Yemen’den Husilerin İran ile ilişkilerini kesme çağrısı

Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek (sağda) dün Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Tunkel ile bir araya geldi (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek (sağda) dün Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Tunkel ile bir araya geldi (SABA)
TT

Yemen’den Husilerin İran ile ilişkilerini kesme çağrısı

Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek (sağda) dün Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Tunkel ile bir araya geldi (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek (sağda) dün Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Tunkel ile bir araya geldi (SABA)

Uluslararası topluma Yemen hükümetini ekonomik ve siyasi olarak destekleme çağrısı yapan Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, barışı sağlamak ve Husi milislerinin İran ile ilişkisini sona erdirmek amacıyla elverişli koşullar sağlamanın önemini vurguladı.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası taraflar da sükunet ve itidal çağrılarında bulunurken Husi milisler ise Taiz cephelerinde askeri gerilimi artırmaya devam ediyor.
Resmi kaynakların bildirdiğine göre Yemenli Bakan Mübarek, Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Tobias Tunkel ile Riyad'da bir araya geldi.
SABA’nın haberine göre Yemen halkına yönelik Husi saldırganlığından kaynaklanan savaşı sona erdirmek amacıyla gösterilen çabalara değinen Yemen Dışişleri Bakanı, barışa elverişli koşulları sağlamanın, meşru hükümeti siyasi ve ekonomik olarak desteklemenin önemine işaret etti.
Görüşmede İran'ın Yemen dosyasındaki yıkıcı rolüne, Yemen'de güvenlik ve istikrarı yeniden tesis etmek için Husilerin İran ile olan ilişkisinin sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Tunkel de ülkesinin barışı sağlama çabalarına verdiği desteği, Yemen'in birlik ve toprak bütünlüğünden yana olan duruşunu yineledi.
Yemen hükümeti, Başbakan Muin Abdulmelik’in Yemen Merkez Bankası Başkanı Ahmed Galib, Savunma Bakanı Korgeneral Muhsin ed-Dairi, Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Bakanı Ahmed Arman, İkinci Askeri Bölge Komutanı Tümgeneral Fayiz et-Tamimi, el-Gayda askeri cephesi komutanı Muhsin Marsa, Gümrük İdaresi Başkanı, Şahn, el-Vedia ve el-Mukelle gümrük idaresi başkanları ile gerçekleştirdiği toplantıda İran silahlarının kaçakçılık yoluyla Husi milislere ulaştırılmasıyla mücadele için yeni çalışmalar yapılacağını açıkladı.
SABA’nın haberine göre Şahn Limanı’ndaki ordu ve güvenlik liderleri ile gümrük idaresinin gösterdiği çabalara övgüde bulunan Başkaban, söz konusu sevkiyata el koyan çalışanların ve askerlerin ödüllendirilmesi emri verdi.
Başbakan, kritik noktalardaki çalışanları silah, tehlikeli madde ve para kaçakçılığıyla mücadele çabalarına hız vermeye motive etmek ve ödüllendirmek için acil ve net bir mekanizmanın kurulmasını istedi.
Yemen Başbakanı; Savunma Bakanı, Hukuk İşleri Bakanı ve Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri’ni kaçakçılıkla mücadele tedbirlerini pekiştirmeye, ulusal güvenlik üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik ortak ve etkili bir mekanizma geliştirmek amacıyla Maliye, İçişleri, Ulaştırma, Yerel İdare bakanlarının yanı sıra ilgili askeri ve güvenlik kurumlarıyla acil olarak harekete geçmeye çağırdı.  
Başbakan Muin Abdulmelik birçok kararın alındığı toplantıda, önümüzdeki dönemde kaçakçılıkla mücadele sürecini pekiştirmek için daha fazla önlem alınacağını, uygulama ve başarı düzeyinin sürekli izleneceğini ve değerlendirileceğini kaydetti.
Yemenli kaynakların aktardığına göre Yemen Başkanlık Konseyi Üyesi Sultan el-Arada, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi’nin askeri danışmanı Tuğgeneral Antony Hayward ile Husi milislerin devam eden ihlallerini ele aldı. Husilerin erilimi artırması, ülkedeki petrol limanlarını ve hayati önem taşıyan ekonomik tesisleri hedef alması doğrultusunda ateşkes yollarını görüştü.  
Kaynakların aktardığına göre Arada, BM’nin insani ateşkese sponsor olması ve terörist Husi milislere karşı caydırıcı adımlar atması gerektiğini vurguladı. Zira Husilerin insani ateşkesin yenilenmesini engellediğine, hükümlerinin reddettiğine, siyasi sürecin yeniden başlamasına, barışı yeniden tesis etmeye yönelik tüm bölgesel ve uluslararası çabaları engellediğinin tüm dünya tarafından anlaşıldığına dikkat çekti.
Terörist Husi milislere, uluslararası seyrüsefer ve Safer tankeri konusundaki tehditlerine, Yemen'deki insani krizi istismar ederek uluslararası topluma yönelik sürekli şantajına boyun eğilmemesi gerektiğini vurgulayan Arada, milislerin korkunç insan hakları ihlallerine göz yumulmasının ve Yemenlilerin acılarını hiçe sayılmasının oldukça tehlikeli sonuçlar doğuracağına dikkat çekti.
Arada, Başkanlık Konseyi ve hükümetin bölgesel ve uluslararası uzlaşmaya sahip üç temel referansa dayalı kapsamlı ve adil bir barışa ulaşmaya bağlı kaldığını yineledi.



Trump ile Husiler arasındaki anlaşmanın tam hikayesi: Şaşırtıcı ve gizemli

İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Trump ile Husiler arasındaki anlaşmanın tam hikayesi: Şaşırtıcı ve gizemli

İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

İsa en-Nehari

Ortadoğu gözlemcilerinin beklediği son şey, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile görüşmesinde Husilere yönelik askeri operasyonların durdurulacağı yönündeki açıklamasıydı. Kanada'nın satın alınması konusunda yaşanan tartışmanın ardından Trump hızla Ortadoğu’ya yöneldi ve Husilerin teslim olduğunu duyurdu. Böylece anlaşmanın niteliği, arabulucunun kim olduğu, tavizlerin neler olduğu ve Husilerin Kızıldeniz'deki tüm gemileri mi yoksa sadece Amerikan gemilerini mi hedef almayacağı ile ilgili pek çok soruyu gündeme getirdi.

 

Karışıklık ve sorular

Trump açıklama yapar yapmaz Umman bir açıklama yaparak, belirsiz anlaşmaya biraz açıklık getirdi. Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi, ülkesinin her iki tarafla yaptığı görüşmeler ve temaslar sonucunda, Washington ile Husiler arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını söyledi. “X” platformu üzerinden yayınladığı ilk açıklamada, anlaşma kapsamında, iki tarafın “karşılıklı hedef alma eylemlerini durduracaklarını, özellikle de seyir özgürlüğünü ve uluslararası ticari taşımacılığın sorunsuz akışını sağlamak amacıyla, Husilerin, Kızıldeniz ve Bab’ul Mendeb Boğazı'nda ABD gemilerine yönelik eylemlerini durduracağını” belirtti.

Ancak Ummanlı bakan, ardından bir paylaşımda daha bulunarak arabuluculuk çabalarının iki taraf arasındaki “çatışmayı sona erdirdiğini” ifade etti. Bu, muhtemelen ABD'nin Husilere karşı operasyon sayfasını kapatma yolunda ilerlediğinin bir göstergesi. ABD Başkanı'na, Husilerin İsrail gemilerini hedef almaya son verme niyetinde olmadığı yönündeki haberler sorulduğunda, kendisinin bundan haberi olmadığını, Husilerin Amerikan çıkarlarını veya onun deyimiyle “bizimle ilgili herhangi bir şeyi” hedef almaya son vereceğinden emin olduğunu söyledi.

İsrail'e yeni bir sürpriz

ABD'nin açıklaması İsrail için sürpriz oldu. Nitekim Axios sitesine konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, ABD'nin kendilerine ateşkes konusunda bilgi vermediğini söyledi. Bu, ABD Başkanı’nın ülkesinin Ortadoğu'daki müttefikine ilk sürprizi değildi. Geçtiğimiz ay Binyamin Netanyahu, Trump'ın Beyaz Saray'da kendisi ile yaptığı görüşmenin üzerinden 24 saat geçmeden Tahran ile yeni bir nükleer anlaşma müzakere etme niyetini açıklamasıyla şoke olmuştu. İsrail Başbakanı, Trump ile görüşmesinde Washington'u İran'ın nükleer programına karşı askeri seçeneği benimsemeye zorlamaya çalışmıştı.

ABD'nin eski Ortadoğu temsilcisi Dennis Ross da son anlaşmayı sorgulayarak X hesabından şu paylaşımda bulundu: “Başkan Trump, onlar da savaşmayı bırakacağı için Husilere saldırmayı bırakacağımızı söylüyor. Ancak arabulucu ülke Umman, anlaşmanın Amerikan gemilerine yönelik saldırıları kapsadığını söylüyor. Peki, diğer ülkelerin gemileri ve İsraillilere yönelik saldırılar ne olacak, durum kesinlikle net değil.”

Ross'un paylaşımından 16 dakikadan az bir süre sonra Umman Dışişleri Bakanı üçüncü bir paylaşımda bulunarak, “Bugün Kızıldeniz'deki durumla ilgili haberlerin, diplomatik çabaların ABD ile Yemen'deki Ensarullah arasındaki çatışmanın sona ermesiyle sonuçlandığı anlamına geldiğini bir kez daha yineliyorum” dedi. “Bu, her iki tarafın da artık birbirini hedef almayacağı ve Kızıldeniz'de uluslararası ticari taşımacılık için seyrüsefer özgürlüğünün sağlandığı anlamına geliyor” diye ilave etti.

Ummanlı bakanın üçüncü paylaşımı da ilk paylaşımıyla aynı doğrultudaydı, karşılıklı saldırıların sona erdiğini teyit ediyordu, ancak bu kez ilk açıklamadaki gibi açıkça Amerikan gemilerinin hedef alınmayacağını belirtmiyordu. Bu durum, Husilerin gizlice Amerikan veya başka ülkelerin gemilerine yönelik saldırılarını durdurma sözü verip vermedikleri sorusunu akla getiriyor.

Husiler adına Siyasi Büro üyesi Abdulmalik el-Acri AFP’ye açıkça “İsrail gemilerinin hedef alınacağını, Amerikan gemileri ile diğer gemilerin ise anlaşmaya tabi olduğunu” söyledi. Husilerin önümüzdeki günlerdeki davranışlarına bakılarak bu açıklamanın sadece medyaya yönelik popülist bir söylem mi olduğu yoksa Washington ile varılan anlaşmanın gerçekten Kızıldeniz'deki çeşitli gemilere yönelik saldırıların sonu anlamına mı geleceği ortaya çıkacak.

Bu bağlamda Amerikalı Ortadoğu araştırmacısı Firas Maksad, aylardır hiçbir Amerikan veya İsrail gemisi Boğaz'ı geçmediği için Husilerin anlaşmadan önce bile Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarını durdurduğunu belirtti. Trump'ın askeri operasyonları durdurduktan sonra istediğini zekice elde ettiğine işaret etti.

Anlaşma tüm gemileri kapsıyor mu?

New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden akademisyen Rob Hawes, “Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin açıkça belirttiği gibi, anlaşma seyrüsefer özgürlüğünü ve uluslararası ticari taşımacılığın sorunsuz akışını güvence altına almayı içeriyor” diye yazdı. Umman’ın Amerikan veya yabancı herhangi bir gemiye saldırının anlaşmayı ihlal anlamına geleceğini ima ettiğine işaret ederek, “Başka ülkelerin bayrağını taşıyan gemilere saldırmak bununla çelişmiyor mu?” diye sordu.

Independent Arabia, ABD Dışişleri Bakanlığı'yla temasa geçerek, son anlaşmanın şartlarını ve Husilerin anlaşmayı ihlal etmesi veya İsrail gemilerini hedef alması halinde ABD'nin askeri operasyonlara yeniden başlayıp başlamayacağını sordu. Ancak Bakanlık, sorularımızı Ulusal Güvenlik Konseyi'ne yönlendirdi. Bu, anlaşmaya ne kadar hızlı varıldığından da anlaşılacağı üzere bu dosyanın doğrudan Beyaz Saray tarafından yönetildiğine işaret ediyor.

Haberlere göre ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff son birkaç gündür Umman tarafıyla sürdürülen bu müzakerelere başkanlık etti. Witkoff, aylardır hem Ortadoğu’daki müzakerelere hem de Rusya ve Ukrayna ile hassas müzakerelere liderlik etmesine rağmen salı günü Beyaz Saray'da yemin ederek resmen görevine başladı.

Top İsraillilerin sahasında

Trump son açıklamasıyla topu, geçtiğimiz pazar günü Husilerin Ben Gurion Havalimanı'nı hedef alan füze saldırısının ardından Sana Havalimanı'nı hedef alarak karşılık veren İsrail'in sahasına atmış gibi görünüyor. Washington ile varılan anlaşmadan bir gün sonra İsrail medyası, Husilerin Yemen'den fırlattığı bir balistik füzenin Kızıldeniz üzerinde düşürüldüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Amerikalı araştırmacı Firas Maksad, son açıklamanın Trump tarafından akıllıca hesaplanmış bir hamle olduğunu söylüyor. Trump son açıklama ile bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde Husilerden resmi bir zafer elde ederken, o da İsrail'e yönelik doğrudan saldırılarını sürdürüyor. Maksad, anlaşmanın Başbakan Netanyahu veya Trump ile ilişkileri açısından “hayırlı olmadığını” ifade etti.

İsrail, bu hafta Husilerin Ben Gurion Havalimanı'nı hedef almasının ardından ona yönelik doğrudan saldırılarını yoğunlaştırdı. İsrail ordusu pazartesi günü, Hudeyde Limanı da dahil olmak üzere Yemen'in batısındaki Husi hedeflerini bombaladığını duyurdu. Salı günü Sana Uluslararası Havalimanı'nı hedef alan hava saldırıları düzenleyerek, havalimanını ve Sana etrafındaki birçok elektrik santralini hizmet dışı bıraktı.

Washington “stratejik bir tuzaktan” kurtuldu

Atlantik Konseyi birkaç gün önce, ABD'nin Kızıldeniz'de “stratejik bir tuzağa” düştüğü uyarısında bulunan analitik bir rapor yayınladı. Rapora göre ABD seyrüseferi güvence altına almak için askeri kaynaklarını kullanırken, Çin, askeri müdahalede bulunmadan, sessizce bundan faydalanıyor. Raporda ayrıca Washington'un Kızıldeniz gibi stratejik bölgelerden Çin'i çıkarmak için çalışması gerektiği de belirtildi. Pekin'in Husileri hesaplı bir politika ile desteklediği, bu sayede bölgedeki gemilere yönelik saldırıların etkilerinden kendisini koruyabildiği ve ticari kazanç elde etmeye devam edebildiği vurgulandı. Rapora göre Husiler bugün Çin uydu teknolojisini kullanıyor ve saldırılarını Çin elektroniği üzerine kurulu güdüm sistemlerini kullanarak gerçekleştiriyor. Bu, Pekin'in bölgesel nüfuzunu artırmak için teknolojik araçları kullanırken, kendisini doğrudan çatışmalardan güvenli mesafede tutan bir modeli benimsediğini gösteriyor.

ABD güçleri yılbaşından bu yana 800'den fazla hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu da haftada ortalama 50 hava saldırısında bulunduğu anlamına geliyor. CNN'in haberine göre, operasyonun maliyeti üç haftadan kısa bir süre içinde yaklaşık 1 milyar doları aştı. Ancak son anlaşma, ABD’yi uzun ve maliyetli savaşlara dahil etmeye karşı çıkmasıyla bilinen Trump dönemindeki ender ve en kapsamlı askeri operasyonlardan birini bitiriyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.