinin, tüm Ortadoğu'yu değiştirecek ve iki devletli çözüme dayalı İsrail-Filistin barışına yol açacak cesur bir siyasi hamlenin başlangıç noktası olup olmayacağıdır” dedi.

Olmert makalesinde ayrıca barışın “1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve Kudüs'ün Eski Şehri'nin İsrail veya Filistin egemenliğine tabi olmadığı, İsrail Devleti'nin yanında bir Filistin devletinin kurulmasıyla” sağlanabileceğini belirtti. “Kendi ordusu olmayan, İsrail Devleti'ne komşu, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti” ifadesini kullandı.

Barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması

2006-2009 yılları arasında görev yapan eski İsrail başbakanı, İsrail Knesset'inde olağanüstü ve duygusal bir törenle kutlanan Gazze anlaşmasını bir barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması olarak değerlendirdi. Olmert, bunun “Gazze savaşını sona erdirmek, esirleri (yaşayan ve ölenleri) iade etmek, Filistinli esirleri serbest bırakmak ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini sağlamak için yapılan bir anlaşma” olduğunu belirtti. Anlaşma, Gazze Şeridi üzerinde askeri kontrol sağlamak ve Hamas'ın askeri gücünü yeniden kazanma girişimlerini önlemek için Filistinli, Mısırlı ve Ürdünlü askerlerden oluşan ortak bir güvenlik gücü kurulmasını da içeriyor. Anlaşma ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ABD Başkanı'nın da dahil olduğu uluslararası denetim altında, Hamas yerine Gazze'deki hükümeti yönetmek üzere bir teknokratlar komitesinin kurulmasını da öngörüyor.

Trump'ın etkisi

Olmert, ateşkes anlaşmasını, kendi deyimiyle, “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde birkaç hafta önce beklenmedik bir şekilde gerçekleşen etkileyici bir düzenleme” olarak değerlendirdi.

Olmert ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump müdahale edene kadar savaşı durdurmaya yönelik tüm uluslararası çabaların başarısız olduğunu da belirtti. Olmert şöyle yazdı: “Trump, Netanyahu'yu Katar Başbakanı'ndan özür dilemeye zorlamaya karar vermeseydi, hâlâ savaşın ortasında olurduk. Trump dışında hiçbir lider bu olaylar zincirini başlatamazdı.”

Olmert, “Emmanuel Macron, Keir Starmer, Kanada Başbakanı Mark Carney ve uluslararası toplumdaki birçok kişinin çabaları savaşın sona ermesine katkıda bulundu. Onlara teşekkür ve minnettarlığımızı sunmalıyız. Ancak, sadece bir lider radikal bir fark yarattı” dedi.

Hamas'ı yok etmeyen acı bir darbe

Olmert, Trump'ın İsrail Knesset'indeki konuşmalarının, özellikle “iki yıl süren kanlı ve acı verici çatışmaların hatıralarıyla dolu” dönemin ardından, henüz siyasi bir plan olmadığını belirtti.

Olmert, “İsrail hükümeti, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ifade ettiği sert tutumu terk etmeyi kabul etti” diye yazdı. Hamas'ı tamamen yok etmedi, ancak ona acı bir darbe indirdi. Gazze Şeridi neredeyse tamamen yıkıldı ve birçok Gazze sakini hala binaların enkazı altında gömülü durumda olabilir" diye yazdı.

Olmert, “Gazze'de öldürülenlerin büyük bir kısmı – 67 binden fazla – terörle hiçbir ilgisi olmayan kişilerdi, ancak 7 Ekim'deki saldırının ardından başlayan İsrail askeri harekatının kurbanlarıydılar” dedi.

Olmert, makalesini, birçok İsraillinin hala Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin tamamını ilhak etmeyi ve bu bölgelerin sakinlerini sürmeyi hayal ettiğini belirterek sonlandırdı. Şarku’l Avsat’ın The Independent’ten aktardığına göre Olmert, “Birçok Filistinli, çatışmayı yeniden başlatmak umuduyla Hamas'ın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi umuyor ve hem Filistinliler hem de İsrailliler, yıkım ve tahribatın sürüklediği ütopik hayallerin tutsağı olmaya devam ediyor. Ancak sadece Trump iki halk için iki devlet çözümünü kabul ederek bu dönüşümü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.


Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
TT

Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan askeri kaynaklar ve tanıklar, bugün Sudan'ın başkenti Hartum'a insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendiğini ve söz konusu saldırıların patlamalara neden olduğunu bildirdi.

‘Hava savunma sistemlerinin İHA’ların çoğunu düşürdüğünü’ doğrulayan askeri kaynaklar, “Aralarında kamikaze İHA’ların da bulunduğu on tanesi, Omdurman'ın kuzeyindeki Sarkab ve Halid bin Velid kamplarına saldırdı” dedi.

Omdurman sakinleri olan tanıklar, sabahın erken saatlerinden itibaren şehir üzerinde uçan İHA’ları gördüklerini ve kuzeyden gelen şiddetli patlama sesleri duyduklarını belirtti.


Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
TT

Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)

Merhum Filistin lideri Yaser Arafat'ın yeğeni Nasır el-Kudva, dört yıllık sürgünün ardından Batı Şeria'ya döndü ve Gazze Şeridi'nde barışı sağlamak ve Hamas'ı bir siyasi partiye dönüştürmek için bir yol haritası getirdi. El-Kudva, yönetimi desteklemeye hazır olduğunu açıkladı.

Mevcut Filistin liderliğinin en önde gelen eleştirmenlerinden biri olan el-Kudva, ‘ülkedeki yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele’ çağrısında bulundu. Abbas başkanlığındaki Fetih Hareketi’nin köklü bir reforma ihtiyacı olduğunu ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin şiddetine karşı daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, Reuters'a verdiği röportajda, “İlk görevimiz, kaybettiğimiz halkın güvenini yeniden kazanmaktır. Artık bu güvenin kalmadığını söyleyecek kadar cesur olmalıyız, çünkü açıkçası bu güven olmadan hiçbir şeyin anlamı yok” ifadelerini kullandı.

u8ı
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva (Reuters – Arşiv)

El-Kudva, Abbas'ın oylamayı iptal etmesine rağmen kendi seçim listesini yayınlama kararı nedeniyle amcası tarafından kurulan Fetih Hareketi’nden ihraç edildikten sonra 2021'de Batı Şeria'yı terk etmişti.

89 yaşındaki Abbas, ihraç edilen üyelere af çıkardıktan sonra geçen hafta el-Kudva'yı El Fetih'e yeniden kabul etti.

Gazze'de rol oynaması için baskı

El-Kudva'nın dönüşü, Filistin Yönetimi'nin (2007 yılında Hamas'a kaptırdığı) Gazze Şeridi'nde rol oynamaya çalıştığı bir dönemde, Abbas'a Filistin Yönetimi'nde uzun zamandır beklenen reformları gerçekleştirmesi için yeniden baskı yapılmasına denk geliyor. Bu baskı, İsrail'in itirazlarına ve ABD Başkanı Donald Trump'ın planında marjinalleştirilmesine rağmen devam ediyor.

Trump'ın savaşın sona erdiğini ilan etmesiyle Gazze Şeridi'ndeki yönetimin geleceği dikkatlerin odağı haline geldi. Anlaşmanın bir sonraki aşaması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak savaşı başlatan Gazze Şeridi'ndeki yönetiminin sona erdirilmesi taleplerini ele alıyor.

Trump'ın önerisi pek çok ayrıntı içermese de, Gazze'yi yönetmek üzere uluslararası denetim altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite kurulması ve yeni Filistin polis gücünü desteklemek üzere uluslararası bir gücün konuşlandırılması vizyonunu içeriyor.

Filistinli analistler, Trump'ın planlarının nasıl gelişeceğine bağlı olarak, el-Kudva'nın Arap ülkeleriyle olan bağları, Hamas ile temasları, Arafat'ın yeğeni olması ve Han Yunus'ta doğmuş olmasından ötürü Gazze Şeridi'ndeki kökleri nedeniyle bir rol oynayabileceğini söylüyorlar.

72 yaşındaki el-Kudva, “Eğer bana ihtiyaç duyulursa, tereddüt etmeyeceğim” dedi.

Hamas'ı siyasi geçiş yapmaya çağırmak

El-Kudva'nın fikirleri, Hamas'ın Gazze Şeridi üzerindeki idari ve güvenlik kontrolünü sona erdirme ve silahlarını yeni bir yönetim organının kontrolü altına verme konusundaki taahhüdünün kapsamına odaklanıyor. Hamas, hükümette rol almaya hazır olmadığını açıkladı, ancak silahlarını teslim etmeyi reddetti.

frt
İsrail ile Hamas arasında imzalanan ateşkes sırasında yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler, Gazze, 14 Ekim 2025 (Reuters)

El-Kudva, “Onlara siyasi olarak bir siyasi partiye dönüşme fırsatı verilmeli” dedi. Gazze'de Filistin Yönetimi'nin şu anda sahip olduğu varlıkların yeni bir polis gücü oluşturmak için kullanılması gerektiğini ve bölgedeki mevcut polis memurlarının kimliklerinin doğrulanabileceğini ve onların da istihdam edilebileceğini bildirdi.

Hamas için garantiler

El-Kudva, “Hamas, zulüm görmeyeceğini, bu çalışanların bir kısmına ikinci bir şans verileceğini, suikasta uğramayacaklarını ve siyasi hayata katılma fırsatı verileceğini anlamalı” dedi.

Filistinli bir ‘komiserler konseyinin’ Gazze Şeridi'ni yönetebileceğini kaydeden el-Kudva, “Abbas bu konseyin başkanını atayabilir ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki bağı koruyabilir” dedi. Ancak el-Kudva, ‘Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni yönetmek için geri dönmesinin olası olmadığını’ ifade etti.

Uluslararası denetimin ‘iyi’ olacağını belirten el-Kudva, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi ve 2006'da yapılan son seçimlerin tekrarlanabilmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, bahsettiği yolsuzlukla ilgili ayrıntıları vermekten kaçındı, ancak yolsuzluğun boyutuna ‘şaşırdığını’ belirtti.

Siyasi analist Hani el-Mısri, Reuters'ın el-Kudva'nın El Fetih'e dönüşüyle ilgili sorusuna yanıt olarak şöyle dedi: “Nasır el-Kudva, Gazze yönetiminde rol oynaması düşünülen isimlerden biri olabilir, ancak bunun için El Fetih ve Hamas'ın yaklaşımlarında bir değişiklik olması gerekir. En azından bir tür Filistin konsensüsü olmalı.”

El-Mısri, “Filistinli bir konsensüs varsa, o zaman evet, Nasır bir rol oynayabilir. Konsensüs olmadan hiç kimse başarılı bir rol oynayamaz. Zorluklar büyük, en önemlisi de Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne dönmesini istemeyen İsrail” şeklinde konuştu.