Mısır kapsamlı yatırımlarla Libya ile batı sınırlarına öncelik veriyor

Mısır Cumhurbaşkanı, Kahire'de Akdeniz'deki enerji keşfi planının tartışıldığı toplantıya liderlik etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı, Kahire'de Akdeniz'deki enerji keşfi planının tartışıldığı toplantıya liderlik etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır kapsamlı yatırımlarla Libya ile batı sınırlarına öncelik veriyor

Mısır Cumhurbaşkanı, Kahire'de Akdeniz'deki enerji keşfi planının tartışıldığı toplantıya liderlik etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı, Kahire'de Akdeniz'deki enerji keşfi planının tartışıldığı toplantıya liderlik etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, dün, Doğu ve Batı Akdeniz bölgelerinde 2025 yılına dek keşif için mevcut ve gelecek yatırım planlarını ele aldı. Mısır Petrol Bakanı Tarık el-Molla, Mısır’ın faaliyetlerini uluslararası hukukun ilke ve normlarına, devletlerin açık denizlerdeki doğal kaynaklarını yönetme faaliyetlerini düzenleyen Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerine uygun olarak yürüttüğünü vurguladı.
Sisi bir hafta önce, Mısır’ın Akdeniz'deki batı deniz sınırlarını ve koordinat listelerini belirleyen bir kararname çıkarmış, BM Genel Sekreteri’ni bu hususta bilgilendirmişti. Ancak Libya’daki Ulusal Birlik Hükümeti, Mısır'ın bu kararını reddetmiş, bu hususta dışişleri bakanlığı aracılığıyla yeni bir diyalog çağrısında bulunmuştu.
Dün Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Sisi, Başbakanı Mustafa Medbuli ve Petrol Bakanı Tarık el-Molla ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, “Görüşmede, devletin doğal gaz ve petrol alanındaki araştırma ve keşif çalışmalarının takibi ele alındı. Mısır Cumhurbaşkanı, yerel piyasanın ihtiyaçlarını karşılamak, ulusal ekonomiyi desteklemek için ihracatı artırmak amacıyla ülke kaynaklarının ekonomik ve kalkınma açısından en iyi şekilde kullanılmasını sağlamak, doğal gaz rezervlerini üst düzeylere çıkarmak için keşif çalışmalarının yoğunlaştırılmasını ve yeni keşif alanlarının genişletilmesini istedi” dedi.
Akdeniz'in doğu ve batı bölgelerinde 2025 yılına dek araştırma ve keşif için mevcut ve gelecek yatırım planlarını sunan Bakan Molla, büyük uluslararası enerji şirketlerinin de katılımıyla bu planların toplamda yaklaşık 2,1 milyar dolar değerinde olduğundan bahsetti. Aynı zamanda el-Alemin şehrindeki sanayi bölgesinde devlet ve özel sektör ortaklığında yürütülen 500 milyon dolar değerinde soda külü üretim projesinin uygulanmasına ilişkin gelişmeleri de ele aldı. Sisi, el-Alemin şehrinin sürdürülebilir kalkınmasına destek olacak söz konusu soda külü üretim projesinde hızlandırmaya gidilmesi talimatını verdi.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Mevcut ön sonuçlara göre, Mısır'ın bölgesel enerji üreticisi ve ticaret merkezi konumunun pekiştirilmesi, ülke ekonomisini destekleyecek umut verici keşiflerin gerçekleştirilmesi bekleniyor” ifadelerine başvuruldu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) geçtiğimiz günlerde yayınlanan haberinde, “Türkiye iki ülkenin sınırının uluslararası hukuka uygun olarak tespiti için Libya ve Mısır’ı bir an evvel diyalog ve müzakere başlatmaya teşvik ediyor” denildi.  
Mısır, Türkiye’nin diyalog ve müzakere çağrısı hakkında henüz resmi bir açıklama yapmadı. Konuya yakın Mısırlı bir kaynak, adının açıklanmaması şartıyla Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır bu konuda geri adım atmayacak. Kahire emrivaki stratejisini kabul ettirmek için hızlı tedbirler alacak. Sondaj çalışmalarının başlatılacağının ilan edilmesi ve aynı süreci destekleyebilecek her şey, bu tedbirlerden arasında yer alıyor” vurgusunda bulundu.



Irak: Asaib Ehli’l Hak, ABD’yi Irak'tan çıkarmanın zorluğunun farkında

Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali (AFP)
Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali (AFP)
TT

Irak: Asaib Ehli’l Hak, ABD’yi Irak'tan çıkarmanın zorluğunun farkında

Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali (AFP)
Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali (AFP)

Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali, ABD askerlerinin Irak'tan çıkmasının zorluğunu kabul ederek, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin teknik mekanizmalarla çekilmeyi yönetebileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Irak medyasından aktardığı habere göre Hazali dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, “ABD’lilerin Irak’tan çıkışı kolay bir mesele değil” ifadesini kullandı.

Hazali, ‘işgalci gücün halk tarafından ve siyasi olarak reddedilmesi gerektiğini’ belirterek, “Irak'ın güçlü bir pozisyona sahip olduğunu ve iradesini dayatabileceğini” vurguladı.

Hazali, “Başbakan, ABD güçlerinin teknik gerekçelerle ayrılacağı tarihi belirlemek için askeri uzmanların görüşünü bekliyor” şeklinde konuştu.

Direniş gruplarının ve operasyonlarının ‘işgalci güce net mesajlar gönderdiğini’ ifade eden Hazali, ‘ayrılış tarihinin uzun sürmeyeceğini’ belirtti. Hazali, iktidarda bulunan Koordinasyon Çerçevesi’nin liderlerinden biri ve hareketinin hükümette ‘yüksek öğrenim’ portföyünü yöneten bir bakanı var.


Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırıları sürerken Deyr el-Balah'ta iki doktor öldürüldü

İsrail ordusunun Refah'ta verdiği tahliye emrinin ardından Han Yunus'a doğru giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
İsrail ordusunun Refah'ta verdiği tahliye emrinin ardından Han Yunus'a doğru giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
TT

Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırıları sürerken Deyr el-Balah'ta iki doktor öldürüldü

İsrail ordusunun Refah'ta verdiği tahliye emrinin ardından Han Yunus'a doğru giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
İsrail ordusunun Refah'ta verdiği tahliye emrinin ardından Han Yunus'a doğru giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Kurumu bugün (Pazar) yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Deyr el-Balah şehrine düzenlediği hava saldırısında iki doktorun hayatını kaybettiğini duyurdu.

Sivil Savunma Kurumu'ndan yapılan açıklamada, “Dr. Muhammed Nemr Kazaat ve oğlu Dr. Yusuf'un, İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Deyr el-Balah şehrine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybettiği ve cesetlerinin Aksa Şehitleri Hastanesi'ne nakledildiği” bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre iki doktor, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Tel el-Hava mahallesindendi. Ancak İsrail ile Hamas arasında başlayan savaşın ardından Deyr el-Balah'a göç etmek zorunda kaldılar.

İki doktorun ölümü, İsrail saldırılarının Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de güneydeki Refah'ta devam ettiği ve İsrail ordusunun dün (Cumartesi) şehrin doğusundaki diğer mahallelerin sakinlerinden tahliye edilmelerini istediği bir zamanda gerçekleşti.

AFP muhabirleri, Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine gece boyunca düzenlenen saldırılarda, sağlık kaynaklarına ve görgü tanıklarına göre 30'dan fazla kişinin öldüğünü bildirdi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, bugün İsrail'in Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine yönelik bombardımanında beş kişinin öldüğünü ve çok sayıda kişinin de yaralandığını bildirdi. Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, İsrail savaş uçaklarının kentin güneydoğusundaki Zeytun mahallesinin güney eteklerine açtığı yoğun ateşin ardından Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne iki ölü ve beş yaralı ulaştırıldı.

İsrail'in gerçekleştirdiği üç hava saldırısı, Gazze'nin güneydoğusundaki Zeytun mahallesindeki evleri hedef aldı. Saldırılar sonucu bir kişi öldü, altı kişi de yaralandı.

Refah'a büyük bir saldırı düzenleneceğine dair uluslararası uyarılara rağmen İsrail ordusu hafta başından bu yana kentin doğusuna saldırılar düzenliyor.

Gazze Şeridi’nde devam eden savaş, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'in güneyine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı düzenlemesi ve çoğu sivil bin 170’ten fazla kişinin ölümüne yol açmasının ardından patlak verdi.

İsrailli yetkililere göre 250'den fazla kişi esir alındı; bunlardan 128'i halen Gazze'de tutuluyor, 36'sı ise hayatını kaybetti.

Saldırıya yanıt olarak Hamas'ı ‘ortadan kaldırma’ sözü veren İsrail, o zamandan bu yana Gazze Şeridi'nde çoğu sivil 34 bin 971 kişinin ölümüne neden olan yıkıcı bir bombardıman ve kara operasyonu başlattı.


Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki bir askeri üssü insansız hava araçlarıyla hedef aldığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırı (EPA)
Lübnan-İsrail sınırı (EPA)
TT

Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki bir askeri üssü insansız hava araçlarıyla hedef aldığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırı (EPA)
Lübnan-İsrail sınırı (EPA)

Hizbullah dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, insansız hava araçlarıyla (İHA) İsrail'in Beyt Hilel Askeri Üssü’nü hedef aldığını duyurdu.

Açıklamanın devamında, saldırıda üssün yanı sıra “Demir Kubbe platformlarının da hedef alındığı, bunların doğrudan vurulduğu ve bazılarının tamamen devre dışı bırakıldığı” ifade edildi.

Hizbullah dün şafak vakti İsrail'in kuzeyindeki Metula'da İsrail askerlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldığını duyurdu.

Hizbullah, Telegram üzerinden yapılan açıklamada, savaşçılarının binayı ‘doğrudan vurmayı’ başardığını ve operasyonun ‘Gazze Şeridi'ndeki kararlı Filistin halkını desteklemek ve İsrail'in güney köylerine (özellikle de Tayr Harfa) yönelik saldırılarına yanıt vermek için’ gerçekleştirildiğini belirtti.

Diğer yandan İsrail ordusu, Lübnan'dan fırlatılan iki İHA’nın Beyt Hilel bölgesine düştüğünü ve olayda yaralanan olmadığını belirtirken, bölgede sirenlerin çaldığı kaydedildi.

Bir yandan İsrail ordusu, diğer yandan Lübnan'daki Hizbullah ve silahlı Filistinli gruplar arasında 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırılarının başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman yaşanıyor.


Sınır savaşı Hizbullah'ı tüketirken İsrail'i endişelendiriyor

İsrail'in Lübnan'ın güneyinde bulunan Mervahin kasabasını hedef alan hava saldırısı sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyinde bulunan Mervahin kasabasını hedef alan hava saldırısı sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

Sınır savaşı Hizbullah'ı tüketirken İsrail'i endişelendiriyor

İsrail'in Lübnan'ın güneyinde bulunan Mervahin kasabasını hedef alan hava saldırısı sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyinde bulunan Mervahin kasabasını hedef alan hava saldırısı sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne destek vermek amacıyla başlattığı Güney Lübnan savaşı birkaç gün önce yedinci ayına girerken, Hizbullah savaşçılarının ‘eylemlerinde değişiklik’ ve askeri stratejilerinde ‘ayarlamalar’ yaptığını açıklamasıyla buradaki operasyonlar da yeni şekiller almaya başladı.

Mevcut savaş, Hizbullah'ın 2006'da İsrail'e karşı verdiği son savaşa kıyasla coğrafi olarak sınırlı kalıyor. Ancak uzmanlar, aylar süren çatışmaların ardından savaşın Hizbullah'a karşı bir ‘yıpratma savaşına’ dönüştüğünü ve Hizbullah'ın kayıp sayısının Temmuz 2006'daki savaşa yaklaştığını söylüyor. Her ne kadar 18 yıl önceki savaş 350 Hizbullah savaşçısının ölümüyle sonuçlanmış olsa da, mevcut savaşta kayıp sayısı 300'e yaklaşmış durumda.

Hizbullah'ın yıpranma süreci devam ederken İsrail, son olarak dün (cumartesi) bir askeri üsse iki insansız hava aracının (İHA) fırlatılmasıyla Lübnan'dan gelecek saldırılardan endişe etmeye devam ediyor. Ülkenin güneyindeki çatışmalar önceki günlere kıyasla daha hafif bir tempoda devam ederken Cuma günü Beyrut'ta düzenlenen bir törende konuşan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım şu soruyu yöneltti: “Güney cephesindeki performansın nasıl değiştiğini, Mücahid kardeşlerin aldıkları derslerden, derslerden ve son dönemde kullanılan konulardan yararlanarak bunların bir kısmını tedavi edip belli kabiliyetleri ortaya çıkardıklarını fark etmediniz mi?!”

Kasım, “Dünyadaki tüm savaşlarda, savaş sona erdiğinde artıları ve eksileri üzerinde çalışılır ve bir sonraki savaş için olumsuzluklar ele alınır. Biz ilk iki aydan bu yana artı ve eksileri inceledik ve önemli bir başarı elde etmek için gerekli düzenlemeleri yaptık, mücahitler de bunu yaptı” ifadelerini kullandı.


Borrell, sivillerin Refah'ı boşaltmaya ve güvenli olmayan bölgelere zorlanmasını kınadı

Filistinli bir aile Han Yunus'a doğru giderken arabanın kaputunda oturan bir çocuk (AFP)
Filistinli bir aile Han Yunus'a doğru giderken arabanın kaputunda oturan bir çocuk (AFP)
TT

Borrell, sivillerin Refah'ı boşaltmaya ve güvenli olmayan bölgelere zorlanmasını kınadı

Filistinli bir aile Han Yunus'a doğru giderken arabanın kaputunda oturan bir çocuk (AFP)
Filistinli bir aile Han Yunus'a doğru giderken arabanın kaputunda oturan bir çocuk (AFP)

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, sivillerin güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'ı güvenli olmayan bölgelere tahliye etmeye zorlanmasının "tolere edilemeyeceğini" söyledi.

Borrell, "X" platformunda yaptığı açıklamada "İsrail'in uluslararası hukuka göre sivillere koruma sağlamakla yükümlü olduğunu" belirtti.

Josep Borrell, "İsrail'i Refah'ta zaten ciddi boyutlarda olan insani krizi daha da kötüleştirecek bir kara operasyonuna girişmemeye çağırmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.


BM Sudan'ın el-Faşir şehrinde “ağır silahların” kullanılmasından endişeli

Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir’de savaşın neden olduğu yıkım (AFP)
Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir’de savaşın neden olduğu yıkım (AFP)
TT

BM Sudan'ın el-Faşir şehrinde “ağır silahların” kullanılmasından endişeli

Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir’de savaşın neden olduğu yıkım (AFP)
Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir’de savaşın neden olduğu yıkım (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Sudan Özel Temsilci Yardımcısı ve Sudan İnsani Yardım Koordinatörü Clementine Nkweta-Salami bu sabah (Pazar) yaptığı açıklamada, Sudan’ın el-Faşir şehrinde yaşanan çatışmalarda ‘ağır silahların’ kullanıldığına dair gelen haberlerden duydukları endişeyi ifade etti.

Nkweta-Salami, Kuzey Darfur bölgesinin el-Faşir şehrinde yaralanan iki sivilin hastaneye kaldırıldığını, birçok sivilin de şehirden kaçmaya çalışırken ağır çatışmaların ortasında kaldıklarını söyledi.

Tüm tarafları şehri çatışmalardan uzak tutmaya çağıran BM’nin üst düzey yetkilisi, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, “el-Faşir şehrinin merkezinde ve çevresinde nüfusun yoğun olduğu bölgelerde ağır silahların kullanılması ve saldırılar çok sayıda can kaybına neden oluyor” ifadelerini kullandı.

Nkweta-Salami, şiddet olaylarının şehirde yaşayan 800 binden fazla insanın hayatını tehdit ettiğini vurguladı.

Sudan’daki savaş, 15 Nisan 2023 tarihinde Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında patlak verdi.

Kuzey Darfur'un yönetim şehri olan el-Faşir, ülkedeki 48 milyon insanın dörtte birine ev sahipliği yapan Batı Sudan bölgesinde önemli bir yardım merkezi.

Çok sayıda mülteciyi barındıran şehir, şimdiye kadar çatışmalardan çok az etkilense de çevre köyleri nisan ayı ortalarından bu yana çatışmalara sahne oluyor.

Bunun yanında el-Faşir, Darfur'da HDK tarafından kontrol edilmeyen tek yönetim şehri.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), perşembe günü yaptığı açıklamada, HDK’yı, Batı Darfur eyaletinin yönetim şehri el-Cenine’deki Afrikalı topluluklardan Masalitlere karşı ‘etnik temizlik yapmakla ve soykırımın gerçekleştiğini veya gerçekleşmekte olduğunu gösterebilecek cinayetler işlemekle’ suçladı.


UNRWA Komiseri: Refah'ta güvenli bölge iddiası "yanlış ve yanıltıcı"

Refah'tan ayrıldıktan sonra Han Yunus'a giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Refah'tan ayrıldıktan sonra Han Yunus'a giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
TT

UNRWA Komiseri: Refah'ta güvenli bölge iddiası "yanlış ve yanıltıcı"

Refah'tan ayrıldıktan sonra Han Yunus'a giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Refah'tan ayrıldıktan sonra Han Yunus'a giden yerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail makamları tarafından çıkarılan tahliye emirlerinin, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yaşayan insanları herhangi bir yere kaçmaya zorladığını söyledi.

Lazzarini, X platformunda yaptığı açıklamada: "Savaşın başlamasından bu yana Gazze'deki insanların çoğu, ortalama ayda bir kez olmak üzere, birkaç kez yerlerinden edildi" ifadelerini kullandı.

"Bazı Gazzelilerin UNRWA'nın bombalanan barınaklarında kalmaktan başka çaresi yok" diyen Lazzarini, "güvenli bölgeler olduğu iddiası yanlış ve yanıltıcı, Gazze'de güvenli bir yer yok" dedi.


Türkiye-Irak-Katar-BAE Kalkınma Yolu’nun artıları ve eksileri

 Anlaşma, BAE’den başlayarak Türkiye'ye kadar uzun bir kara, deniz ve hava ticaret rotası oluşturmayı amaçlıyor (AFP)
Anlaşma, BAE’den başlayarak Türkiye'ye kadar uzun bir kara, deniz ve hava ticaret rotası oluşturmayı amaçlıyor (AFP)
TT

Türkiye-Irak-Katar-BAE Kalkınma Yolu’nun artıları ve eksileri

 Anlaşma, BAE’den başlayarak Türkiye'ye kadar uzun bir kara, deniz ve hava ticaret rotası oluşturmayı amaçlıyor (AFP)
Anlaşma, BAE’den başlayarak Türkiye'ye kadar uzun bir kara, deniz ve hava ticaret rotası oluşturmayı amaçlıyor (AFP)

Saad bin Tifle el-Acmi / Kuveyt eski Enformasyon Bakanı 

Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, 22 Nisan'da Bağdat'ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve dört ülkenin ulaştırma bakanlarının katılımıyla “Kalkınma Yolu” adını verdikleri bir anlaşma için bir mutabakat zaptı imzaladılar. Irak Başbakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Stratejik Kalkınma Yolu Projesi, Doğu ile Batı arasında ekonomik entegrasyonu sağlayarak ve sürdürülebilir bir ekonomiye yönelik çaba göstererek ekonomik büyümenin teşvik edilmesine, bölgesel ve uluslararası iş birliği ilişkilerinin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır. Aynı zamanda uluslararası ticareti artıracak, taşımayı ve ticareti kolaylaştıracak, yeni ve rekabetçi bir ulaşım rotası temin edecek ve bölgesel ekonomik refahı artıracaktır."

Anlaşma, BAE’den başlayarak Türkiye'ye kadar uzun bir kara, deniz ve hava ticaret rotası oluşturmayı amaçlıyor. Malları Avrupa'ya taşıyacak bu rota, Babu’l Mendeb'de Husilerin ticari gemilere yönelik saldırıları nedeniyle kesintiye uğrayan, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden yapılan deniz ticaret hattına paralel bir yol oluşturuyor. Türkiye üzerinden 4 ülke ile Avrupa arasındaki karşılıklı ticareti artırmayı hedefliyor.

Bölgenin istikrar ve barış içinde bir arada yaşamasından yana olan herkes, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğinin mevcut gerçekliği anlayıp geleceğe bakmak yerine, insanları geçmişte yaşamaya iten siyasi anlaşmazlıklar ile tarihi birikimleri aşmanın, mantıklı bir kapısı olduğuna inanıyor. Bu nedenle, herhangi bir anlaşma veya mutabakat zaptı herkes tarafından memnuniyetle karşılanmalı, ancak bahsi geçen anlaşma, imzası sırasında önemini öven açıklamalara rağmen, görünüşte güzel ama özünde başarılması zor görünüyor. Aşağıdaki endişeler, bu mutabakatın kapsamlı bir ticaret anlaşmasına dönüşmesini engelleyebilecek olası senaryolar olarak karşımıza çıkıyor:

- İran, kendisini dışlayan bölgesel anlaşmalara izin vermeyecektir ve Türkiye'nin taraf olduğu anlaşmaları sabote ediyormuş gibi görünmemek için Irak'taki yandaşları aracılığıyla dolaylı da olsa bunları engellemeye çalışacaktır.

- Ev sahibi ülke daha önce de İran'a sadık Iraklı tarafların çok geçmeden vazgeçtiği anlaşmalar imzalamıştı. Örneğin, Irak Yüksek Mahkemesi ve İran'a sadık milletvekilleri, Irak ile Kuveyt arasındaki deniz seyrüseferinin düzenlenmesini öngören Hor Abdullah Sınır Anlaşması’nı geçersiz kılarak uygulanmasını engellemişlerdi.

-Mutabakat, Kalkınma Yolu adı verilen güzergâh üzerinde bulunan Bahreyn, Suudi Arabistan ve Kuveyt'i göz ardı ediyor. Her ne kadar Kuveyt kendi iç çatışmalarıyla meşgul olduğu için diplomatik olarak kendisine kayıtsız kalsa da gözlemciler hem Bahreyn'i hem de Suudi Arabistan'ı kapsamayan bir anlaşma için lojistik gerekçe görmüyorlar.

-Mutabakatın taraflarından olan Katar ve BAE, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi olan iki Körfez ülkesidirler, ancak yakın zamana kadar siyasi olarak ilişkileri kopuktu ve aralarında bir rekabet hali vardı. Bu kopukluk, yalnızca iki ülke arasında değil, genel olarak altı KİK ülkesi arasında da tekrarlanmaması için teminatlar verilmeden sona erdi. Bu ise planlanan anlaşmanın iptal olmasına ve doğmadan ölmesine neden olabilir.

- Irak'ın başkenti Bağdat'ta Erdoğan'ın katılımı ile Sudani tarafından imzalanan anlaşmada Türkiye’nin stratejik hedefi, Kuzey Irak'taki Türk işgaline meşruiyet kazandırmak. Zira pratikte anlaşma, Irak'ın Peşmergeleri eğitme ve PKK’ya karşı mücadele bahanesiyle Musul'un kuzeyinde Başika'daki Türk askeri varlığını resmi olarak kabul etmesi anlamına geliyor.

Şüphesiz her samimi insan, yukarıdaki korkuların yersiz olmasını ve Mutabakat Zaptı’nın taraflar arasındaki ticareti geliştirmeye yönelik kapsamlı ve etkili bir anlaşmaya dönüşmesini istemektedir. Bir gün, iyi komşuluğa bağlı ve kaotik sloganlar yerine, halkın çıkarlarını ön planda tutan bir ülke olarak davranışını değiştirmesi halinde, İran da dahil olmak üzere herkese açık olmasını, bölge halkları arasında, ülkelerinin kalkınmasına yol açacak ekonomik ilişkileri güçlendirilmesini ummaktadır. Böylece bölgemizi ve halklarımızı yoran çatışma ve savaşlar yerine bir arada yaşamaya ve karşılıklı çıkarlara odaklanabiliriz.

*Kuveyt eski Enformasyon Bakanı Saad bin Tifle el-Acmi tarafından yazılan bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.


"El Kassam Tugayları, İsrail bombardımanında yaralanan bir İngiliz tutuklunun öldüğünü duyurdu

El Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde
El Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde
TT

"El Kassam Tugayları, İsrail bombardımanında yaralanan bir İngiliz tutuklunun öldüğünü duyurdu

El Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde
El Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde

Hamas'ın askeri kolu Kassam Tugayları bugün (Cumartesi) günü açıklamada, Gazze'de tutuklu bulunan İngiliz vatandaşı bir tutuklunun aldığı yaralar nedeniyle öldüğünü bildirdi.

Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, 51 yaşındaki İngiliz vatandaşı Nadav Bublabil adlı tutuklunun, İsrail hava kuvvetlerinin bir aydan uzun bir süre önce gözaltına alındığı yeri hedef almasının ardından aldığı yaralar nedeniyle öldüğünü duyurdu.

Ebu Ubeyde, Bublabil’in "Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin yıkılması ve hizmet dışı kalması nedeniyle yoğun tıbbi bakım alamaması nedeniyle sağlık durumunun kötüleştiğini ve hayatını kaybettiğini" belirtti.

İsrailli yetkililere göre Filistinli gruplar 250'den fazla kişiyi gözaltına aldı, 128'i halen Gazze'de tutuluyor, 37'si ise hayatını kaybetti.


İsrail ordusu: Refah'tan Kerem Şalom bölgesine 4 roket atıldı

İsrail'in Gazze yakınlarındaki “Demir Kubbe” sisteminden bir batarya (arşiv- AFP)
İsrail'in Gazze yakınlarındaki “Demir Kubbe” sisteminden bir batarya (arşiv- AFP)
TT

İsrail ordusu: Refah'tan Kerem Şalom bölgesine 4 roket atıldı

İsrail'in Gazze yakınlarındaki “Demir Kubbe” sisteminden bir batarya (arşiv- AFP)
İsrail'in Gazze yakınlarındaki “Demir Kubbe” sisteminden bir batarya (arşiv- AFP)

İsrail ordusu bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'tan Kerem Şalom bölgesine dört roket atıldığını duyurdu.

Alman haber ajansı DPA'ya göre ordu, roketlerden birinin Demir Kubbe sistemi tarafından engellendiğini, diğer üçünün ise açık alanlara düştüğünü ve herhangi bir can kaybı olmadığını açıkladı.

İsrail ordu sözcüsü Avichai Adrai, Refah'ın doğusundaki askeri operasyonun kapsamını genişletmek için daha fazla mahallenin boşaltılması çağrısında bulundu

İsrail ordusu, kentte askeri bir operasyon başlatılmasının etkilerine ilişkin bölgesel ve uluslararası uyarıların ardından geçen pazartesi günü doğudaki Refah kentinde bir operasyon başlattı. Refah, Hamas'ın 7 Ekim’de İsrail'e yönelik başlattığı "Mescid-i Aksa Tufanı" saldırısına tepki olarak İsrail askeri operasyonları sonucu Gazze Şeridi'nin dört bir yanından yerinden edilen yaklaşık 1,5 milyon Filistinliye ev sahipliği yapıyor.

Hamas hareketinin askeri kanadı El Kassam Tugayları, dün ve bugün (Cumartesi) Refah şehrinin doğusuna giren İsrail güçlerine karşı, ölüm ve yaralanmalara neden olan bir dizi askeri operasyon düzenlediğini duyurdu.