Araştırma: Sağlıklı yaşam tarzı hafıza kaybını yavaşlatıyor

Araştırma: Sağlıklı yaşam tarzı hafıza kaybını yavaşlatıyor
TT

Araştırma: Sağlıklı yaşam tarzı hafıza kaybını yavaşlatıyor

Araştırma: Sağlıklı yaşam tarzı hafıza kaybını yavaşlatıyor

Çin'de yaşlılar üzerinde 10 yıl süren araştırmada, sağlıklı yaşam tarzının, Alzheimer için riskli gen taşıyan insanlarda dahi hafıza kaybını yavaşlattığı ortaya çıktı.
CGTN'de yer alan habere göre, Çin Ulusal Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezi ve diğer sağlık bilimleri enstitülerinden araştırmacılar, normal bilişsel yeteneklere sahip en az 60 yaşındaki ve yüzde 49'u kadın olan 29 bin kişiyi 10 yıl boyunca izledi.
Katılımcılar, Çin'in coğrafi özelliklerini, kentleşme derecesini, ekonomik durumunu, beslenme düzenlerini, kültürel ve sosyal farklılıklarını temsil eden 12 ilden seçildi.
2009'da araştırmanın başlangıcında katılımcılar çeşitli hafıza fonksiyonları ve Alzheimer testlerine tabi tutuldu. Testlerde katılımcıların yaklaşık yüzde 20'sinin Alzheimer risk genini taşıdığı görüldü.
2012, 2014, 2016 ve 2019 yıllarında değerlendirmeye tabi tutulan katılımcılar, sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel egzersiz, aktif sosyal ilişkiler, aktif bilişsel aktivite, sigara içmeme ve asla alkol kullanmamanın içinde olduğu 6 sağlıklı yaşam tarzı faktörü çerçevesinde analiz edildi.
10 yıllık takip içerisinde 7 bin 164 katılımcı öldü ve 3 bin 567 kişi ise çeşitli nedenlerle araştırmadan ayrıldı.
Araştırmada, uygun ve ortalama yaşam tarzlarına sahip katılımcıların, Alzheimer risk geni taşıyıcıları olsalar bile, olumsuz yaşam tarzlarına sahip katılımcılara kıyasla daha yavaş hafıza kaybı yaşadığı görüldü.

Sağlıklı beslenme hafıza kaybını yavaşlatıyor
Hafıza üzerinde en olumlu etkisi olan faktörün sağlıklı beslenme olduğu belirtildi.
Ayrıca, aktif bilişsel aktivite, düzenli fiziksel egzersiz, aktif sosyal ilişki, sigara içmeme ve hiç alkol almamanın sırayla hafıza üzerinde olumlu etkide bulunduğu ortaya çıktı.
Araştırma "British Medical Journal" adlı dergide yayınlandı.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe