Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall, Şarku’l Avsat’a konuştu: Libyalı liderler ülkelerini yüzüstü bıraktı… Paralı askerler hızla sınır dışı edilmeli

Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall (Twitter)
Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall (Twitter)
TT

Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall, Şarku’l Avsat’a konuştu: Libyalı liderler ülkelerini yüzüstü bıraktı… Paralı askerler hızla sınır dışı edilmeli

Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall (Twitter)
Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall (Twitter)

Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall, Libya Temsilciler Meclisi (TM) ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasında yapılan görüşmelerin ‘başarısı için daha fazla siyasi oluşumun katımlıyla’ kapsamının genişletilmesi çağrısında bulundu. Bunun siyasi ve yasal engellere odaklanılmasıyla yapılması gerektiğine dikkati çeken Büyükelçi Hurndall, “Artık Libyalı liderlerin ülkelerini yüzüstü bıraktıkları ortada. Kendi çıkarları yerine Libya’nın çıkarlarını öncelediklerini gösteren gerçek bir eyleme imza attıklarını görmek isterim” ifadelerini kullandı. İngiliz Büyükelçi, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy’in de Libya’nın Bağımsızlık Günü kutlamaları sırasında Libyalı liderleri ülkelerinin çıkarlarını öncelemeye çağırdığını hatırlattı.
Büyükelçi Hurndall, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, mevcut ilerlemeyi engelleyen temel sorunları ele almanın önemini vurgulayarak, “Bu ancak tüm tarafların beklenen seçimlerin sonuçlarını kabul etmeye ne ölçüde kararlı olduklarıyla ve kaynakların nasıl dağıtılıp kullanılacağıyla ilgili bazı sorular yanıtlanarak yapılabilir” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Hurndall, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Libyalı liderler ilerleme kaydedemedikçe Libya halkı kaybediyor. Halk devriminin üzerinden on yılı aşkın bir süre geçti. Libya artık imrenilecek doğal ve insan kaynaklarından yararlanarak gelişmeli, eğitim ve sağlık alanlarında küresel bir rakip olmalıdır. Siyasi bir çözüm bu potansiyeli açığa çıkaracaktır.”
Birleşik Krallık ve Batılı müttefiklerinin, Abdulhamid ed-Dibeybe başbakanlığındaki geçici Ulusal Birlikte Hükümeti (UBH) görevden alınması gerektiği anlamına gelen; Libya'da seçimlerin yapılmasını sağlayacak yeni bir hükümet kurulması gerektiğine dair söylemlerine değinen İngiliz Büyükelçi, “Şu anda herhangi bir tutum değişikliğinin bu sorunları çözmesi pek olası değil. Libya’nın sadece bugününe değil, geleceğine odaklanarak tüm tarafların bir uzlaşıya varması öneriliyor” dedi.
Bunun bölünmelerin ve güvensiz bir ortam yaratan çatışmaların gölgesinde zor olduğunu bildiğini söyleyen Büyükelçi Hurndall, “Ama sonuçta imkansız değil. Libya’daki siyasi çıkmaz da aşılamaz değil. Libyalı liderlere birçok kez söylediğim gibi istedikleri takdirde seçimlerde aday olacak isimlerde aranan kriterler de dahil olmak üzere tüm sorunlara çözüm bulabilirler” şeklinde konuştu.
Büyükelçi Hurndall, İngiltere ve Batılı müttefiklerinin Libya’daki ‘siyasi süreci engelleyenlere’ baskı yapmak için yaptırım silahını kullanmada başarısız olması konusunda, Libya'da son yıllarda yaşanan istikrarsızlığın uluslararası aktörler tarafından kullanıldığını ve Libya’nın başkalarının çıkarları için kullanılan bir sahaya dönüştürüldüğünü belirterek, “Ama bence uluslararası toplum artık, daha istikrarlı, uyumlu ve refah için bir Libya'nın herkesin çıkarına olacağının farkında” ifadelerini kullandı.
İngiliz Büyükelçi, şunları söyledi:
“Libya'nın Birleşik Krallık ile güvenlik, iklim değişikliği ve yasadışı göç gibi ortak sorunlar üzerinde birlikte çalışabileceğimiz bir müttefik olmasını istiyoruz. Diğer ülkelerin büyükelçilerinden birçoğunun da bunu istediğine inanıyorum.”
BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2571 sayılı kararı çerçevesinde Libya'daki siyasi geçiş sürecini engellediği tespit edilecek kişilere yaptırımlar uygulanabileceğine işaret eden Büyükelçi Hurndall, “Gerekirse bu seçenekleri araştırmaya hazırız” dedi.
İngiliz Büyükelçi, “Ayrıca, tüm tarafları, ülke genelinde her yaştan ve kesimden Libyalılar ile yapacağım görüşmelerle barışçıl bir şekilde siyasi diyalog sürecine girerek kazanacakları bir şeyler olduğunu görmeye cesaretlendirmek için olumlu bir yaklaşım benimsemek istiyorum. Bence onlar da bunu görmek istiyorlar” diye konuştu.
Büyükelçi Hurndall, uluslararası toplumun Daha istikrarlı ve barışçıl bir Libya'yı desteklemek için elinden gelenin en iyisini yaptığını, ancak bunun Libyalı liderlerin ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklarla mücadele etme ve egemenliğini geri kazanma konularındaki sorumluluklarını ortadan kaldırmadığını vurguladı.
Hurndall, Libya tarafından ülkedeki silahlı taraflara silah tedarikinin durdurulmaması konusunda Londra ve başta Washington olmak üzere Batılı müttefiklerine yapılan eleştirilerle ilgili bir soruya, “Silah ambargosunu uygulamak BM’ye üye olan tüm ülkelerin sorumluluğu. Biz de tüm BM üyelerinin bunu yapmasını bekliyoruz” yanıtını verdi.
Aynı şeyin Libya’daki yabancı unsurların ve paralı askerler için de geçerli olduğunu söyleyen İngiliz Büyükelçi, “Yabancı unsurların ve paralı askerlerin Libya’daki varlığı da silah ambargosunun ihlalidir ve hızla ülkeden sınır dışı edilmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Birleşik Krallık’ın sadece Libya'da değil, bölgede de siyasal İslam'a karşı önyargılı olduğu eleştirilerini reddeden Büyükelçi Hurndall, “Bu doğru değil” dedi. Ülkesinin Libya'da belirli bir ideoloji yayma gibi çabası olmadığını söyleyen İngiliz Büyükelçi, aksine ülkesinin mevcut krizden bir çıkış yolu bulmak için tüm tarafları siyasi diyaloga girmeye teşvik ettiğini belirtti.
Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir ile yaptığı görüşmelerin arka planında İngiltere’nin ‘çıkarları ve hedefleri’ olduğuyla suçlamaları da reddeden Büyükelçi Hurndall, “Merkez Bankası, ülkenin istikrarı ve refahı konularında hayati bir rol oynayan önemli bir kurumdur. Bu yüzden İngiltere Büyükelçiliği Merkez Bankası ile iyi ilişkilerini sürdürmektedir” yorumunda bulundu.
İngiliz Büyükelçi, sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkenin kurumlarıyla ilgileniyoruz, şahıslarla hiçbir çıkarımız söz konusu değil. Onlarla Libya’daki diğer kurumlardan ne daha fazla ne de daha az ilgileniyoruz.”
Öte yandan, mali yolsuzluk vakalarını araştırmak, bu tür olaylara karışan bazı kişiler hakkında soruşturma başlatmak ve kaçırdıkları paranın ülkeye geri getirilmesi için Libya Denetim Bürosu gibi kurumlarla birlikte çalıştıklarını söyleyen Büyükelçi Hurndall, “İngiltere’de bir mahkeme, geçtiğimiz Aralık ayında, yedi yıllık bir soruşturmanın ardından Libya Varlık Fonu’nu 8,45 milyon dolar zarar uğratan ve dolandırıcılıkla suçlanan üç fon yöneticisi hakkında hapis kararı verdi” dedi.
Rusya’nın Ukrayna’ya işgal etmesinden kaynaklanan küresel kıtlık nedeniyle Libya'nın küresel enerji piyasalarındaki rolünün çok önemli hale geldiğine dikkati çeken İngiliz Büyükelçi, son dönemde Libya’daki aşiretlerin liderleriyle yaptığı görüşmeleri savunmuş ve bu görüşmeleri görevi gereği yaptığını söylemişti. Büyükelçi Hurndall, “Büyükelçi olarak görevim, mümkün olduğu kadar çok Libyalıyı dinlemek ve onların bakış açılarını, umutlarını ve karşılaştıkları zorlukları anlamak. Ancak bu şekilde onların özlemlerini karşılayan bir siyasi süreci ve istikrarı destekleyebiliriz. Görüştüğüm taraflara aşiret liderlerinin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin ve gençlik hareketlerinin temsilcileri de dahil ve bu görüşmeleri yapmaktan gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.
Londra’nın yasadışı göç ve terörizm gibi önemli ortak sorunlar ve zorluklar konusunda Libyalılarla omuz omuza daha fazla çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini belirten Büyükelçi Hurndall, iki ülke arasında terör eylemleriyle ve organize suçlarla mücadelede ortak çalışma programlarının uygulandığını, bunun yanında patlayıcı maddelerin ya da savaş kalıntılarının imhası ile ilgili kuruluşlara ve gerginliği ve çatışmayı önlemek için çalışan sivil toplum kuruluşlarına destek verildiğini söyledi.



Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
TT

Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)

Eski Sudan Başbakanı ve Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) Başkanı Abdullah Hamduk, Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) İkinci Komutanı Korgeneral Abdurrahim Daklu ile geçen ay Bahreyn’in başkenti Manama’da varılan anlaşmayı ‘doğru yolda atılmış olumlu bir adım’ olarak nitelendirdi. Hamduk, Manama’nın Cidde Platformu görüşmelerine entegre olduğunu söyledi. Ancak buna, Afrika kıtasında Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Afrika Birliği’nin (AfB) gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin eşlik etmesini şart koştu.

Hamduk, AfB zirvesinin oturum aralarında, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da Şarku’l Avsat ve sınırlı sayıda yerel gazeteciye röportaj verdi. Zirvede, Ekim 2021 darbesinin ardından üyeliğinin dondurulması nedeniyle Sudan yer almadı. Bu bağlamda Hamduk, pazar günü sona eren zirvedeki varlığının ona çok sayıda Afrikalı lider ve kıta dışından liderle görüşme fırsatı verdiğini söyledi.

Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)
Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)

Manama anlaşması

Ordu ile HDK arasındaki Manama Anlaşmasına ilişkin yorumunda Hamduk, yaşananların ‘Cidde müzakere platformunun genişletilmesi’ olarak değerlendirildiğini söylerken, müzakerelerin Suudi Arabistan Krallığı ve ABD tarafından kolaylaştırılmasının ardından Manama’nın, bunlara Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i de eklediğini dile getirdi.

Hamduk, Genelkurmay Başkanı Yardımcısı ile Hızlı Destek arasında Manama’daki anlaşmayı ‘doğru yönde atılmış olumlu bir adım’ olarak değerlendirdi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Manama Platformu’nun çabaları devam ederse, çatışmaların ve ateşlerin durdurulması aşamasına ulaşırsa ve insani yardımların ulaştırılması kolaylaşırsa vatandaşların acılarının hafifletilmesinin yolu açılacaktır” dedi.

Hamduk, müzakere sürecinin başarısı için IGAD ve AfB’nin gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin yürütülmesini şart koştu. Aynı şekilde “Siyasi süreç uzun süredir ertelendi. Belki de krize askeri bir çözümün bulunmadığı ve siyasi aktörleri ve tüm demokratik güçleri bir araya getiren siyasi sürecin öneminin olmadığı bir ortamda bu gecikme, Sudan sorununun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.

Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)
Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)

Eski Sudan Başbakanı, görüştüğü liderlere Sudan savaşı ve krizinin askeri bir çözümü olmadığına ikna olunması gerekliliğine vurgu yaparak, onları krizi müzakere yoluyla çözecek siyasi süreci desteklemeye çağırdı. Abdullah Hamduk, “Kuruluş konferansını, geçiş anayasasını, geçiş düzenlemelerini ve Sudan’ın birliğinin ve tek ulusal ordunun onaylanmasını, geçiş dönemi adaletini, demokratik sivil dönüşümü, cezasız kalmamayı, hesap verebilirliği ve diğerlerini içeren ilkeler topluluğu üreten bir istişare toplantısıyla sonuçlanan bir dizi mekanizmadan oluşmuş yol haritası eşliğinde, onlarla birlikte krizi tanımlamaya, Tekaddüm koalisyonunun krize çözüm bulma vizyonunu sunmaya odaklandık” açıklamasında bulundu.

Krizin köklerine değinmek

Zirvede Afrikalı liderler ve katılımcılarla yaptığı görüşmede Hamduk, Sudan krizinin köklerine değinilmesinin ve savaşların sonsuza kadar durdurulmasının önemine dikkati çekerek, “Nisan savaşı, Sudan’daki ilk savaş değil. Bunun son savaş olması için tüm meseleleri ele almalıyız” dedi.

Eski Başbakan, görüştüğü liderlerle ülkenin tanık olduğu felaket insani durumu da ele aldığını ifade ederken, “İstatistiklere göre 25 milyon Sudanlı, savaş ve tarım sezonunun başarısızlıkla sonuçlanması sonucunda kıtlığa maruz kalıyor. Sudanlıların acılarını hafifletmek için uluslararası topluma Çad, Etiyopya ve Güney Sudan’dan insani yardımların Sudan’ın çeşitli sınırlarına girmesine izin vermeleri çağrısında bulunduk” şeklinde konuştu.

Abdullah Hamduk, konuşmasında bölgede tanık olunan siyasi çalkantılara ve güvenlikteki akışkanlığa da değindi. Bu bağlamda “Gazze’deki savaşın yanı sıra Kızıldeniz’de de çatışmalar yaşanıyor. Bölge çok şiddetli bir kutuplaşma durumuna sahne oluyor. Bu çatışmaya doğrudan müdahale, kutuplaşma durumunu artıracaktır” diyen Hamduk, “Tüm komşu ülkelerle iletişim kurarak ve müzakere edilmiş siyasi çözümlere öncelik vererek doğru yönde ilerlediğimizi umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)
Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)

Eski Sudan Başbakanı, Tekaddüm koalisyonunun komutanlığıyla görüşme talebine ve Hızlı Destek liderliğiyle Addis Ababa Bildirgesi’ni imzalamasına da değinirken, “Çatışmayı durdurmak için savaşın her iki tarafına da mesajlar gönderdik. Hızlı Destek Kuvvetleri liderliği yanıt verdi. Onlarla Addis Ababa’da bir araya geldik ve bildirgeyi imzaladık. Bu, Tekaddüm tarafından önerilen yol haritasında belirtilenlerin çoğuyla tutarlıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Orduyla sürekli iletişim

Hamduk ayrıca, genelkurmay başkanlığıyla toplantı yapmak için temasının kesilmediğini ve kendisiyle son temasının iki hafta önce olduğunu söylerken, “Ancak henüz nihai bir karara varıp toplantı tarihini belirlemedik. Ama hızlı ve ivedi bir şekilde onlarla bir araya gelmeyi umuyoruz. İki tarafla olan iletişimimiz sırasında, müzakere için sağlıklı bir ortam yaratmak amacıyla düşmanca söylemlerin kontrol altına alınmasının önemini vurguladık” dedi.

Ordunun toplantının geçici başkent Port Sudan’da yapılması talebiyle ilgili olarak ise Abdullah Hamduk, “Sudan’ın herhangi bir yerinde ordu komutanlarıyla görüşmemizde herhangi bir sorun yok. Ancak onlara tüm ülkenin savaş halinde olduğunu ve Sudan Limanı’ndaki genelkurmay başkanlığının varlığının koşulların anormal olduğunu doğruladığını ve bu durumdan ziyade eşitlik ve özgürlük konusunu ele almamıza imkân veren bir atmosferde buluşmamız gerektiğini söyledik. Bu durum, şu anda Sudan’da mevcut değil” dedi.

Tekaddum’un ordu liderleriyle görüşme konusundaki istekliliğini yineleyen Hamduk, “Bu konunun amacı, savaşın durdurulmasını hızlandırmak ve Sudan halkının acılarına son vermektir. Formalitelerin savaşın durdurulmasına izin vererek ya da yardımcı olarak bu iletişimin sağlanmasına engel olmayacağını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Addis Ababa Bildirgesi hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak ise Hamduk, anlaşmada öngörülen pratik hususların, özellikle de 451 savaş esirinin serbest bırakılması vaadinin uygulanmasının önemini vurguladığını söyledi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Hızlı Destek liderliği, mahkumları serbest bırakmaya hazır olduğunu belirtti. Ancak Kızılhaç’ın ülkeyi terk etmesi sorunuyla karşı karşıya olduğunu, daha önce de Kızılhaç aracılığıyla benzer açıklamaların yapıldığını ifade etti. Kızılhaç’ın yokluğu, bildirgede öngörülen tutukluların serbest bırakılmasının tamamlanmasını engelledi” ifadelerini kullandı.

Tekaddum’un karşı karşıya olduğu zorluklar

Abdullah Hamduk, Tekaddum koalisyonunun çalışmalarının ve genişlemesinin karşı karşıya olduğu zorlukları kabul ederken, “Ancak Mısır’da başlangıçta Arap Sosyalist Baas Partisi ve Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ile görüştük. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile ortak eylem gündemi için teknik bir komite oluşturulması konusunda anlaştık. Platform ve Koordinasyon Sekreterliği gibi diğer gruplarla da görüştük” dedi.

Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)
Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)

Hamduk, açıklamalarının Abdulaziz el-Hillu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi, Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi, Komünist Parti, Arap Sosyalist Baas Partisi, Federal Parti ve Dr. Ali el-Hac liderliğindeki Halk Kongresi’ne yönelik olduğunu söyledi. Ayrıca, sonuçların çoğunlukla olumlu olduğunu ve şu anda ortak işbirliği olanaklarını birlikte incelediklerini ifade etti.

Abdullah Hamduk, temasa geçilen güçlerin çoğunun demokratik güçlerin birliğine ve ortak eyleme istekli olduklarını ifade ettiğini vurgularken, “Ancak koalisyon çalışmalarının devam edebilecek ve ayakta durabilecek temeller üzerine inşa edilebilmesi için sabır ve aceleci sonuçlara varılmaması gerekir” dedi.

Eski Başbakan, siyasi ve sivil güçlere, ‘Tekaddum koalisyonuna katılmak, Tekaddum üyeliği olmadan ortak çalışmak ve son seçenek olarak da gelecek ayki Tekaddum kuruluş konferansı çalışmalarına veya Tekaddum’un düzenlemeye başladığı çalıştaylara katılmak’ olmak üzere savaşı durdurma yolunda üç ortak eylem önerdi.