Libya Devlet Yüksek Konseyi’nden yerel ve uluslararası taraflara krizin çözümünü engelleme suçlaması

Libya Genelkurmay Başkanı Haddad, Trablus'taki BM misyonu heyetiyle bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya Genelkurmay Başkanı Haddad, Trablus'taki BM misyonu heyetiyle bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Libya Devlet Yüksek Konseyi’nden yerel ve uluslararası taraflara krizin çözümünü engelleme suçlaması

Libya Genelkurmay Başkanı Haddad, Trablus'taki BM misyonu heyetiyle bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Libya Genelkurmay Başkanı Haddad, Trablus'taki BM misyonu heyetiyle bir araya geldi. (Ulusal Birlik Hükümeti)

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, bölgesel ve uluslararası tarafları ülkedeki siyasi krizin çözümünü engellemekle suçladı. Söz konusu tarafların kimler olduğunu belirtmeyen Mişri, diğer yandan da Temsilciler Meclisi ile ertelenen başkanlık ve milletvekilliği seçimleri için anayasal zeminde anlaşılmasını engelleyen bir güvensizlik bulundupunu vurguladı.

Çarşamba akşamı televizyonda açıklamada bulunan Mişri, Temsilciler Meclisi ile görüş ayrılığının bir veya iki noktayla sınırlı olduğunu belirtti. Ancak Temsilciler Meclisi'nin çifte uyrukluların başkanlık seçimlerine adaylığı konusunda anlaşmaya niyetli olmadığı bilgisini verdi.
Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih’i anayasa taslağı referandumu engellemekle suçlayan Mişri, kendisi hakkında mahkeme kararı verildiğini belirterek “Herhangi bir karar vermeden göreve başlıyor” dedi. Seçimleri düzenlemekle görevli organı denetleyen kişi gayrimeşru olması halinde seçimlerin nasıl düzenleneceğini sorguladı.

Ülkenin doğusunda konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı General Halife Hafter’ın seçimlerin yapılmasını engelleyebilecek tek kişi olduğunu söyleyen Mişri, başkanlık seçimleri adayının görevinden istifa etmesi konusunda Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile anlaştıklarını belirtti. Hükümette herhangi bir pozisyona aday olmayacağı, anayasal taslak üzerindeki anlaşmazlık çözülür çözülmez istifasını sunacağı sözünü veren Mişri, taslağın seçilmiş başkana ordunun en yüksek komutanı ve hükümet kurma yetkisini, ayrıca Temsilciler Meclisi'ni ve Devlet Yüksek Konseyi’ni feshetme yetkilerini vereceğini kaydetti.  
Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi üyeleri, Trablus'ta iki milletvekilinin huzurunda yaptıkları açıklamada, istikrarı sağlama ve parlamento ve başkanlık seçimlerini aynı anda düzenleme yönünde anlaştıklarını bildirdi. İç durumu karıştıran ve mevcut sorunu artıran uluslararası müdahaleyi durdurma yönünde Birleşmiş Milletler'e (BM) çağrıda bulunma konusunda anlaştıklarını belirten üyeler, net bir yol haritası ve zaman çerçevesi bulunana dek toplantıların devam edeceği bilgisini paylaştı.  
Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe de çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Nijer Büyükelçisi ile gerçekleştirdiği görüşmede Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum’dan bir mektup aldı. İki ülke arasındaki ilişkilerin pekiştirilmesi arzusunu dile getiren Bazum ayrıca Sahel-Sahra Devletleri Topluluğu (CEN-SAD) zirvesinin toplanmasına ilişkin istişarelerden, topluluğun kuruluşunun 25’inci yı ldönümü vesilesiyle Trablus'ta etkinlik düzenlemek için toplanılmasından ve bu yönde koordinasyon olduğundan söz etti.  
İtalyan haber ajansı Nova, İtalya Başbakanı Giorga Meloni'nin başkanlığındaki bir hükümet heyetinin yarın Libya'ya resmi bir çalışma ziyareti gerçekleştirmesinin beklendiğini aktardı. Ayrıca Libyalı liderlerle çeşitli kurumsal toplantıların gerçekleştirileceği ziyaret kapsamında ENI ile Ulusal Petrol Şirketi arasında yeni petrol anlaşmalarının imzalanabileceğini bildirdi.
İtalyan haber ajansı AKI’nın haberine göre ise İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, Libyalı gruplar arasında uzlaşıya dayalı seçim yoluyla Libya'ya istikrar getirilmesinin İtalya için çok önemli bir mesele olduğunu vurguladı. “Bu hedef, ülkede etkisi olan tüm aktörlerle yaptığımız görüşmelerin merkezinde yer alıyor” ifadelerini kullanan Tajani, İtalya'nın yoğun bir şekilde desteklediği BM arabuluculuğuna uygun olarak bu yıl seçimlerin yapılması çağrısında bulundu.
İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi de göçmenlik dosyasıyla ilgili olarak Libya'ya bir heyet göndermeye hazırlandıklarını açıkladı.
Nihai raporlarını önümüzdeki mart ayında İnsan Hakları Konseyi'ne sunacak olan Libya Bağımsız Araştırma Misyonu uzmanları, Libya'daki ağır insan hakları ihlallerinin kurbanlarının acilen adalete, faillerden hesap sorulmasına ve tazminat ödenmesine ihtiyacı olduğunu vurguladı.  
Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Haddad da çarşamba akşamı misyon heyetiyle yaptığı görüşmede, kendi deyimiyle 2019'da başkente yönelik saldırıda gelişmiş mayınların döşenmesi sonucunda masum sivillerin uğradığı zarara dikkat çekerek LUO tarafından başlatılan saldırıya işaret etti.

Göçmen ölümleri sürüyor
Libya Kızılayı onlarca Afrikalı göçmeni taşıyan bir teknenin Libya açıklarında batması neticesinde en az sekiz kişinin yaşamını yitirdiğini, yaklaşık 100 kişinin kurtarıldığını duyurdu. Libya Kızılayı’nın tanıklardan aktardığı bilgilere göre tekneden İtalya’ya ulaşmak isteyen yaklaşık 150 kişi vardı. Teknenin batmasının ardından cesetler Trablus'un 40 km doğusundaki Garabulli kasabası yakınlarında karaya vurdu.
Yardım kuruluşları daha iyi ve daha güvenli bir yaşam arayışıyla Avrupa'ya göçmek isteyen mülteci sayısının Kovid-19 salgınından bu yana arttığını ancak sayının halen 2014-2015'te kaydedilenlerden düşük olduğunu belirtiyor. Libya, İtalya'ya yakınlığı ve kolay aşılabilen sınırları nedeniyle Avrupa'ya ulaşmak isteyenler için önemli bir geçiş rotası sayılıyor.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz