2022’de Lübnan: Aramızdan ayrılan ve dünyaya açılan sanatçılar

Lübnanlı sanatçılar Mayas ve Elisa en ünlü yıldızları arasında

Mayas grubu, bir umut ışığı.
Mayas grubu, bir umut ışığı.
TT

2022’de Lübnan: Aramızdan ayrılan ve dünyaya açılan sanatçılar

Mayas grubu, bir umut ışığı.
Mayas grubu, bir umut ışığı.

Sanat haberleri, bunları en ince ayrıntısına kadar takip eden Lübnanlıların ilgisini çekiyor, bu yüzden şu ya da bu yıldıza üzülüyor, seviniyor, alkışlıyor, hayranlık duyuyor ya da sempati duyuyorlar. Herhangi bir eserle ilgili görüşlerini sosyal medyada paylaşmaları, işin başarılı ya da başarısız olduğunun ortaya çıkmasında etkili bir unsur.
Birçok sanatçının 2022 yılında olmaması, bu yılın sanatsal haberlerine gölge düşürdü. Ayrıca bu yıl, dünyada yeni sanatçılar doğdu.

George Al-Rassi ölümü hayranlarını şok etti
Elveda, George Al-Rassi ve birkaç ekran yıldızı

2022'de birçok sanatçı sanat sahnesinde bir boşluk bırakarak aramızdan ayrıldı. Belki de sanatçı George Al-Rassi'nin hayatına mal olan trafik kazası bu listede en geniş yer tutan olay olabilir. Geçtiğimiz ağustos ayında Lübnanlılar, Şam'da düzenlediği bir partiden dönerken arabasının beton bir bariyere çarpması sonucu hayatını kaybeden George Al-Rassi’nin haberiyle uyanmıştı.
Bu yıl hayatını kaybeden tek sanatçı George Al-Rassi değildi. Lübnan ve Arap sanat sahnesinde iz bırakan bazı deneyimli ekran yıldızları da aramızdan ayrıldı. Bu sanatçılar arasında; Sami Clark ve İhsan el-Munzer de yer alıyor. 2022 yılı aynı zamanda Şevki Matta, Pierre Şamun, Pierre Jamjian, Joseph Abud ve başka bazı sanatçıların da aramızdan ayrılmasına tanık oldu. Lübnan'ın yarım yüzyıldan fazla bir süredir şarkı söylediği gösteri tiyatrosunun en önemli yapımcılarından biri olan Romeo Lahud da bu yıl hayatını kaybetti.

Dina Hayek meme kanseri olduğunu duyurdu
Dina Hayek ve meme kanseri

Dina Hayek'in meme kanseri olduğunu açıklaması hayranlarını şok etti. Ekim ayında Hayek, hastalığa adanmış bir bilinçlendirme kampanyasına katıldığı sırada kansere yakalandığını söyledi. Hayek, yılda bir defa yerine 6 ayda bir muayene olmayı tavsiye etti. Hastalığının başkalarınınkinden daha kötü huylu olduğunu ve kimyasal seanslarla başladığı uzun bir tedavi gerektirdiğini anlattı.

Mayas grubu, bir umut ışığı
Şarku’l Avsat arşivine döndüğümüzde 2022 yılında, Lübnan'daki olayların çoğu karanlık bir tablo çizse de Lübnanlılar için umut ışığı oluşturan başka bir olay da yaşandı. Bu umut ışığı Mayas dans grubunun kurucusu Nedim Şerfan’dan geldi.
Grubun zaferi ve "American Got Talent" unvanını kazanması yıl boyunca Lübnanlılara pozitif enerji sağladı. Dünya, Mayas grubunun başarısıyla çalkalanırken, olay, yerel, Arap ve yabancı basında geniş yer buldu. Grup, 17.’si düzenlenen Amerikan programında birincilik ödülünü kazanarak eski Lübnan Devlet Başkanı Mişel Anv’dan altın Lübnan "Liyakat Madalyası" aldı.

Miryam Faris ve "Toko Taka" şarkısı
Lübnanlı sanatçıların başarısı, Al-Alamiye ile taçlandı

Al-Alamiya birkaç Lübnanlı yıldızı taçlandırdı; Bunların başında Miryam Faris geliyor. "Toko Taka" adlı şarkısı, Dünya Kupası resmi şarkılar tarihinde bir ilk olduğu için Faris, hayalini gerçekleştirmeyi başardı. Şarkı, iTunes'da bir numara oldu. Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA), Universal Arabic Music'in yapımcılığını üstlendiği Faris’in şarkısını Dünya Kupası arifesinde yayınlamıştı. Şarkının, Katar'daki 2022 FIFA Dünya Kupası için FIFA’nın resmi şarkısı olması istenmişti. Faris, şirket tarafından eserin yapımcısı olarak seçildikten sonra uluslararası şarkıcılar Maluma ve Nicky Minaj ile şarkıyı paylaştı.
Faris, bu yıl içinde "Tik Tok" sosyal medya uygulamasıyla başka türden bir uluslararası başarıya imza attı ve "National" adlı şarkısı, bu platformda sanatçının özel bir hesabının bulunmasa da burada 8,4 milyar kez izlendi. Geçen Mayıs ayında Faris, çok hızlı yayılan ve dünyayı dolaşan şarkısının melodisiyle bir dans yarışması başlattı ve şarkının farklı ülkelerdeki dinleyicilerinden her biri kendi tarzında meydan okudu. Sosyal medyada yayınlanan bu trend, Afrika, Hindistan, Amerika ve Avrupa'da olduğu gibi, meydan okuma Arap ülkelerini de işgal etti.
Dünyaya açılan sanatçılar arasında sinema alanından George Habbaz da vardı. Sanatçı, geçtiğimiz günlerde “Yunan” filminde başrolü oynaması için seçildiğini duyurdu.

Elisa, dünya çapında Twitter'daki en etkili sanatçılardan biri.
Elisa zirveye çıkıyor ve kayboluyor
Twitter platformundan uzaklaşma kararı aldığını açıkladığında içinde bulunduğumuz yılı kendince uğurlamak isteyen oyuncu Elissa, attığı kısa bir tweet ile şunları söyledi: “Bu dönem için (twitter)'dan bir süreliğine kaybolacağım. Çünkü özellikle sevgilimden gelen negatif enerji kabul edilemez.” Sonra sanat şirketi Watari ile olan sözleşmesinin feshedildiğini Twitter üzerinden duyurmak için tekrar döndü. Twitter'da en çok takip edilen Arap sanatçı olarak bilinen Elisa, Sad el-Mücerred ile düet yaptığı "Min Evvel Dakika" şarkısıyla 2022 yılı için YouTube'da en çok izlenen Arapça şarkılar listelerinde üst sıralara çıkmayı başardı. Şarkı, 312 milyon izlenme sınırını aştı.
Elissa, Brand Watch platformunun istatistiklerine göre 2020'den sonra ikinci kez Twitter'da dünyanın en etkili 50 kişisi arasında seçildi ve bu listedeki tek Arap oldu.

Stiletto, tartışmalar neden olup liderliği ele geçiriyor
“Şahid” platformunun yayınladığı dizi, 2022 yılının en çok izlenen dizileri arasında yer alıyor. Dizi, söz konusu platformda birinci sırada yer almak için Lübnan'da yayınladı. Dizinin başrollerini şu Lübnanlı ve Suriyeli ekran yıldızları oynadı: Dima Kandeleft, Karis Beşar, Kays, Şeyh Necip, Samir el-Mısri, Nada Ebu Ferhat, Rita Harb, Bedi Ebu şakra, Carlos Azar.



Irak cephesi ve İsrail’in erken caydırıcı silah hassasiyeti

Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
TT

Irak cephesi ve İsrail’in erken caydırıcı silah hassasiyeti

Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)

Emel Şehade

İsrail, Suriye'den Lübnan'a, Ürdün ve Irak'a kadar İran'ı ve onun vekilleri olarak tanımladığı güçleri güvenlik araştırmalarının merkezinde tuttu. İsrail ordusu ve istihbarat servisi Mossad, Tahran'ın Irak ve Ürdün'deki İran yanlısı milisler ve ‘bölgedeki terörist altyapı’ olarak adlandırdığı yapıya yoğun yatırım yapma çabalarına karşı geniş çaplı bir hazırlık kampanyası başlattı. Hazırlıklar, uzun menzilli füze fırlatmaları ve insansız hava araçları (İHA) ile karşı karşıya kalma senaryosunun yanı sıra Suriye ve Ürdün sınırında kara operasyonlarını içeriyor.

Irak, İran'ın geçtiğimiz yıl boyunca askeri vekillerini ve füze kapasitelerini güçlendirmek için çabalarını yoğunlaştırdığını ve farklı hava ve kara senaryoları altında çeşitli cephelerden İsrail'e saldırı düzenlemek üzere vekillerini eğittiğini iddia eden bir İsrail raporunun yayınlanmasını ardından, İsrail'in meydan okumalarına katıldı.

İsrail tarafından hazırlanan rapor, ‘Irak cephesi’ olarak adlandırdığı konuya önemli bir yer ayırdı. Bu cepheyi, diğer cephelerden daha az zorlu veya tehlikeli olmayan yeni bir cephe olarak değerlendirdi. Raporda, Irak'tan İsrail'in iç cephesine yönelik artan tehdide karşı koyma yolları konusunda Mossad ve İsrail askeri istihbaratı arasında yoğun iş birliği ve yakın koordinasyon olduğu belirtildi.

İsrail ordusunun Kuzey Komutanlığı’ndan kaynaklar, İranlıların Irak'taki Tahran yanlısı milislere ve terörist yapılara önemli miktarda kaynak yatırdığını, böylece emir verildiğinde İsrail'e havadan ve karadan saldırabileceklerini söyledi. Aynı kaynaklara göre İran, bu milisleri, İsrail'in iç kesimlerinin geniş bir alanına ulaşabilecek füzeler ve İHA’larla donattıktan sonra hem karada hem de Suriye veya Ürdün sınırlarından yapılan operasyonlarla yoğun bir eğitimden geçirdiler.

Askeri ve güvenlik liderleri, bir dizi toplantıda Irak'taki yeni cephenin oluşturduğu tehdidi tartıştılar ve İran'ın Mezopotamya'daki ana eylem planının, 2023 yılında Gazze’deki savaşın en şiddetli olduğu dönemde başlayan senaryoya benzer şekilde, Irak topraklarından İsrail'in iç cephesini hedef alan füzeler ve İHA’larla saldırılar düzenleneceği sonucuna vardılar.

Rapor ayrıca, ikincil olarak değerlendirilen, Irak'ta başlayan ve Suriye'ye doğru ilerleyen, oradan da İsrail-Ürdün sınırına kadar uzanabilecek bir kara operasyonu olasılığını da gündeme getirdi.

Konuyla ilgili bir İsrail raporu, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü'nün Irak'taki en etkili milis gücü olan Ketaib Hizbullah'ın (Hizbullah Tugayları) arkasında olduğunu iddia etti. Ketaib Hizbullah'ın Irak'taki Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) olarak bilinen silahlı milislerin en önde gelen bileşenlerinden biri olduğunu belirtilen raporda, istihbarat raporlarının bu milislerin uzun menzilli füzeler de dahil olmak üzere siyasi açıdan en etkili ve en iyi silahlanmış milisler olduğunu gösterdiği vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrailli bir askeri yetkili, İranlıların, gerçek kimliklerini ve doğalarını gizlemek için genel bir isim kullanan birkaç Irak fraksiyonu aracılığıyla, Yemen'deki Husilerin gerçekleştirdiği saldırılara benzer saldırıları İsrail'e karşı başarıyla gerçekleştirdiklerini söyledi. Aynı yetkili, Tel Aviv'in ‘ABD ve diğerleri aracılığıyla Irak hükümetine açık tehdit mesajları gönderdiğini’ vurguladı.

İsrail, Nuceba Hareketi'ni Ketaib Hizbullah'tan sonra ikinci endişe kaynağı olarak görüyor ve onu Lübnan'daki Hizbullah ile yakın bağları olan aşırılıkçı bir Şii milis gücü olarak araştırma protokollerine dahil ediyor. Nuceba Hareketi, daha önce İsrail'e yönelik birkaç füze ve İHA saldırısının sorumluluğunu üstlenmişti.

Ürdün sınırından giriş

İsrail ordusu Kuzey Komutanlığı kaynakları, İran'ın Irak'taki vekilleri ve milislerin kapasitelerini güçlendirip desteğini yoğunlaştırmasının ardından sürpriz operasyonlar yapılabileceği konusunda uyardı. Bu aşamada İsrail, Ürdün'e komşu bölgenin kuzeyinde iki bölümde inşa edilmesi planlanan güvenlik duvarının yapımına başlanması gibi, sınır güvenliğini sağlamak için korumayı yoğunlaştırarak çalışıyor.

İlk aşamada çalışmalar, güvenlik bariyerinin yanı sıra kazı ve drenaj işleri ile yol ve caddelerin rehabilitasyonunun da yapılacağı el-Gavar bölgesinde yürütülecek. Ayrıca su, sanitasyon, elektrik, iletişim ve diğer hizmetler için altyapı kurulumu da bu aşamada yer alacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, doğu sınırında ulusal güvenlik ve stratejik kontrolü güçlendirme planının, bakanlığın genel müdürü emekli Tümgeneral Amir Baram'ın liderliğinde bakanlığın stratejisinin merkezi bir parçası olduğunu duyurdu.

Bakanlığın raporuna göre konu bu sistem Savunma Bakanlığı Sınır ve İrtibat Otoritesi Başkanı Tümgeneral Eran Ofir tarafından değerlendirilen entegre bir operasyonel sistemi içeriyor ve güvenlik bariyeri, istihbarat toplama yetenekleri, iletişim, komuta odaları, sensörler, hassas füzeler ve bakım sistemlerini kapsıyor. Ayrıca bu faaliyetlerle paralel olarak, Savunma Bakanlığı ve ordu, sonraki aşamaları planlamaya ve sınır savunması için bir konsept ve bunu gerçekleştirmek için gerekli araçları oluşturmaya devam edecek.

Projenin toplam maliyeti 1,7 milyar dolar olarak tahmin ediliyor ve güney Golan Tepeleri'nden kuzey Eilat'a kadar 425 kilometre uzunluğunda çok katmanlı bir sistemin inşasını içeriyor.

Bakanlık Müsteşarı Tümgeneral Amir Baram’a göre çeşitli cephelerde şekillenen durum ve İsrail'e yönelik artan tehditler, acilen harekete geçmelerini ve doğu sınırındaki stratejik kontrolü güçlendirmelerini gerektiriyor. Tümgeneral Amir Baram, burada sadece bir güvenlik bariyerinden değil, araziye ve değişen tehditlere uyarlanmış esnek ve hareketli güçlerin konuşlandırılmasını ve güvenlik odaklı Siyonist yerleşimlerin teşvik edilmesini içeren entegre, çok katmanlı bir sistemden bahsettiklerini vurguladı.

Zorlukları çoğaltmak

İsrail, Gazze’deki savaşın ikinci yılında Irak'ın İsrail'e karşı mücadelede aktif bir arena haline geldiğini kabul etti, ancak Tel Aviv bunu ciddi bir tehdit olarak görmedi. Bu durum iç cephedeki tehlikeyi iki katına çıkardı ve bu konuyu güvenlik ve askeri kurumların gündeminin en üst sırasına geri getirdi.

İsrail, İran destekli silahlı grupların başını çeken Irak'taki İslam Direniş örgütünün kendisini İran ekseninin ek bir cephesi olarak gördüğünü ve saldırıları ‘Gazze'ye yardım’ olarak nitelendirdiğini öne sürdü. İsrail’e göre Eilat, Ürdün Vadisi ve Golan Tepeleri merkezi hedefler olarak belirlendi. Geçtiğimiz yıl İsrail’deki hedeflere karşı birkaç roket saldırısı düzenlendi, ancak güvenlik güçleri bu cepheyi mevcut aşamadaki zorluklar arasında değerlendirmedi. Söz konusu dönemde iki İsrail askeri öldürüldü, onlarcası yaralandı.

En dikkat çekici olaylar, 2024 yılında Eilat'taki bir deniz üssüne yapılan saldırı ve Eilat limanındaki patlamalar oldu. Saldırılardan birinde, Irak'tan Golan Tepeleri'nin kuzeyine bir İHA ile bomba atıldı. Olayda İsrail ordusundan bir subay ve bir asker öldü. Bunun yanı sıra Irak'tan Eilat Körfezi ve Ürdün Vadisi'ne doğru fırlatılan bir dizi insansız hava aracı da önlendi.

İsrail'in Irak cephesinin yeniden açılmasının tehlikesine ilişkin araştırmaları ve raporlarının ardından Tel Aviv, ABD aracılığıyla Irak'a tehdit mesajları gönderdi ve güvenlik yetkilileri mevcut sükunetin geçici olduğu konusunda uyardı. Söz konusu yetkililere göre milisler, saflarını düzenlemeye ve kendilerini gelişmiş silahlarla donatmaya devam ederek, her an alevlenebilecek kuzeydoğu cephesinde İran'ın bir başka aktif kolunu oluşturuyor.


Lübnan, İsrail'in ateşli mesajlarının baskısı altında

Güney Lübnan'ın Nebatiye kentinde İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 5 Hizbullah savaşçısı için dün düzenlenen cenaze töreninden (AP)
Güney Lübnan'ın Nebatiye kentinde İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 5 Hizbullah savaşçısı için dün düzenlenen cenaze töreninden (AP)
TT

Lübnan, İsrail'in ateşli mesajlarının baskısı altında

Güney Lübnan'ın Nebatiye kentinde İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 5 Hizbullah savaşçısı için dün düzenlenen cenaze töreninden (AP)
Güney Lübnan'ın Nebatiye kentinde İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 5 Hizbullah savaşçısı için dün düzenlenen cenaze töreninden (AP)

Lübnan, kendisini doğrudan müzakerelere ve hükümetini Hizbullah'ı silahsızlandırmaya zorlamayı amaçlayan bir dizi İsrail tehdidiyle karşı karşıya.

Sahadaki gerginliğin artmasıyla eş zamanlı olarak, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, Tel Aviv'den tehditkâr açıklamalar yaptı. Netanyahu, "Lübnan'ın bize karşı yeni bir cephe oluşturmasına izin vermeyeceğiz ve gerektiği gibi hareket edeceğiz" derken, Katz, ordunun Hizbullah'a yönelik saldırılarını yoğunlaştıracağı konusunda uyardı ve Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Başbakan Nevvaf Selam'ı sorumlu tuttu.

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, Kahire'de Selam ile yaptığı görüşmede İsrail'in Güney Lübnan'da işgal ettiği beş noktadan çekilmesi talebini yinelerken, Beyrut'taki bir bakanlık kaynağı, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Hasan Reşad'ın geçen hafta Lübnanlı yetkililerle yaptığı görüşmede, Mısır'ın Lübnan'a yardım etmeye hazır olduğunu ve "zaman kaybından kaynaklanan zararı" vurguladığını belirtti. Kaynağa göre Reşad, "devletin, ABD Başkanı Donald Trump'ı müdahale etmeye ve Gazze'de olduğu gibi İsrail'i güneyden çekilmeye zorlamaya teşvik edecek bir adım atması gerektiğini" tavsiye etti.  


İsrail hapishanesinde Tahran adına casusluk yapmakla suçlananlar için özel bir bölüm

İsrail polisinin 9 Aralık 2024'te İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle gözaltına aldığı bir kişi (Arşiv)
İsrail polisinin 9 Aralık 2024'te İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle gözaltına aldığı bir kişi (Arşiv)
TT

İsrail hapishanesinde Tahran adına casusluk yapmakla suçlananlar için özel bir bölüm

İsrail polisinin 9 Aralık 2024'te İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle gözaltına aldığı bir kişi (Arşiv)
İsrail polisinin 9 Aralık 2024'te İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle gözaltına aldığı bir kişi (Arşiv)

İran Devrim Muhafızları'nın dış operasyon kolu Kudüs Gücü adına casusluk yapmakla suçlanan bir İsrail vatandaşının, İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'i öldürmek için bilgi toplamakla görevlendirildiği iddiasıyla ifşa edilmesinin ardından, çoğu Yahudi olan yaklaşık 40 sanık gözaltına alındı. Bu kişiler, İsrail Cezaevi Hizmetleri'nin "İran Şubesi" olarak adlandırdığı, Nasıra-Tel Aviv yolu üzerindeki Damon Hapishanesi'nde özel bir koğuşa yerleştirildi.

Beerşeba Bölge Mahkemesi'nde dün görülen duruşmada, bu koğuştaki tutukluların Filistinli güvenlik tutukluları gibi muamele gördüklerinden ve seçkin Hamas mensupları gibi mahkemeye çıkarıldıklarından şikayet ettikleri görüldü. Savunma avukatları, kendilerine uygulanan muamelenin değiştirilmesini ve maddi çıkarları uğruna yoldan çıkarılan Yahudi tutuklular olarak insan haklarına saygı gösterilmesini talep etti.

İsrail Başsavcılığı, İranlılara hizmet ederken güvenlik suçları işlediği iddiasıyla, Tiberya kentinden Yahudi vatandaşı olan 23 yaşındaki Yosef Ein-Eli hakkında Merkez Mahkemesi'ne iddianame hazırladı.

Savcılık, Ein-Eli'nin geçen eylül ayında İran istihbarat görevlileri adına casusluk yaptığı ve onların talimatları doğrultusunda güvenlik görevleri yürüttüğü şüphesiyle tutuklandığını belirtti. İddianamede, soruşturma sonucunda sanığın 2024 yılı sonundan bu yana İran istihbaratıyla temas halinde olduğu ve para karşılığında "güvenlik görevleri" yürüttüğünün ortaya çıktığı belirtildi.

İsrail polisi ve Şin Bet (İsrail Güvenlik Ajansı) tarafından yapılan ortak açıklamaya göre şüpheli, İran istihbarat görevlilerinin taleplerini yerine getirerek, çalıştığı Ölü Deniz bölgesindeki oteller hakkında bilgi ve fotoğrafların yanı sıra, geçen haziran ayındaki savaş sırasında İran füze saldırılarının hedefi olan Güney İsrail'deki turistik yerler hakkında bilgi verdi. Bu hizmetler karşılığında 12 bin şekel (yaklaşık 3 bin 600 dolar) aldı.

Sanığı işe alan kişinin, başlangıçta kendisini "Zafer Yolu" olarak tanıtan biri olduğu ve diğerlerinin de ona katıldığı anlaşılıyor. Daha sonra, içlerinden biri kendini İran istihbarat teşkilatından biri olarak tanıttı ve sanıklara, Ein-Eli'nin yerine getirmeyi reddettiği talepleri yerine getirmelerini istemeye başladı. Bu talepler arasında Bakan Itamar Ben-Gvir'in hareketleri hakkında bilgi toplamak, İsrail içinde bir casus hücresi oluşturmak, bir eve bomba atmak, ayrıca İsrail'deki örgütler ve suç örgütleri hakkında bilgi aktarmak, onlara İsrail askerleri hakkında bilgi sağlamak, araçları ateşe vermek ve askeri üslerin içini görüntülemek yer alıyor.

Gazze'ye yönelik savaş sırasında İsrail istihbarat teşkilatının, İran adına çalışan 25 casus hücresinin keşfedildiğini duyurması dikkat çekicidir. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Doğu Kudüs'teki bir Arap hücresi hariç, suçlananların neredeyse tamamı Yahudi idi ve bunların çoğu gerekçe olarak maddi sıkıntı ve açgözlülüğü öne sürerken, birkaçı ideolojik sebeplerden bahsediyordu. Suçlananlar arasında İsrail ordusunda görev yapan askerler de vardı.

Hamas'a çalışan küçük bir çocuk

İsrail Savcılığı, dün, otizm teşhisi konulan ve %100 engelli olduğu tespit edilen Yafalı 14 yaşındaki bir çocuk hakkında "tuhaf" olarak nitelendirdiği bir iddianame hazırladı. Çocuk, "yabancı bir ajanla iletişim kurmak" ve "düşmana bilgi aktarmak" suçlamalarıyla yargılanıyordu.

İddianameye göre, yaklaşık üç hafta önce Batı Şeria'daki akrabalarını ziyaret ederken İsrail ordusu tarafından gözaltına alınan genç, El Kaide bağlantılı kişilerle iletişim kurmuş ve onlar adına istihbarat toplamıştı.

İddianamede ayrıca, küçük çocuğun "Siber Hareket ve Silahlı Cihat" adlı bir Signal grubunun aktif üyesi olduğu ve üyelerinin El Kaide bayrağı altında savaşmaya yemin ettiği belirtildi.

İddianamede, grubun liderinin üyelerine planlı bir operasyon için istihbarat toplamaları talimatını verdiği ifade edildi. Çocuğun, daha önce askeri tesis olarak kullanılan iki binanın fotoğrafını telefonuyla çektiği ve adresleriyle birlikte görevliye ilettiği belirtildi. Ayrıca, video kaydı için hazırlık amacıyla iki konumun videosunu kaydettiği de ifade edildi.

İddianamede, çocuğun grup yazışmalarında, Tel Aviv'deki büyük bir polis karakolunun fotoğrafını çekmeyi ve "Başbakan Binyamin Netanyahu suikastı, intihar saldırısı ve sivillere bıçak veya molotof kokteyli ile saldırılar da dahil olmak üzere terör saldırıları düzenlemeyi" planladığını yazdığı iddia edildi.

Savcılık iddianamede ayrıca, çocuğun Hamas'a katılmaya çalıştığını ve "ev yapımı patlayıcı üretmekle ilgilendiğini" belirtti. İddianamede, "sanığın terör örgütleriyle bağlantılı gruplara katılarak devletin ve vatandaşların güvenliğini bilinçli ve kasıtlı olarak hedef aldığının açık olduğu" kaydedildi.