Lübnan Dağı’nda Hristiyanların evlerine çizilen kurukafalar savaşı hatırlatıyor

Yaşananları kınayan siyasi partiler faillerin ortaya çıkarılıp adalete teslim edilmesini istiyor.

Brih kasabasında Hristiyanlara ait evlerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce kurukafa resimleri çizildi. (Sosyal Medya)
Brih kasabasında Hristiyanlara ait evlerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce kurukafa resimleri çizildi. (Sosyal Medya)
TT

Lübnan Dağı’nda Hristiyanların evlerine çizilen kurukafalar savaşı hatırlatıyor

Brih kasabasında Hristiyanlara ait evlerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce kurukafa resimleri çizildi. (Sosyal Medya)
Brih kasabasında Hristiyanlara ait evlerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce kurukafa resimleri çizildi. (Sosyal Medya)

Lübnan'ın Eş-Şuf bölgesindeki (Cebel-i Lübnan/Lübnan Dağı) Brih kasabasında Hristiyanlara ait evlerin üzerine kimliği belirsiz kişilerce kurukafa çizimleri ve resimleri yapılması halkın Noel gününü kabusa çevirdi. Aktivistler tarafından sosyal medyada paylaşılan bu çizimlerin görüntüleri, siyasi ve kamuoyu düzeyinde bir huzursuzluk dalgasının fitilini ateşledi. Siyasi partiler ve güçler aynı tutumu sergileyerek, mezhepçiliğe prim vermemek ve savaş sayfasını kapatan Lübnan Dağı’ndaki atmosferde gerginliğe yol açmamak adına güvenlik güçlerine failleri tespit etmeleri çağrısında bulundular.
Durumu kontrol altına almak için harekete geçen Brih Kaymakamlığı yaptığı açıklamada, “Brih kasabasına dönüldüğü ve bununla ilgili ulusal uzlaşmanın sağlandığı 2014'ten bu yana kasabamız istikrarın ve tüm kesimler arasındaki bir arada yaşama duygusunu yaşıyordu” ifadelerine yer verdi. ‘Yaşananların bireysel mi yoksa ortalığı karıştırmak için mi yapılıp yapılmadığına ilişkin gerçeği ortaya çıkarıp nerede ve nereye bağlı olursa olsun failin hesaba çekilmesi için mevzunun diğer güvenlik güçleri ile yakından takip edildiğini’ vurguladı.
Lübnan İlerici Sosyalist Partisi’nin (PSP) Brih ve civarından sorumlu üyesi Süheyl Ebu Salih ‘kasaba sakinlerinin olayı geride bıraktıklarına dair göstergeler ışığında olayın, bu kasabadaki ortak yaşam modelini yeniden kanıtladığını’ belirtti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘halkın, bu çizimlerin arkasında kim varsa Brih'in Hıristiyan ve Dürzi halkına zarar vermeye çalıştığından emin olduğunu, Hıristiyan ve Dürzi kesimin bu olaydan etkilenmediğini ve etkilenmeyeceğini, ancak adaletin yerini bulmasını ve fail kim olursa olsun cezalandırılmasını istediğini’ söyledi. Süheyl Ebu Salih açıklamasının devamında “Kasabadaki atmosfer sakindi ve halen de öyle. Brih halkını her zaman iyi günde ve kötü günde birleştiren atmosfer ve kutlamalarla herkes Noel ve Yeni Yıl sevincini yaşıyor” ifadesini kullandı.
Lübnan Dağı’nda aktif siyaset yürüten partiler, bu mesajın ciddiyetini ve boyutunu sezerek, konunun yargı ve emniyetin eline bırakılmasında hemfikir oldular. Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin bir üyesi milletvekili Pierre Bu Assi, güvenlik servislerini ‘faillerin kimliklerinin tespitini ve tutuklanmasını hızlandırmaya’ çağırdı. Milletvekili, Şarku'l Avsat'a şu açıklamada bulundu:
“Bu eylem, sabote etmeyi, gerginlik çıkarmayı ve Lübnan Dağı’nın içinden çıktığı ve bir daha geri dönmeyeceği kaos ortamını yeniden yaratmayı amaçlıyor. Olay gerginliğe yol açmayacak ve Brih'teki insanlar birbirleriyle olumlu bir şekilde etkileşimde kalmaya devam edecek. Ancak aynı zamanda, yargının gereğini yapmasında ısrar ediyoruz çünkü olay Brih ve Lübnan Dağı’nın güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit teşkil ediyor.”
Hıristiyan ve Dürzilerin yaşadığı Brih kasabası Eş-Şuf bölgesinde yer alıyor. Burası, kasaba halkının uzlaşmasıyla Hristiyanların dönüşünün 17 Mayıs 2014'e kadar ertelendiği tek kasaba. Söz konusu uzlaşma Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai ve PSP Başkanı Velid Canbolat’ın gözetiminde yapılmıştı.
PSP Başkanı Genel Sekreteri Zafer Nasır partisinin ‘tüm güvenlik güçlerine hızla hareket etmeleri ve kınama sebebi olan bu eylemi basite almamaları çağrısında bulunduğunu’ vurguladı. Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda ‘olayı kontrol altına almak ve Lübnan Dağı’nın uzlaşmasına zarar verecek partizan veya mezhepsel bir boyuta evrilmesini önlemek için, partinin Lübnan Dağı'ndan sorumlu yetkilisi Ömer Gannam ile Güçlü Cumhuriyet Bloğu'ndan milletvekili George Advan ve Güçlü Lübnan Bloğu'ndan milletvekili Gassan Atallah (eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a sadık) arasında bir görüşme gerçekleştiği’ bilgisini paylaştı.
Bu olay, PSP ile Avn’ın hareketi arasında, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin siyasi görüş farklılıklarının olduğu bir zamanda yaşanıyor. Zafer Nasır, ‘gerek uzlaşmayı baltalamak, gerek Lübnan Dağı’ndaki istikrarı bozmak, gerekse partiler arasındaki ihtilaflar üzerine oynamak isteyenler olsun, Lübnan Dağı’nın güvenliğine karşı pusu kuran çok fazla kişi olduğundan tüm ihtimallerin göz önünde bulundurulması’ çağrısında bulundu. Soruşturma neticelenmeden hemen bir sonuca varmamayı tercih ettiği için ‘esas meselenin, tüm siyasi taraflarla Lübnan Dağı’nın uzlaşmasının kalbini korumak ve kimsenin bu stratejik seçeneği baltalamasına izin vermemek’ olduğunu kaydetti.
Güçlü Lübnan Bloğu’ndan milletvekili Ferid el-Bustani, Şarku’l Avsat’aığı açıklamasında soruşturma sona ermeden herhangi bir tavır göstermekten ve çıkarımda bulunmaktan kaçınmayı tercih ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu eylem kabul edilemez. Bunu kim yaparsa yapsın, Lübnan Dağı’nda ve ülkede sivil barışı tehlikeye atıyor (...) Kimsenin kaos çıkması ve bir arada yaşamın bozulması gibi bir isteği ya da bundan bir çıkarı yok. Bu yüzden, güvenlik birimleri failleri ve bunların arkasındakileri hızlı bir şekilde tespit etmelidir.”
Demokratik Buluşma Bloğu'ndan (sosyalist) milletvekili Bilal Abdullah Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Lübnan Dağı’nda gerçek uzlaşma ve bir arada yaşama olgusu çocukça uygulamalarla ve çevremizden uzak sloganların hatırlatılmasıyla bozulamaz” dedi.
Lübnan Kuvvetleri Partisi'nin Başkan Yardımcısı milletvekili George Advan'a gelince; 'Brih'te yaşananların, güvenlik, istikrar ve huzurun hüküm sürdüğü Lübnan Dağı'nda hakim olan genel iklimi yansıtmadığını' söyledi. Olayın 'genel bağlamın dışında geldiğini ve Brih ve Lübnan Dağı'ndaki huzurlu yaşamı bozamayacak kötü niyetli kişiler tarafından yapıldığını' vurguladı.



Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
TT

Irak Güvenlik Konseyi'ne: İsrail çatışmayı genişletmek için iddia ve bahaneler üretiyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırılardan (Reuters)

Irak Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Sekreteri, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) İsrail'in “tehditlerine” ilişkin mektuplar gönderdiğini bildirdi.

Irak Haber Ajansı tarafından aktarılan açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “bölgede devam eden şiddeti durdurmasını ve tehditlerine son vermesini” talep ettiği belirtildi.

İsrail'in “çatışmayı genişletmek amacıyla bölgede iddialar ve bahaneler yarattığı” belirtilen açıklamada, Irak'ın Güvenlik Konseyi'ne başvurmasının “Konsey'in uluslararası barış ve güvenliğin korunmasındaki rolünü yerine getirme isteğinden kaynaklandığı” ifade edildi.

Açıklamada ayrıca Irak'ın “hava sahasının komşu bir ülkeyi hedef almak üzere kullanılması konusunda itidalli davranmaya istekli olduğu” vurgulandı.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin dün yaptığı açıklamada, Bağdat'ın İsrail'den “açık bir tehdit” aldığını duyurdu. Resmi haber ajansına göre Hüseyin, Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinde düzenlenen “Amerikan Üniversitesi Forumu” sırasında yaptığı konuşmada, “silahlı kuvvetlerin Irak topraklarından yapılacak herhangi bir saldırıyı önlemek için Başbakan'dan emir aldığını” ve ülkesinin “savaş istemediğini, tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalıştığını” vurguladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar daha önce BMGK başkanına bir mektup göndererek, İran yanlısı silahlı grupların Irak'taki faaliyetlerinin ele alınması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunmuş ve Irak hükümetinin kendi topraklarında ya da topraklarından yapılan her türlü eylemden sorumlu olduğunu söylemişti.