Mısır ruble karşılığında buğdayla dolar baskısını hafifletebilecek mi?

Moskova, tedbiri Ankara ile birlikte uyguladıktan sonra Kahire ile ilgili prosedürü incelemeyi planlıyor.

Rusya, Tbiliskaia köyü yakınlarındaki buğday hasadı (Arşiv-AFP)
Rusya, Tbiliskaia köyü yakınlarındaki buğday hasadı (Arşiv-AFP)
TT

Mısır ruble karşılığında buğdayla dolar baskısını hafifletebilecek mi?

Rusya, Tbiliskaia köyü yakınlarındaki buğday hasadı (Arşiv-AFP)
Rusya, Tbiliskaia köyü yakınlarındaki buğday hasadı (Arşiv-AFP)

Rusya üzerindeki ekonomik baskının artmasının ardından Rusya Merkez Bankası, uzmanların iki ülke arasındaki ithalat ve ihracat sürecinde "olumlu" bulduğu Mısır poundu (bir pound 2,2 Rus rublesi) dahil olmak üzere yeni para birimlerini sepetine dahil etme eğiliminde.
Moskova'dan gelen yeni açıklamalar, özellikle Mısır'ın dünyanın en büyük ithalatçılarından biri olduğu ve Rusya'nın büyük miktarlarda ihraç ettiği buğdayla ilgili olarak Mısır Poundu (Mısır Lirası) ve ruble ile işlem yapma eğilimini güçlendirdi.
Şarku'l Avsat'a konuşan ekonomistler, Mısır'ın buğday ithalatını ruble üzerinden gerçekleştirmesinin, Mısır Merkez Bankası'nın dövizi serbestleştirme kararları nedeniyle geçtiğimiz haftalarda tarihi yükselişe geçen (ABD doları 29,8 Mısır cüneyhine yükseldi) "ABD doları üzerindeki baskıyı azaltacağına" inanıyor. Mısır, dünya genelindeki ülkeler arasında Rus buğdayı ithalatında en büyük paya sahip.  Mısır, Kamu Seferberlik ve İstatistik Merkezi Ajansı tarafından geçtiğimiz mart ayında yayınlanan resmi verilere göre yıllık toplam ihtiyacının yüzde 69,4'ünü Rus buğdayından karşılıyor.
Rusya Başbakan Yardımcısı Victoria Abramchenko, Russia Today’de pazar günü yer alan açıklamalarında, ülkesinin henüz yerel para biriminde uluslararası anlaşmalara geçmediğini, ancak Mısır ile ticari faaliyetlerin ruble ile yürütülmesini incelediğini dile getirdi. Abramchenko, “Geçtiğimiz aralık ayında Türkiye'ye tahıl tedarik etme deneyiminin başarısından sonra Rusya Merkez Bankası’nın, Mısır da dahil olmak üzere para birimleri listelenen dokuz ülke ile bu uygulamayı genişletme mekanizmasını incelediğini” belirtti.
Ayn Şems Üniversitesi Ekonomi Profesörü Dr. Yumna el-Hamaki, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Rusya Merkez Bankası’nın adımını takdir ettiğini ve beklenen bir ekonomik atılım olduğunu söyledi.
Hamaki, “Mısır ile Rusya arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor ki bunun, iki ülkenin büyüklüğü ve iş birliği fırsatlarıyla karşılaştırıldığında yetersiz bir rakam olduğunu görüyorum. Rusya Merkez Bankası'nın kararı, Mısır için özel önemine rağmen buğday sistemine sadece iyi şeyler getirmekle kalmayacak, aynı zamanda daha az hayati olmayan diğer alanları da içeren ekonomik iş birliğine kapı aralayacak. Rus rublesi cinsinden buğday ithal etmek, Mısır'a döviz sağlayarak nakit rezerv krizini çözer” değerlendirmesinde bulundu.
Hamaki, Mısır ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin eşit anlaşmalar politikası yoluyla derinleştirilmesinin, Rusya Merkez Bankası’nda Mısır para birimini benimsemenin en önemli sonuçlarından biri olacağını düşünüyor. Hamaki, ayrıca “İki ülke arasındaki ticaret, Rusya'nın Mısır mahsullerinden ihtiyaç duyduğu gıda maddelerini içerecek şekilde buğdayın ötesine geçebilir. Öte yandan Mısır'ın Rusya'nın kimya endüstrileri, uçak, madencilik ve diğer alanlarda başardıklarına ihtiyacı var” dedi.
Ruble karşılığında buğday ithal edilmesi teklifi yeni değil, daha önce 2015 yılında Mısır tarafından dile getirildi. Dönemin Sanayi Bakanı Munir Fahri Abdunnur'un Rus haber ajansı TASS’a yaptığı açıklamalara göre, gerçekten de Mısır, buğday tedarik etmek için dolar yerine ruble cinsinden kredi almayı planlamış, ancak herhangi bir neden açıklanmaksızın plan askıya alınmıştı.
Öte yandan Mısır Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Mustafa Ebu Zeyd, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada “Mısır'ın Rus buğdayı ithalatında Mısır pounduna güvenmesi tüm Mısır ekonomisine gölge düşürür. Dolara bağımlılığın azaltılması, küresel ekonomik kriz sona erene kadar Mısır'ın stratejik buğday ihtiyacını güvence altına alacak olan sorunsuz bir buğday ithalatı akışı sağlayacaktır. Sadece bu da değil, Mısır para birimini benimseme adımı, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının dayattığı ekonomik yaptırımlardan muzdarip olması ışığında, Rusya'ya Mısır ihracatına bağımlılığı artırmaya teşvik edecek olan ticaret alışverişini derinleştirecektir” ifadelerini kullandı.
Krizin bu ekonomik çözümleri ürettiği doğrudur, ancak ekonomist olan Dr. Mustafa Bedra, 1970’li yılların ortalarından önce yürürlükte olan bir sisteme geri döndüğümüzü düşünüyor. Bedra Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “ABD dolarının küresel para birimi olarak kabul edilmesinden önce, özellikle petrol fiyatlarının belirlenmesinde ülkeler arasında yapılan tüm alışverişler, (mali hesap mutabakatı) olarak bilinen yöntemle, her ülke için yerel para biriminde gerçekleştiriliyordu. Örneğin Mısır nasıl Rus buğdayına bel bağlıyorsa, Rusya da Mısır turizm sektörü için en önemli ülkelerden biri. Mali hesap mutabakat sistemi takip edilerek iki ülke arasındaki işlemler değişim değeri belirlenip mali değere dönüştürülerek sorunsuz bir şekilde yürütülüyor” şeklinde konuştu.
Ancak Bedra, ruble karşılığında buğday kararının başarısının, Rus ve Mısır merkez bankaları arasında henüz açıklanmayan tanıma mekanizmalarına bağlı olduğuna işaret etti.
Yakın gelecekte Mısır ve Rusya'yı bir araya getirebilecek ileriye dönük ekonomik ilişkilere dikkat çeken Mısırlı Ekonomist, “Yerel para birimine dayalı ticari takas sisteminin etkinleştirilmesi durumunda bu hareket sadece Mısır için en önemli stratejik emtia olan buğdayı gölgede bırakmayacak, Mısır ile Rusya arasındaki en büyük nükleer projeyi (Dabaa tesisi) ve Süveyş Kanalı ekonomik bölgesini ve bir serbest ticaret anlaşması imzalama ve Rusya'ya bir alan tahsis etme olasılığını da içerecek” değerlendirmesinde bulundu.



Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.