Kral Abdulaziz Deve Festivali diplomatların gözlerini kamaştırdı

Festivale yerli ve yabancı birçok diplomat ve ziyaretçi yoğun ilgi gösterdi. (SPA)
Festivale yerli ve yabancı birçok diplomat ve ziyaretçi yoğun ilgi gösterdi. (SPA)
TT

Kral Abdulaziz Deve Festivali diplomatların gözlerini kamaştırdı

Festivale yerli ve yabancı birçok diplomat ve ziyaretçi yoğun ilgi gösterdi. (SPA)
Festivale yerli ve yabancı birçok diplomat ve ziyaretçi yoğun ilgi gösterdi. (SPA)

Aralık ayı başlarında başlayan Kral Abdulaziz Deve Festivali'nin ilk 10 gününde uluslararası bir diplomatik heyet, festivali gezmek ve Suudi Arabistan kültürel mirasını öğrenmek için in ziyarette bulundu.
Yaklaşık altı hafta sürecek festival, er-Ramhiya köyünde (Riyad'ın 130 kilometre kuzeyinde) düzenleniyor. Katılımcı ve ödül sayısı bakımından dünyada türünün en büyüğü olarak kabul edilen ve 'Yüce Tavik Dağı'
 sloganıyla düzenlenen festival, Körfez, Arap ve uluslararası alandan geniş bir katılıma tanıklık ediyor ve birçok rekora imza atıyor.
Festival yabancı diplomatların gözünü kamaştırırken aralarından etkinliklere katılan da oldu.

Belçika'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Pascal Gregoire, Kral Abdulaziz Deve Festivali'nde Uluslararası Deve organizasyonları çalışmalarına katılacağını duyurdu.
Belçika Büyükelçisi festivale eşi Ardha ile birlikte katıldı. Ardha, Suudi Arabistan yerel danslarına iştirak etti.
Büyükelçi Gregoire, “Çölde bu kadar güzel, oldukça iyi organize edilmiş kültürel bir etkinlik bulmayı beklemiyordum” dedi.
Tayland'ın Suudi Arabistan Büyükelçisi Dharam Bentham da festivali ziyaret ederek etkinlikleri yakından takip etti. Bedevilerin gösterisini izledi. Bentham, tanık olduğu organizasyon ve gelişimin, Arap Yarımadası'nı temsil eden, develerin de bir parçası olduğu kadim kültürel mirasa ve büyük ilgi duyduğunu vurguladı.

Meksika'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Anibal Toledo da festivalin tüm ülkeleri Arap Yarımadası'nın mirasıyla tanıştıran kültürel bir simge olduğunu vurguladı.
Toledo, "Bu benim burayı ilk ziyaretim. Bu ilgi beni oldukça şaşırttı. Develer hakkında çok şey biliyorum. Ama onları sadece bu bölgede gördüm” ifadesini kullandı.
Festivalde ev sahipleriyle yakından iletişim kuran,  Bisht (genel olarak Araplar tarafından giyilen ve şu an Suudilerin resmi organizasyonlarda  ve düğünlerde giymeyi tercih ettiği bir erkek pelerini) giyen Meksikalı diplomat, develerin beyaza ve siyaha yakın renklerinden övgüyle bahsetti. Festivalde kendisine eşlik eden eşi deve yarışmalarını keyifle takip ederken burka giymede de büyük ölçüde ustalaştığı görüldü.

Bangladeş’in Suudi Arabistan Büyükelçisi Muhammed Javed Batori de sadece festivali gezmekle kalmadı, aynı zamanda bir dizi deve sahibiyle de bir araya gelerek deve türleri ve etkinlik kategorileri hakkında bilgi aldı. Ayrıca el-Mücahim ve el-Humur yarışmalarında da deve gösterilerini izledi.
Japonya'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Fumio Iwai’da güney çöllerinde 'Yüce Tavik Dağı' sloganıyla düzenlenen Kral Abdulaziz Deve Festivali'ni ziyaret etti.
Büyükelçi festivali gezerek vizyonu, misyonu, kapsamlılığı ve faaliyetleri hakkında bilgi aldı. Bugün tanık olduğu organizasyona ve Suudi Arabistan hükümetinin bu kadim kültürel mirasına olan büyük ilgisini vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Geçen yılın ardından bu yıl yeniden katıldığım festivalde gördüklerimden oldukça etkilendim. Katılımcı çeşitliliğinin yanı sıra bu sefer gördüğüm büyük gelişime hayran kaldım. Özellikle Suudi Arabistan ve genel olarak Arap toplumunda develer oldukça önemlidir ve bölgenin kültürünü yansıtır. Suudi Arabistan hükümetinin bu festival aracılığıyla bu kültürü koruyor ve halklar arasında devamını sağlıyor. Festival organizatörlerinin büyük çabalarını ve festival etkinliklerinin çeşitli düzeylerde dikkate değer gelişimini takdir ediyoruz.”

Festivalin üçüncü gününde etkinliklere katılan İtalya Büyükelçi Yardımcısı Giuliano Fragnetto da şu açıklamada bulundu:
“Develerin Arap kültüründeki yeri hakkında çok şey duyardım. Bugün gördüğüm, kadim miras ile modernliği harmanlayan devasa bir çalışma. Adeta Suudi Arabistan’ın çeşitli sektörlerde tanık olduğu büyük ilerlemeyi ve gelişmeyi doğruladığı bir yer.”

Meksikalı diplomat gibi kendisini en çok etkileyen şeyin develerin renkleri olduğunu belirten Fragnetto bu büyük kültürel etkinlik için organizatörlere, gösterilen misafirperverliğe, ilgiye ve alakaya teşekkürlerin sundu.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.